Arkalarından daha yaşlı bir asker göründü az sonra. Diğerlerinin tersine daha yavaş ve vakur adımlarla girdi içeri bu adam. Onun yüzündeyse koca bir ateş gördü İkram Bey. Cehennem gibi sanki. Mağrur adımlarla askerlerinin yanına geldi durdu, etrafta gezindi gözleri; koca avluda, koca köşkte, köşkün arkasındaki elma bahçesinde, avlunun ortasındaki çeşmede, avlunun ortasındaki yaprakları sararan ağaçlarda, avluya doluşan korkmuş insanların üzerinde gezindi gözleri. Çizmeleri, yüzündeki ateş kadar keskin ve sı
Hüsna Kandemir, 1943 yılında, Niğde İli, Ulukışla ilçesinde doğdu. İlk ve Ortaokulu ilçede, Liseyi İstanbul Haydarpaşa Lisesi Edebiyat bölümünü bitirdikten sonra, Öretmen Okulunun
farklı derslerini vererek, 1965 yılında öğretmenlik mesleğine başladı. Sonra Eğitim Önlisans'ı arkasından Eskişehir Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümünü bitirdi.
Ulukışla ve Konya Ereğli'nin çeşitli İlkokulların da idarecilik yaptı. 30 yıllık mesleğinin yarısını bu okullarda, diğer yarısını da Konya Ereğli Halk Eğitimi Merkezi v
300 yıllık bir İstanbullu aileye mensup İlia Shestakof'tan,Rusya'ya farklı bir bakış ve Rusya'da iş yapmanın incelikleri......Dikkatli bir gözlemcilik.....İnce bir espiri anlayışı.....2008' den beri Rusya St Petersburg' ta yaşıyor. Rusya' da iş yapmak isteyen Türk işadamlarına pazarlama ve satış ağırlıklı danışmanlık hizmeti veriyor.Evli ve bir kız çocuğu babası olan Shestakof kendi deyişi
ile, iş hayatını idame ettirecek kadar Fransızca, İngilizce, Rumca, yolunu kaybetmeyecek kadar da Rusça ve Romence bili
Bu kitabı yazarken bir arkadaşımızın hayat hikâyesinden yola çıktım. Birebir hayat hikâyesini bildiğim arkadaşımızın zarar görmemesi için yerler, şehirler, mekanlar ve isimler değiştirilmiştir. Bu hayat hikâyesini yazarken, kendi hayal gücümü de katarak okuyucularla paylaşmak istedim...
Güzeller güzeli Melek köyde doğmuş, orada büyümüş serpilmiştir. Küçük yaşta amca oğlu Ali'nin kendisine olan ilgisini fark etmiş fakat bunun aşk olup olmadığını daha kendisi bile anlayamamıştır. Dedesinin vasiyeti, amcasını
'BenYu, YuBen' sevginin o yakıcılığı ile eriyerek birleşip doğmuş, ayrılmaz ayrılamaz bir bütünlüktür. 'BenYu, YuBen'i ölüm bile ayıramaz. Ölüm bedenlerini yok etsede, ruhları sevgi ışığının kanatlarına tutunarak yükselecek yine eriyerek bir bütün olacaktır ebediyen. Ebedi mutluluk 'BenYu, YuBen'indir.
Özgürlük, sevginin yaşaması için vaz geçilmez besinidir. Özgürlük ile beslenmeyen, özgürlüğü kısıtlanan sevgi, ayaklarına ağırlıklar takılmış beyaz güvercin gibi yerlere çakılır; yerlerde, bataklar içinde sür
Biliyorum gideceksin
Kimyasal bir şey olacak
Acı verici ve ani
Biliyorum gideceksin
Gidişin kayıp bir otobanda
200 km hızla giderken çekilen el freni...
Geceler vardır yorgun günlere sessizce ağaran
Sessizlik vardır çöktü mü en derinden acıtan
Sıcak bir gülüş vardır gökyüzünde ay ışığı gibi seğiren
Gece teslim olmaz belki ay ışığına
Ama sessizlik bil ki yok olur her içten gülüşün ardından
Hep bir sevda vardır adı koyulmamış, sahipsiz.
Oysa çoğu zaman insanlar var ki sevdasız.
Yaşam belki koca bir yalan
Belki de taşıyamadığımız bir yük omuzlarımızda
Hep sevdalı da çekilmiyor
Am bil ki sevdasız da
Yitmeyecek desen de yitip gidiyor göz açılıp kapananda.
Geri
Kalbim kırık bir ayna sanki
Her kırık parçada ayrı bir yüz, ayrı bir hayat
Aynadaki sır'da saklı anlatılamayan gizler
solgun yüzlerin yorgun izleri
Yaralı yürekte dinmeyen sızı gibi
Kırık ayna parçalarında ben varım
Kalbi kırık binlerce kadın gibi
Nedir
uzunsa ayrılık adı özlem olur
özlem çoksa adı hasret
istemek dipsiz olunca adı arzudur
arzu sınırsız olunca tutkuya dönüverir
aşktır sebepsizse, sevgi
beklentisizse.
ateştir karşılıksız ise
ötesi deliliktir
hasret gibi, tutku gibi seni istemem
düştüğü yer alev alev
deli bir ateş
aşk diyemem
Öyle duygular vardır ki saf ve tertemizdir. Ama gün gelir kirli bir el kirletir bu duyguları, her şeyi hiçe sayarak. O kirli eller için sadece kendileri vardır ve kendi ekseni etrafında dönen çıkarları. Bir kez koklamak için koparılan nice güller vardır, sonrasında kurumaya terk edilen. Pelin de etrafını ören örümcek ağları arasında hayat mücadelesini vermektedir. Öyle bir mücadele ki sert ve acımasız. Her an bir duygu hırsızı gelip en masum, en içten duygularını çalabilir. Zavallı masum bir genç kız hayatı
Okumak; Yazılmış bir anı'yı, bir şiiri, bir hikâyeyi, bir denemeyi, düşünceyi, romanı, herhangi bir kitabı okumak... Okudukça gelişmek, bilmek, bilgiyle zenginleşmek... Dünyamızın hikâyesini çözebilmektir okumak.
Yazmak... Yazabilmek ise bir anı'yı, bir şiiri, bir hikâyeyi, bir denemeyi, bir düşünceyi, bir romanı, her hangi bir kitabı yazabilmek. Beynin en iyi, en zor en doyumsuz faaliyetidir her halde.
Bir solukta okunan duygu dolu şiirler, bir sonraki bölümde neler olabileceği merak uyandıran heyeca
Şimdi hiçbir şey özgürlük kadar tatlı olmazdı. Hayal biter ve gerçeğin tokadını zihninde hissedersin. Ve işte yine başlıyoruz..
"Genç meslektaşım sevgili Mesut; Kelimelerinizin ve iljamınızın daim olması dileğiyle."
Elif Şafak
"Mesut Yılmaz, bir duygu kapanı. Çevresinden ve başka insanlardan geçen duyguları çok iyi yakalayıp, bizlere işliyor. Farklı bir hikayeci, sizi çıkarttığı yolda keskin virajlar var ama uçuruma düşmenize de izin vermiyor. Başarılar dillerim."
Attila Şanbay
Yoğun bir tipi altında yolunu kaybetmiş bir ceylan misali Leyla'sını arayan Mecnun olmak ne güzel, ne güzel bir aşk uğrunakinle beslenen damarlarındaki kanın verdiği tat ve kin gibi gözükse de aslında sevginin en ucu olduğunu bilmek bu duygunun... Ne güzelsin sen Aşk, binlerce şükürler olsun senle tanıştığıma, senin için ağladığıma, yandığıma... Bir daha aynı duyguları yaşayabilecekmiyim acaba, hayat kısa ve zaman insanın en köhne korkusu...
Tekrar dünyaya gelsem ve yine aynı tarifi imkansız aşkın çığlıkla
Bu roman, yaraların gönlümüzde daha büyük bir duygu derinliği ve hassasiyeti meydana getirmesini hoş bir üslupla bizlere yaşatmaktadır... Unutmamalı ki, gençlerimizin gönül dünyaları ve onların tesis edeceği aile müesseseleri, günümüzde gittikçe artan insanlık yangınında ilk kurtarılması gereken değerlerdir. Dolayısıyla bugün iç dünyalarında yangından yangına, facialardan sefaletlere sürüklenenlere, toplumun süfli girdaplarında ve mezbeleliklerinde çırpınan insanlarımıza hidayet eli uzatabilmek, sırat-ı müs
Aras Nehri, Türkiyeden doğup Azerbaycanda Kura Nehrine dökülür. Bu yolculuğu esnasında Türkiye Azerbaycan, Türkiye Ermenistan ve Azerbaycan İran sınırlarını oluşturur. Aras, bölgede insanları, halkları birbirine bağlayan bir köprü görevi görür.
Mehmet Doğar, Arasın Çocukları romanında yıllarca iç içe ve sorunsuz yaşamış halkların nasıl birbirine düşman edildiği gerçeğini ortaya koyarken iki farklı dine mensup insanın nefis bir aşk hikayesi ile sürükleyiciliği sağlamış.
Bir Türk genci ile bir Ermeni k
Bir yerde doğdum, bir zamanda
Nüfus kütüğüm başka, doğduğum başka bir yeri tarif ediyor
Doğum tarihim okul meselesi için yine başka
Okula başladığımda ağladığımı hatırlıyorum
Erken başlamışım
Okumak için gittiğim yerlerde kendimi yabancı hissettim
Bayram seyran deyip baba ocağını ziyaret ettiğimde, her seferinde başka bir evde ellerini öptüm ailemin
Kiracılık beni de etkiliyordu
Evler hep geçici geldi bana
Bir işim oldu
Çalıştım, benimsedim; ama o beni benimsemedi
Şimdi bir işim yok; ama özgür değilim
Yaşam
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.