Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 124 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4
İslami Türk edebiyatında kıssalar, halkın bilinçlenmesi, dine daha sıkı sarılması ve ibret alması için anlatılan dinî temelli hikâyelerdir. Bilhassa Kur'an-ı Kerim'deki kıssalar, bazen manzum bazen de mensur olarak edebiyatımızda ele alınıp işlenmiştir. Gerçek olup olmadığı çok da önemsenmeyen asıl amacı dinin öğretilerinin, emir ve yasaklarının halka anlayacağı bir dille ve seveceği bir üslupla anlatılmasını esas alan bu tarz eserler, edebiyatımızda oldukça sevilmiş ve okunmuştur. Özellikle Kur'an'da "Ahse
Tükendi
Dilin söylem temelinde incelenmesi yani söylem analizi (discourse analysis) Batı'da 1960'lardan sonra ivme kazanmış ve üzerinde çok durulan ve yazılan bir alan haline gelmiştir. Dilbilim çevreleri, dili ve dil ürünlerini bu açıdan analiz etmeye başlamışlardır. O zamana kadar dil gramer kurallarından ibaret olarak görülmüş, cümle birim olarak kabul edilmiş ve cümle yapılarının incelenmesi dil çalışmalarının esasını teşkil etmiştir. Metindilbilim çalışmaları gramer kurallarını cümle seviyesinden metin seviyes
Tükendi
Benzer örneklerden yararlanılarak hazırlanılan bu seçkide edebiyat araştırmaları alanıyla ilgili değişik metinlere yer verilmiştir. Konu başlıkları şunlardır: Gerçeklik, roman dünyası, yazar, okur, anlatıcı, anlatının unsurları, mekan, zaman, gerilim, rüyalar ve kurmaca, kurmaca ötesi...
Tükendi
Şerh-i Vasiyetname, ilk defa hicri 1314 (miladi 1896) tarihinde Dersaadet'te basılmış 30 sayfalık küçük bir risaledir.Basıldığı andan itibaren halk arasında en çok okunan eserlerden biri olan risale, II.Meşrutiyet ve Cumhuriyet döneminde hararetli tartışmalara sebep olmuş hatta yasaklı eserler arasında sayılmıştır. Yazarı belli olmayan eser, peygamberimizin, türbedarı Şeyh Ahmet'e rüyasında görünüp Müslümanların hallerinden dolayı bildirdiği üzüntü ve şikayetleri bildirmektedir.Ayrıca metnin içinde dualar d
Tükendi
Klasik Devir Osmanlı Türkçesi 16. Yüzyıldan başlayıp 19. Yüzyılın ortalarına kadar devam eden devredir. Yer yer Eski Anadolu Türkçesi dil özelliklerinin hissedildiği bu dönem eserlerinde, Arapça ve Farsçadaki aşırılık ve yoğunluk dikkat çekici noktadadır. Dildeki bu koyuluk, daha ziyade sanat göstermek gayesiyle yazılmış, manzum ve mensur eserlerde kendini göstermektedir. Ancal nazım olsun nesir olsun özellikle halk için kaleme alınan birtakım eserlerde yalın bir dil göze çarpmaktadır. Bu tarzda yazılmış bi
Tükendi
Bir milletin kültür hazinesi olan sözlükler dil öğretiminde daima başvurulan birincil kaynak olmuştur.Tarihi süreç içerisinde birçok yabancı milletle sosyal, siyasi ve kültürel birliktelik içerisinde bulunan Türk milleti de sözlüklerin bu ehemmiyetine istinaden bazen kendi dilini öğretmek bazen de ötekinin dilini öğrenmek için yüzlerce sözlük kaleme almıştır.Arap sözlükçülük geleneği ile yazılan elde mevcut ilk sözlüğümüz Divanü Lügati't-Türk'ten bugüne kadar hem yabancı dillerin, hem de Türkçenin söz va
Tükendi
Tarih ilminin birçok şubesinden biri Şehir Tarihi, bir diğeri de İktisat Tarihidir. Temettüat defteri her iki şubenin de önemli kaynakları arasında yer almaktadır. Bu kısa çalışmada, 1256/1840 tarihli Bozkır Temettüat Defteri ele alınmıştır. Başbakanlık Osmanlı Arşivi; BOA. ML.VDR, TMT.D.NU. 09836'da kayıtlı olan defter, "Bozkır kazasının nefs-i kasaba ve kurrasının" emlak ve kayıtlı arazilerin kıymetini ihtiva etmektedir. Defter, 1, 505 ve 512 nolu sayfalar boş olmak üzere toplam 512 sayfadan ibadettir.
Tükendi
Nişanın İki Taş Şöhretin yayılsa duyulsa bütün aleme şanın, Başın göğe değse yahut meşhuru olsan cihanın, Değil mi ki aslın toprak, yine ona döneceksin. İki taş olacak -o da olursa- ahir nişanın.
Tükendi
Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatında, öyküyü yeni bir forma kavuşturma ve modern etkileri yansıtabilme adına en çok dikkati çeken isimlerden biri de Sevim Burak (1931-1983)'tır. İlk öyküsünü 1950 yılında yayımlayan sanatçının farklı türlerde eserleri de bulunmaktadır. Ancak o, edebiyatımızda öykücü kimliği ile yer edinmiştir. Burak'ın Yanık Saraylar (1965) adlı ilk öykü kitabına gelen kadar yazdığı hikayeler, çeşitli süreli yayınlarda boy göstermiştir. Bir sanatçının başlangıçtaki tavrı ile belli bir dönem
Ortak bir çabanın ürünü olan elinizdeki kitap, klasik ve çağdaş Din Sosyolojisinin konularını bir başlangıç olarak sunmayı ve ileri okumalar-araştırmalar için bir zemin oluşturmayı amaçlamaktadır. Eser; Din Sosyolojisinin tarihsel gelişimi, yöntemi ve belli başlı konularını (Sosyolojinin Din Sorunsalı-Din ve Kültür-Toplumsal Değişim ve Din-Sosyal Bütünleşme ve Din-Sosyal Çatışma ve Din- Din ve Siyaset- Küreselleşme Olgusu ve Din-Kamusal Alanda Din-Dini Gruplar Sosyolojisi-Çağdaş Bir Fenomen: Yeni Dini Har
Tükendi
Mısır'ın ilk hidivi İsmail Paşa'nın (ö. 1895) üçüncü eşi Çeşm-i Âfet Hanım, (ö. 1907) ölümünden sonra eşine vefa borcunu ödemek ve adını ebedileştirmek için yazdığı eserinde, kadın kimliğini gizleme gereği duymadan ve hiçbir beklenti gözetmeden samimî bir şekilde duygularını dile getirmektedir. Türk edebiyatında pek bilinmeyen Âfet Hanım'ın Levha-i Dil'deki şiirlerinden çevresine duyarlı, entelektüel biri olduğu, özellikle Fuzûlî, Nef'î, Nâbî ve divan şiirinin son dönem hanım temsilcilerin-den Leylâ, Fıtnat
Tükendi
"Sonunda, zanaatkârların en iyisi, kendine özgü olmak üzere hiç bir şey bahşetmediği bu yaratığının, her varlık türünün kendine özgü özelliklerini tümüne birden ortak olmasına karar verdi. Dolayısıyla, belirsiz bir yaratık olarak yarattığı insanı aldı, onu dünyanın ortasına yerleştirdi ve ona şöyle seslendi: Biz sana ne sabit bir barınak, ne sabit bir biçim, ne de kendine özgü bir işlev verdik ey Âdem, kendi özlemlerine, kendi yargılarına göre istediğin barınağa, istediğin biçime, istediğin işlevlere malik
"Garaz odur bu nakş-ı zîbâdan Göçdüğümde bu dâr-ı dünyâdan Bir du'â itmege bahâne ola Bu güzergâhda nişâne ola Nazar itdükde ana ehl-i nazar Hak için rûhuma du'â ideler".
Cırcır böceği ve nane kokusu vardı. Ses ve koku birbirine karışıp helezonlar çizdikçe o, yaşlı iskemlesinin bir ayağını kırma isteğiyle hızlı hızlı bir ileri, bir geri sallandı. Dışarıda gözleri nokta nokta beyaza kesen bir kar... İçeride ise buruşuk eller ve yüzle hayat sandığı sandalyesine sıkıca yapışmış bir kadın. Beden ölmeye meylederse bellek bütün anı perdelerini sıyırırmış bir bir. Her kar tanesi, camı delip elindeki fotoğrafa kondu ve resimdekilerin gözünden süzülen yaş oluverdi birdenbire. Ne mutl
Kader problemi, İslam düşünce tarihinin en önemli konulardan birisi olmuştur. Bu problemi önemli kılan nokta, henüz çözümlenmemiş olmasıdır. Günümüze kadar pek çok mütekellim, filozof ve bilim adamı bu konuda görüş belirtmiş, ancak sır perdesi henüz kaldırılabilmiş değildir. Bütün mesele, Allah ile insanın, fiil konusunda rollerini belirlemede odaklanmaktadır. Konunun ilahi yönü ile insani yönünün takdiri meselesi, tartışmaları günümüze kadar getiren husus olmuştur. Bu çalışmada, genelde insanlığın ve öze
Tükendi
Mehmet Rauf'un 1331 (1915) tarihli Menekşe adlı romanı; hayatına anlam katacak büyük bir aşk yaşamanın hayaliyle yanıp tutuşan, aşka aşık otuzlu yaşlarında bir yazarın, Bülend'in öyküsüdür. Bülend; kendi zihninde, hayalinde kurup süslediği ve kusursuz hale getirdiği aşk tablosunda yanında duracak, uğruna hayatını feda edeceği kadını arayan hayalci, sentimental bir tiptir. Bu bakımdan Servet-i Fünun'a mensup sanatçılarda sıkça rastlanılabilecek, Ahmet Cemil'in ruh ikizi diyebileceğimiz bir kişiliğe sahiptir.
Tükendi
Osmanlının son döneminde yetiştirdiği şahsiyetlerle adından söz ettiren Antep, Türk kültür ve sanat hayatının taşradaki merkezlerinden biri olmuştur. H.762 / M.1360 yılında Antep'te doğan Bedrettin Ayni, İkdü'l-cuman fi tarih-i ehlü'z-zaman adlı tarihinde, doğduğu şehri anlatırken ilim meüsseselerinin ve alimlerinin çokluğundan dolayı Türk-İslam uygarlığının eski dönemdeki önemli kültür bölgelerinden olan Buhara'dan hareketle buraya Küçük Buhara dendiğini kaydeder. Bu ifade şehrin geçmişteki ilmi alt yapısı
Tükendi
Bir şehrin türlü özelliklerini ortaya koyan ve şehir monografileri olarak adlandırılan çalışmalar edebiyat tarihimizde fazla bir yer işgal etmezler. Tam teşekküllü Türk edebiyat tarihinin ortaya konulabilmesi için şehir monografilerinin tamamlanması, mahhali durumda kalmış fakat edebiyat tarihi kitaplarına girememiş eser ve şairlerin gün ışığına çıkarılması gerekmektedir.
Tükendi
Tarih ve insan... Birbirinden ayrı olarak düşünülemeyecek bu iki değer, birbirlerinden beslenerek varlık bulurlar. İnsan, geçmişteki sıradan olgu ve olaylara fikirleri, karakteri ve yaşantısının verdiği birikimle tarihsel bir boyut kazandırır. Fakat her insan aynı zamanda tarihin bir ürünü, bir parçasıdır. İnsan, içinden kopup geldiği bu alanı kendi zihninde yeniden canlandırır ve aslında yitip gitmiş olan yaşanmışlıkları geri getirir. Böylece, onlar üzerinden düşünebilme ve onları yeniden değerlendirebilme
Tarih ve insan... Birbirinden ayrı olarak düşünülemeyecek bu iki değer, birbirlerinden beslenerek varlık bulurlar. İnsan, geçmişteki sıradan olgu ve olaylara fikirleri, karakteri ve yaşantısının verdiği birikimle tarihsel bir boyut kazandırır. Fakat her insan aynı zamanda tarihin bir ürünü, bir parçasıdır. İnsan, içinden kopup geldiği bu alanı kendi zihninde yeniden canlandırır ve aslında yitip gitmiş olan yaşanmışlıkları geri getirir. Böylece, onlar üzerinden düşünebilme ve onları yeniden değerlendirebilme
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 124 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4