Din insanları ise doğanın var oluşunu açıklamak yerine bir sosyolog gibi insan ile toplum arasındaki ilişkiyi açıklamaya çalışmaktadır. Bu durum, hiç şüphesiz dinin politikanın parçası hâline gelmesinin nedenidir
Ben şimdi düştüğüm duruma çare arıyorum. Sevdiğin şehri terk ederek unutmayı ve güvenerek aldanmayı öğrenirsen, sevdanın avukatlığını yaparsın. Aldatıların öyküsünü şiirleştirmeyi öğrendim:
"Sessizlik yüreğinizi acıtana kadar bakıştınız
Kalp sızınız gidene kadar koklaştınız
Dudaklarınız gece kara
Türkiye'ye temelli dönüş yapmak isteyen Selin, Berlin'den yola çıkar. Hayallerinin şehri İzmir'e yerleşir. Körfezin güzelliği büyülemiştir. Burada karşısına çıkan insanlar, onu, esrarengiz bir dizi cinayet sarmalının kıyısına götürürken, aşkta kendisine gülümsemektedir. Her şeyin üst üste gelmesi, bu kadar çok iç hesaplaşmalar, onu yorar. Hayatı kararmaya başlar. Verdiği kararı sorgulamaya vakti kalmaz. Bir solukta okuyacağınız bu romanın yazarı haklı olarak, usunuzda bir yer tutacaktır.
Bu çalışma 78 kuşağının yaşam öyküsünden bir kesittir. Anadolu'nun küçük bir kasabasından çıkmış bir avuç devrimcinin gösterdiği özverinin ve kahramanlığın destanıdır.
12 Eylül faşizminin baskı, zulüm ve terörünü en yoğun şekilde yaşayan 78 kuşağı; teslim olmamanın, boyun eğmemenin sembolü olmuştur. İşkence odalarında, faşizmin zindanlarında direnişin inanılmaz örneklerini sergilemiştir.
Kitap, Turgutlulu (Kasabalı) bir devrimcinin hayatını konu ediyor. Ama anlatılan sadece onun hayatı değil, birçok Kasab
Okurla beraber arayıp bulan yazılar... Murat Sarısoy'un kitabında gündelik hayattaki sıradan konuların daha başlıklarına bakarken bize neler söyleyeceğin tahmin etmeye başlıyorum. Her seferinde tahmin ettiğimden bir kaç fazlasıyla karşılaşmak kitabın geri kalan sayfalarına beni yöneltiyor. Kitabın odağını insanlar ve ilişkileri oluşturuyor. Anne-kız, çocuk-ekran, kadın-erkek... Bu konunun sadece psikolojinin alanı olmadığını bilerek okumaya devam ettiğinizde, Murat Sarısoy'un yazıları psikoloji perspektifi
Şiir bir sanattır. Hakkı verilirse felsefenin önüne geçer. Yeni bir felsefe dahi yaratabilir. Osmanlı dili, karışık bir dildir, belli kurallara sokmadan onunla ne şiir yazabilirsiniz, nede felsefe öğretebilirsiniz. Ama günümüz iktidarının başı "Osmanlıcayı bilmezseniz felsefe öğrenemezsiniz" buyurdu. Osmanlıcayla ben ilkokula başladığım 1930'lu yıllarda tanıştım. Üst sınıflarda okutulan Hendese dersinde bir müsellesin taban ölçüsünü anlamak çok zordu. Tanımlama şöyleydi:
"Bir müsellesin meshai sathiyesi, k
Keklik kuşu üzerine Türkiye'de ve belki de dünyada bu güne değin yazılmış geniş kapsamlı bir kitap yoktur. Yazılan kimi küçük kapsamlı kitaplar ise eksikliklerle ve yanlışlıklarla doludur. Geniş kapsamlı bir kitabın olmayışı, bilim çevrelerinin de konuya yabancı olduğunu göstermektedir. Bu kitabın keklik konusunda bilgi edinmek isteyenler için bir başvuru kitabı olacağını ve bu konudaki boşluğu önemli ölçüde dolduracağını düşünmekteyim.
Kitapta keklikle ilgili olarak akla gelebilecek hemen her konuya değin
Yola çıkmayan
Belki şimdi, içimdeki yaradan büyümüş bir çocuk sızacak
Yüzünde tarihin bütün savaşlarında
Yenilmiş askerlerin yorgunluğu.
Anlatmanın olasılık halinde bekleyecek belki
Duvardaki siyah beyaz fotoğraf
Kalkıp gidecek artık beklemekten
Çoğaldıkça kaldık, bu bitmek bilmez evlerde
Unutup kalbimizin şehla ırmağını
Yüz yıldır terli atlar koşturuyorum
Yere kazınmış bordo kilimin çayırlarında
Ben: bütün yolların yola çıkmayan yolcusu.
Yangına
Körükle
Giden
Aşkların
Çoban yıldızı
Sahilinde
Kapıldım
İlham perilerime...
Kurşun işlemeyen
Sevdalarına düştüm
Zindanların...
İki aşk
İki ateş arasında
Kalmışçasına
Özgür
Pervasız...
Parmak uçlarından başlayan melodi, her uzvun ayrı tat ve kokusuyla başını döndürüyor, ıslak nemli yerlerinden, tepelere tırmanıp zirvelerde her yanı ıslatarak dolaşıyor, boynundan yayılan kokuyu içine çekip binlerce yılda oluşmuş kıvrımların her birinde mola verip o özgün tat ve kokularla başı dönüyor, ayakucundan düz ve parlak tene tırmanıp o sihirli koruda kendine bir yol arıyordu.
?Yarın İzmir'e Bekliyorum", ?Kuşlar Nereye Konsun", romanlarında olduğu gibi, yalın ve akıcı bir dille, daha hayatın başında yaşanan ilişkilerin; alınan kararlar ve özde olmayan ama dayatılan sevdaların yıkımından çıkan oyunlarla, nasıl hüsrana dönüştüğünü cesaretle işleyerek; isyanın, yanlışın, yalnızlığın dayanılmaz acılarıyla yüzleştiriyor...
Terk ettiği sevdasını ?Budur!" diyerek, başkalarında yaşamaya çalışanların hayatlarını anlatan yazar, ?Yanımdaki Yalnızlık" için; ?Kadınlar cephesinden prens, erke
Fransız yazar ve filozof Voltaire, 'İstanbul'da bir yılda yazılanlar, Paris'te bir günde yazılanlardan azdır,' demiş. Doğrusu hem üzüldüm hem alındım.
Guinness Rekorlar Kitabı'na giren Barbara Cartland 723 kitap yazmış. Ben de çoğu 4 sayfadan oluşan 724 kitap yazarak Orhannes Rekorlar Kitabı'na girdim!
Bir Türk atasözü vardır, Azimle s.çan betonu deler, derler. Eh, bir de Rus atasözü ekleyelim: Ciddiyet kediyi öldürür.
Koordinatör eğitimlerinde konu başlıklarından birisi de, ''aile görüşmesi: Tecrübe paylaşımı''dır. Deneyimlerimi koordinatör arkadaşlara eğitimlerde paylaşma şansım olmadı, verilmedi. Ben de, bana çok şey öğreten aile görüşmelerini yazayım istedim.
Yazdıklarımı okuyan kızım İmge (babasının gülü)'nin, ''baba çok güzel olmuş, herkes okuyabilir'' demesi, desteklemesi, teşvik etmesi üzerine ortaya çıktı bu kitap.
Bu kitap da, beyin ölümü olan sevdiğinin; annesinin, babasının, eşinin, kardeşinin, çocuğunun org
Gökkuşağından
Bütün renkleri, elinin tersiyle itekledi
Ve parmaklarıyla siyah renge dokundu
İşten kaytaran yaramaz bir çocuk gibiydi, güneş
Ve her yer karanlığa kesildi...
Kanlı gökyüzü sizin olsun
Sınırları ihlal eden
Bir kuşkanadının özgürce uçabildiği kadar,
Mavi bizim olsun...
..............
?Öteki kızın adı neymiş?"
?Sanem"
?Sanem ne Sanem, şuna doğru dürüst Senem deseler olmaz mı?"
?Köye bir indiğinde anasını, babasını karşına alır söylersin. Ne bileyim ben, onların bir ayağı gurbette,
bu adı gittikleri yerlerde öğrenmişler demek ki."
..........
1941 tarihinde Osmaniye'de doğdu. İlk ve Orta Okulu burada okuduktan sonra İstanbul Kuleli As. Lisesi'ne girdi. Burayı bitirdikten sonra tahsiline Ankara'da Kara Harbokulu'nda devam etti. Bu süreç içerisinde 21. Mayıs 1963 tarihinde Albay Talat Aydemir'in ihtilal girişimine katıldı. Başarısız olan hareket sonrasında tutuklanarak idamla yargılandı ve sonrasında beş sene ağır hapis cezası ile cezalandırıldı. Çeşitli tutuk evlerinde yattıktan sonra Ağustos 1966 tarihinde tahliye oldu.
Başta TRT olmak üzere çe
Sonuç olarak bu kitap bizleri ve çocuklarımızı "bilgilendirmek"le kalmamakta, Anadolu'nun unutulmuş, kaybolup gitmiş ve binyıllarca sonra kâh İtalyan, kâh Ruslardan oluşan Batılılar tarafından bize para karşılığı sürekli pazarlanan bu yerli Anadolu ürününü, Anadolu'ya tekrar tanıtmaya çalışmaktadır. Önemsizmiş gibi gözüken bu mücadele, kültür sömürüsüne karşı verdiğimiz çabaların çok önemli ve güncel bir parçasıdır. Bu çabayı övecek söz bulamıyorum. İnanın bu faaliyet, çalınan bazı Anadolu kökenli arkeoloj
Toplam 128 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.