Grunberg, kült haline gelmiş romanı Tirzadan sonra İliğine Kadarda da yarattığı karakterleri; psikolojik tahlil, zekâ ve muzurlukla yoğurarak uyanmak isteyen zihinlere rahatsız edici ama vazgeçilmez bir serüven sunuyor. Roland Oberstein bir ekonomi doçentidir. Ekonomi balonu adıyla ortaya atmaya çalıştığı tez onun hayattaki biricik tutkusudur. Oğluna iyi babalık etmesini bekleyen eski karısı Sylvie, sevgilisi Violet, bir konferansta tanıştığı Holokost uzmanı ve iki çocuk annesi Lea ve başkaları onun değerl

Viyanalı felsefe öğrencisi Marek van der Jagt bize mutluluk arayışının hikâyesini anlatıyor. Marekin öyküsü sünger gibi votka içen gizemli bir kadının ona bir valiz verdiği pespaye barda başlar. Valizde Marekin annesine ait giysiler vardır. Ama daha da önemlisi bu valiz, romanın omurgasını oluşturan birçok utanç verici sırrın ilk ipucunu içermektedir. Kitaptan Kendi yokluğumla yaşamayı öğrendim. Uygulamada, bunu kendi kendime söylediğim şu tümceye indirgedim: Marek, şu andan itibaren iki hafta içinde mutlu

Kitap editörü Jörgen Hofmeester, son derece sıkıcı bir burjuva varoluşu içinde yasayan emeklilik yaşının eşiğinde bir Amsterdamlıdır. Roman, canından çok sevdiği iki kızından küçük olanı Tirzanın mezuniyet partisi için suşi hazırladığı sahneyle açılır. Fakat tıpkı bir Dostoyevski romanında olduğu gibi görünüşte sakin başlayan şeyler engellenemez şekilde açılacak, tırmanacaktır. Romanın sayfaları açıldıkça Hofmeesterın sürprizsiz, sakin hayatının katmanları da belirsizliklere doğru açılır. Seneler önce, çocu

Alef Yayınevi Kalatan edebiyatının önde gelen yazarlarından CarmeRieranın başyapıtını orijinial dilinden titiz bir çeviriyle yayımladı. 7 Mart 1687 günü Mallorcada Hıristiyanlığa dönmüş fakat eski inançlarının gereklerini gizlice yerine getiren bir grup Yahudi, Engizisyon Mahkemesince tutuklanacakları korkusuyla özgürlük topraklarına kaçmak üzere bir gemiye biner. Mallorca tarihinin bu belirleyici dönemi Katalan Edebiyatının en seçkin yazarlarından biri olan CarmeRieranın kalemiyle basıldığı andan itiba

Romanın anlatıcısı Lascaux yakınlarındaki köye geldiğinde yirmi yaşındadır. Eylül yağmurlarının gri perdesi ardında genç ilkokul öğretmeni, köy evlerinin gizli kuytularında saklı arkaik bir düşe kapılır gider: Dünyanın ta en başından beri var olan o şey, o köyde de hüküm sürmektedir: İki evreni birbirinden ayıran cinsellik. Kaba saba yıkıcı erkeklerinkiyle, yazarın iki kadın etrafında maharetle ördüğü kadınlarınki. Aynı bedende iki ayrı kadın: Pansiyoncu, tipik anne Hélène ve anlatıcıda yakıp kül edici bir

Anlatı ve yorum ustası Giorgio Manganelli, bir XIX. yüzyıl klasiğini, Carlo Collodinin Pinokyosunu bir paralel kitap biçiminde sunuyor. Bir yeniden okuma ve yeniden yazma olarak nitelendirebileceğimiz bu yapıt, ünlü masalı özgün biçimde yorumlayarak bir üst-metin oluşturuyor. Paralel metin yazarı, bu hem özerk, hem de özgün metne bağımlı yapıtıyla masalın çocuk gözüyle okunmasını aşıp eleştirel çözümlemeye yöneliyor. Hiçbir kitap bitmez; kitaplar uzun değil geniştir. Sayfa, biçiminin de ortaya koyduğu gibi

Yazınınbuyruğundaydımartık, o dışarıçıkmakistiyor, benipeşindensürüklüyordu. Üzerimdebirikenbakışlarıönemsemiyordum, yazmakgiderekaltıncıduyuolmuştu.Uyumsuzların, evsizlerin, kentindışınaittiklerininkarnavalınakatıyordubeni. Mürekkepmarifetiyle her soluktaeşyayıdeğiştirecekgücüelegeçirebilirmişimgibihissediyordum.Sadecesözdedeğil, gerçekte de Her adımbirhecediyerekyürüdükçekentin de silinerekgeçmişine, yalnızolduğusafgünlerineereceğinihayalediyordum. Pelin Özer 1972 doğumlu. Galatasaray Lisesi ve İstanbul

Rana ile Cenkin yazdıkları bir romandır Dünyanın İki Ucu, New York ile İstanbulda geçen. Zaman zaman üçlü ilişkiler de yaşansa, kalıcı olan, ama tanımlandıkça belirsizleşen bir duygunun romanıdır. Aşklar daha belirlenmeden şaşırılan hedefler gibi. Her aşk içinde gelinen nokta: O ya da ben. Kendinden emin olma duygusunun ötekine başkaldırması. Bir yere kadar, tam da ötekini yok edecekken, kendi kabuğuna çekilmesi lazım. Onun artık kabuğu yok. O kabuk kırıldı, ten şeffaflaştı, damarlar çok kolay seçilebiliy

Eric Sanderson bilmediği bir yerde gözlerini açar, kim olduğunu hatırlamıyordur. Ona Clioyu, artık sahip olmadığı mükemmel aşkını hatırlatan güncenin parçalarından baska bir seyi kalmamıştır. Eric ile alaycı kedisi Ianı, hayatını tehdit eden Ludovicianın ve onun sırlarını bilen tek kişi olan Dr Trey Fidorusun peşine düsüren gerilimli macera iste böyle başlar. Yılın en benzersiz okuma deneyimi... Independent Matrix, Jaws ve Da Vinci Kodunun aşk çocuğu... Çok eğlenceli... Mark Haddon

On altı yaşındaki İsviçreli Xavier Radekin anne babasının suskun, göze batmayan bir yaşam sürmelerinin, herhangi bir büyük davanın peşinden koşturmamalarının ardında yatan sebep, bir zamanlar dedesinin SSlere hizmet etmiş olmasıdır. Gerçi İsviçrenin Basel kentinde dedenin üstlendiği gibi büyük bir dava da pek yoktur ortalıkta. Her şeyin yolunda gittiği bu huzurlu toplumda genç Xavier, Baselli bir grup Yahudi gençle tanışır. Bunlar arasında hahamın oğlu Awromeleyle yakın dostluk kurar. Xavierde aniden bu gr

Hafızanın kişiliğimiz üzerinde oynadığı roller. Geçmişi yeni baştan yazarak kendimizi şekillendirdiğimiz güç.Tutkulu ve hayvansı yanımız. Kendimizi aşkın kollarına bırakarak sosyal rollere ve hayatta kalma içgüdümüze başkaldırmak. Akıllılık ile delilik arasında gidip gelmek. Arka planda Berlin Duvarının yıkılmasından önce ve sonraki atmosfer. Bütün bunlara dair bir roman Animal Triste. kİtaPtan "Gençliğimde, genç insanların çoğu gibi ben de genç ölmem gerektiğine inanmıştım. İçimde öyle çok gençlik, öyle ço

Laschen; Lübnan'daki savaşa gazetesi için makale yazmak amcıyla gönderilen bir gazeteci. Ortadoğu'nun dinmeyen kargaşası kıvılcımlarını onun üzerine de sıçratıyor. Savaşın hunhar, mantık tanımaz, acımasız yüzüne bakışlarını yönelttiğinde bir yanda gerçekleri aktarabilmenin yolunu ararken kendisi ile girdiği ahlaki hesaplaşma, bir yanda ise Beyrut'ta edindiği sevgili üzerinden, her anlamda uzak kaldığı karısı ile kurduğu ilişkiyi sorgulamanın getirdiği hesaplaşma var. Aşk ve Savaş; en yoğun duyguları bize t

Yıl 1945. Küçük bir Alman kasabasından batıya kaçış. Vorpommern bölgesinde küçük bir tren istasyonu. Yedi yaşındaki oğlunu ağır savaş yıllarında büyütmüş olan Helene, tam da şimdi, her şey atlatıldıktan sonra onu tren istasyonunun peronunda bırakıp bir daha geri dönmüyor. Julia Franck zor zamanlarda bir kadının hikâyesini anlatırken, büyük bir aile anlatısı ve insanın derinliklerine nüfuz eden bir çağ romanı ortaya koymayı başarıyor. Julia Franck'ın metinleri olağandışı, neredeyse ürkütücü derecede güçlü

Kadınlar tarafından yapılan sanat ile cinsiyet olguları arasında mutlaka bir ilişki var mıdır? Feminist sanatçılar tanım gereği feminist sanat mı yaparlar? Feminist olduğunu inkâr eden ya da bu konuda suskun kalan bir kadının sanatı, feminist sanat sayılabilir mi? Peki erkek sanatçılar feminist sanat üretebilirler mi? Psikanalitik anlamıyla cinsel farklılığın işleyişini araştıran sanat, feminist sanata girer mi? Tıpkı kendini eylem/sergi olarak tanımlayan Haksız Tahrik sergisinin bu sorular üzerine düşünmem

Almanyaya karşı savaşmak üzere gönüllü olarak İngiliz ordusuna yazılan iki Hollandalı genç, Simon ile Otto, Anafartalarda Türklere esir düşer. Savaşın kargaşası içinde yanlarına aldıkları bir kız bebekle Anadoluda oradan oraya sürüklenirler. Julia adını verdikleri kızın babası olmayı üstlenen Simon, Türkiyede cumhuriyetin ilanından sonra ilk Türk hava gemisinin inşaatında görevlendirilir. Juliaya annesinin genç yaşta hayatını kaybeden bir Türk kadını olduğu söylenmiştir. Hırsızlıktan yakalanıp ceza olarak H

Lorca’nın şiir, tiyatro, resim, müzik, dans, halk şarkıları,ninniler hakkındaki konuşmaları...Lorca 1922-35 arasında İspanya’nın ve Amerika’nınçeşitli şehirlerinde, İspanyol sanatının kültüreldeğerlerini yeniden canlandırmak ve yaymak; şiirlerindeve tiyatro eserlerinin temelinde yatan estetik fikirleriifade etmek; sanatsal yaratma sürecini açıklamak içinkonferanslar verdi.Lorca bu konuşmalarda, aralarında dostlarının dabulunduğu Picasso, Dalí, Miró, Chirico, Severini, Kandinsky,Picabia, Gris, Braque gibi bü