Bu kitap, dinamik psikoterapiye hazırlık amacıyla yapılacak anamnez, değerlendirme,
tanı, formülasyon, terapi sözleşmesi süreçleri için bir kılavuz olarak hazırlanmıştır.
Kendisi Atinalı olmasına rağmen, Spartalılara ve onların geleneklerine büyük bir
hayranlık duyan Ksenophon, Spartalıların Devleti eserinde, Lykourgos’u ve onun
Sparta’da kurmuş olduğu sistemi anlatır ve hayranlığını dile getirir. Sparta’nın askerî
başarısının tesadüf olmadığını, çocukluk dönemlerinden yaşlılık dönemlerine kadar
tüm vatandaşların nasıl bir disiplinle eğitilmiş olduklarını aktararak vurgulamaya
çalışır.
Atinalıların Devleti eseri ise Atina demokrasisinin genel bir çerçevesini çizmeye
ç
Daha önce Ölümle Yüzleşmek kitabını yayımladığımız Françoise Dastur bu metinde de aynı meseleyle, ölümle uğraşıyor. Düşünür bu kez ölüm mefhumunun yanına bir felsefe terimi olarak sonluluğu ekliyor ve geleneksel felsefe terminolojisine daha çok başvuruyor. Konuyu işlemeye yine kültür, mitoloji ve efsaneler üzerinden başlayan, bu bağlamda özellikle “yas ve yas ritüelleri” durağına uğrayan Dastur sırasıyla bir Ölüm Metafiziği, Ölüm Diyalektiği ve Ölüm Fenomenolojisi imkanlarını sorguluyor.
Ölümün muhtemel
'Verili kendi ile başı hoş olmayanın hoşnutsuzluğunu sorunsallaştırıp kendini kuran hakikate doğru yol alma çabası' olarak tanımlamıştım, psikanalizi -Freud'un Psikanalizi'ni kapatırken. Mevcuda iz düşüren namevcudun, birtakım emarelerle kendini gösteren o hayaletin, bilince musallat olan tekinsizin peşine düşülen; kuruluşun 'maddi tarihselliği' içinden yol alıp şimdinin -"varoluşsal özerklik"e hürmet ve hevesle- yeniden
Bu kitabın amacı Homeros’tan Aristoteles’e kadar Yunanların dünya, tanrılar, tanrıların insanla ilişkileri, ruhun doğası ve kaderi ve insan yaşamının önemine dair ne düşündüklerini okurun kendi gözleriyle görmesini sağlamaktır. Kitap Yunan yazarlardan mümkün olduğunca önyargısız bir şekilde seçilmiş ve bir çevirinin sahip olabileceği kadar sadakatle çevrilmiş alıntıların bir derlemesidir. Böylece Yunanların o dönemdeki gerçek düşüncesini daha sonraki çağlarda ona atfedilen tüm yorumlardan tecrit etme erdemi
MS 125-180 yılları arasında yaşamış olan Süryani hiciv ustası Samsatlı Loukianos’un Eski Yunanca aslından Türkçeye çevrilen bu iki metni, yazarın hem o dönemdeki bilimsel tarih yazımına bakışını hem de kurgudaki ustalığını bize gösterir. Tarih Nasıl Yazılmalı? metninde yazar günümüzde dahi şahit olduğumuz bazı problemleri dile getirir ve eleştirir. Tarihi yazarken nelere dikkat edilmesi ve nelerden uzak durulması gerektiğine dair tavsiyelerde bulunur. Onun için tarih yazımında en tehlikeli kesim, gücün arka
Yeni-Platoncu geleneğin, mistik teolojinin ve romantik Alman felsefesinin varisi olan Jung, psikanalizin kurucusu Freud’dan ve onun rüya teorilerinden tamamen ayrışır: Bir rüya, gizli anlamını dışa vurmak için peşin hükümlerle deşifre edilmeye ihtiyaç duymaz; aksine, bizzat kendi yorumunu içerir ve bu sayede ne kastettiğini bize söyler. Etnoloji ve antropolojinin yardımıyla rüyalardaki mitolojik ve dini motifleri ve simgesel oluşumları rüya sahibinin çağrışımlarıyla birlikte kavradığımızda o rüya zaten kend
Her şeyden önce ve her şeyden sonra yaşam, daima bir tür yeşerme olarak ifade bulmuştur. Doğumda ve dirimde, bollukta ve doyumda bu yeşermenin varlığı duyulur. Hayat ağacı dünyanın merkezinde, sayısız yuvayla donanmış dallarıyla, kökten göğe tohum saçar. Yeryüzünün tüm bitkileri bu tohumlardan toprağa düşer, yayılır ve yaşama karışır. İçlerinde ölümsüzlüğüne inanılan ulu gölgeli ağaçlar da vardır, zehirli, şifalı, dikenli dikensiz otlar da. Bazısı uykuya dalar, mevsimleri çevirir, ruhu bir ilahın bedenine y
Masallar, kolektif bilinçdışının en basit ve saf ifadeleridir; bu yüzden, insan ruhunun temel kalıplarını açıkça anlamamıza imkan tanır. Her halk bu psişik gerçekliği kendi tarzında tecrübe eder; haliyle, dünya masallarını yorumlamak, insanın arketip deneyimlerini keşfederken verimli bir yöntem sunar.
Masalların psikolojik açıdan yorumlanmasında belki de en büyük otorite olan Marie-Louise von Franz, masalları ayrıntısıyla analiz ederken hem kolektif hem de bireysel bilinç ve bilinçdışı arasındaki yolları
Yazarlar:Nilgün Canel, Engin Büyüköksüz, Uğurkan Ulutürk, Yavuz Birben, Selami Kardaş, Duygu Dinçer, Şeyma Tozlu, Sibel İzgiman, Çiğdem Demir Çelebi, Derya Eryiğit, Eda Öztürk, Simel Parlak, Müge Yüksel, Pınar Özdemir, Büşra Şirin Ayva, Neslihan Yaman, Gülay Kalkan Yeni, İbrahim DemirciTerapide Yeni Ufuklar psikolog ve psikolojik danışmanların hatta psikoloji ile ilgilenen herkesin terapilere karşı bakış açısını bir kez dah
Bilimsel tarih yazıcılığının öncüsü olarak kabul edilen Thukydides’in tarihçiliğinden büyük ölçüde etkilenmiş Ksenophon’un kaleme aldığı Hellenika, Thukydides’in Peloponnesos Savaşlarını anlattığı eserinin devamı niteliğindedir. Olayları tarafsız bir biçimde ele almaya çalışan Ksenophon, Hellen kent devletlerinin MÖ 5. yüzyıl sonları ile 4. yüzyılın yaklaşık ilk yarısındaki durumunu ve Yunan anakarası ile Anadolu’da meydana gelmiş olayları kronolojik bir şekilde aktarır. Zaferlerle ve hezimetlerle dolu 50 y
Meşâhidü’l-esrâr İbnü’l-Arabî’nin yirmili yaşlarında iken Endülüs’te başlayan yazı hayatının ilk örnekleri arasındadır. Bu eserde İbnü’l-Arabî gerçeklikle doğrudan karşılaşan ve onunla söyleşmelerini aktaran bir şahit olarak karşımıza çıkar. Dilin gündelik işleyişini bozan, değindiği konulara ilişkin yerleşik anlatımların dışına çıkan, zıtları bir araya getirerek farklı bir varlık durumunu ve gerçeklik kavrayışını ortaya koyan Meşâhidü’l-esrâr kaleme döküldüğünden itibaren ilgi çekmiş, özenle çoğaltılmış ve
“Gerek başlangıçta genel olarak belirlenmiş ana çizgilerinden gerekse tarihsel süreç içerisinde ortaya çıkmış bulunan hukuk okullarının dolaylı hukuk sosyolojisi anlayışlarından yola çıkılarak bir hukuk sosyolojisi tanımı yapılabilir. Ancak burada hemen belirtilmesi gereken önemli nokta şudur; yaklaşım farklılıkları nedeniyle hukukun kesin bir tanımının yapılamayışına koşut olarak, hukuk sosyolojisi alanında da aynı güçlük ortaya çıkmakta, bakış açısı ayrılıkları nedeniyle birbirinden çok değişik hukuk s
Lang Masalları, nesillerdir çocukların çok sevdiği hikayeleri bir araya getiriyor. Şair, romancı, edebiyat eleştirmeni ve ünlü bir masal koleksiyoncusu olan Andrew Lang, sadece Britanya’dan değil, Batı ve Orta Avrupa’dan, İskandinav ülkelerinden, eski Yunan dünyasından ve hatta Arap medeniyetinden ve Uzak Doğu kültüründen klasik masalları bu derlemesinde topluyor.
Lang Masalları, nesillerdir çocukların çok sevdiği hikayeleri bir araya getiriyor. Şair, romancı, edebiyat eleştirmeni ve ünlü bir masal koleksiyoncusu olan Andrew Lang, sadece Britanya’dan değil, Batı ve Orta Avrupa’dan, İskandinav ülkelerinden, eski Yunan dünyasından ve hatta Arap medeniyetinden ve Uzak Doğu kültüründen klasik masalları bu derlemesinde topluyor.
Lang Masalları, nesillerdir çocukların çok sevdiği hikayeleri bir araya getiriyor. Şair, romancı, edebiyat eleştirmeni ve ünlü bir masal koleksiyoncusu olan Andrew Lang, sadece Britanya’dan değil, Batı ve Orta Avrupa’dan, İskandinav ülkelerinden, eski Yunan dünyasından ve hatta Arap medeniyetinden ve Uzak Doğu kültüründen klasik masalları bu derlemesinde topluyor.
Yaratıcı düşüncenizi geri almaya hazır mısınız?Hayatınızda diğer insanlardan farklı olarak yaptığınız şey nedir?Gerçekten yapmak istediğiniz ve hâlâ yapamadığınız şey nedir?Eğer kimsenin sizi yargılamayacağından emin olsaydınız neyi farklı yapardınız?Gerçekten inandığınız şeyleri mi yapıyorsunuz yoksa şu an yaptığınız şeylere inanmaya mı çalışıyorsunuz?Yaratıcı zihni kolaylıkla keşfedebilir ve beyinlerimizi yaratıcı dışavuruma odaklanması için eğitebiliriz. Yaratıcılık herkeste vardır ve geliştirilebilir. S
Bu kitap, dinamik psikoterapiye hazırlık amacıyla yapılacak anamnez, değerlendirme, tanı, formülasyon, terapi sözleşmesi süreçleri için bir kılavuz olarak hazırlanmıştır.
"Bu kitapta anlatılan hikâyenin ayrı ayrı parçalarını uzman tarihçiler ve hukukçular çok iyi biliyor. Yine de tek başına hikâyenin bütünü bilindik değil ve alışılagelmiş peşin hükümlerle çatışıyor. Üstelik batı tarihinin geleneksel dönemselleştirmesine de itiraz ediyor. Batı uygarlığının tarihini tek tek milletlerin tarihi olarak ele almaktansa bir bütün olarak değerlendiriyor. Dahası genellikle modern öncesi döneme ait olduğu düşünülen modern niteliklere atıfta bulunuyor. Genellikle feodalizm çağı olarak a
Bertolt Brecht, Nazizmden bahsederken "Sonunda insanlar onu yendi, fakat zafer ilan etmek için henüz çok erken. İğrenç canavarın çıktığı karın hâlâ doğurgan" diye yazıyordu. IŞİD ile Nazizmi bir tutmak gibi bir niyetim yok. Yalnızca "İslam Devleti"nin içinden çıktığı rahmin hâlâ doğurgan olduğuna dikkat çekmek istiyorum. Başka bir deyişle bu hareketin ortaya çıkışını ve hızlı bir şekilde genişlemesini mümkün kılmış olan toplumsal ve tarihsel koşullar bugün Müslüman dünyasında olduğu gibi Batı'da da hâlâ mev
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.