Unuttuğumuz ve hatta çok bilinçli olarak bize unutturulan çok fazla bilgi, gelenek ve kadim öğreti var. Birçoğu uzun süre Doğu’da, güneşin doğduğu yerlerde gizemler içinde muhafaza edildi. İdrak etmenin, farkındalığın, eski iyilik tortularının ve o bilgileri doğru kullanacakların temiz enerjilerinin yeniden yükselmesini bekledi, anlaşılmak ve hatırlanmak için. Karanlık ve aydınlık büyük bir savaş içinde ilerlerken, ışığın gücünün artmasını sessiz bir bilgelikle beklediler ve şimdi yeniden hatırlanmak üzere

Bir asırdır Alaçatı’lı bir ailenin evladı Ömer Önal. Tüm hayatı ve anıları Alaçatı sokaklarında geçen, kendi toprağı için çalışan, yazan, koruyan, anlatan değerli bir kalem. Köşe yazarı olarak, yaşadığı gönülden bağlı olduğu Alaçatı’nın sevinçlerini, üzüntülerini, yeniliklerini, geleceğini yazdı uzun yıllar. Şimdi 600’ü aşkın makalenin içinden seçerek oluşturduğu ‘Ben’im Alaçatı’ okuyucuyla buluşuyor. Sizde bir Alaçatı aşığı iseniz bu satırlar sizin için yazıldı. Keyifle okumanızı dileriz.

Kültürel miras oluşurken toplumdaki değişimlere etkisi en belirgin olan ekonomik gelişmelerdir. Bu gelişmeleri sağlayan sanayileşme sürecinin takip edilebilmesi için kurumun kendi köklerine yönelmesi, kurumsal tarihlerini anlatan müzelerini oluşturmaya başlamaları önem kazanmıştır. Geçtiğimiz yüzyıl içinde şirket müzeciliği kendine has karakteri ile dünya müze birlikleri içinde önemli bir yer edinmiştir. Şirket müzeleri sahip oldukları doğal ticari niteliği kamusal fayda ile buluşturmakta ve zıtlıkların üst

Farklı yaşamlar, gizlenmiş gerçekler, sırlarla dolu bir hikâye... Geçmişin kapıları, karanlığı aydınlatmak için aralanıyor. Yaralı ruhlara merhem olmaya çabalarken kendi yarasından bihaber bir psikolog... Geçmişin acı hatıralarının izlerini üzerinden atamamış, içindeki küçük kızın kâbusundan uyanamamış bir kadın... Yasak bir aşkın ortak paydasında iki aile... Gerçeğe dönüşen bir peri masalı... Ömürlük bir aşk ve çektiği acıların intikamını, mutsuz ederek almaya çalışan yorgun bir kalp... Yapbozun eksik parç

Özüne yolculuğa hazır mısın? Hayat yolculuğunda günler geçerken olmak istediğin hâline hâlâ bir hayal gibi uzaktan bakıyorsan; adım atamıyor, göze alamıyor ve başlayamıyorsan, tam da ihtiyacın olan anda bu satırları okuyorsun. Şunu bilmelisin ki sen dururken bugün bir kişi daha cesaret etti, kendini tamamlama yoluna çıkmaya; bir kişi daha adım attı senin ertelediğine... Peki tam olarak direnç gösterdiğin nedir? O çok alıştığın düzenden çıkmak mı? Bilmediğin bir dünyaya adım atmak mı? Başarısız olma korkusu

Hayat bazen bindiğin doğru gemiye rağmen yanlış limanlarda bırakır. Oysa geminde bıraktığın sevdiklerin, eşyaların, can yeleklerin vardır. Anlamazlar, dinlemezler, fikrini dahi sormadan seni bırakıverirler. Bilmediğin şehirlerde bir başına, bilmediğin bir dili konuşman, görmediğin yerleri gezmen gerekir. Oysa tek isteğin geminden ayrılmamaktır. Bu romanda Zeynep'in uğramak zorunda bırakıldığı yanlış limanların, köhne şehirlerinde gezintiye çıkacak, kendinizden çok şey bulacak, belki de kaybettiklerinizi ger

“Yarınlar yorgun ve bezgin kimselere değil, rahatını terk edebilen gayretli insanlara aittir” Marcus Tullius Cicero Girişimcilik vizyon, tutku, cesaret, inanç, çalışkanlık, pes etmeme, adanmışlık, hedefe odaklanma, sevgi, saygı ister. İşte tam da bu kodlar Özgür Zan’ın kimyası ,DNA’sı. Her Türk gencinin bu konseptle Türkiye’yi uçuracağına inanıyorum. Dr. Cem Kınay Elinizde tutma ayrıcalığını taşıdığınız bu kitap, girişimcilik öyküsünü en başından izleme şansına sahip olduğum Özgür Zan’ın bu uzun ve meşakkat

Türkiye’de kadın olmak için her zaman bir kadından fazlası olmak lazım. Ne zaman bir hanımefendi, ne zaman bir amazon olacağını bilemezsen harcanır gidersin... Değer görmemeye kendi ailenden başlarsın. Erkek çocuğa her şey serbestken sana her şey yasak veya çok kısıtlıdır... Hayallerini gerçekleştirmene müsaade edilmez ama bir şey yapmayınca da fazlalık muamelesi görür, aşağılanırsın. Kadının bedeni evlere hapis edilmiş ama potansiyeli bu çirkin dünyayı cennete çevirecek kadar büyüktür... Biz acaba, bu büyü

“...Hayatta anlatacak çok şey var değil mi Eray? Yüzleşecek çok şey var geriye ittiğimiz. Kömür torbaları ve rutubetin arasına korkudan sızdırılmış sarı sıvılar olduğu gibi şefkat yerine şehvetle saldıran eller var masum vücutlara ya da küçük tırnaklarına kırmızı ojeler sürmek zorunda olanlar var; susturulan diller, kalpler var...” Bir insanlık suçu olan istismar, kime yapılırsa yapılsın, kimden gelirse gelsin fark edilmeli, hiçbir türlü göz ardı edilmemeli. “Kol kırılır ama yen içinde kalmaz!” diyor Nuray

Aradığınız ruha şu an ulaşılamıyor, lütfen bir sonraki hayatınızda tekrar deneyiniz. Nereden bilebilirdim; sosyal medyanın tehlikelerine tepki göstereyim derken “sanal pavyonlar”a düşeceğimi? Merak ve keşfetme ihtiyacımın beni götürdüğü diyarları hafife aldığım için düştüğüm duygusal tuzakların haddi hesabı yok! Yaşadığım tüm deneyimler kendime yolculuğumun müthiş hikâyesiydi. Sosyal medyanın karanlık yüzünü araştırırken bilinçaltımın karanlık tarafıyla tanıştım. Yüzleştiğim duygular, insanlar ve kendi hakk

İşte o harika haberi aldınız, tebrik ederiz! Peki bundan sonra neler olacak? Bilinmezlik herkesi korkutur. Hele ki hamilelik sürecinde. Günden güne büyüyen bebeğiniz, değişen bedeniniz, duygu durumunuz, psikolojiniz, hepsiyle bir destek almadan başa çıkmak elbette kolay değil. "Gebeliğe Dair Her Şey" tam da bu süreci kolaylaştırmak için kaleme alındı. Annenize, kayınvalidenize, daha önce doğum yapmış bir arkadaşınıza ya da doktorunuza ulaşamadığınız anda danışabileceğiniz bir rehber. Her an yanınızdaki dokt

Büyük şirketleri, bankaları, medya kuruluşlarını CEO'lar yönetir; orduları generaller, devletleri başkanlar, başbakanlar yönetir... Peki, bütün bu yöneticileri, dolayısıyla tüm dünyayı da birilerinin yönetiyor olabileceğini hiç düşündünüz mü? Üstelik sadece bugünden değil, yüzyıllara yayılan bir tarih sürecinden; İngilizlerin Magna Carta'sından Amerika'nın bağımsızlığına, Fransız İhtilali'nden Bolşevik Devrimi'ne, Osmanlı'nın yıkılışından Nazi Almanya'sına, Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarından Birleşmiş Mi

İletişim bir sanattır ve geleceğe doğru uzanan yolculukta toplumun her kesiminin iletişim sanatını öğrenmesi gerekmektedir. Türkiye'de bu işi en iyi bilen, enerjisi ile bizleri büyüleyen İletişim Gurusu Mehmet Kızıltaş'ın, iletişimin bir sanat olduğunu gösteren bu kitabı çalışanlarımızın büyük beğenisini kazandı. Başta İnsan Kaynakları olmak üzere toplumun tüm kesimleri tarafından başucu kitabı olarak mutlaka okunması gerektiğini düşünüyorum. Okullarda müfredata girmesi gereken bir baş yapıt. Erhan Özel Sab

Siz de yaşam yolculuğunuzun bir adım ötesini merak ediyor musunuz? Hayata, insanlara ve olaylara bakış açınızın daha da genişlemesini, gelişmesini istiyor musunuz? Peki, dengede ve akışta kalmanızı sağlayacak olan pozitif enerjinizdeki blokajlardan kurtulmaya ne dersiniz? Enerji yasaları gereği enerjiniz hangi seviyedeyse, hayatınıza kattıklarınız da o seviyeye yakındır. Bugün, şimdi, şu an enerjinizi daha üst bir seviyeye yükseltmenin, yaşamınızdaki sorulara cevaplar bulmanın ve sevgi ötesi bir deneyim yaş

Bu kitabın, anne olmayı planlayan, anne adayı olan ve annelik yolunun henüz başında olan tüm kadınlar için çok yönlü bir kaynak olduğu kesin. Hamilelik öncesinden beslenmeye; çocuklarda kitap okumanın öneminden kariyer ve annelik arasındaki dengeye kadar farklı konularda çok şey anlatmış. Bebeklerin banyosu, rutini, uyku düzeni gibi konularda farklı görüşlere uygun yöntemleri görmek de mümkün. Kendi alanımla ilgili kısımda da annelerin ilk heyecanında yanlarında olacak, onları rahatlatacak onlarca bilgiyi,

Covid-19 virüsünün yaşamlarımıza girmesiyle hem özel hem de iş hayatlarımız kökten değişti. Bu süreçte değişime kolay adapte olan lider ve çalışanlar belirgin biçimde öne çıkıyorlar. PWN İstanbul üyesi ve Türkiye'nin önde gelen kurumlarından eşitlik elçisi liderlerin, pandemi dönemini nasıl yönettiklerini, neler yaşadıklarını, değişime nasıl adapte olduklarını, kendilerinin ve çalışanlarının motivasyonlarını nasıl koruyabildiklerini derleyerek, paylaşmak istedik. "Pandemide Liderlik-Zamansız Söyleşiler" i

Kırk yedi yaşındaki Aslı, zengin bir iş adamının karısıdır. İç dünyası oldukça dolu olmasına rağmen bunu dışa vurma olgunluğuna sahip değildir. Kocası Kenan Tezer ve oğlu Mert ile birlikte yaşamaktadır. Diğer oğlu Onur ise Amerika'da okumaktadır. Aslı, yirmi yedinci evlilik yıl dönümünde içinde bulunduğu döngüyü fark edip, bedeniyle başlayan ve sonrasında içine yönelen ve onu özüne götürecek zorlu bir sürece girer. Bu defa geceye farklı hazırlanır. Bir de son günlerde kime ait olduğunu bilmediği bir numara

İyi bir kariyer yolculuğu aslında üniversite yıllarında henüz bir öğrenciyken başlar. Üniversitede alanınızla ilgili bilmeniz gereken tüm bilgiler size verilir. Onca bilgiyi nasıl kullanacağınızı ise sizin bulmanız beklenir. Yine de çoğumuz kariyer yolculuklarımızda sorularımızın cevaplarını 30'lu 40'lı yaşlarımızda bulur ve "şimdiki aklım olsaydı..." diye başlayan cümleler kurarız. İşte, Zirvedeki Seni Bul, şimdiki aklınızla gelecekteki aklınız arasında bir köprüdür. Gelecekte "keşke" yerine daha fazla "İy

"Gün gelir de delirdiğini sanırsan sakın korkma! Sanrıların ve acıların bir anlamı var. Unutma ki sanrıları olanlar özeldir. Sen sadece yeteneklerini keşfetmeye çalış..." Karşılaştığımız insanlar, aldığımız kararlar, takip ettiğimiz yollar, önümüze çıkan engeller; hepsi birer tesadüf müdür? Parçası olduğumuz bütüne hizmet edebilmek için neleri göze alabiliriz? Varoluş problemlerinin, ölüm ve ölümsüzlük, mantık ve duygu çatışmalarının iki farklı evren üzerine kurgulandığı; kendini bu evrenlerin ve çatışmalar