Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 197 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4
İbrahim hakkı 18 Mayıs 1703 yılında Erzurum Haskale'de doğan İbrahim Hakkı, toplumda Erzurumlu İbrahim Hakkı olarak tanınmaktadır. Erzurumlu İbrahim Hakkı mutasavıf, alim ve sosyologtur. Annesi Hanife Hatun'un soyu İslamiyetin kurucusu Hz. Muhammed'e kadar uzandığı söylenmektedir. Babası ise Derviş Osman'dır. Küçük yaşta annesini kaybeden İbrahim Hakkı, amcasının yanında kalarak eğitimine bir süre daha burada devam etmiştir. Eşinin ölümünün ardından Tillo'ya giderek Kadiri şeyhlerinden İsmail Fakirullah'ı
İbrahim hakkı 18 Mayıs 1703 yılında Erzurum Haskale'de doğan İbrahim Hakkı, toplumda Erzurumlu İbrahim Hakkı olarak tanınmaktadır. Erzurumlu İbrahim Hakkı mutasavıf, alim ve sosyologtur. Annesi Hanife Hatun'un soyu İslamiyetin kurucusu Hz. Muhammed'e kadar uzandığı söylenmektedir. Babası ise Derviş Osman'dır. Küçük yaşta annesini kaybeden İbrahim Hakkı, amcasının yanında kalarak eğitimine bir süre daha burada devam etmiştir. Eşinin ölümünün ardından Tillo'ya giderek Kadiri şeyhlerinden İsmail Fakirullah'ı
İbrahim hakkı 18 Mayıs 1703 yılında Erzurum Haskale'de doğan İbrahim Hakkı, toplumda Erzurumlu İbrahim Hakkı olarak tanınmaktadır. Erzurumlu İbrahim Hakkı mutasavıf, alim ve sosyologtur. Annesi Hanife Hatun'un soyu İslamiyetin kurucusu Hz. Muhammed'e kadar uzandığı söylenmektedir. Babası ise Derviş Osman'dır. Küçük yaşta annesini kaybeden İbrahim Hakkı, amcasının yanında kalarak eğitimine bir süre daha burada devam etmiştir. Eşinin ölümünün ardından Tillo'ya giderek Kadiri şeyhlerinden İsmail Fakirullah'ı
İbrahim hakkı 18 Mayıs 1703 yılında Erzurum Haskale'de doğan İbrahim Hakkı, toplumda Erzurumlu İbrahim Hakkı olarak tanınmaktadır. Erzurumlu İbrahim Hakkı mutasavıf, alim ve sosyologtur. Annesi Hanife Hatun'un soyu İslamiyetin kurucusu Hz. Muhammed'e kadar uzandığı söylenmektedir. Babası ise Derviş Osman'dır. Küçük yaşta annesini kaybeden İbrahim Hakkı, amcasının yanında kalarak eğitimine bir süre daha burada devam etmiştir. Eşinin ölümünün ardından Tillo'ya giderek Kadiri şeyhlerinden İsmail Fakirullah'ı
İbrahim hakkı 18 Mayıs 1703 yılında Erzurum Haskale'de doğan İbrahim Hakkı, toplumda Erzurumlu İbrahim Hakkı olarak tanınmaktadır. Erzurumlu İbrahim Hakkı mutasavıf, alim ve sosyologtur. Annesi Hanife Hatun'un soyu İslamiyetin kurucusu Hz. Muhammed'e kadar uzandığı söylenmektedir. Babası ise Derviş Osman'dır. Küçük yaşta annesini kaybeden İbrahim Hakkı, amcasının yanında kalarak eğitimine bir süre daha burada devam etmiştir. Eşinin ölümünün ardından Tillo'ya giderek Kadiri şeyhlerinden İsmail Fakirullah'ı
İbrahim hakkı 18 Mayıs 1703 yılında Erzurum Haskale'de doğan İbrahim Hakkı, toplumda Erzurumlu İbrahim Hakkı olarak tanınmaktadır. Erzurumlu İbrahim Hakkı mutasavıf, alim ve sosyologtur. Annesi Hanife Hatun'un soyu İslamiyetin kurucusu Hz. Muhammed'e kadar uzandığı söylenmektedir. Babası ise Derviş Osman'dır. Küçük yaşta annesini kaybeden İbrahim Hakkı, amcasının yanında kalarak eğitimine bir süre daha burada devam etmiştir. Eşinin ölümünün ardından Tillo'ya giderek Kadiri şeyhlerinden İsmail Fakirullah'ı
İmam-ı Ahmed Rabbani hazretleri, Hindistan'da yetişen en büyük veli ve âlim. Ariflerin ışığı, velilerin önderi, İslam’ın bekçisi, müslümanların baş tacı, müceddid, müctehid ve İslam âlimlerinin gözbebeğidir. Silsile-i aliyyenin yirmi üçüncüsüdür. 1563 yılında Hindistan'ın Serhend (Sihrind) şehrinde doğdu. İmam-ı Rabbani ismiyle tanınmıştır. İmam-ı Rabbani, Rabbani âlim demek olup, kendisine ilim ve hikmet verilmiş, ilmi ile amel eden, ilim ve amel bakımından eksiksiz ve kâmil, olgun âlim demektir. Hicri iki
Dualar ve Zikirler Kulun hayatındaki en önemli şeylerden biri de dua ve zikirdir. Yüce Allah'ın "Allah'ı çokça zikredin ve O'nu sabah-akşam tesbih edin." (Ahzab, 41) "Ben çok yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin duasına karşılık veririm." (Bakara,186) buyurduğu ayetler ile Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem)'in, yüce Allah'ın gecenin son üçte birinde dünya semasına indiğini ve "yok mu dua eden, duasına icabet edeyim" buyurduğunu bildirdiği hadis zikrin önemini ortaya koyan apaçık delillerden b
Bâtınî sefer gönülle yolculuktur ki, yer ve gök âleminde, Allahu Teâlâ'nın acâip sun'unda olur. Din yolunun duraklarında ve konaklarında yolculukta bulunmaktır. Mercilerin, Allah adamlarının yolculuğu, böyle bir bâtmî seferdir. Beden varlıklarıyla evlerinde oturmaktadırlar. Fakat yedi kat gök, yedi kat yerden daha geniş olan cennette gönülleri dolaşır, cevelân eder. Ariflerin cenneti o melekût âlemidir ki, ne yolu kesilebilir, ne sonsuzluğuna varılabilir. Ne ziyâreti yasaklanabilir. Hak Sübhânehu ve Teâlâ b
Gerçeği Arayanların Yolu Allahu Teâlâ Kur'an'da gıybetin kötülenmesini nass ile yapmış ve gıybet yapanı ölünün etini yiyen bir kimseye benzeterek şöyle buyurmuştur: "Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz ölü kardeşinin etini yemek ister mi? Bundan tiksindiniz değil mi!" (Hucurât, 12) Ölü eti yemeğe benzetilen gıybet nedir? Gıybetin türleri, zararları ve gıybetten kurtulmanın yollarını büyük alim İmam-ı Gazali'nin akıcı üslubundan okuyacaksınız. Fertleri ve toplumları büyük
Büyük İslam alimi ve müceddidi İmam-ı Gazali'nin (450 H./1058 M. -505 H./1111 m.) "Eyyühe'l-Veled" adlı bu kitabı, nir Müslümanın günlük hayatında ve ömrü boyunca, Kur'an ve sünnete uygun olarak nasıl yaşaması gerektiğini anlatır. Uykudan kalkıp tekrar yatıncaya kadar, gün boyu geçecek saatlerde çeşitli ibadet şekilleri, dualar, çalışma, yeme-içme, aile-Mahalle hayatı, ulema ve tasavvuf ehlinden istifade yolları, çarşı-Pazar adabı, hasta ziyareti, cenazeye iştirak gibi pek çok konuda rehberlik yapan eser
İbn Hacer’in eserlerini tetkik ettiğimizde, muhaddislere yönelttiği tenkitlerin önemli bir yekün tuttuğunu görmekteyiz. Biz de tenkidin bir nevi özgünlük olduğunu göz önünde bulundurarak bu noktaya yoğunlaştık. Yine bu bölümde ise İbn Hacer’in usülüne etki eden etkenler üzerinde durulmuştur. Ahmed b. Ali’yi, İbn Hacer yapan dinamiklerin neler olduğu belirlenmeye çalışılmıştır. İslami ilimlerin tüm alanlarında kitaplar telif ettiği, birçok âlimi özellikle de muhaddisi derinden etkilediği için bu bölümde İb
Allah Teâlâ, üç kimseye nefret ve buğz eder. Ancak, bu üç gruptan bazısına daha çok buğz eder: İlki fâsıklardır. Ancak ihtiyar fâsıklara daha çok buğz eder. İkincisi cimrilerdir. Ancak zengin olan cimrilere daha fazla buğz eder. Üçüncüsü kibirlilerdir. Ancak kibirli fakire daha çok buğz eder. Şu üç kimseyi de sever. Ancak onlardan üç grubu daha çok sever: İlk müttakîlerdir. Ancak, genç müttakîleri daha fazla sever. İkincisi cömertlerdir. Ancak, fakir olduğu halde cömert olanları daha fazla sever. Üçüncüsü m
Allah Teâlâ buyurdu: "Sultanlar sultanı benim. Sultanların kalbi benim elimdedir. Hangi milleti seversem idarecilerin kalbini onlara merhametli kılarım. Hangi millete darılırsam idarecilerin kalbini onlara karşı intikam duygusu ile doldururum. Bu sebeple boşuna idarecilere lanet etmekle uğraşmayın. Bana tevbe edin ki, onları size karşı şefkatli kılayım." Bir kimse, Resûlüllah'ın bulunduğu bir mecliste Hz. Ebû Bekir'e sövdü. Resûlüllah sükût etti. Hz. Ebû Bekir de sükût etti. Adamın sözlerini bitirince, Ebû
Cennet, insanın nefsinin hoşlanmayacağı amellerle, cehennem ise kişinin nefsinin hoşlandığı heves ve arzularla bezelidir. Her şahıs için ona vesvese ilham eden bir şeytan, bir de sürekli hak yola davet eden bir melek vardır. Şeytan, her daim münker amelleri kişiye şirin ve güzel gösterip aldatmaya bakar. Melek ise kişiyi her daim münker amellerden sakındırmaya, kötü işler yapmasına engel olmaya çalışır. Binaenaleyh nefis, hangisinden yana olursa vücutta o galip gelir.
"İman edip iyi işler yapanlara ne mutlu! Varılacak güzel yurt da onlar içindir." (Ra'd 29) Tûbâ, cennette bir ağaçtır. Bu ağacın dalları cennetteki meskûn evlere gölgelik eder. Üzerinde, meyvelerin her çeşidi vardır. Onun üzerine kuşlar konar. Cennet ehlinden birinin canı kuş eti istese, hemen önüne gelir. Bir yanı kebap olur. Yerken, öbür yanı kebap olur. Sonra, yine uçar, kuş olur.
"Mü'min kabrine konduğu zaman, kabir enine yetmiş, uzunluğuna da yetmiş zira' açılır. Üzerine de reyhan kokuları saçılır. Üstüne ipek şal örtülür. Eğer Kur'an-ı Kerîm'den bir bildiği varsa, nur olarak kendisine yeter. Eğer yoksa, kendisine güneş gibi bir nur ihsan edilir. O, kabrinde bir gelin gibidir; uyur. Onu ancak ehli arasında, en sevgili olan uyandırır. Uykudan uyanır ama ona hiç doymamış gibi... Kâfire gelince... Kabir onu sıkar, kaburga kemiklerini birbirine geçirir. Üzerine kalınlığı deve boynuna b
Şakik Belhî şöyle dedi: "Ben, dört bin hadisten dört yüz hadîs seçtim. Bu dört yüz hadisten de kırk hadîs seçtim. Bu kırk hadisten de şu dört hadîsi seçtim: Birincisi, kalbini kadına bağlama. O, bugün seninse, yarın başkasınındır. Ona itaat edersen seni cehenneme sokar. İkincisi, kalbini mala bağlama, o emanettir. O, bugün seninse, yarın başkasınındır. Başkasının olan bir şey için kendini harcama. Başkasına hoş gelir, ama günahı sana kalır. Eğer mala kalbini bağlarsan, Allah'ın hakkını veremezsin. Kalbine f
İnsanoğlunun cesedi üç kısımdan meydana gelir: Kalbi, dili ve diğer duyguları. Allah Teâlâ, bu parçalardan her birine ayrı bir lütufta bulundu. Kalbe, kendi zatını taşıyıp bilmeyi, şehâdetini ikram etti. Dile Kur'an okumayı ihsan eyledi. Diğer duygulara ise namaz, oruç vb. gibi ibadetleri yapmayı ihsan eyledi. Bu parçalardan her birine, gözetleyici ve koruyucu kıldı. Kalbin korunmasını, bizzat kendisi üzerine aldı. Bu durumda kulun kalbinde saklananı yalnız Allah Teâlâ bilir. Dilin korunmasına
ÇANAKKALE BİR HİLAL UĞRUNA Bir hilâl uğruna nice güneşlerin battığı; tarihe sığmayan nice kahramanların ortaya çıktığı, her karış toprağının şüheda ile dolu olduğu bir kutlu mekândır Çanakkale... "Hasta Adam ölürse, mirasını paylaşmak için birbirimize gireriz. İyisi mi hazırlıklı olalım, anlaşalım. Hasta, kucağımızda ve kontrolümüz altında ölsün. Mirasını da kavgasız-gürültüsüz paylaşalım" diyerek gelmişlerdi İtilaf Devletleri. Çörçil, "Bir elimizi arkamıza baglasalar, diğer elimizle o milleti yener ve ge
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 197 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4