Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 184 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
BU ESER, MEVLANA CELALEDDİN-İ RUMİ'nin, yine ?SONSUZLUĞU" anlatan "FİHİ MA FİH" eserinin bu yüzyıldaki eşdeğeridir.. Eser aynı zamanda, İBRAHİM HAKKI ERZURUMİ'nin ?MARİFETNAME" isimli kıymetli eserinden ve fikirlerinden de etkilenmiştir. "SONSUZLUĞUN SONSUZLUĞU", ilerde açıp genişleteceğim, sadece kendimin içinde yol kat ettiği, kimsenin dahil olmadığı ve/veya olmayacağı, BEN'de ve şimdiki bu ZAMAN'da ve AN'da söylenmiş, YAPILMIŞ, EYLEMSEL düşünceler'den ibaret olacaktır, kendi içinde, ve/veya kendine özgü,
Tükendi
?Aşk okunmayı bekleyen yeni bir kitaba benzer; zaman ayırmaz okumaya başlarken ki heyecanınızı koruyamaz, üzerine titremezseniz yarısında sıkılabilir, nasıl başladığını anlayamadan, başladığı gibi de bittiğinin farkına varamazsınız..."
Tükendi
Hayaller ve gerçekler arasında bir ilişki olabilir mi? Evrenin bütünü, bir atom mudur? Her atom, bir evren midir? Çoklu evrende mi yaşıyoruz? Paralel evrenler nedir? Eğer evren bir atomsa, evrenin oluşturduğu madde nedir? Evrenin dışına çıkmak mümkün müdür? Evrenin merkezinde bir kara delik olabilir mi? Işık hızının ötesine geçilebilir mi? Kara delik tünelleri var mıdır? Kara delik tünellerinden geçip evrenin dışına çıkabilir miyiz? Düşüncemiz cansız nesnelere kopyalanabilir mi? İnsan, milyarlarca canlı tü
Tükendi
Hayatımız hep birilerine hoş geldin demekle geçiyor. Oysa bize kimse hoş geldin dememişti. Bir insan ne zaman eksik olduğunu hisseder? Ya da neye ihtiyacı olduğunu nereden bilebilir ki? Bunun cevabını bulduğumda mutlu olacaktım biliyorum ama bu cevabı bulmak için attığım her adım sanki benden bir parça eksiltiyordu. Neydi benim istediğim, Para mı? Kariyer mi? Daha çok arkadaş mı? Seks mi? Aşk mı? İstediğim şey para olamazdı, çünkü zaten öğrenciydim ve çok fazla paraya ihtiyacım olmuyordu. B
Tükendi
Sohbetin ortasında masaya bir tabak geldi. O gelen tabakla beraber, o ana kadar ince ince işlediğimiz ?otuzlu yıllarda flört" konseptimizin ortasına bomba düştü resmen. Cinsellik çağrıştırmasın diye yastık bile bakmadık, bir çok reyonda şekilden şekle girdik, abajur alırken manavdan elma alıyormuşuz gibi davrandık. Köyden şehre yeni gelmiş Türkan Şoray gibiydim ama ortaya öyle bir tabak geldi ki tek kelimeyle rezalet.
Tükendi
Evliliği ile Freud kadınlarla ilgili bilinmezin daha fazla içine düştü. Freud bu bilinmezi şu soru ile vurgulamaktadır; Henüz yanıtlanamamış ve kadın ruhuyla ilgili otuz yıl süren araştırmalarıma karşın benim de yanıtlamayı başaramadığım çok önemli bir soru var: Kadın ne ister?
Tükendi
TURAN'A DOĞRU Bir çiçek açıyor Şirvan bağında Gülüyor çocuklar Turan'a doğru Bir güneş doğuyor Altay dağında Geliyor balalar Turan'a doğru Kırgız'ım Kazak'ım Türkmen'im Oğuz Eğer zulüm varsa biz orda yoğuz Zalime korkuyuz mazluma bağız Suluyor civanlar Turan'a doğru Türk'tür ortak adım buna inandım İslam'ın renginde nura boyandım Zulmün pençesinden kaleler sındım Alıyor yiğitler Turan'a doğru Batsa da güneşler ne çıkar ay var Yıldızı solmayan gökte saray var Şahadet bir kımız diyen bir Hayy var Biliyo
Tükendi
Hiç kimse başarılı veya başarısız doğmaz. Bunların ikisi de sonradan kazanılan vasıflardır. Dünyaya gelinen coğrafya, toplum ve ailenin insan üzerinde önemli derecede olumlu veya olumsuz etkilerinin olduğu gerçeği yadsınamaz. Fakat her toplum, coğrafya ve ağır koşullardan başarılıların çıkması; bize asıl önemli faktörün birey olduğunu göstermektedir. Başarı ya da başarısızlık işte bütün mesele bu... Seçim sizin!
Tükendi
Tanışmış mıydık? Yarına biraz Fransız'ım, Galiba ben eskimeyen bir şarkı nakaratıyım. Antika gramofonun iğnesinin ucuna takılmış, Bir plak gibi. Aynı kelimede buluşuyor, Lacivert gecenin bir yıldızında gözlerim. Kayıp düşüyor dileğim. Mesafeler demagojisi trajedi dalında Oskar'a aday. Aşkın en sesli harfleri, Naif bir dokunuş peşinde Her notası asılmışsa bu besteye. Bir ?'hiç'' uzaktan duyulan, İçimi gıcırdatan bu seste Parmaklarıma dolanan kelimelerde. Yıllar önce bir tesadüfte Tanışmış mıydık sizle, Bi
Tükendi
Bu kitabın araştırma fikri, bir lisans dersinde öğrencilerimin bir kısmının büyük bir hayranlıkla G. Kore dizileri izlediğini öğrenmekle ortaya çıkmıştır. Son yıllarda Türk TV dizilerinin gerek ülke içerisinde gerekse yakın coğrafyada geniş bir izleyici kitlesine ve etki alanına sahip olduğu, reyting rekorları kırdığı bilinmekteydi. Hatta diziler, artık siyasetin ve seçim meydanlarında yapılan propagandanın konusu dahi olmuştu. Böyle bir ortamda G. Kore dizileri de nereden çıkmış, nasıl popüler hale gelmişt
Tükendi
Dört farklı zaman, dört göktaşının marifetiyle çakıştı. Dört çeşit virüs, dört ayrı rüyanın senaryosunu yazmaya başladı. Dünya üzerinde yaşamış, yaşayan ve yaşayacak tüm insanlar, Dört medeniyetin bıraktığı yadigârlara sahip çıkacaktı. Binlerce yıl sonra... Her biri üç hecelik iki sır ortaya çıktı. Eninde sonunda dünya onlardan haberdar olacaktı. Birinin adı Attila'ydı; Diğerininki ise, şimdilik muammaydı.
Tükendi
Biraz kokain, biraz kadın belki biraz siyah kadın, bir kaç damla meni, bir kaç parça jazz, bin kaç litre kokuşmuş kan, belki biraz da Absent... Pişirmek için konması gereken kocaman bir dünya! Amerika da doğan yeraltı edebiyatının, bir haykırışa ön ayak olması için kukla edildiği bir varoluşçuluk hikayesi. Aristo'ya selam olsun! Kocaman alkışlar Albert Einstein'a ve teranesine. Bobbie Munchisson! Tanrıdan beri; peygamberden öte bir adam mı; Yoksa bunların dışında kazanda kendine yer edinmiş bir kaçık mı?
Tükendi
İnsan denen varlığın hiçbir yönü diğerinden bağımsız değildir. Bu apaçık bir hakikat olarak Nev'î'de de tezahür etmektedir. Nev'î, Yaratıcının insana bahşettiği bir zıt­lık ve çelişkiler bileşkesi olan 'fıtrat'ı, tevhid iksiriyle latif bir 'mizac'a dönüştürebilmiş önemli ilim ve sanat adamlarından­dır. Onun bu özelliği şiirindeki üslûbun da mayasıdır. İnsana faydalı vitaminin bir meyvenin lezzeti içinde 'sır'lanışı gibi, çe­şitli ilim dallarındaki kuşatıcı birikimini ince hayalleri ve de­rin duyguları içine
Tükendi
Klâsik Türk şiirini anlamlandırma çalışmaları çerçevesinde yeni birtakım bakış açılarının mahsulü olan yöntemler, bu edebiyat geleneğinin eserleri üzerine uygulanmıştır ve uygulanmaya devam etmektedir. Çalışmamız da, böyle bir arayışın neticesinde Nâilî şiirinde sözcükleri, kullanımlarına göre anlamlandırma esasına bağlı olarak oluşturulmuştur ve onun şiirine bir adım daha yaklaşabilme ümidini taşımaktadır. Batı'da farklı metinlere uygulandığı ve olumlu sonuçlar elde edildiği için yaygınlaştığı görülen bu
Tükendi
Ayakkabı biz insanlar için adeta hava ve su gibidir yani en vazgeçilmezimizdir. Nasıl ki insanoğlu dünya üzerinde ilk gelişinden itibaren at, kedi, köpek gibi hayvanlarla tanışıp onları evcilleştirdiyse vücudunu tabiatın ve havanın dış şartlarından korumak için içgüdüsel olarak giyeceklerle de tanışmıştır. Bu giyeceklerden en önemlisi hiç şüphesiz AYAK KABI dır. Evet, ayakkabı gerçekten de ayağın kabıdır ve ayağı sarıp sarmalayarak her türlü dış etkiden ayrıca soğuktan ve sıcaktan korur. Ayakkabı; dil
Tükendi
Serdar ve tuğrul aynı evi paylaşan ve kendi hallerinde yaşayan iki gençtir. Ebru ile serdarın inişli çıkışlı ilişkisine dahil olan tuğrul, kendine göre bir kız arkadaş bulmanın peşindedir. Tüm bunların ortasına düşen billur ise aşk hikayemize gizem katar. Alt komşu şengül ve yan komşu latif'te bu dalavereye ortak olunca seyreyleyin gümbürtüyü. İki perdelik komedi oyunda olaylar gelişir de gelişir. Keyifli okumalar.
Tükendi
"Herkes farkında, herkes biraz üzgün ve herkes biraz âşık yanındakine ya da yanında olmayana. Kara gecelerin ardında bir güneşin doğması mutluluğun getirisindendi evet, sonradan bu başlangıçları kış edebilecek duyguları- mız her zaman var olacaktır. Acı olan ne henüz onu tam anlamış değildim. Bu bahsi geçen mevzular bana çok ağır gelmemişti, mutluluk ağır gelmişti. Hiç alışık değildim mutlu olmaya. Ama bir başlangıç, bir kahkaha, bir merhaba ile mutluluk kapıma dayandığında alıştığım kötülüklerden sıyrılamı
Tükendi
Bir sancı tuttu beni. Sonra tutup attı. Bir sancı kesti beni. Sonra kanattı, kanattı. Bir sancı bana kanattı. Uçurdu uçurdu bıraktı. En sevdiğimden ayrılarak geldim dünyaya. En rahat yerimden edildim. Anamın karnında melektim, dünyaya insan geldim. Göbek bağımı kestiler, bir daha hiç kimseye öyle bağlanamadım.
Tükendi
Sonra ne mi oldu? Şerif Ali ve Eylül Safiye ile birlikte İstanbul'a geri döndüler. Safiye tamamen sağlığına kavuştu. Kucağına alacağı torununa dedesini, erik çekirdeklerini anlatacağı günü bekliyordu. Eylül öğretmenliğe devam etti. Yeni erik çekirdekleri yetiştirmek üzere hedefe zaman kaybetmeksizin mücadeleye başladı. Şerif Ali yeni Gülfidan hikâyeleri duyduğu meslek hayatında başka hikâyelerle yeni erik çekirdeklerine yardım etti.
Tükendi
GÜNEŞE YÜKLEDİM UMUTLARIMI Güneşe yükledim umutlarımı Her sabah yeniden doğsunlar diye Bulutlara yazdım sevdalarımı Yağmur olup yere yağsınlar diye Pervaneler koydum gönül ufkuma Kalbimden sisleri kovsunlar diye Güllerle süsledim hayallerimi Rüyamı sevince boğsunlar diye Sevgilerden ilaç yaptım yarama Mutsuzlukla duvar koydum arama Acıların saldırısı var ama Sevinçler çağırdım savsınlar diye
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 184 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2