Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 247 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Bundan tam yüzyıl önce, uzun süren savaşlarla yıkıma uğramış, âdeta uçuruma sürüklenmiş ama büyük bir direnç gösterip ayağa kalkmış bir ülkenin o günkü koşullarıyla ilgili pek çok kaynak mevcut. Bunlardan en önemlisi Frunze’nin Türkiye Anıları’nı, bu hatıratın yazılışının 100 yılında yeniden okurların dikkatine sunuyoruz. Olağanüstü yetenekteki bir elçinin sıradışı Anadolu seyahati… İlk sayfalardan itibaren şaşırtıcı bilgiler ve keskin gözlemlerle karşılaşırız. Frunze’nin anlatımı yalındır ama sanki klasik
Kendine Ait Bir Oda, Virginia Woolf’un Ekim 1928’de, Cambridge Üniversitesi’ndeki iki kadın koleji olan Newnham College ve Girton College’da verdiği bir dizi konferansa dayanıyor. Bu feminist eser, ataerkilliğin egemen olduğu edebiyat alanında kadın yazarların yerini tartışıyor ve bazı sorulara cevap arıyor: Kız çocuklarına neden erkek kardeşleriyle aynı eğitim fırsatları verilmiyor? Kadınlarla ilgili literatür neden neredeyse yalnızca erkekler tarafından yazılıyor? Shakespeare’in onun kadar yetenekli bir k
Tükendi
‘Romulus ve Remus adlı iki çoban tarafından kurulmuştur Roma. Doğal olarak Roma’ya dair her şeyin temelinde kırsal yaşam vardır. Hattâ Roma soylusu şehir hayatını küçümser. Ona göre kırsal yaşam gerekliliktir ve fazla şehirlileşmek, bozulmak demektir. Oysa Varro bu eseri yazarken Roma o safhaları çoktan aşmıştı. Eserin adı Ziraat İşleri olsa da ziraat bu eserde aslında bir çerçeve görevindedir. Bu eser ölüm döşeğindeki Roma Cumhuriyeti’ne dair, Varro’nun bir bakıma son sözleridir. Ziraat çerçevesinin içinde
Lennard J. Davis, obsesyonun izini Rönesans kültüründe hâkim olan posesyon (yani şeytan girmesi) ile sürmeye başlar ve bunun obsesyonla ilişkisini inceler... Obsesyonun Kökeni’nin ardından obsesyonun tarihsel sürecini histeri, buharlar, melankoli, hipokondriyle incelemeye başlar ve akabinde delilik kategorilerini genel olarak ele alır ve buna ilişkin örnekler sunar. Bu tarihsel yolculuğun devamında edebiyata geniş bir yer ayırır. Merak ile obsesyon arasındaki ilişkiyi ve monomaniyi inceler. Cinsellik, aşk v
Tükendi
Venedik, Roma, İstanbul, Atina, Barcelona, İskenderiye, Marsilya ve Napoli. Her biri kadim dünyanın merkezinde ışıl ışıl parlayan ebedi güzellikteki kentler. Muazzam bir kültürel hareketliliğin, uygarlığın, siyasi rekabetlerin, ticaretin, ihtirasların ve dinsel çekişmelerin kalbi. Akdeniz bir denizden hep daha fazlasını taşımıştır. O aynı zamanda Baltık, Sahra, Mezopotamya, Atlantik ve Kuzey Afrika çölleri değil midir? Liman ve kıyılarıyla birlikte dağlar, ovalar ve yaylalar da bir denizin kaderini paylaşmı
Platon ve Aristoteles gibi antik düşünürlerde topluluk düzenine ve onun şekillerine dair birçok düşünce, hattâ sistemleşmiş düşünce bulmak zor değildir. Ortaçağ’ın Batılı ve Doğulu sayısız düşünüründe de aynı şeye rastlayabiliriz. Keza bunlara modern zamanların düşünürleri de eklenebilir. Belli tarihsel dönemlerde, toplumsal hareketler, yatağına sığmayan bir ırmak gibi içinde bulundukları ‘devlet’ kalıbından taşmış, kurtulmuşlardır. Fransız Devrimi ideallerinin ve sanayileşmenin başlangıç çağında ilk makine
Nazar, her zaman bir başkasından gelir. En bilinen tarifiyle, sahip olduklarıma, güzelliğime dikilen kem bir bakıştır. Ancak nazar, ben ve başkası arasında cereyan eden sayısız görme, görülme, bakma, bakılma, bakışma yollarından sadece birisidir. Eğer ikimiz arasında kem bir nazar varsa, "adil" biçimde ilişki kurmadığımız içindir. Başkasının bakışı, "doğru" bir ilişkide, bakılana zarar veren bir görüngü olmaktan çıkar. Hattâ bu bakış, kendim olmak için zorunlu bir bağlantı da olabilir. Başkasının görme ve g
Boşluklar, toplumsal, siyasal veya kültürel alanlarda çok farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Yeni ve daha özgür yaşamlar için açık alanlar olarak boşluklar keyfî şekillerde doldurulduğunda çeşitli aşırılık biçimlerine neden olabilir. Boşlukları dolduran kişi, topluluk ya da kurumlar, belirli bir akıl, yapısal zorunluluk, etik sorumluluk veya sınıfsal kimlikten uzak davrandığında türlü adaletsizliklere neden olabilirler. Bu durumda belli bir zümrenin keyfîliği başka keyif biçimlerini yok eder; aşırılık, top
Tükendi
Türk kültür tarihinin oluşumu ve gelişimine dair yepyeni bir bakış ilk kez Hilmi Ziya Ülken'in yorumlarıyla gündeme geldi. Anadolu kültürünün kaynaklarına indiği bu çalışmasında Ülken, Orta Asya'dan Anadolu'ya İran üzerinden geçen ve yerleşen Türk boylarının, Türkmen obalarının bu yeni yurtlarında binlerce yıllık kültür değerlerinden sağladıkları zengin özleri birleştirip nasıl yeni bir öz, yeni bir kimlik yarattıklarını irdeledi ve bu yeni özün, yeni kimliğin niteliklerini araştırdı. Mevlâna, Hacı Be
Kültürel antropolojinin önemli isimlerinden olan Robert H. Lavenda ve Emily A. Schultz'un on iki bölüm ve bir ekten oluşan Kültürel Antropoloji: Temel Kavramlar adlı bu kitabında; kültür, insanın anlam yaratma süreci, dil, din, mit, ritüel ve akrabalık gibi kavramlar tarihsel-toplumsal bağlamlarıyla ve antropolojik bakış açısıyla ele alınmıştır. Sosyal bilimler ve özellikle antropoloji ve sosyoloji ile ilgilenenler için temel kaynak niteliğindeki bu eserde; başlangıcından bugüne kadar antropolojinin bilim o
20 yüzyıl tarihçilik anlayışını temelden değiştiren Annales okulunun ünlü temsilcisi Marc Bloch, bu kitabında tarihin en önemli dönemeçlerinden birini tüm ayrıntılarıyla inceliyor. Feodal Toplum'da Avrupa tarihini şekillendiren temel olaylar ve kurumlar üzerinde durulmaktadır. Ortaçağın diline ve kültürüne ustalıkla nüfuz eden Marc Bloch, kullandığı yüzlerce materyalden klasik dillere ve kaynaklara olan hâkimiyetiyle çeşitli zaman dilimlerinden olağanüstü bir sentez çıkarabilme başarısını yakalamıştır.
Karşılaştırmalı edebiyat araştırmalarının çıkış noktası, başta klasik eserler olmak üzere insanlığın ortak kültür hazinelerini teşkil eden edebi eserlerdeki müşterek noktalan tespit etmek, dönemlere ve edebî türlere göre karşılaştırarak özellikle ulusal edebi­yatların güçlenmesini ve gelişmesini sağlayacak şekil­de başka ülkelere, dillere ait edebiyatlardan istifade etmektir. Mitolojiler, efsaneler, masallar, atasözleri ile değişik edebî formlarda ele alman ve işlenen hikâyeler ve anlatılardaki ortak tem
Zihinlerimizi, çağımızın neredeyse ortak hissiyatı olarak nitelenebilecek çözümsüzlük hissinin yarattığı umutsuzluktan kurtaracak tek şey, kuşkusuz ki siyaset felsefesinin, siyasetin neliğine ilişkin tanımlamalarına dönüp bir kez daha bakmak, siyasal eylemlerimiz ve eylemlerimizin ilkeleri üzerine bir kez daha düşünmek olacaktır. Siyaset felsefesi tarihine ilişkin elinizdeki kitapta ortaya konulmaya çalışılan bu türden bir düşünme, iki temel faydayı beraberinde getiriyor: Güncel siyasetin değişim rüzgârının
Tükendi
Felsefeyi akademinin, hayattan soyutlanmış kavramlarının insani pratikleri ve tecrübeleri tam olarak yansıtmayan sınırlı ve dar çerçevesine hapsetmek yerine hayatın tazeliğine ve canlılığına temas eden, evrende bulunan her şeyi tam olarak kuşatan bir genişlikle ele almak gerekir. Aksi halde, küçük bir çevrenin anlaşılması ve paylaşılması son derece zor akademik ilgilerinin tutsağı olmuş bir düşünce evreni ortaya çıkar ki bu, her türlü entelektüel etkileşimi ve aynı zamanda geniş kitlelerin bu yöndeki ilg
Önce halk efsanelerinde, adı meçhule karışmış ozanlar söylediler bu âteşîn hikâyeyi. Sonra edebiyatçılar keşfettiler, eski kroniklerin içinde ilginç öyküler ararlarken. Kimler kalemini sivriltmedi ki şeytanla insanın gizli mukavelesini ademoğluna fısıldamak için. Ama içlerinde en ölümsüz olanı, müjdeyi ve lâneti tüm ruhları sarsarcasına haykıranı, Goethe'nin Faust'uydu. Faust, modernitenin trajedisini haber veren ilk büyük yapıtoldu. Kimin kazandığı ve kimin kimi kandırdığı belli olmayan bir irade savaş
Gösterge ekonomi politiğinin eleştirisini yapan kuramcı sayısı yok denilecek kadar azdır. Veblen ve Goblot kültürel sınıf çözümlemesinin önünü açan çok önemli isimlerdir. Bu çözümleme “diyalektik materyalizmin” yapmış olduğu üretim güçleriyle ilgili çözümlemenin ötesine geçerek gösterişe yönelik bir değerler mantığından söz etmektedir. Bu mantığa göre egemen sınıf toplum üstünde kurduğu ve kodlar aracılığıyla sürdürdüğü hâkimiyeti devam ettirebilmek amacıyla, değerleri “tözsel açıdan değişikliğe” uğratmış v
Modern toplumsal örgütlenme biçimi, ilkel toplumlarınki gibi, simgesel değiş tokuş üzerine oturmamaktadır. Modern toplumlar belki de bu yüzden, değer yasasının beklentilerine yanıt vermeyen bu simgesel düzenden, ölümden korkarcasına kaçmaktadırlar. Marx’tan bu yana belli bir devrimci düşüncenin, değer yasasından sıyrılmaya çalışmış olduğundan kuşku duyulamaz; ne var ki, bu uzun bir süre önce kitabına uydurulmuş bir devrim düşüncesidir. Hiç kuşkusuz psikanaliz de bir saplantı haline getirdiği bu simgesel düz
Aydınlanma sorusu Kant’ın sorduğu ve cevap aradığı bir konudur. Michel Foucault derslerinde ve birçok yerde yaptığı konuşmalarda Kant’ın sorusuna değinmektedir. Burada ele alınan “Aydınlanma nedir?” sorusu bu çerçeve içinde oluşmuştur. Bir yandan disiplin toplumu üzerine düşünmekte, diğer yandan ise “doğruyu söyleme” cesaretini birlikte ele almaktadır. Foucault bunu “hakikat oyunları” olarak adlandırmaktaydı. Bu adlandırma Foucault’nun kavramsallaştırdığı bu bakıştır. Bir bakıma, içinde yaşadığımız toplumla
90’lı yıllarda İstanbul’da, bir dönemin ruhu ve heyecanı, farklı yaşam biçimi ve kültürüyle belleklerde iz bırakmıştır. Kadıköy (Akmar Pasajı), Beyoğlu ve Bakırköy’de “yeni sosyallik” arayışının gözde mekânlarında kümelenen gençler, aykırı sayılabilecek bir “duygu dünyası”nı temsil ediyorlardı. Giyimleri, beğenileri ve tercihleri genel kalıpların dışındaydı ve aileleri tarafından her zaman kabul görmüyorlardı. Ancak onlar için kendi ikonlarının, sembollerin ve isimlerin peşinden gitmek daha önemliydi; müzik
Kapitalizm ve Pop Kültür adlı çalışma yazarın Armağan ve Minör Politika kitaplarının bir devamı niteliğinde. Armağan kapitalizmin işsizlik krizine yeni çıkış yollarını gösterirken, Minör Politika ise, bu noktadan itibaren meselenin toplumsal yönüne politik bir bakış açısı sunmaktaydı. Bu kitap ise, toplumlardaki ekonomik çelişkileri sergilerken, kapitalizmin kültürel açıdan popüler kültür alanına yaslandığını iddia ediyor. Kapitalizmin işleyişi bakımından Pop Art’ın modernliği ile Rönesans’ın geç dönemi ara
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 247 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1