Ürünleri satmak kadar lojistiğini sağlamanın da ne kadar önemli olduğu, bilinen bir gerçektir. Ürün ne kadar kaliteli olursa olsun eğer doğru zamanda, doğru yere, doğru miktarda, hasarsız ve doğru belge ile gelmezse müşteri memnuniyeti olumsuz yönde etkilenmektedir. Lojistik en yüksek müşteri hizmet düzeyini en düşük maliyetle karşılama sanatıdır. Her farklı durum için farklı çözümlerin geliştirilmesi gerekir. Bu değişkenlik çalışanlar açısından lojistiği, çok zevk alınan ve genellikle vazgeçilemeyen bir fa

Olası yalnızlıklarda ben yokum Yazmayın kara tahtaya beni Ali'yi yazın Ben bir dinozorum Olası yalnızlıklarda yokum Parmak kaldıramam o vakit, umudu kesin Beni, Ayşe'yi, o kızların hiçbirini yazmayın Çünkü biz sevmeyi de çok sevdik sevilmeyi de Ölümden korkuyorsak öyle beter ölelim Olası yalnızlıklarda bizi yazmayın sevebilelim Gelin siz beni dinleyin Kara tahtaya Ali'yi yazın.

Kitabı yazmamın iki nedeni var. Birincisi tabii ki ailemin gençlerine ataları hakkında bilgiler vermek. Onları ailelerinin kökleri hakkında bilgilendirmek. Ama, ikinci nedeni daha önemli. SEVGİ. Bütün hikâyeleri derlerken, gözlemlediğim en büyük özellik, sevginin, ailedeki bütün beraberliklerde, ne kadar önemsendiğiydi. O yıllarda bile (Oldukça kapalı ilişkilerin olduğu, evliliklerin sadece görücülerle planlandığı yıllar) evliliklerinde sevgiye birinci derecede yer veren, beraberlikler kuran bu insanlar ve

"E-ticarette başarı için pazarlama ve dijital pazarlama süreçlerini anlaşılır modellerle anlatan çok değerli bir kitap, tüm girişimcilerin kütüphanesinde bulundurmasını tavsiye ederim." Sina Afra Evtiko Kurucu ve CEO'su, Markafoni Kurucusu "Günümüzde her sektörden şirketi ve bireyi ilgilendiren dijital pazarlama alanında yapılmış son yıllardaki en iyi çalışmalardan." Hakan Baş Seri Girişimci & Lidyana Kurucu ve CEO'su "Dijital pazarlamaya yeni başlayanlar için 101, her pazarlamacı için de dijital

-Hay Allah ne yapmalıyım? Biz Sizi Ararız dediler ama ne ses var ne seda. Aslında çok da güzel geçti görüşme ama bir aksilik mi çıktı acaba? Vaz mı geçecekler yoksa! Başka bir işe daha baksam mı acaba beklemek yerine? Genel Müdüre kadar çıktım görüşmeye, olumsuz kanaat olsaydı çıkarmazlardı beni kendisinin yanına değil mi? -Ama ne görüşmeydi! Sorguya mı çekildim iş görüşmesi mi yaptım belli değil. Zaten almasınlar beni bu şirkete. Böyle görüşme yapıyorlarsa kimbilir işe alınınca ne yaparlar? Yok yok ben ba

"Birçok şey eskisi gibi olmayacak!" Kodak'ın hikâyesini duymayanınız yoktur. 170.000 çalışanı olan fotoğraf ve fotoğrafçılık sektörünün Dünya deviyken, geleceği doğru planlamadı. Dijitalleşmenin ayak seslerinin duyulmasıyla dönüşüme direnmesi, sadece birkaç yıl içinde, sektörün liderliğini devam ettirememesine ve ne yazık ki bugün adının bile anılmamasına neden oldu. Kodak ve Polaroid'in başına gelenlerin aynısı 5-10 yıl içinde birçok sektörde yaşanacak. Ve çoğu insan bunun geldiğini göremiyor. Bu birazda

Düşün, Karar Ver, Harekete Geç, Yola Tutun; eğer öyle yapmasaydım hayatın bana biçtiği kaderi kabul etmiş olacaktım. Kaderi değiştirdim demiyorum. Ama harekete geçerek geleceğimi iyileştirdiğimi, yolu değiştirdiğimi ve bu yola tutunarak bugün kendinden memnun biri olduğumu söylüyorum. Bu kitapta benim dönüşüm hikayemi değil, kendi hayatlarınızın dönüşümünü, kariyer yolculuğunuzda yola nasıl tutunacağınızı bulacaksınız? Bisiklet tarihinin en büyük gizemlerinden biri, pedallarla bisikleti kimin birleştirdiğin

Türk milletinin İslâm öncesi ve sonrası fıtratında var olan; iman, kul hakkı yememe, vicdan, adalet ve erdem gibi hasletleri halen dipdiridir. Yurdun içinde bulunduğu durum ve koşullar, küresel düzlemdeki gelişmeler dikkate alındığında, en güçlü silah, Türk milletinin fıtratında hâlâ dipdiri duran işte bu hasletleridir. Onurunu Türk milletinin onuru ile özdeşleştirmiş bir devrimci olarak sesleniyorum: Necip Türk milleti iftihar edeceği, o iftihar ettiği Türk Devrimi'nin ruhuna behemehal (kesin olarak) dönme

-"Filiz Akın, Victoria çağının porselen üstüne işlenmiş ince bir minyatür; ya da Ming devrinden bugüne kalmış, dikkatsiz bir hareketin kolayca kırabileceği zarif bir bibloyu akla getiriyor. Filiz Akın ile konuşurken, bir klavsen konçertosunun hüzünlü kadansını dinlermiş gibi duygulara kapılır insan..." Orhan Boran "Batı'ya dönük burjuva sarışınlığıyla bir çocuk kadın ikonu: Filiz Akın. Rüzgârsı sarışınlığı, şirinliği, zarafeti ve masumiyet içeren kırılganlığı ‘Çocuk kadınlığı'nın özünü oluşturur." Agah

Hayatı kendinden doğurmak herkesin hakkıdır Her birimizin bir annesi, bir babası ve bir de doğum hikayesi var. Bu hikâye anne rahmine düştüğümüz anda başlıyor, kordon bağı ile devam ediyor ve doğumla tamamlanıyor. Oysa bize çoğunlukla doğumumuzdan sonrası anlatılıyor. Anne rahmine düştüğüm anın duygusu neydi? Annem varlığımı öğrendiğinde ilk ne hissetti? Babam haberi alınca sevindi mi? Geçim sıkıntısı çektiler mi? İlişkileri nasıldı? Varlığımı herkesten sakladılar mı yoksa davul zurnalarla mı duyurdular? An

İsa Mesih'in Esrarı adlı bu belgesel eserin amacı "Gerçek İsa kimdi?" sorusunun cevabını bulmak; yüzyıllarca süren çarpıtma, saptırma, yozlaştırma, karartma ve ruhsal, siyasal, maddi iktidar amacı ile istismar konusu yapılan ve imgeleştirilen İsa olgusunu aydınlatarak onun varlığı hakkındaki tüm olasılıkları bütün boyutları ile ele alıp tüm açıklığıyla ortaya koymaktır. Belgeselimiz bu çok boyutlu konuyu birbirini takip eden sırasıyla şu soruların cevaplarını arayarak inceleyecektir: İsa Mesih gerçekte kimd

Evren kocaman bir yapboz ve bizler de onun parçalarından oluşuyoruz. Ben, içsel yolculuğumda kendi parçalarımı bulmaya çalışırken bunu herkesin yaptığını ve hepimizin parçalarının birbirine benzediğini gördüm. Farklı yerlerdeki parçalarımızı bulmakta zorlandığımız için birimizin bir sorunu, bir gündemi varken diğerimizin farklı bir sorunu, farklı bir gündemi var. Aslında bizler kendi yapbozlarımızı tamamladığımızda ve parçalarını birbirimizle paylaştığımızda oluşan tablo çok daha güzel bir şekil alıyor. Ben

Salih mutlu bir ailenin içinde kardeşleriyle büyüdüğünü sanıyordu. Ona göre bir günde eridi gitti bu mutluluk. Oysa zaman içinde eriyen ve kontrolden çıkan bir mutluluğun, hayal kırıklıklarıyla dolu bir yaşama dönüşme yolculuğu içindeydi. Olanları anlamaya başladığında ise bir süredir kardeşleriyle beraber anne babasından uzak bir yerde değil, korunmaya muhtaç çocuklarla beraber bir köyde olduğunu anladı. Salih için artık hiç bir şey aynı olmayacaktı. Kavramlar karıştı, mutluluk-mutsuzluk, hayal-hayal kırık

Yazdıklarımın besleyeni acıydı. İçindeki çelişkileri özellikle bıraktım. Aşk, ayrılıklar, acılarla tam bir çelişki yumağıydı. O'nun yokluğu acıyı besledi. Acı da yazıyı. O'na sahip olsaydım da hiçbir şey yazmasaydım... Bunu tercih eder miydim? Bir kadeh şarap içmek gibiydi gözlerin bana... Baktıkça gevşiyor, rahatlıyordum. Sonra bir gün görünmez oldun. Görünmezliğinin görünür olmaya başlamasıyla artık tamamen yok olduğunu anlamaya başladım. Kirli bir alev yalazıydı beni karartan... Ne kadar kalbinin kenarın

SAYGI, tüm bir işletmenin menfaatini düşünmek ve bunu yaparken kendini yok saymamak, kendini yüceltirken içinde bulunduğun yapıyı da yüceltmek anlamına gelir. Felsefenin göz korkuttuğu, anlamanın zor olduğu düşünülse de, yazarımız Levent Türk tüm sadeliği ve kolay anlatımını sağladığı ‘SAYGI' kavramını iş dünyası ve operasyonel yapılar için anlatıyor. Bir benzeri olmayan bu kitap pek çok kişi ve işletme için çok değerli bir kaynak. Tuğba Dedeoğlu Demir, Yayın Direktörü Felsefe genellikle gereksiz, kavranmas

Kendini gerçekleştirmek ya da silinmek... Yüzyılımızın varoluş savaşı böyle veriliyor. Kendini gerçekleştirmek basit bir kişisel gelişim mottosu olmanın ötesinde bir algıya sahip, fakat bunun anlamını ne kadar iyi kavradık? Sistemin izlerini takip etmeyi bir an için bıraktığınızda, önümüzde bambaşka kapılar açılır. Kendini gerçekleştirmek, hayata anlam katacak bir güce sahip olarak o kapıdan geçmek demek. Bu kitapta, bir ideal içinde yaşamlarına cesaretle yön veren insanlar anlatıldı. Bir öykücünün gözünden

Bu kitap içinden çıkamadığımız sorunları, kaygıları, yaşadığımız değersizliği, anlama ve anlaşılma isteğimizi, en nihayetinde de çözüm yollarını anlatıyor. Yaşadığımız duygu, düşünce ve davranışların nedenleri üzerinde durarak insanın önce kendisini, sonra da etrafını anlamasına yardımcı oluyor. Kitabın içinde filmlerden, şiirlerden, öykü ve romanlardan örneklerle yaşadığımız sorunların psikolojik çözümlemelerini bulabilirsiniz. Ayrıca, soru-cevap tekniğini kullanarak okuyucunun içsel değerlendirme yapmasın

Türkiye için ‘sanayinin yeni rotası' bundan sonra dijitalleşme olacak. Dijital atılım süreci, önümüzdeki dönemin en belirleyici unsurlarından biri olacaktır. En büyük fabrikalardan en küçük KOBİ'lere kadar üretimin ve pazarlamanın bütün aktörleri, dijitalleşme sürecinden paylarını alacak. Bu süreci tüm koşullarıyla birlikte kavramak, en önemlisi de oyun kurucu olmak zorundayız. Mustafa Varank, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Teknolojik yeteneklerini yükseltmeye ve dinamik bir yapıya sahip olmak isteyen KOBİ'le

Feng shui'ler, herkesin nabzına göre şerbet vermeler, hiçbir yere sığdıramadığım ruhum, sıranın bana gelmesini beklediğim döngü, en başta kendimi suçlamalarım, bitmeyen vicdanî hesaplaşmalarım... Hemen hepsini geride bıraktım. Yani tamamen değil ama en azından geçmişimdeki Özgür'den ileride bir yerdeyim. Daha sabırlıyım. Biraz daha büyümüşlüğümle hatalarıma sevgiyle gülebiliyorum artık. Mutsuz hissettiren hiç kimsede, hiçbir yerde durmuyorum. Tüm kötülük, kötülere rağmen temiz kaldım. Artık tüm çabam kendim

BU KİTAP SİZİ RAHATSIZ EDECEK... Güçlü olmak istiyorsan bu işi başkasına bırakma, kendi AŞINI kendin yap... "Tersten Bakmak" kitabının devamı niteliğinde yazılan "Aşılarım Tamam" işine, gücüne, kendine, çevrene, olana, olmamaya bakma kitabı. Kişisel gelişim mi? Kişisel gelişememe mi? Bir bakalım diyor Yazar. Rahatsız ederim inşallah... Sanıyorsanız ki başlıkta bir hata var, yanılıyorsunuz. "Aman ben sizi rahatsız etmeyeyim," cümlesi bana, durduğum yere ve yapmak istediklerime asla uymaz. Umarım sizler de bu