Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 64 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
Kur'ân'ın Öğrettiği Kavramlar serisinin elinizdeki sayısında "nebî ve rasûl" kavramlarına kısaca değineceğiz. Gelenekte pek çok Kur'ânî kavramın içi boşaltılmış, anlam derinliği yok edilmiştir ama nebî ve rasûl kavramlarının maruz kaldığı boyutta tahrifat eşine az rastlanır türdendir. Kur'ân'ın yüzlerce âyetinin anlaşılmasında, Kitap-hikmet ilişkisinin doğru kurulmasında, yüzyıllardır devam eden "dinde kaynak" sorununun Kur'ânî bir zeminde çözülmesinde hayati önemi olan nebî ve rasûl kavramları arasındak
Nesih, geçmişte olduğu gibi günümüzde de üzerinde tartışmaların cereyan ettiği kavramlardandır. Halen sürdürülen tartışmalardan Kur'ân'ı anlamaya katma değer sağlayan bir sonucun çıkmamış olmasının sebebi, tartışmaların doğru bir zemin üzerinde yürütülmemiş olmasıdır. Kur'ân'ın anlaşılmasına dair, detayları Kur'ân'da ayrıntılarıyla anlatılmış ilahi ilmin/usûlün ve tasdik ilişkisinin dikkate alınmaması bu sonucu doğurmuştur. Kur'ân dışı vahiy anlayışı da bu yanlışlara ortam hazırlamıştır. Mesela Kur'ân'ın Sü
Kur'ân'da tebyîn, tafsîl, tasrîf gibi farklı kelimeler geçse de genelde meallerde bu kelimelere "açıklama" anlamı verilir. Örnek olması açısından Diyanet Vakfı Mealini dikkate alarak üç kavrama verilen anlamları görelim:
Kur'an'ın Öğrettiği Kavramlar serimizin beşincisi "zikir" kavramını ele aldığımız iki kitaptan oluşuyor. İlkinde zikir kelimesinin anlam dünyasını görmüş ve Kur'an'daki kullanımlarını, Rabbimizin kelimeye yüklediği anlamları ortaya koymaya çalışmıştık. Kur'an'ın zikir kelimesini kavramlaştırdığını ve bu kavrama bir takım görev ve işlevler yüklediğini görmüştük. Buna göre zikrin, hem yaratılmış hem de indirilmiş ayetlerden elde edilebilen, Allah'ın belirlediği bir metodu olan, insanları geliştiren, insanlığı
Müslümanların Kur'an'ı kendisinden bilgi edinilecek bir kitap olarak görmeyi bıraktıkları tarih, hafızalardan silinecek kadar uzak bir geçmişe aittir. Bunun en hazin sonucu da Kur'an'ın en hayati kavramlarının Rabbimizin tanımladığına taban tabana zıt anlamlarda kullanılmaya başlanmaları olmuştur. Böylelikle asli görevlerinden sıyrılmış, hiçbir işe yaramayan, sadece çene yorup dimağ yakan kelimeler haline gelmiş olan bu kavramlardan biri de zikir kavramıdır. Bugün zikir kelimesinin dinle özdeşleşmiş anlamın
Allah'ın gönderdiği kitaplar arasında nasıl bir ilişkinin bulunduğu konusu Kur'an üzerinde ciddi çalışma yapan herkesin dikkatini çekecek kadar önemli ve ilgi çekici bir konudur. Buna rağmen bu konunun hakim ilahiyat çevreleri tarafından layıkıyla üzerinde durulmuş, anlaşılmaya çalışılmış konular arasında bulunmaması da aynı derecede hayret verici bir durumdur. Rabbimiz son kitabı Kur'an'ın kendinden öncekilerle arasında tasdik, tebyin ve nesh ilişkisinin bulunduğunu çok sayıda ayette bildirmektedir. Tasdik
Yüce Allah Âdem'i yaratma kararı aldığında melekler bu konudaki çekincelerini dile getirmişler, yeryüzünde düzenin bozulacağını, kan döküleceğini söylemişlerdi. Rabbimizin Meleklere cevap verme şekli etkileyiciydi: Âdem'e isimleri öğretmek... İsimler içerikten yoksun olamayacağına göre Âdem'e eşyanın hakikati, neye yaradıkları, ifade biçimleri, ilişkileri öğretilmiş olmalıydı. Melekelerin ona saygı duymasını gerektiren vasıf da muhtemelen bu olmuştu. Bu vasfıyla insan gördüklerini, öğrendiklerini ve düşünd
"Kur'ân'ın Öğrettiği Kavramlar" serisinin elinizdeki sayısında "hikmet" kavramını ele aldık. Yüce Allah büyük bir lütufta bulunarak tarih boyunca insanlara nebiler göndermiş, o nebiler de görevleri gereği kendilerine verilen kitabı insanlara hem tebliğ etmiş hem de sorunlara o kitaptan çözümler getirmişlerdir. Rabbimiz gönderdiği kitaplardan hüküm çıkarma yolunu göstererek kullarına bir başka büyük lütufta daha bulunmuştur. Böylelikle insanların başka kullara kulluk etmelerinin yolunu da kapatmıştır. Hikm
Kur'an, dünyadaki her insan tarafından ne olduğu bilinen yeryüzünün en çok okunan kitabının adıdır. Çok okunmasının sebebi, okunmasının ibadet olduğuna inanılmasıdır.1 Bu inanç, "okuma" denilen eylemin içerisinden "anlama" eyleminin ayrılmasına sebep olmuştur. Böylece artık "anlamadan okumak" gibi bir faaliyetin mümkün olduğu kanıksanmıştır. Oysa Kur'an okumak dışında hiçbir okumanın "anlama"dan bağımsız düşünülemediğini her insan yakînen bilir. Öyle ki bir şeyi okuduğunu söyleyen birine anlayıp anlamadığın
Nebiler ve onlara verilen kitapların meşruiyeti büyük oranda tasdik ilişkisine dayanır. Kendinden öncesini tamamen yok sayan, geçersiz kılan bir nebîye insanların tabi olma yükümlülüğü yoktur. Dolayısıyla; yeni bir nebî gelene kadar önceki şeriatın gereklerini yerine getiren kimselerin, gelen nebîye tabi olduktan sonra şer'î ahkama dair hayatlarında köklü değişiklikler beklenemez. Mesela; Muhammed (a.s.)'a tabi olana kadar, zina etmeyen, faiz yemeyen, içki içmeyen bir Ehl-i kitabın, Muhammed (a.s.)'a tabi o
İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah'ın adıyla. Her şeyin sahibi ve yaptığı her şeyi güzel yapan Allah'a hamdüsenalar, Resûlümüz Muhammed Mustafa sallallâhu aleyhi ve sellem'e de salâtüselâm olsun. 13 Aralık 2009 Pazar günü İstanbul Zeytinburnu Kültür Merkezi'nde "Yanlış Allah İnancı" başlıklı bir sohbet gerçekleştirmiştik. Adından da anlaşılacağı üzere Allah inancı başta olmak üzere tevhid ve şirk konularını ele aldığımız bu sohbet internete yüklendiğinde birçok platformda paylaşılmış ve bir hayli izlenme or
Kur'ân'ın Öğrettiği Kavramlar serisinin elinizdeki kitapçığında sûre kavramını Kur'ân'dan hareketle ele alacağız. Bilindiği üzere sûre denildiğinde akla elimizdeki mushafların 114 bölümünden her biri gelir. Ancak Kur'ân'daki kullanımlarına bakıldığında sûre kelimesinin bunu aşan bir anlam derinliği olduğu görülecektir. Elinizdeki kitapçıkta tespit edilmeye çalışılacak olan anlam dikkate alınmadan, sûre kelimesinin geçtiği âyetlerin doğru bir şekilde anlaşılması pek mümkün olmayacaktır. Geleneksel anlamda,
Kur'ân'ı anlama ilminin önemli kavramlardan biri de te'vîldir. Yüce Allah Kitabı belli bir ilme göre tafsîl ettiğini yani detaylandırdığını, detaylandırma işinin âyetler arası irtibatlarla gerçekleştiğini, irtbatların kurulmasında da Arapça'nın dikkate alındığın bildirmektedir. Arapça dikkate alınarak konu benzerliği olan âyetlerin bir araya getirilmesiyle her konunun kur'ân'ları yani anlam kümeleri oluşturulmaktadır. Anlam kümelerinin oluşturulmasında âyetler arasında Allahın kurduğu bağlantıların dikkate
Tahrifin, dini literatürde, ilahi bir metin üzerinde ekleme çıkarma yapmak suretiyle insan müdahalesi anlamına geldiği düşünülür. Böylesi bir müdahaleye maruz kalmadığı için de Kur'ân'ın diğer ilahi kitaplardan farklı olduğu kabul edilir. Oysa Kur'ân'a göre tahrif, kelimelerin maddi varlığı değil anlamları üzerinden gerçekleştirilir ve bu, ince işçilik gerektiren bir dizi çalışmayla icra edilir. Meal ve tefsir eserlerine bakıldığında bu yönüyle bir tahrife Kur'ân'ın da yoğun bir şekilde maruz kaldığı kesinl
Iyiligi sonsuz, ikrami bol Allah'in adiyla Varliklarin sahibi Allah, neylerse güzel eyler. Iyiligi sonsuz, ikrami boldur. Hesap gününün hakimidir. Yalniz ona kul olur ve yalniz ondan yardim isteriz. Elçisi Muhammed'e, onun ailesine ve yolundan gidenlere salat ve selam olsun.Bir gelir; mal satisindan elde edilirse kar, mali kullandirmaya karsilik olursa kira, bir ise karsiliksa ücret adini alir. Bunlar karsilikli rizaya dayanmali ve batil yollardan uzak olmalidir. Yoksa huzursuzluk çikar ve çöküs baslar.(Öns
Bakara Suresi Kur'an-ı Kerim Türkçe Meal Serisi 1 Süleymaniye Vakfı Yayınları
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 64 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2