Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 58 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
Sensizliğe Ağlıyorum Canım derdin bana. Dünyada sevgi girmeyen bütün kalplere can olurdum o an. Adıyla anlamlandığım; Özleminin zirvesinden düşüyorum şimdi. Gözlerinle tutar mısın düşmekte olan bedeni mi? Ellerinle kucaklar mısın tekrar beni? Bugün ilk sarıldığımız yere gittim. Yokluğuna sarıldım, şimdi sensizliğe ağlıyorum satırlarımla. Sensizlikle bekliyorum nefes almayı. Bütün geceler mecbur değil mi sabaha? Ben de sana mecburum. Gönül bahçemin solmayan çiçeği, ne sen herkes olabilirdin gözümde ne
Tükendi
Ne zaman gözlerin gelse aklıma, çayı şekersiz içiyorum.
Tükendi
Fatma Çetin Kabadayı'nın "Hoşça Kal Anne" ve "Mor Hırka" romanlarının devamı olan Maktul, yepyeni bir serüvenle devam ediyor. İki ceset, kesiik eller, parçalanmış bedenler... Duygu'yu, ailesini ve dostlarını içine alan bu esrarengiz roman bütün karakterlerini derinden etkileyecek ve hayatlarını geri dönüşü olmayan bir biçimde değiştirecektir. Akıcı üslubu, derin karakterleri ve sürükleyici olay dizisi ile bir çırpıda okuyacağınız "Maktul" her sayfasında yeni bir sırra tanıklık edeceğiniz ve "güven" duygu
Tükendi
Yazdıklarım yaşadıklarıma diktiğim kılıflarım benim. Zar zor teğellediğim cesaretim, tozu bol pembelerimin en afillisi, ağlayamadıklarım, zilini çalıp kaçtığım apartman kapıları, arkamdan edilen küfürler, çarpılıp giden kapı ardı telaşelerim, kalbime saplanan oklar, kıyısızlığım, kör nişancılığım, naftalinli gece uykularım... Beni sorarsanız, daktilom ve ayrılık sonralarından muteber bir hayatım var. ... mülteciyim kimilerine görede.. ...kendimden kaçmak cesaretiyle bahtiyar..
Tükendi
Tarihsel süreçte birbirlerine "Yer ve Gök" kadar uzak kalan Sünni ve Alevi toplumlarının ayrı fertleri olan iki gencin kavuşma mücadelesi ya da başka bir deyişle "Bir Kader Hikâyesi". Yazar hikâyenin akışında Alevi-Bektaşi inanç temelleri hakkında bilgiler verip, Anadolu coğrafyası ve İslam tarihinde yaşanan acı olaylardan bahsederek, tarihin tekerrür etmemesi için iki toplumu birbirini anlamaya davet ediyor.
Tükendi
Aslında yaşam bir şiirdi ve Allah cc. bu şiiri yansıtması için Şair ainesini yarattı. Şiir sancıları sarar Şair ruhu, sonra kaburga kemiklerinin arasından çıkar, etini yarıp parmaklardan dökülür şiir. Ve kâğıda düşer, yağmursu gözyaşı damlalarıyla. Vaveyladır bazı şiirler. İç sızısıdır belki, hıçkırık gibi boğazda yumrudur, can çekişir gibi doğar bazı şiirler. Şiir güldür, şiirler gül demetleridir. Belki de o sebeple şiirsel bir cümleye Gül gibi bakar, Gül rengiyle ahenkleşir, Gül dikeni misali hançer-i sat
Tükendi
Günümüzde en çok satan kitap listelerinde aşk adını taşıyan, aşka vurgu yapan kitapların olması tesadüfî olmasa gerek. Aşk üstüne ne kadar çok şey yazılıp çiziliyor âdeta bir aşk edebiyatı aldı başını gidiyor. Aşktan bahseden şair ve yazarlar bu olguya farklı açılardan baktıkları için bu durum okuyucuların kafasını da karıştırıyor. Aşk bir ihtiyaç mı, insan âşık olmak zorunda mı, âşık olmamak bir eksiklik mi, gerçek aşk nedir, aşkta sınır var mı, İslam'ın aşka bakışı nasıl? gibi sorular kafa karışıklığına v
Tükendi
İmâm-ı Rabbânî gibi İslam dünyasında asırlardan beri sevilerek okunan büyük zâtların yeni nesillere tanıtılması ve daha geniş kitlelere sade bir dille sunulması önemli bir ihtiyaçtır. Bu konuda okuyucunun imdadına tarihî romanlar yetişmektedir. İmâm-ı Rabbânî hakkında Fatma Çetin Kabadayı hanımefendi tarafından kaleme alınan bu roman, bu sahada önemli bir ihtiyaca cevap verecektir. Bazı tarihî romanların gerçek tarihten kopup kurguya yöneldiği bilinmektedir. Bu eser ise mümkün olduğunca gerçek tarihe bağlı
Tükendi
Ben ağlayınca ağlayacak, ben bağışlayınca bağışlayacak Benimle birlikte yaşlanacak bir de benimle kucaklaşacak. insan arıyorum ben gülünce gülecek, ben bilince bilecek gözyaşımı benimle silecek insan arıyorum
Tükendi
"Küçük Roman" diye de tanımlanabilen öykü, farklı konulara farklı bakış açılarıyla yaklaşabilen türde olmalı... Fatma Çetin Kabadayı, daha önceki öykü kitaplarında da dimağımızda tat bırakan; kısa ama etkili, yalın bir dille, tek ve yoğun bir etki uyandırarak, düş ürünü ya da gerçek satırlarıyla, az sayıda karaktere yer vermesiyle, insanların yaşama biçimlerini, isteklerini, tasalarını, korkularını ve sevinçlerini irdeleyerek, toplum meselelerinden çok insanı ele alan ve en önemlisi Türkçe'yi doğru kullanma
Tükendi
Hayli zaman oldu elime kalem almayalı, şöyle bir şeyler karalamayalı. Şimdi gönlüm coştu, duygularım abluka altına alıyor aklımı; aklımdan geçenler kaplamaya başlıyor lisanımı. Lisanımdan dökülecek olan her bir harfi, her bir heceyi, her bir keimeyi, hayır hayır her bir cümleyi aktaracağım kalemim vasıtasıyla kağıda, kağıtlara. Kalemimle kağıdın vuslatı başlıyor. Vira Bismillah!...
Tükendi
Hayatı boyunca hiç şiir yazmamıştı. Ama âşıkların diyarından gelmişti gurbete. Âşık Şenlik'in, Âşık Sümmani'nin, Âşık Çobanoğlu'nun, Âşık Zülali'nin daha onlarca aşığın deyişlerini ezbere biliyordu. Yolu gurbete düşenin bu deyişlerden uzak kalması mümkün değildi. Yıllarca deyişlerini dinlediği, söylediği âşıkların üstüne söz söylemek haddi değildi. Ama hayatında ilk ve son defa yattığı hastane oadasın da bir şiir kaleme aldı. Yazdığı şiir gurbetçileri anlatıyordu.
Tükendi
Bab-ı Şiir dedik.. Şiirin efsunlu dünyasına bir kapı aralamak istedik. Okuduğumuz şairlerden aldığımız şevk, Yaratıcının lütfu ile mısralara dönüştü.. Bu şiir kitabında 11 şair arkadaşımızın 20 şer şiiri var. Bir antolojiden farklı olarak, şair arkadaşlarımızı daha iyi tanınabilmesi için kendilerini ifade eden şiirleri seçildi.
Tükendi
Hep başlarken sevdalara, Kaybettik aşkları. Yitik bir sevdanın gölgesinde, Büyüdü masumiyet. ... Biz yok ettik sevdayı, Biz yok ettik aşkı. Gönlü mahzen diyarı yaptık, Umutsuz kelebekler şehrinde. Oysa tek olan her şey değerliydi, Yüreğin kirlenmeyen yerinde; Allah, Anne, Baba, Aşk. ... Şimdi bitmeyen korkuların, Kabusların gölgesine uzanırken, Çocukken yazdığım bir şiirin, Son mısrasıyla ferahlıyorum; İnsan sevildiğine aittir. Edip BİÇER
Tükendi
Ben hayata yüreğimle yürümüş, umutlarımı çantamda değil yüreğimde taşımıştım. Bu koskocaman dünyada, bir canın yokluğu haricinde hiç bir şey beni üzemez, hiç bir şey beni yıkamazdı. SEN BİLE. Dahilik kendisini farkedebilen insanların işidir, zincirlerini kırmaya, sevgi dolu adil bir dahi olmaya hazır mısın? Kendi dahiliğini farkedip, mutluluğa sevgiye ve aşka yürümeye hazır mısın? Yeni dahilerin geleceği kuşatmasına hazır mısın?
Tükendi
Yüzündeki sinsi gülümsemeyle kapıya yönelen Yüzbaşı Popof: "Bu Türklerin başına öyle bir çorap öreceğim ki... Yüzyıllarca kurtulamayacaklar!" diye mırıldanarak kapıdan çıkıp karargâhın önüne yönelmişti. Kapı önüne çıktığında kalabalık slogan atmaya başlamıştı: "Yaşasın Büyük Ermenistan!" "Yaşasın Rusya!" "Kahrolsun Türkler!" "Kahrolsun Esaret..."
Tükendi
Evrene gelen tüm canlılar kendilerine özgü bir organizmayla yeryüzüne gelirler. Binlerce yıldır bu organizmaların sırlarına hâlâ erişememiştir bilim insanları. Organizmada genetik olan ve sonradan edinilen birçok rahatsızlıklar vardır. Bu tür rahatsızlıklar, onların yaşamını etkiler. Gün gelir tüm hayatlarını çıkmaza sokar. Bedenimizde ve ruhumuzda yolunda gitmeyen bu tür rahatsızlıklar bazen intihara bile sürükler o olayı yaşayan kişileri. Bir şeyler ters gidiyordur ve bunun çözülmesi gerekmektedir. Kadın
Tükendi
Yıllarca ülkemizde kukla oynatır gibi oyunlar oynandı. Hatta oyun içinde oyunlar oynandı. Fakat oyunun yazarları halkın içinden çıkmış senaristler değildi ve ipler hep başkasının elindeydi. Oyunlar ise halkı uyutmak, birbirine düşürmek üzere kurgulanmıştı. Bu oyunda kaybeden sürekli bu ülkenin insanları oldu kazananlar ise oyun kurucular oldu. Ve fakat bir gün çifte su verilmiş çelik iradeli, bu halkın içinden çıkmış bir adam "ben bu oyunu bozarım" deyip ipleri başkalarının elinde olan oyun kurucuların üzer
Tükendi
Özgürken; tutsaklığı.. Tutsakken; özgürlüğü.. Haykıran bir genç kız! Hayalleri? Vicdanı? Ve Aşkı.. Tutar sinesinden Çığlık olur..
Tükendi
Sana bir Sevda yazdım. Sensizliği dahil etmeden satırlara... Bir gün... Bir gün birisine aşık olurum diye çok korkuyordum. Bir de baktım aşk hiç korkulacak bir sev değilmiş. Her gidişin bir gelişi mutlaka varmış. Üstelik içimdeki seni kaybetmeden. Ne de güzel sevdin öyle Ne de güzel baktın bana? ?sev? der gibi ?Sevdam? der gibi? Ve ben seni SONSUZA dek sevdim.
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 58 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2