Gavur Memet kimdir? Sherlock Holmes, Arsen Lüpen, Nik Karter vesaire gibi polis romanlarında isimleri geçen kahramanlar, hayali birer şahsiyettir. Lâkin Gavur Memet, böyle değildir. O, Sultan Hamid devrinin ilk zamanlarında yaşamış olan meşhur bir polis hafiyesidir ve Türk zabıtasının sicil kayıtlarına geçmiştir. Gördüğü mühim hizmetlere mukabil, bizzat Sultan Abdülhamid tarafından rütbeler ve nişanlarla taltif edilmiştir. Koskoca bir dosya halinde olan Gavur Memed'in maceraları, son devrin tarihini büyük b
Adı Mehmed, mahlası Esad, ama bilinir adı Galib olmasına rağmen, şiirlerinde kullandığı ateş mazmununu mübalağa derecesinde kullanan bu genç şaire illaki bir mahlas gerekiyorsa Semender demek daha doğru olurdu. Semender ateşte yaşayan ve ateşten hazzeden, ateş dışında boğulan bir yaratık...
Ateş topları, geminin bulunduğu yere gelmiş; buradaki suları da tutuşturmuş, biraz önce hareket ettiği kıyıya doğru ilerliyordu. Tuhaf bir durumdu, bu vakitte güneş nasıl söner, deniz nasıl yanardı?
Henüz şaşkınlığı geç
Bu halk romanı Azerbaycan Gence ve Karabağ Türkmenlerinin Safevilerin en ünlü hükümdarı Şah Abbas II. ye başkaldıran Eşkıya Deli Murat ile Oğlu Eşref'in hikâyesidir. Köroğlu ve Rüstem-i Zal'in benzeri bir yiğit olan Eşkıya Deli Murat, Şah Abbas'ı dize getirirken, Eşref Saatinde doğan Murat'ın oğlu Eşref; pir elinden bade içip Şiraz Han'ının kızı Zühre'ye âşık olmuştur. Fakat Gence ‘den Kandahar'a, Şah Abbas ve On iki Han, Eşref ile Zühre'nin karşısına dizilmiştir. Tek umudu Allah olan âşıkların tek kuvveti
"Kıssadan Hisse", Ahmet Midhat Efendi'nin 1869 yılında Midhat Paşa ile birlikte gittiği Bağdat'ta, ilk mektep talebelerini eğitmek amacıyla kaleme aldığı bir eserdir.
Üçüncü baskısı esas alınarak yayına hazırlanan bu eserde, "insanın tutması veya bırakması gereken yolları gösteren hisseler" kısa hikâyeler halinde yer almaktadır.
Bu eserin en önemli yanı, Kıssadan hisse / fabl (kısa hikâye) türüne ilgi duyanlar için olduğu kadar, özellikle Osmanlı Türkçesini yeni öğrenenlere de yararlı olacağı düşüncesiyle,
Ailesi dağa çıktığı sene doğan bir çocuk, herkesten korkarak, herkesten kaçarak, ailesi dışında kimseyi görmeden geçirdiği 35 sene sonunda dağdan iniyor. Bu insan nasıl konuşur, hangi adetleri bilir, değerleri nelerdir? Ürkek, çekingen, herkese kuşkuyla bakan bir insan... Ve bu insanlardan meydana gelmiş bir toplum...Bu kitabımızda tarihin karanlıklarında kalmış, Osmanlı Devleti'ni çöküşe götüren, Anadolu, Suriye, Lübnan, kısmen Balkanlar ve kısmen Kafkaslar'ın sosyal, siyasi, iktisadi, ticari, mali, demogr
Bazen öylesine seversin ki!Sen bile korkarsın kendindenCanın uyanmak istemez bu düştenSanki bir anlık gaflete düşecek gibi gelir sevginOysa ki!Hayallerinde ki yokluk duygusunun bastırılışıdırBilemezsin.Bazen öylesine özlersin ki!Hasret kelimesini bile duyamazsınO şimdi burada diyemezsin, vardır belki deAma nasıl göstereceksin yüreğinin en kara beneğindeBazen der kalp hep bazen.Bir umut besler, bitmek bilmeyenHer şeye ümitle bakar yürek.Kalbini yorsa da dayanmak gerekKoşa koşa gidersin olunca erekNe kadar be
Alpakut, aslan YiğidimDağlara yaslan Yiğidim,Özgelere sözüm olmazSana bu destan Yiğidim!..Çağ dediğin sende gizli,Araştır öz benliğini,Oku, öğren can Yiğidim! Heyyy !..
Gavur Memet kimdir? Sherlock Holmes, Arsen Lüpen, Nik Karter vesaire gibi polis romanlarında isimleri geçen kahramanlar, hayali birer şahsiyettir. Lâkin Gavur Memet, böyle değildir. O, Sultan Hamid devrinin ilk zamanlarında yaşamış olan meşhur bir polis hafiyesidir ve Türk zabıtasının sicil kayıtlarına geçmiştir. Gördüğü mühim hizmetlere mukabil, bizzat Sultan Abdülhamid tarafından rütbeler ve nişanlarla taltif edilmiştir. Koskoca bir dosya halinde olan Gavur Memed'in maceraları, son devrin tarihini büyük b
Balkanların kaybı Osmanlı İmparatorluğu'nun en gelişmiş yörelerinin de kaybıdır. Bu sadece bir toprak kaybı ya da Osmanlı İmparatorluğu'nun küçülmesi değildir. Bir anlamda Balkanların kaybı Osmanlı İmparatorluğu'nu ekonomik ve sosyal bakımdan çok daha başka bir İmparatorluk yapmıştır. Belki daha homojen, daha Türk, daha Müslüman bir coğrafyaya adım atılmıştır ama imparatorluğun genelinin gelişmişlik düzeyi belki de yüz yıllık bir gerileme yaşamıştır. Başka bir deyişle Osmanlı İmparatorluğu birdenbire daha i
Kitaplara bakmadan geçen günlerimde hep bir huzursuzluk hissederim. Hatta yeni kitaplar bulamayacağımı bilsem bile kitapçılarda aynı kitapların önünden defalarca geçtiğim olmuştur. Bu bazılarına garip gelebilir. Bu bir bağımlılıktır. Eskilerin iptila dediklerinden hani evet müptelayım. Bunu açıkça itiraf ediyorum. Kitapları sevmeyen biri bunu anlayamaz. Ben bir kitap bağımlısıyım. Ben bir kitap hastasıyım. Ben bir bibliyofilim. Bir kitap tutkunuyum. Okumadan, kitap satın almadan, kitapları düşünmeden, yeni
Dünyaya gelen herkesin bir hayat hikâyesi vardır. Burada okuyacaklarınız da baba oğul iki ömrün hikâyesidir. Umarım gençler için yararlı olur.H. Necati Demirtaş
"1966 da Moskova'da bir kitap görmüş ve alamamıştım. Rus yayıncılar, Çaykovski'nin el yazılarını toplamışlar, büyük boy iki cilt kitap yapmışlardı. Bir yıl sonra Polonya'ya gittim. Varşova'daki yayınevinde başka bir kitapla karşılaştım ve bu sefer satın alabildim. Kitap Johann Sebastian Bach'ın 6 viyolonsel süitinin albümü idi.
Sağ sayfalar, Bach'ın el yazısının tıpkı basımıydı. Sol sayfalar ise günümüz notaları ile düzenlenmişti.
Bu kitaplar üstüne günlerce ve aylarca düşündüm. Bizim bestekârlarımızın e
Savaşların tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. Ancak savaşlar, kan, gözyaşı, bölünme, parçalanma ve tahribat dışında bir şey getirmemiştir. Tarih sahnesinde iki büyük dünya savaşı gerçekleşmiş ve bunların ikisi de geçen yüzyılda olmuştur. 1. Dünya Savaşı'nda Osmanlı devletinin kazandığı iki büyük zaferden ilki Çanakkale Deniz Zaferi, ikincisi ise Kûtül-Amare'dir.
Son birkaç yıla kadar üzerinde fazla durulmamış, unutulmuş olan Kut Zaferi, sadece savunma neticesinde değil, aynı zamanda kuşatma sonucunda kaz
Resullulah Efendimiz, halkı davet edeceği dinin ilk defa olarak en sevdiği bir şahsiyet tarafından kabul ve tasdik edildiğine çok sevinmişti. Bu münasebetle zevcesi Hazreti Hatice' ye karşı kalbinde beslemekte olduğu muhabbet ve minnet bir kat daha artmıştı. Ona:
- Yâ Hatice! Artık sen, tamamı ile kemal mertebesini buldun, Allah'ın nezdinde makbul olan kadınların birincisi Firavun' un zevcesi Asiye, ikincisi Meryem bin Umran, üçüncüsü de sensin, demişti.
Artık ikisi beraber Allah'a ibadet ediyorlar; namaz k
Türk fikir, bilim ve sanat hayatının önde gelen kişilerinden bazılarıyla yapıp yayınlamak imkanı bulduğumuz mülakatlar umduğumuzdan da büyük ilgiyle karşılandı. Eksik olmasınlar, sevgili okurlarımızın ve dostlarımızın gösterdikleri ilgi kimi zaman göz yaşartıcı dereceye vardı.Bazı yazılarımız kimi öğretim üyelerince "Edebiyat kitaplarına röportaj örneği olarak girecek derecede başarılı ve güzel" olarak nitelendirildi. Kimisi de: "İlk defa yanlışsız bir röportajımın çıktığını görüyorum", bazısı da "Bizim hoc
Meçhul kahraman kısa bir tereddüt geçirdi, sonra başını iki tarafa hafifçe sallayarak:
- Peki... Gidelim, diye cevap verdi. Necmi Efendi'yi takip etti... Aradan bir çeyrek kadar geçti. Birdenbire kahve kapısının önüne çıkan kumandanın gür sesi işitildi:
- Arkadaşlar! Size, düşman karşısında ateş yalazı gibi parlayan bir kahraman tanıtıyorum. Bu arkadaşın maiyetine sekiz kişi vereceğim. Onu daima keşif işlerinde istihdam edeceğim (çalıştıracağım). Böyle bir kahramanın maiyetinde kim bulunmak ister? Hemen bul
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.