Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 106 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4
Hıristiyanlığın doğuşu, gelişimi ve bu süreç içinde etkisi altında kaldığı inanç ve düşünsel paradigmalar, ‘hareketin' başladığı zamandan bu güne kadar belirsizliklerini korumaktadır. Bu eser, ‘Helenistik-Yahudiliğin' ve onun en önemli temsilcisi İskenderiyeli Philo'nun (MÖ. 25/20 -MS. 50), Hıristiyanlık ismini alacak ‘hareketin', oluşum ve gelişim çizgisindeki etkisini göstermeye çalışmaktadır. Eser, başlangıçta küçük bir Yahudi mezhebi olarak ortaya çıkan Hıristiyanlığın, Kutsal Kitab'ın alegorik yorumla
Muhafazakar Demokrasi teriminin kimi açmazlarına rağmen, "Muhafazakarlık" Türk siyasetinin belirleyici unsuru olmaya devam etmektedir. Türkiye'de demokrasiye geçildiği günden bu yana muhafazakar partiler iktidarın en güçlü adayı olmuşlardır. O nedenle, Türk toplumunda derin ve geniş bir karşılığı olan muhafazakarlığın siyasal-toplumsal ilkelerini ortaya koyabilen ve bunu kurumsallaştırmayı başarabilen bir siyasal oluşum, Türk demokrasisinin ve siyasal yaşamının daha sağlıklı hale getirilmesinde önemli katkı
İslam alemi, son yıllarda tarihinin en zor dönemlerinden birini yaşamaktadır. Filistin yarım asırdan fazladır işgal ve zulüm altında inlemektedir. Afganistan, Sovyetler Birliği'nin işgalinden sonra bir daha istikrar bulamadı ve bu coğrafyada kan sürekli akmaya devam etti. Irak, Suriye, Yemen, Somali, Libya ve Nijerya etnik ve mezhebi ayrılıklar üzerinden yürütülen kardeş kavgalarına sahne olmaktadır. Arakan'da, Doğu Türkistan'da, Çeçenistan'da ve daha birçok bölgede Müslümanlara yönelik zulüm ve baskılar da
İçinde yaşamakta olduğumuz dünyanın herkes için eşit derecede yaşanabilir bir hale gelmesi başka şeylerin yanı sıra onda yaşayanların birbirlerini daha iyi tanımalarına bağlıdır. Özellikle aralarında uzun ve rekabete dayalı tarihsel ilişkilerin bulunduğu toplumların buna daha çok ihtiyaçları vardır. Zira rekabete dayalı düşmanca ilişkiler başkaları hakkında gerçeğe dayanmayan hayalî kurgusal ve büyük oranda çarpıtılmış bir imajın üretilmesine sebep olur. Bu tür imaj üretiminin bilinen en iyi örneklerinden b
İçinde yaşamakta olduğumuz dünyanın herkes için eşit derecede yaşanabilir bir hale gelmesi, başka şeylerin yanı sıra, onda yaşayanların birbirlerini daha iyi tanımalarına bağlıdır. Özellikle, aralarında uzun ve rekabete dayalı tarihsel ilişkilerin bulunduğu toplumların buna daha çok ihtiyaçları vardır. Zira rekabete dayalı düşmanca ilişkiler, başkaları hakkında gerçeğe dayanmayan, hayalî, kurgusal ve büyük oranda çarpıtılmış bir imajın üretilmesine sebep olur. Bu tür imaj üretiminin bilinen en iyi örnekleri
Tükendi
Barnabas İncili, hakkında bir sürü spekülasyon ve komplo teorisi geliştirilen bir metindir. Metnin biri İspanyolca, diğeri İtalyanca olmak üzere bilinen iki elyazması kopyası varken, 1980'lerde buna öncelikle Türkiye'de, daha sonra İsrail'de bulunduğu iddia edilen diğer nüshalar eklenir. Bir de ilave olarak, Türkçe'de Kıbrıs Kumranı çevirisi diye bir metin dolaşmaktadır. Bu metinlerin birbirlerinin aynısı olup olmadıklarından, metinlerin otantikliğine kadar birçok husus tartışma konusu olmuştur. Barnabas İn
Bu kitabın konusu ve amacı bir din felsefesi yapmak değildir. Burada üzerinde durmak istediğimiz şey, din felsefesi denen disiplini tanıtmaktır. Dolayısıyla akla gelebilecek şu ilk sorulara cevap aramaktır: Din felsefesi nedir? Ayrı otonom bir disiplin midir? Ayrı bir disiplin ise, doğrudan felsefî bir disiplin mi yoksa dinî bir disiplin midir? Din felsefesinin kendine has bir metodu var mıdır? Din felsefesi konusunda farklı anlayışlar var mıdır? Varsa, bunlar nelerdir? Dinler tarihi, din sosyolojisi, din
Çin, insanlığın en eski medeniyet havzalarından birini oluşturduğu gibi Türk tarihinin geçmişinin anlaşılmasında da önemli bir yere sahiptir. Bu özelliklerine rağmen ülkemizde Çin hakkında Türkçe telif çalışmaların yapılması bir yana, -son zamanlarda, yayımlanan bir takım çeviri kaynaklara rağmen-, ister siyasi, kültürel isterse de düşünsel tarihine dair olsun yeterli sayıda kaynağın bulunduğu bile söylenemez. Bu sahaya mütevazi bir katkı olmayı hedefleyen elinizdeki eserde, Klasik Çin Düşünce Tarihi olarak
Genel felsefe tarihinde olduğu gibi İslam felsefesi tarihinde her filozof, ayrı bir düşünce zenginliğidir. Felsefenin ayrıcalığı ve zihni yükseltici işlevi, benzer gibi görünen düşüncelerin içinden farklılıkları ortaya çıkardığı görülmektedir. İlk bakışta sıradan bir okuyucu için tekrarlar olarak algılanabilecek olan felsefe tarihi; sistemli ve titiz bir okuyucunun zihninde önceki düşüncelerden etkilenmesi ve sonraki düşünceleri doğurması bağlamında tüm ayrıcalığıyla belirginleşebilmektedir. Her düşünce ve
382 yılında Roma İmparatorluğunun Kommagene eyaletinin Germanekiea (Maraş) kentinde doğan Nestorius, dönemin iki büyük ekolünden biri olan Antakya İlahiyat Okulu'nda eğitim gördü. Buradan mezun olduktan sonra Antakya merkezde bulunan bir kilisede din adamı olarak göreve başladı. Üstün zekası ve insanları etkileyen hitâbet gücüyle İmparatorun da dikkatini çekti. Ölen İstanbul Patriği Sisinyos'un yerine 10 Nisan 428 yılında İmparator 2. Theodosius tarafından yeni patrik olarak atandı. Bundan sonra Nestorius
"Danimarka özelinde Avrupa'da İslam ve Müslümanları" konu edinen bu kitapta göç sosyolojinin temel kavram ve kuramları çerçevesinde öncelikle Avrupa ile İslam Dünyası arasında tarihsel süreçte meydana gelen ilişkilerin sosyolojik bağlamı ele alındıktan sonra, günümüzde Danimarka'da yaşayan Müslümanların demografik ve sosyokültürel durumu analiz edilmektedir. Müslüman olmayan toplumda Müslüman olmanın yol açtığı sorunlar genç kuşaklar örnekleminde incelendikten sonra İslam'a giren Danimarkalılar ve son yılla
Tövbe konusu Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam dinlerinin en önemli hususiyetlerinden biridir. Çünkü bu dinlere göre tövbe, insanı günahtan kurtarmakta ve onun Tanrı ile bozulmuş olan ilişkilerini onarmaktadır. Tövbe; herşeyden önce insanı, günahkârlığını kabul ve itiraf etmeye götüren bir vasıtadır. Günahkarlığını itiraf eden insan, günahı bir daha tekrarlamamak azmiyle terk etmekte ve bağışlanmak amacıyla Tanrı'dan af dilemektedir. Bunun ardından da o, işlemiş olduğu hata ve kötülükleri değişik kefaret v
Çevirisini yaptığımız Tenkîhu'l-ebhâs li'l-mileli's-selâs [Üç Dinin Araştırmalarının Düzenlenmesi] adını taşıyan bu eser, Yahudi filozofu İbn Kemmûne'ye aittir. On üçüncü yüzyılın önemli filozoflarından biri olan yazar, İlhanlılar döneminde Bağdat'ta yaşamıştır. İslam felsefesi tarihinde İşrakî gelenek içerisinde sayılan İbn Kemmûne, İbn Sina ve Sühreverdî'nin eserlerine şerhler yazmış; Gazali ve Fahreddin er-Râzi gibi müslüman âlimlerden çok etkilenmiş; Nâsırüddin et-Tûsî ve Necmüddin el-Kâtibî gibi dönemi
Kristensen, yalnızca Anglo-Sakson dünyada değil fakat Hollanda ve İskandinavya ülkeleri hariç hemen hemen bütün dünyada bilinmeyen biridir. Buna rağmen, onun son elli yılın, yalnızca din sahasındaki en orijinal ve en anlayışlı âlimlerden biri olduğunu değil fakat aynı zamanda, en büyük değilse bile, en büyük din fenomenologlarından biri olduğunu da söyleme hususunda herhangi bir tereddüt göstermem. Gerçekte ben, Din konusuna yaklaşımım itibariyle öğretmenim ve arkadaşım Kristensen'den önemli ölçüde ayrılmış
Gerçek Hıristiyanlığı ihya ettikleri iddiasıyla ortaya çıkan hareketlerden biri ve belki de en ilginci, Joseph Smith'in 19. yüzyılın ilk yarısında Kuzey Amerika'da kurmuş olduğu ''Mesih İsa'nın Son Gün Azizleri Kilisesi''dir. Aynı zamanda ''Mormonlar Kilisesi'' olarak da adlandırılan bu hareket, bir yandan İsrail kabilelerini bir araya toplama ve Siyon'u yeniden canlandırma gibi Yahudi söylemlerini, diğer yandan da İsa'nın kurtarıcılığı ve tanrılığı gibi Hıristiyanlığa özgü kavram ve söylemleri bir araya ge
Müslüman coğrafyada devam eden mezhepsel çatışmalar elinizdeki eserin vücuda gelmesinin en önemli müsebbibidir. Müslümanların ciddi olarak enerjilerini boşa harcayan mezhep krizleri ve çatışmaları, farklı dini anlayış ve ayrıca ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal nedenlerden kaynaklanmaktadır. Bu kitap, düşünsel anlamda "mezhep" olgusunun tarihsel ve aktüel algılanışı ve krizi üzerinde analiz yaparken, kendi sorunlarımız üzerine odaklanma hassasiyetini öne çıkarmak istemektedir. Elinizdeki kitap, alanlarınd
Elinizdeki derleme Kur’an’da yer alan iki dini grubu dile getiren kavramlarla alakalı, çoğunluğu oryantalist kökenli olan, çalışmaları bir araya getirme çabasıdır. Bu kavramlardan birincisi hanif, ikincisi ise Kur’an’da Hıristiyanları ifade etmek için kullanıldığı kabul edilen nasârâ. Kur’an’da, -tekil ve çoğul olarak- on iki farklı yerde geçen hanif kelimesi belki de, Kur’an’ın en tartışmalı kavramlarından biridir. Kur’an’daki Haniflikten maksat, insanların tabiatlarının kendisine uygun olarak yaratıldıkla
Modern toplumsal ve siyasal tarihimizin bu en kritik ve sarsıcı olayının, uyarıcı/uyandırıcı ve ikaz edici sonuçları bulunmaktadır. Bu nedenle anlama çabaları tüm yoğunluğuyla sürmekte, devlet-toplum-din ilişkileri olmak üzere cemaat, bireysellik, sivil dinî hareketler, güven, İslam ve vatan kavramı, din eğitim ve öğretimi konuları yoğun biçimde tartışılmaktadır. Hemen tüm toplum kesimleri kendi dünya görüşleri ve duyarlılıkları doğrultusunda konuyu anlamaya çalışmaktadır. Ancak herkesten önce ve her şeyden
İnsanların kendi dinleri dışındaki dinlerle ilgilenmelerinin tarihi doğuda ve batıda binlerce yıllık bir geçmişe sahip olsa da, modern anlamda bilimsel bir disiplin olarak dinler tarihinin başlangıcı genellikle, on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında Max Müller‘in 18 Şubat 1870 Royal Institute'de verdiği ve daha sonra 1873 yılında Introduction to the Science of Religion adıyla yayınlanan konferansı kabul edilir. Bu ve takip eden dönemler boyunca dinler tarihi, teolojinin ve diğer bilim dallarının (Antropolo
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 106 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4