Leda, who loves animals very much, has a special connection with them. The miracles start when Leda makes a birthday wish and blows out the candles. When she falls asleep in the warm arms of sleep, she opens her eyes in a place which she can't even dream of. She sees a colourful fairy in front of her. The beautiful fairy says that she is in "Land of Talkings" and introduces Leda to the other children. Leda makes lots of friends in this land. Are you ready to join Leda's adventures?

Adanmışlık! Çok değil, bir tek harf eklenince ömrünüzden ömür vermişliğinize "Aldanmışlık" olur adı. Ardından bir enkazı kaldırmak düşer belleklere. Kalbiniz onca yıllık emektar bir hamaldır. Ama hep en karanlıktayken dünya, güneş doğmaya başlamaz mı? Köhnemiş yaprakların dökülmesi için bir silkeleniştir sonbaharın sonlandırdıkları. Ve o nevbahara açılan kapı İşte tan vaktindedir bir aşk, tam vaktindedir. Yaşamak denilen şey tam da böyle bir şey olmalıdır. Kelebekler göğsünüzde dinlenir, sevgi çiçeği yenid

Bu kitap, uyumadan önce değil, sabah uyanınca okunan; okumadan uyanılamayan, taşın altındaki elin, avucunda yazanlardır. Bu garip romanın kahramanı Kelkız içimizden birisi. Kimilerinin de yanında olmak içine sinmez. Kötüleri ham yapan kelimeleri vardır, esirgemez. Kınından çıkıverirler sözcükleri, şakası olmaz. Bazen siyasete çatar, bazen riyasete laf atar. Aklınıza gelen bütün eğrilerin üstüne dümdüz gider, asosyal kimliğiyle. Yaklaşmayın, düşünürüm! Tehdit midir, vaat midir, gayrı bilmem. Maksat, a

Zaman Aydınlığın ve karanlığın birbirine geçişindeki göreceliğin, kavram olarak ifade edilmesi değil midir? Saat dediğimiz icadın işleyişinde akrep ve yelkovanın insanoğluna vaat ettiği güven duygusu en vazgeçilmezimizdir. Nasıl da her şeyin kolayına kaçarak baş edemediklerimizi zamana havale eder, rahatlarız. Yaralarımızın ilacıdır, ecza deposudur âdeta, bilinmezliklere sığınmak. Her derde devadır gündüzlerin devinip yerini karanlığa bırakması. Çünkü bin dirhem kusuru örter karanlıklar. Ya zaman hep do

Hepimizin hayattan beklentileri vardır ve zihnimizin en ücra köşelerine attığımız çözülememiş sorulara aradığımız cevaplar. Sayfaları çevirdiğiniz an devreye giren izafi düşünce sistemi, henüz bilinmeyeni ele alır ve düşünce evreninde en mükemmel seviyede işleyerek cevaplar inşa eder. Bu bir keşif yolculuğudur yaşam yolunda. Kâinatın içinde küçük bir nokta olan mavi yaşam küresinde, bulmak istediğiniz cevaplar sizi beklemektedir. Zira ummana giden yol zerreden geçer. Bunun için buradasın sevgili okuyucu v

Bir millet ağlıyordu Türk milletinin saati, 1938in 10 Kasımında saat dokuzu beş geçe takılı kaldı. Öğleden sonra matbaalarda baskı makineleri tam kapasite çalışıyor, radyodan vefat haberi resmi tebliğ olarak tüm Türkiyeye yayılıyordu. Yediden yetmişe herkes, Atatürk'ü son anlarında misafir eden Dolmabahçeye akın ediyordu. Gözünde yaş olmayan birine rastlamak mümkün değildi. Başta öğrenciler olmak üzere herkes, Atatürk'ten bir parçayla avunmaya çalışıyordu. Dünyanın hayran olduğu Büyük Önder için onun büyükl

Dizeleriyle anlatır kendini şair. Çünkü az sözle çok şey anlatma sanatıdır şiir. Sevgimiz bu evrenin tamına eşdeğer İlle de yakın olmak değişmez bir yasa mı İstediğin sevdanın sıcaklığıysa eğer Bek güneşle dünyanın mesafesi kısa mı Tamamı hece vezniyle yazılmış şiirlerinde Hasan Özdilek "tek damla içmeden ayık kafayla, alkolsüz şiirler yazdım bekledim." diyor.

Şiir duyguların ince elekten elenmiş hâlidir. Aşk özde yaşanırken ne sevgiliye anlatılır meram ne de yüreğe. Şair ilk önce yüreğine anlatma eyleminde demiş ki, "Ertelenmiş sözler var dilimde, Buruşmuş bir kâğıdın içinde duygularım, Gecikilmiş bir aşk! yazılı, köşeye atılan kâğıtta, Hiçbir şey için geç değil belki, Belki şimdi tam zamanı, Bir de yürek sözden anlasa.

Sevgi uzun uzun yazılırsa, romanlara, hikâyelere konu olur. Oysaki sözün özünde hepsini toplasan tek cümle eder mi, belli değil. Küçük bir kıvılcımla yanarsa yürek, kelimelerdedir külfet. Şair burada ne demek istedi? sorusunun cevabı ilk dizenin tılsımında gizli. biri konuştu diğeri dinledi böyle böyle sevdiler birbirlerini

Evlenmeden önce: Yalnızlık Allaha mahsustur. Artık başgöz etme zamanı geldi. Bir de başını bağlasak İki gönül bir olunca samanlık seyran olur. Evlendikten sonra: Bebek geliyor mu? Torun sevme zamanımız geldi geçiyor. Çocuğu olmuyor derler sonra Hiç de yabancı olmayan sözler değil mi? Eğitim sürecini tamamlamış, askerlik görevini de yerine getirmiş delikanlılar; mesleğini eline almış, çeyizini de hazırlamış genç kızlar için gayet sosyal görünen evlenme eylemine toplumsal normlar çerçevesinde bir nevi d

Baltimorenin çetin sokaklarında geçen Bana Aitsin romanı, okuyucunun aklını başından almış, heyecan ve gerilimi aynı anda yaşatmıştı. Şimdi ise Karen Rose, tehlike ve arzuyla dolu yepyeni hikâyesiyle Baltimore dedektif ve savcılarının dünyasına geri dönüyor. Bir minibüs, acemi özel dedektif Paige Holdenin evinin önünde kaza yapar. Paige, karşılık beklemeden iş yaptığı müşterilerinden birinin, atılan kurşunla ansızın kollarında can verişine tanık olur. Kadın son nefesinde, kanlı ellerindeki bir flaş bellek

Aşk hangi yürekte yeşerir? Kimdir onun üç köşesi ve dört bucağına sahip olan? Hangi yüreğin kapısını aralar ve hangi yürekte demlenir aşk? Cefa mı yoksa vefa mıdır kazanan? Paris güneşinin ışıltısı, Denizli işi saf ipekten bir kumaşa değiyor. Çalkarası üzümü, üzüm karası gözlerde hayat buluyor. Pek çok farklı mekân, âdeta yaşatılarak gezdirilirken okura; sadece aşka sorgu değil, aşkın da sorgusu oluveriyor ve yaşamın sağanağı yağıyor sayfalara. Aşkı kendi benliğinde yaşamasını bilen, kaybetmez ki zate

Evrende hiçbir şey tesadüf değildir. Ağaçtaki yaprak bile toprağa düştüğünde henüz misyonunu tamamlamamıştır. Yeni tohumlar için yaşam kaynağıdır artık. Yaratılan yazgısının, Yaradanın çizgisine tevafuk etmesi, Yunusun Yaradılanı hoş gör, Yaradandan ötürü. demesi gibi. Levent, uzun yıllar emek verdiği mesleğinde henüz kariyer yapamadan kendini işsizler güruhunun arasında bulur. Bunalımlı döneminde sırf para kazanabilmek için kabul ettiği iş teklifi, hayatını tamamen değiştirecek, mantığın açıklayamadığı

Seni bana özleten acımasız nedenlerin arasında Kendine yer bulmaya çalışan Acemi bir cellat göz rengin *** Sorsam, Benden fazla beni sevdin. Neden yoksun? desem, Benim için en iyisi bu, eminim. İyi de ben neden iyi değilim?

Yaşam tekdüze ve doğal koşulların dayattığı olanakların aşılması ile yeni bir şekil almıştır. Bu gün elimizde olan veya ulaşabildiğimiz bütün bilgi kaynakları, insan düşüncesinde yeni bir evrimi yaratabilecek güce ulaşmıştır. Hâlâ ikilemler yaşadığımız bilgiler mevcut olmakla birlikte, bu paradoksların çözülmesi imkân dâhilindedir. Bu kitapta, insanlığın karşılaştığı bütün düşünce sistemleri incelenmiş, dogmatik ya da bilimsel yöntemlerle insanlığın evreni her güncel döneminde nasıl tanımladığı ortaya konm

Asırlarca öncesi değil, hafızalarımızda daha dün gibi tazeliğini koruyan yakın bir geçmişin yaşayan tanığından gerçek bir yaşam hikâyesi. Anadolu'nun 60'lı 70'li 80'li yıllarını merak eden: Araştırmacılar Edebiyatçılar Antropologlar Sosyologlar Tarihçiler 2000'li yıllarda hâlâ sefalet içinde debelenenler... O cehennemden beter yıllardan sağ kurtulanlar... Geldiği yeri unutamayanlar ve hatırlamak isteyenler... Dönüp dönüp arkasına bakanlar, geride canlarının yarısını bırakanlar... Çocukluğu yüreğine çakıla

Canım kardeşim, kıyamam ben sana. Demek kafana "aşk" düştü. Kaç gündür dünyayı helezonlu dalgalar şeklinde görmeye başladın. Ne yazık ki toplumun topluca bireylerinden biri olmaktan uzaklaştın. Gözümün önünde epey bir zayıfladın. İğne deliğinden geç desem geçeceksin. Bu gidişle temel derslerden kalacaksın. Yeni ders programın Aşkın Matematiği- Seviyesel, Aşkın Fiziği- Bedensel, Aşkın Kimyası-Uyumsal. Hepsinde geçerli formülün: sıfır+sıfır-sıfır=sıfır lt; "O"+ "O" X "O" = "O" ve hep "O". Pi sayısı zaten "O

Kalemle gergef dokumak gibidir şiir. İnce ince, hece hece. Bekleyiştir şiir, ummandan zerre ummaktır belki de. Kavuşmak yoksa kaderde sevgiliye, yüreğini idam eder; dipsiz kuyular kazar, kendini kendine gömer Şair. Şirazesi bozulur dilinin, isyan olup taşar kalemden mürekkep.Damlalardan nasibini alan okuyucuya bin nimet.

Ateş kızılı gecelerde, yokluğun otururdu sol yanıma. Buselerini özlerken dudaklarım, titrerdi parmaklarım. Islanmış kirpiklerini kavuştururken, aşk gözyaşların. Hasretinle tutuşurdu yürek, mahzenimdeki sevdalarım. Ve Dökülürdü kalemimden suskun gönlümün incileri...

Kalpte inleyen nağmeler, kelimelere nakşedilince şiirce, satırlarda seyrüsefer etmeye başlar aşk. Sırlar açılır, yürekten göçülür, aşk şarabı içilir her dem. Şair, su gibi ruha akıtır sözcüklerini. Meramını en kalbi duygularla iletir sevdiğine. Hiç çekinmez aşkının izahında. Kâh kavrulur, kâh savrulur yüreği varlığına inat. Sırtını yâre dayar, hançerlenmek pahasına; göğsünü aşka gerer, pervasızca. Bir kalbi vardır, olanca cömertlikle sunar onu. Her bir satırında hisleri ayyuka çıkar. Savunmasız kalbi bir