Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 102 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
Türkçenin Anadolu'daki ilk aşaması olan Eski Anadolu Türkçesi, 13. yüzyıldan 15. yüzyıla kadar olan devir için kullanılan bir terimdir. Bunun yerine Eski Osmanlıca, Eski Türkiye Türkçesi veya Eski Oğuzca tabirleri de kullanılmaktadır. Eski Anadolu Türkçesi Notlar ve Metinler başlığını taşıyan bu kitap, konuşma dili ile yazı dili arasında farklılığın az olduğu ilk devrin önemli yazma eserlerinden örnek metinleri içermektedir. Ayrıca Türkçenin yazı dili olarak kullanılmaya başlaması hakkında genel bilgileri,
"Bilim adamları doğruluğu arıyorlar, ara sıra buluyorlar da, sanatçılar doğruluğu aramıyorlar, bu nedenle buldukları da yok; felsefenin ise bilim ve sanat arasında paradoksal bir yeri var, çünkü filozoflar doğruluğu arıyorlar, ama bir türlü bulamıyorlar." Felsefenin doğruluğu ya da hakikati arama çabası olduğu yaygın bir kanıdır. Aranılan, yüzyıllardır izi sürülen bu hakikat nedir, nerededir, neden bir türlü ona ulaşılamamaktadır? Doğruluk nedir, doğru bilgiyi yanlıştan ayırabileceğimiz bir ölçüt var mıdır?
Ayrımcılık, yoksulluk, şiddet, adaletsizlik, küresel iklim değişikliği gibi sorunlar günümüzde etik sorunlar olarak da ele alınmaya başlandı. Çoğu zaman insan haklarının çiğnenmesine yol açan bu sorunları etiğin görmezden gelmesi de beklenemezdi zaten. Tıp etiği kökenli biyoetiğin ve bununla birlikte farklı 'meslek etikleri'nin ortaya çıkıp gelişmeleri ve şiddet, ayrımcılık, yozlaşma, adaletsizlik vb. etik sorunları ele alan çalışmaların sayısının artması, 'pratik etik' veya 'uygulamalı etik' olarak adlandı
Comte'un pozitif felsefe dediğiyle İngiliz filozofların doğa felsefesi ya da bilimler felsefesi dedikleri arasında pek çok benzerlik olmakla birlikte, İngilizlerin adlandırması bütün fenomen düzenlerine uygulanmış değildir. Diğer fenomenler kadar sosyal fenomenlerin de incelenmesi ancak pozitif felsefeyle olanaklı olur. Pozitif felsefe insan zihninin kendini gösterdiği bütün konulara uygulanabilir, ayrıca tek biçimli bir akıl yürütme tarzını dile getirir. Şu halde pozitif felsefe, tek bir yönteme bağlı, gen
Comte'un pozitif felsefe dediğiyle İngiliz filozofların doğa felsefesi ya da bilimler felsefesi dedikleri arasında pek çok benzerlik olmakla birlikte, İngilizlerin adlandırması bütün fenomen düzenlerine uygulanmış değildir. Diğer fenomenler kadar sosyal fenomenlerin de incelenmesi ancak pozitif felsefeyle olanaklı olur. Pozitif felsefe insan zihninin kendini gösterdiği bütün konulara uygulanabilir, ayrıca tek biçimli bir akıl yürütme tarzını dile getirir. Şu halde pozitif felsefe, tek bir yönteme bağlı, gen
Pertev Naili Boratav (1907 Gümülcüne, Darıdere [Zlatograd-Bulgaristan]-l 998 Paris) Bu kitap, Boratav'm, arkası sıra geleceğini ümit ettiği Halk Hikâyeleri Külliyatı'na giriş diye yazılmıştır. Kitapta halk hikâyeleri mevzu, şekil, üslûp bakımından ele alınmakta; destan, masal, roman, halk şiiri, meddah hikayeleriyle karşılaştırılmakta; halk hikâyelerinin yazılı metin haline gelişi ele alınmaktadır.
Bacon, Aristotelesçiliğin egemen olduğu çağıkapatmak isteyen bir dönemin filozofudur. Bacon´a göre Aristotelesi´in organon´u, "modern çağda", bilgiye ulaşmada yetersiz kalmıştır. Bu istenmedik durumdan çıkmak, bilgiye ulaşmada başarısız olmamak için, Aristoteles´in organonunun yerini alacak, "bilim çağında" bilgi edinmede başarılı olacak, başka bir organon, bir novum organum ortaya konmalıdır. Bacon´a göre en baştan başlamak, düşünme için yeni -nova- bir yol tutmak gerekir. Bacon´ın felsefe tarihinde bir
Hakkında birbirleriyle uyuşmayan yargıların olduğu bir dönemdir ortaçağ. Bir yandan karanlık bir çağ, bir barbarlık dönemi; öte yandan düşünsel, sanatsal anlamda verimli bir dönem diye görülür. Her iki yargıda da haklılık payı var. Ne ki, ortaçağ felsefesinin günümüz felsefe yapma geleneğini belirlediği konusunda kuşku yoktur. Bunun için de ortaçağ derinlemesine ele alınmayı hakeder. Ortaçağda Felsefe bundan dolayı antikçağ düşüncesinden ortaçağ düşüncesine geçişin temsilcisi diye görülen Plotinos'tan, orta
Çingenelerin söylensel ya da söylene benzer sözlü geleneklerinin ortaya çıktıkları zamana ve geldikleri yere bakıldığında bunların birbirinden oldukça farklı öğelerden oluştuğu anlaşılmaktadır. Kavimler eski gelenekleri farklı farklı ölçülerde devam ettirmişlerdir. Bir de içinde yaşadıkları toplulukların söylenlerini kendilerine uyarlamışlardır. Çingenelere ait eldeki söylenleri şöyle kabaca sınıflandıracak olursak, bunları Hindu mitolojisini anımsatan öğelerin olduğu Hıristiyanlık öncesi döneme ait ve Hı
Tükendi
Gelecek Uzun Sürer'in ilk baskısı 1992'de, yani yirmi üç yıl önce yapıldı. Elinizdeki kitap 2007'de yapılan ikinci basımın çevirisidir. "Gelecek Uzun Sürer" ile "Olanlar" birinci basımda olan kısımlardır. Bu iki metnin kaleme alınışları arasında yıllar var: tam ortasında, 16 Kasım 1980'de, Althusser'in kaderinin, Paris'te Ulm Sokağında, Yüksek Öğretmen Okulu'ndaki dairelerinde karısı Hélène'i öldürmesiyle yolundan çıkarak akla gelmeyecek bir trajediye devrildiği on yıl. İçerisinde "Makyavel" ve "Spinoza" ba
Pythagoras fasulye tarlasına girmektense öldürülmeyi yeğlemiştir. Aristoteles'in kendisini boğanotuyla öldürdüğü söylenir. Boethius Ostrogot Kralı Theodoric'in emri üzerine sopayla dövülerek öldürülmeden önce acımasızca işkence görmüştür. Descartes İsveç kraliçesine kışın, sabahın erken saatlerinde ders vermek zorunda kaldığı için zatürreeden ölmüştür. Hegel kolera salgınında ölmüştür. Schlick Nazi Partisi üyesi bir öğrenci tarafından öldürülür. Barthes bir aracın altında kalarak ölür. Deleuze kendisini Par
Tükendi
Bu diyalogdaki genç Phaidros'ta, Atina toplumunun kapsamlı ve son derece belirgin bir fotoğrafıyla; Sokrates'te ise aynı toplumun türlü inanç ve değerlerini karşısına almaktan çekinmeyen, yeri geldiğinde kışkırtmayı ve savaş açmayı, yeri geldiğinde ise bir "kâhin" edasıyla uslanıp sözlerini alçak sesle söylemeyi becerebilen bir filozofla karşılaşırız. Böylece Phaidros, bir yandan muhatabına çoğu zaman genel geçer yasalarla seslenen Sokrates'in insanca düşüncelerine; diğer yandan da şiddetli güç mücadeleleri
Tükendi
İlkelerin düşünüş duyuş ve davranışlarının çoğu zaman bizimkinden farklı oluşu , onların inanç dünyalarını biçimlendirmektedir. İlkel insan doğa karşısındaki savaşında , teknik yetersizliğini ve çaresizliğini din, büyü ve dinin buyruğundaki sanatla gidermek istemiş; evrenin , oluşum sırlarınıda bir çeşit "bilim öncesi bilim" olan efsane ile açıklamaya çalışmıştır. Bunun içindir ki , kitapta , büyü , sanat ve efsane , dinsel alanı tamamlayıcı bölümler olarak ele alınmıştır. Bu kitap , ilkel diye nitelenen ha
Halkbilimci, araştırmacı, yazar ve oyun yazarı Sedat Veyis Örnek 1928 yılırda Zara'da doğdu. 1953 yılında Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi'ni bitirdi. Dinler tarihi ve etnoloji dalında Almanya'da Tübingen Üniversitesi'nde doktorasını verdi. A.Ü. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Etnoloji Kürsüsüne 1961 yılında asistan olarak girdi ve 1971'de profesörlüğe yükseldi. Folklor üzerine incelemeler yaptı, hikâye ve oyunlar yazdı. Varlık, Değişim, Sır ve Türk Dili dergilerinde öykü, eleştiri, kısa oyun ve çevir
Tükendi
Elinizdeki kitap 1995 yılı sonunda hazırlanan Türk Dilleri / Les Langues Turques adlı kitabın Fransızca bölümü çıkartılarak yeniden düzenlenmiş, genişletilmiş biçimidir. Kitabın iki dilli ilk baskısı gördüğü ilgi dolayısıyla kısa sürede tükenmiş, 1999 ve 2003'te yapılan tek dilli, Türkçe yayınları da bugün tükenmiş bulunmaktadır. Türk Dilleri - Giriş, Rusya'dan Polonya'ya, Çin'den Almanya'ya Türkoloji bölümlerinde ders kitabı olarak da kullanılmıştır. Çevirisi 2005 ve 2006 yıllarında yapılan ve 2014'te yayı
Felsefe tarihinin en çarpıcı metinlerinden biri olan Gramatoloji'nin, en çok alıntılanan önsözlerinden biri olan Spivak'ın Gramatoloji'ye Önsöz'ü nihayet Türkçede. Tabii sıradan bir buluşma değil bu; çünkü elinizdeki "Önsöz", yapısökümcü düşünceyi hocası Paul de Man'dan başlayarak bütün Amerika'ya tanıtan Gayatri Spivak'ın kitabı çevirme sürecini ve karşılaştığı güçlükleri ele almıyor basit bir biçimde. Aksine, bunun çok daha ötesine geçip "önsöz sorunu"ndan yola çıkarak Hegel, Nietzsche, Freud, Husserl,
Tükendi
Son dönemin en önemli düşünürlerinden birisi olan Alex Callinicos, elinizdeki kitapta eşitlik kavramının günümüzdeki anlamını esaslı bir biçimde ortaya koyuyor. Felsefece bir dikkatle kavramın izini sürmekle kalmıyor, aynı zamanda politik gündemin güncel çerçevesi açısından nasıl bir önem taşıdığını da göstermeye çabalıyor. Böylece kuramın pratikle örtüştüğü yerleri güncelin dilini kullanarak sergiliyor ve ayrıcalıklı olanların konumlarını korumak için nasıl bir mücadeleye girdiğine işaret ediyor. Eşitlik'i
Yazdıklarıyla popüler kültür ve edebiyat alanına yenilik getiren Bechdel'in, anababasının izini sürdüğü nefes kesici bu ikinci kitabında Annem Sen Misin'de (ilk kitap Cenaze Evi Şenlik Evi ) konu hevesli bir okur, klasik müzik dinleyicisi ve amatör oyuncu olan annesi çevresinde dolanır. Eşcinsel olduğunu saklayan bir kocayla mutsuz bir evlilik yürüten, çocukluk yıllarında sanata olan tutkusu içten içe kaynayan ve kızı yedi yaşındayken ona dokunmayı, iyi geceler öpücüğü vermeyi tamamen bırakan bir anneyle ka
Tükendi
Marx'ın doktora tezi olan bu çalışma, Althusser'in tabiriyle tarih kıtasını keşfeden Marx'ın maddecilik kıtasını keşfetmesinin başlangıcıdır. Sokratik geleneği izleyen Demokritos ile Aristotelesçi geleneği izleyen Epikouros'a ilişkin bu tartışma aslında sadece doğa felsefelerine değil, aynı zamanda kolları varlık ve bilgi felsefesine kadar uzayan çok daha geniş çaplı bir soruşturmanın temelidir. Zorunluluk, rastlantı, sapma, bilinç gibi kavramların da iş başında olduğu bir soruşturma üstelik... Felsefenin
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 102 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3