Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 102 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Burada yer verilen metinlerin yazıldığı yazı sistemi Kubilay Han’ın emriyle ’Phags-pa bla-ma Blo-gros rgyal-mts’an adlı Tibetli bir rahip tarafından 1260 ve 1269 yılları arasında hazırlanmıştır. Görünüşünden dolayı bu yazıya Moğolcada dörbelcin ‘kare, dörtgen’ yazı da denir. Amaç, Yuan imparatorluğu sınırları içerisinde kullanılan belli başlı dillerin (Çince, Tibetçe, Moğolca, Uygurca ve Sanskritçe) tamamının yazılabileceği tek bir alfabenin oluşturulmasıydı. ’Phags-pa yazısı dil açısından doğu Moğol lehçes
Tükendi
"Bir edebiyat yapıtı, kendi dönemi ve bağlamı içerisinde değerlendirildiğinde dili kullanma biçimi, savunduğu değerler ve düşüncelerle başka yapıtlarla yakınlaşarak yazınsal bir akıma kapı aralar. Çoğunlukla aynı değerler, düşünceler ve dil biçimi ile yakınlaşan ve belli bir süre aralığında konumlanan, çoğunlukla yazıldıkları dönemin koşullarından beslenen ve belli yazarlar çevresinde öbeklenen yapıtlar sonunda bir sanatsal/yazınsal akımdan söz etmeye olanak sağlarlar. Savunduğu belli başlı ilkeler ve düşü
Tükendi
Paris Konferansları'nda Husserl, transandantal fenomenolojiyi Descartes'ın Meditasyonlar'ıyla ilişkilendirerek ele alır. Descartes Meditasyonlar'da Kartezyen bir mutlak evrensel bilim gereksiniminin can alıcı bir mesele olduğunu enikonu işler ve geleneksel bilimin temellerini yıkıp onu mutlak ve sarsılmaz bir temel üzerinde yeniden inşa etme işine koyulur. Descartes'ın atamadığı adımı atarak, Kartezyen düşünceyi en radikal noktaya kadar götüren Husserl, Kartezyen düşüncenin asıl yapmak istediği şeyi kendis
Bu kitap ana kavram ve sorunlarıyla Wittgenstein felsefesini oraya koymaya çalışan bir Wittgenstein albümü olarak okunabilir. Tek bir dil geliştirme çabasıyla başlayıp dilin kullanımlarına hiçbir müdahalede bulunmama, sadece çeşitli yaşam bağlamlarında oynanan dil oyunları çokluğunu gözler önüne sermeyle biten bir felsefe çizgisini tüketici bir biçimde sunmak aşırı bir iddia olurdu. Burada onun dil (ve/veya mantık) ve metafizik sorunlarını ele alan kimi yazılara olduğu kadar, estetik ve etikle ilgili çalışm
Etik, Aristoteles'in "insan için iyi"nin ne olduğunu soruşturduğu kitabıdır. O, belli bir insan için iyi olanla kent için iyi olanı aynı şey diye düşündüğü için, kent için iyi olanın ne olduğunu soruşturmayı amaca daha uygun görecektir. Böylelikle etik bir siyaset araştırması olacaktır. Etik ile siyasetin böylesi içiçeliği, Aristoteles'in etiğine toplumsal, siyasetine de etik bir boyut kazandıracaktır.
Heidegger'in bu kısa metni bize Aristoteles, Leibniz, Kant ve Heidegger için "neden"in ne olduğunu açıklamaktan öte "Sein und Zeit" (Olmak ve Zaman) adlı yapıtında geçen pek çok kavramın anlaşılmasını sağlıyor. Metinde Heidegger'e göre "ontik" ve "ontolojik" kavramları, bunların arasındaki ayırım, ontik ve ontolojik doğruluğun ne olduğu, doğruluğun önerme doğruluğu olmadığı, aşkınlığın ne olduğu, temellendirme türleri, özgürlüğün ne olduğu ve neden ile özgürlük bağlantısı açıkça belirlenmekte. Yine metinde
Tükendi
Elinizdeki kitap 1996 yılında yayımlanmış olan Ebulgazi Bahadır Han, Şecere-i Terakime (Türkmenlerin Soy Kütüğü) adlı kitabın gözden geçirilerek hazırlanan metnine dayanılarak yapılan çevirisidir. Çevirinin yanı sıra kitapta eser ve yazarı hakkında kısa bilgi ile diğer Oğuznâme varyantlarıyla kısa bir karşılaştırma yer almaktadır. Farklı dönemlerde yazılan çok sayıda varyantları olan Oğuznâme'lerin Türk Dili ve Edebiyatı açısından önemi büyüktür. Ebulgazi Bahadır Han, Türkmenlerin (Şecere-yi Terâkime) ve T
Dünyaya geldiğinde, bir tüy yumağından başka bir şey değildi. Avuç içini ancak dolduruyordu. Onun bir yavru köpek olduğunu, bir çift kara kulağından ve minicik kuyruğundan anlamıştık. Dişi bir köpek istediğimiz için de ona Minik-Daşa ya da Daşenkacık adını vermiştik. Henüz küçücük beyaz bir şeyken gözleri kapalıydı, göremiyordu. Bacaklarının yerinde ise, iyice yakından bakıldığında bir çift çöp bacak görebilirdiniz. Bacakları var mı vardı. Ancak öylesine zayıf ve güçsüzlerdi ki, yürümek şöyle dursun, bunla
Theaitetos Platon külliyatının en sert dönemeçlerinden biridir ve onu diğer Platon metinleriyle karşılıklı okuduğum zaman, bizi Devlet'in kesin yargılarıyla, kendinden emin genellemeleriyle kapılmış olduğumuz rehavetten alıkoyduğunu görürüz. Akıllara belki Parmenides, Sofu, veya başka bir diyalog için de benzer bir durumun söz konusu olduğu gelebilir, ama bunlar sözgelişi idea kuramının açıklarını kapatmaya çalışan yahut onu sorgulayan bir tavırdayken, Theaitetos Platon'un süregelen bütün bir epistemoloji y
Tükendi
Bu kitaptaki denemeler, 1969'da yayımlanan Speech Acts'ta (Söz Edimleri) başlayan bir araştırma hattının uzantıları. Birçoğu, aslında, söz edimleri kuramının önemli sorunlarından bazılarını (örneğin eğretileme, kurgu, dolaylı söz edimleri ve söz edimi türlerinin sınıflandırılması sorunlarını) tartışacağım; bütün bu tartışmaları dil felsefesinin hangi bakımlardan zihin felsefesine dayandığını, özellikle de söz edimlerinin belli yönlerinin nasıl zihnin yönelmişliğinden kaynaklandığını göstermeyi düşündüğüm ge
Tükendi
Her felsefe sorunu, doğrudan ya da dolaylı olarak insanla ilgilidir. Bu nedenle felsefede ele alınıp tartışılan her sorunun temelinde, insanın neliğine ilişkin bir kabul vardır. Bu önemli yeri nedeniyle, "İnsan nedir?" sorusu, yani soruyu soranın kendisini, kendi türünü sorguladığı soru, en başından beri filozofların sormadan edemedikleri temel sorulardan biridir. Soru, insanın kendini bilmesinin, kendi varlığının ya da türünün temel sıralayıcılarını belirleme sorusudur. "Düşünce tarihimizin hiçbir dönemind
Tükendi
Kimi sert teorik ve pratik eleştirilere karşın ,insan hakları hala günümüzün öne çıkan söylemlerinden biridir.Tüm diğer rastlantısal özellikleri bir yana,yalnızca insan oldukları için kişilerin bazı temel hakları oldukları düşünülmekte,bu haklara da "insan hakları" denilmektedir. Bu kitapta yer alan yazılarda "insan", "insan doğası","insan hakları" ve "evrensellik" kavramları üzerinde durulmakta;bir insan hakları ölçütü geliştirilmesi ve insan haklarının temellendirilmesi gibi,insan haklarının bilgisel ve
Tükendi
"Bireylerin bilinçli etkinliğinin yerini alan,kitlelerin bilinçdışı eylemi yaşadığımız çağın temel özelliklerinden biridir...Kuşkusuz kitleler her zaman bilinçdışı davranır;ama bu bilinçdışı davranmanın bizzat kendisi,kitlelerin gücünün sırlarından biri olabilir.Doğada ,sırf içgüdüye boyun eğen varlıklar,olağanüstü karmaşıklığı bizi şaşırtan eylemlede bulunurlar. Akıl,insanlık için ,bilinçdışının yasalarını bize gösteremeyecek ve özellikle de onun yerini dolduramayacak kadar yeni ve hala kusurlu bir şeydir
Amerikalı doğa yazarı Edward Abbey'nin Çölde Tek Başına (Desert Solitaire) adlı eseri A.B.D'de yayımlandığı tarihin 50. yılında Türk okuruyla buluşuyor.Aldo Leopold'un Bir Kum Yöresi Almanağı ve Henry Davis Thoreau'nun Walden adlı eseriyle sıklıkla kıyaslanan bu eşsiz doğal alanların değerine dair yepyeni ufuklar açıyor.
Tükendi
Kantorowicz'in 1957'de yayımlanan Kralın İki Bedeni adlı kitabı, Ortaçağ siyasi düşünce tarihi hakkında yazılmış en önemli kitaplardan biridir ve devlet kuramı ile siyaset teolojileri incelemelerinin olmazsa olmazı haline gelmiştir. Kantorowicz bu çalışmasında, Tudor hukukçularından geriye doğru, bütün Ortaçağa ve İlkçağ sonlarına kadar gider. Bu geri gidişte, kralın iki bedeni –prens bir yandan doğal bir bedene sahiptir, diğer yandan da siyasi ve ölümsüz bir bedene- öğretisinin kaynaklarını gösterir. K
Tükendi
Dil ve Zihin'in bu 3. Baskısı, eski baskıdaki altı bölüme ek olarak bir bölüm daha içeriyor. Kitaptaki ilk altı bölüm Chomsky'nin 1960'ların sonlarında, üniversitede yaptığı konuşmalara dayanıyor. Bunun için de akademik bir dili var. Dil ve Zihin'in bu 3. Baskısına eklenen son bölümse 2004 yılında, genel bir dinleyici kitlesine yapılmış bir konuşmaya dayanıyor. İlk altı bölümde en zorlu kuramsal sorun, varsayımların seçimini belirleyen -yani kabul edilebilir- dillere bir sınır getiren- evrensel dilbilgisini
Eskilerin Bilgeliği'ni Bacon 1609'da yayımlar. Bu kitapta Bacon'ın yaşadığı çağı siyasi ve ahaki bakımdan değerlendirmesi söz konusudur. Bunu da öylesine ustaca yapmaktadır ki bunlardan hangisinin daha önemli olduğuna karar vermek güçleşiyor. Bacon, siyaset ile ahlakın bir aradalığı zorunludur demektedir. Oi bu değerlendirmeleri yaparken de geçmişin mitlerini kullanır. Geçmişin mitlerini örten peçeyi aralar; bunlardaki allegorileri ortaya koymaya çalışır. Bacon Eskilerin Bilgeliği'nde mitolojiyi kullanarak
Modern felsefenin temel sorunlarından biri de yöntemdir. Kesin, kendisinden kuşku duyulmayacak bilgi sağlayan bir yöntem arayışı çağa damgasını vurur. Descartes'in çabası da bu arayışın neredeyse başlangıcıdır.
Tükendi
Ülkemizde 'modern şiir' 'geleneksel şiir'e karşı konumlandırılarak tanımlanır. 'Modern' Türk şiirinin önceli Batı'daki gibi 'Romantik şiir' değil, 'Geleneksel şiir' olarak kabul edilir.
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 102 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1