*Abdullah Gegiç: ´´İstanbul ile Boğazı gör ve öl´´ derim. *Josef ´´Jupp´´ Derwall: ´´Güzel bir zamandı geçen....Ne yazık ki, kısacıktı. Ama dolu dolu yaşandı...Teşekkürler Sevgili İstanbul....´´ *Karl Heinz Felkamp: ´´Türklük kokan yerlerin korunmasını istiyorum. Çiçek Pasajı, Sultanahmet gibi yerler. Değiştirmek isteyen, İstanbul´un kalbine müdahale etmiş olur.´´ *Mircea Lucescu: ´´Bizim için İstanbul´a gelebilmek bir ütopyaydı. Türkiye´ye gelebilmek için insanlar çok şeylerini verebilirlerdi. Kapalı Ça

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul'u konu alan pek çok yayın arasında, dünyanın incisi durumundaki İstanbul'umuzun manzara noktalarını konu alan özel bir çalışma yayınlıyor. Daha önce kent rehberlerinde rastalamış olabileceğiniz ama bir "manzara terası" gözüyle bakmadığımız yerleri tanıtıyoruz bu kitapta. Yapılan etütlere göre İstanbul, manzara noktaları bakımından yüzde 95 oranına ulaşabilmiş dünyada tek kenttir. Elinizdeki kitapta, uluslararası kabul görmüş kriterlere dayanarak İstanbul'da tespit e

Sait Faik köken olarak İstanbullu değildir ama Emirgan´ın çınarından heyecanlanacak kadar kendini İstanbullu hisseder. Anadolu Hisarı´ndaki servilerin rüzgarın esmesiyle çıkardığı musikiye benzeyen sesi başka bir yerde duyamayacağının farkındadır. Kandilli sırtlarındaki evlerin alev alev yanan camlarında güneşin batışını seyretmek ,Galata Köprüsü´nden Üsküdar´ın ışıklarına dalıp gitmek,Tepebaşı´ndaki kanepelere oturup ´can kadar,canan kadar´ değerli Haliç´e bakmak birçok İstanbullunun günlük telaşlar içinde

Ahmet Midhat Efendi´nin romanlarında İstanbul, ağırlıklı olarak yer alan en önemli mekândır. Araştırmacı ve meraklı bir kişiliğe sahip olan Efendi, pek çok romanında okuyucuları XIX. yüzyıl İstanbul´unun hayal bile edemeyecekleri mekânlarında dolaştırır. Batı ve Doğu medeniyetleri arasında bir köprü kurmaya çalışan Ahmet Midhat Efendi, Tanpınar´ın ifade ettiği gibi ´´bir medeniyet krizi´´ ile doğan modern Türk edebiyatının ilk romancısıdır ve İstanbul da bu ´´medeniyet krizi´´ ne ilk ve en çok sahne olan şe

Çoculluğu İstanbul´da Boğaz semtlerinde geçen Abdülhak Şinasi Hisar, ´´Boğaziçi Medeniyeti´´ olarak tanımladığı bir yaşam biçiminin unutulup gitmasine mâni olmak istemiş ve eserlerinde devrinin İstanbul ve bilhassa Boğaziçi hayatını tüm husûsiyetleriyle ve bir nakkaş hassasiyetiyle ince ince işlemiştir. Abdülhak Şinasi Hisar´ın İstanbul´u adını taşıyan bu kitapta İstanbul´a ve Boğaziçi´ne Abdülhak Şinasi Hisar´ın penceresinden bakılarak Tarihte Boğaziçi, Edebiyatta Boğaziçi, Boğaziçi´nde Hayat, Boğaziçi´nde

Eserlerinde eski İstanbul´un günlük hayatını bütün ayrıntılarıyla anlatan Ahmet Rasim, keskin zekası, uyanık gözlemciliği ve neşeli üslubuyla devrin diğer tanıklarından farklı bir yere sahiptir. Onun ömrünün neredeyse tamamını geçirdiği İstanbul´u anlattığı eserlerinde hamam tellakları, kabadayılar, mektep hocaları, dadılar, bekçiler, şıklar, hafif meşrep kadınlar, mubassırlar, hocalar, talebeler, seyyar satıcılar, edebiyatçılar, meddahlar, musikişinaslar...... kadın ve erkek hemen her yaştan, dinden mezhep

Türk Kitap Medeniyeti, Türklerin kitapla olan serüvenini konu alan yazı ve söyleşilerden oluşuyor. Orta Asya´da Uygur Türkleri ile başlayan bu süreç, Selçuk ve Osmanlı saraylarında estetik zirveye ulaşmaktadır. Turkish Book Civilization is made up of articles and interviews concerning the history of Turkısh book-making. Arts of Turkısh book-making have started in Central Asia with the Uighur Turks and reached the aesthetical top during the Seljhuk and Ottoman reings. (arka kapak)

"Alparslan Babaoğlu geleneksel sanatlarımızdan katı ile ebruyu birleştirmiş ve uyguladığı yeni teknik ile ebru sanatına figürü ve perspektifi katmıştır. "Ebru istanbul" adlı kitapta, sanatçının İstanbul´u konu alan eserleri bir araya getirilmiştir." "Alparslan Babaoğlu has brought together teh Turkish traditions of ebru and stenciling and with a new techniques he has added figures and perspectives to ebru Ebrû İstanbul is a collection of his works which have the theme of İstanbul."

Türk Yazarların Gözüyle Dünya Kentleri´nde, Evliya Çelebi´den Ahmet Hamdi Tanpınar´a, Ahmet Haşim´den Çetin Altan´a,Hasan Ali Yücel´den Şavkar Altınel´e uzanan bir çizgide,yaklaşık dört yüz yıllık bir süre içerisinde,dünyanın muhtelif kentlerinin ´bizim´yazarlarımız tarafından nasıl algılandığını; önce Osmanlı´nın, arkasından Türkiye Cumhuriyeti´nin sınırları dışındaki hayat tarzlarının ve bu hayat tarzlarını meydana getiren zihniyetlerin,ne türden yadırgayışlara ve kıyaslamalara yol açtığını ortaya koymaya

Eski İstanbul´un sivil mimarisi dünyanın gelip geçiciliğine vurgu yapan bir anlayışın ürünüydü. Yine de eski İstanbul´un mimari açıdan korunamadığı yönündeki kanı, bu şehre karşı yapılmış bir haksızlıktır. Elinizdeki Eskimeyen İstanbul adlı eser de, bu tezi kanıtlar nitelikte bir çalışmadır. (arka kapak)

Çolpan, İstanbul'un masalsı denizinde kulaç atarken, kâh geçmişten kâh günümüzden sahifeleri minyatür'ce anlatarak, bizi tarihi bir yolculuğa çıkarıyor... Bu yolculukta, İstanbul'u İstanbul kılan bütün güzellikler resm-i geçit yapıyor; hafızamızın huzurunda arz-ı endam ediyor... Ve Osmanlı İstanbul'unu var eden kültür, gürül gürül akıyor Çolpan'ın minyatür bahçelerinde...

İstanbul Büyükşehir Belediyesi öğrenen bir organizasyondur, bu süreçte bilgi ve aksiyon birbirinin mitemmimidir. Bilgiye yapılan yatırım şehre verilen hizmet ile eş anlamlıdır. Elinizdeki kitap bir projenin parçasıdır. Yahya Kemal, Türk şiirinin nirengi noktalarından biridir. Türk şiiri yüzyıllardır gürül gürül akan bir ırmak gibidir. Tanzimat'tan sonra yeni bir dönem başlar. Bu bir anlamda yeni bir oluşumun başlangıcıdır. Bu oluşumun kendi şiir geleneğimiz içinde kalmasını sağlayan ve yenileşiren, olgunla

Kâtip Çelebi'nin 400. doğum yıl dönümü kutlamaları kapsamında gerçekleştirilen faaliyetler ana başlıklar altında şunlardır: - Pîrî Reis'ten Kâtip Çelebi'ye Osmanlı'nın Dünyaya Bakış Sergisi - Uluslararası Kâtip Çelebi Sempozyumu - Kâtip Çelebi Belgeseli - Kâtip Çelebi Prestij Kitabı - Yurt Dışı Etkinlikleri

İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak, 2010 Avrupa Kültür Başkenti seçilen İstanbul´u dünya entellektüelleri için bir çekim merkezi haline getirmek amacıyla bir dizi etkinliğe imza attık. Bu etkinliklerden biri de ´Arzın merkezinde Buluşmalar´ adlı toplantılar dizisiydi. Doğu Roma İmparatorluğu döneminde İstanbul´un sakinleri, Sultanahmette Yerebatan Sarnıcı´nın hemen yanında bulunan Million Taşı´nı dünyanın merkezi kabul ederlerdi. Biz de bu inanca gönderme yaparak, söz konusu toplantıların adını ´Arzın Me

Sunuş / Forward Kadir Topbaş Bağrı Yanık Aşık The Heartstick Lover İskender Pala Lale ve İstanbul The Tuip and İstanbul Çelik Gülersoy İstanbul Lalesi İstanbul Lalesi Turhan Baytop Lale´ye Dair About the Tulip Ahmet Hamdi Tanpınar Çiçekleri Tenkit A Criticism of Flowers Refik Halit Karay Lale The Tulip İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu Türk Sanatında Çiçekler ve Buketler Flowers and Bouquets in Turkish Art Süheyl Ünver XVIII. Asırda Lale The Tulip in the 18th Century Ekrem Hakkı Ayverdi Damat İbrahim Paşa

Yazarlar : Beşir Ayvazoğlu, Cem Yavuz, Emin Nedret İşli, Resul Halil Bingöl , Selahattin Özpalabıyıklar, Yusuf Çağlar 18 Temmuz 1928´de Alay Köşkü önünde çekilen ve İstanbul´un Meşhur Edebiyatçılarını bir araya getiren hatıra-i cemiyet fotoğrafından 80 yıl sonra, 60. Frankfurt Kitap Fuarı´nda ´Bütün Renkleriyle Türkiye´ üst başlığı altında 15-19 Ekim 2008 tarihinde gerçekleştirilen sergi görülmeye değerdi doğrusu. Kültür Bakanlığı´nın uhdesinde hazırlanan bu sergi sayesinde ilk kez Tanzimat, Meşrutiyet ve