Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 103 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4
"Tahtadan kılıç, tahtadan kaşık-kepçe yapar; onunla geçinirdi. Yaptığı ilk kılıcın kabzasına şu sözleri yazmıştı: Yoklar doymadığında, varlar ağlamıyor ise, dünya tez yıkılır." "Niyeti güzel olanın, çevresinde diken olmaz. Urumeli toprağına gidecek dervişimiz, Tanrı ışığında apaydın arınmış olmalı ki arındırabilsin; yanılgılardan bunalmış olmamalı ki açacağı yollarda güvenle yürünebilsin. Bir vakitler şamanlar, Budacı rahipler, ötekiler, şunlar-bunlar uğraştı durdu. Kardaşlık olsun, barış yolunda yürünsü
Tükendi
1980´lerde Türk diplomatlarına saldırılarla sesini duyuran Ermeni etnik terörü, 1990´larda Azerbaycan´a yöneldi ve Nahcıvan üzerinde çözümsüzlüğe ulaştı. İnsani etiğe ulaşılması için küresel çırpınışlarla açılan yeni binyılın başında "Ermeni Sorunu" bu kez nefreti "siyasallaştırarak", uluslararası platformlarda kendine yer aradı ve nihayet ABD Kongresi´nin gündemine giriverdi. Kimilerinin yorumuna göre sosyo-psikolojik dokusu ağır basan bir victimization (kurbanlaşma) kompleksi ile davanın sahipleri "jenosi
Tükendi
HURMALIĞIN AKDOĞANI Yesili Hoca Ahmed üçlemesinin ikinci kitabıdır. Bizim kılıcımız kesmek için değil, kesen kılıca; Kesme demek içindir. Korkutmak için değil, korkutan kılıca; Korkutma demek içindir. Korkudan kaçılır, sevilmeyenden de.. Ancak sevilene koşulur. Tanrı sevgidir, sevmektir. Sevmek yücelmektir; Tanrıya ulaşan en kısa yoldur. Allahı seviniz; ruhunuzun arındığını, bedeninizin sükuna kavuştuğunu göreceksiniz. ....... Kendini günahlı sanan herkese kapılarımı açıyorum. Bütün umutsuzları çağırıyoru
Tükendi
SESLER ve IŞIKLAR, Yesili Hoca Ahmed üçlemesinin birinci kitabıdır. Nehir Roman türünün büyük ustası Mustafa Necati SEPETÇİOĞLU; Son eserim, En büyük eserim dediği bu üçlemesinde, milletimizin çalkantılara kapıldığı bir dönemde tarihten gelen ibret ve ikazları bugüne taşıma görevini üstlenmişcesine roman kahramanları aracılığıyla Türk Milletinin fertlerine seslenmektedir: . Ondan sonra Oğuz Han konuştu. Doğrudan doğruya torun Kayıbeğe söylüyordu; Arslan Beğ de, Uluğ Türük de tanık idiler. Söyledikleri son
Tükendi
"Sepetçioğlu, Selçukluların kuruluşundan başlayıp İstanbul'un fethine kadar olan süreci anlatan romanlarda Türk Birliğinin sağlanması hususunda sosyal, kültürel ve tarihsel değerlendirmelerde bulunur. Romanların isimleri birer sembolün adı olarak karşımıza çıkar. Kilit romanı Anadolu kapılarının Türklere yarım açılışını, Anahtar romanı ise yerleşik hayata geçişinin sembolüdür. Kapı, Konak, Çatı ise Selçuklu Devleti'nin kuruluşunu tamamlatır. Dünkü Türkiye Dizisi; Kilit, Anahtar, Kapı, Konak, Çatı, Üçler Y
Tükendi
Ak toprağın bağrında o görkemli hayatın anıları kalmıştı yalnız. Zaman hasretti zaferlere. Bir vurdumduymazlık, bencillik ve soysuzluk duygusu sarmıştı ortalığı. Manâya uzak beyinler yalnız maddeye açıyordu kollarını. Benlikteki öz, yürekteki köz gitmişti. "Türküm" diyen söz de gitmişti neredeyse. Ipıssızdı yüce ülkülerin koyağı... Ve onlar geldiler mavi türküleri ile, kutlu ülküleri ile. Bir avuçtular önceleri. Durmadan, dinlenmeden, yılmadan çalıştılar ülküleri için. Ve, milyon oldular şimdi. Bir kızıl
Tükendi
"Tanrım!. Senden Sana ulaşacak sesi istedim hep.. O bir tek sesi yaratma gücünü, istedim. Sen, Sana ulaşacak bir yolu verdin.. bu, ipi; boynuma yağlı bir kement olarak inecek.. az sonra, ne ses, ne nefes! Yeryüzü yine öyle, ben gelmeden önce nasılsa yine öyle.. evet öyle sessiz nefessiz kalacak. Sana bir ipte değil, seste gelmeliydim ben.. seslerde; bir umman sessizliğinde ısınmış seslerde... Yazık! Emir Timur'un pençesindeki dünya gibiyim; ses yok, soluk yok... daha mı güzel sanki? Bu davul Ardaşir için;
Tükendi
... Kırım, 1071 yılından bu yana, Batı Türkü'ne yurd olmuş bir toprak gibi, tıpkı öyle bir vatan iken, nasıl bir kahpe kadere sürüklendiğini, nasıl bir kanlı kıskacın sinsi hesaplarında yıldan yıla kıstırılıp, yok edildiğini kör gözlerin bile rahatça okuyabileceği iri harflerde yazılmış bir hazin belge olarak gönül acımızdır. Sadece bizim değil, eğer bir parçacık utanması var ise, hümanizm adına mangalda kül bırakmayan yazar çizerlerin, Uluslararası Af Örgütlerine kapılanmış profesörlerin, Rozenbergler'den
Tükendi
Bu kitabımda, bizzat vâkıf olduğum ve içinde yaşadığım olayları yazdım. Bu olaylar, yaklaşık 35 yıla yakın zamandan beri hep ülkemizin gündemini oluşturmakta ve kötü niyetliler tarafından istismar edilmektedir. Uzun yıllar, üzülerek takip ettim ki; bu olayları, hep o olayların sanığı, durumundaki insanlar yazıp çizdiler ve konuştular. Halk da, başka anlatan olmayınca, onlara inandı ve hak verdi. Oysa onlar o olayları yapanlardı. Bu nedenle bir de bizim gözümüzle, yani polis gözü ile olayları anlatalım ve
Tükendi
Yıl 1943... İran... Kaşkaylar denen bir Türk aşireti var İranda. Sayıları dört yüz bindir. Kışları Basra Körfezi kuzeylerinde, yazları Elburz Dağlarında olur yaylakları. Bu roman onları anlatmaktadır Alper AKSOY *** "Kutlu Töre, Nihal ATSIZ'ın Bozkurtlar romanının 20. yüzyıl versiyonu adeta. Kaşkay Aşireti'nin töre uğruna verdiği soylu mücadelenin destanı. Kaşka
Tükendi
Mademki insanı anlatıyoruz, öyle ise Onun mutluluğu için yazacağız; bu da, çirkinde bile var olabilen güzelliği aramak uğruna nice bir ömrü harcamak demek olacaktır. San´at adamının çok zor olan görevi de zaten burada başlar. Hayat ile ömür arasındaki bağların oluşturduğu hem birbirinden ayrı hem içiçeleşmiş bir hürriyet bizim aradığımız mutluluğu meydana getirebilir mi? Bu soru, bize, insanın dünü, bugünü, yarını ile birlikte ölüm sonrası dünyasını da bir arada düşünmek mecburiyetini yüklüyor. İyinin, doğ
Tükendi
"... Bir takım değerleri temsil ettiğini kabullendiğimiz ama genellikle muğlak kalan bu sebeple tartışması yıllarca dinmeyen kavramları düşünmeli, anlamalı, yeniden kurmalı..." "... Şrfan; sıradan ve cahil fertlere dahi o tam denge duruşunu kazandıran, ferdi değil geleneksel olan büyük akıl, toplumsal akıl mı?.." Elinizdeki eser, aslında yazarının zihninde kurmaya, yahut yakalamaya çalıştığı bir Türk Aklını tespit gayretinin ön ürünüdür. Kısmetse devam edecektir. Ancak yazar, bu konuyu anlatmanın , bir ka
Tükendi
"Paşanın davranışı..? Bilmiyorum, bana ters geliyor. Diyor ki; Hıristiyanlar da bizim yurddaşlarımızdır, aman incinmesinler...kırılmasınlar, buruncukları kanamasın! Yarın Ahiret'te sorulursaymış ki kilise de benim bir ayrı evimdir, bu papazlar da din adamıdır; ilahi düzeni savunurlar, neden onları tedirgin edersin, veya ettin? Üstelik canları malları sana emanet edilmişti, neden gözetmedin? Kıyamet Günü böyle sorularla karşılaşınca cevap veremez imiş... Eh, padişah da yüz yıl önce neredeyse... Hoş tutulsunl
Tükendi
Girne piskoposu: "1600 yılı başlarında bir kutsal başpiskoposumuzun Savoy Dükü Şarl Emanuel'e başvurusunu hatırlayacağınızı biliyorum" dedi, kimseyi kınamadan, suçlamadan; sesi sadece bir unutulmuşu hatırlatmanın hazzını yaşıyordu; "İstediğimiz şu idi. Noel gecesi biz uyanık oluruz. Türkler uykudadır. Biz Tanrı'ya şükür duası yapıyor iken dinsiz türkler horulduyordur. Kıbrıs'ta Hıristiyanlar o gece ansızın bastırır, Türkleri çoluğuyla çocuğuyla kesip yok edebilirler. Biz dinsiz Türkleri keserken Savoy Dükü
Tükendi
"Bakarsın bu yol Kıbrıs'ı Türkiye'ye götürür" dedi Arslan Bey yılgınlık göstermeden. Yüzünün yakınında dolanan bir inatçı arıyı sinirli el hareketleriyle kovdu o sırada. Şık Mehmed Bey ağzı açık kalmış baktı o söze: "Nasıl olur? İmkansız!" "Olur..niye olmasın? Olur! Bu Rumların şamatacılığı, şirretliği, yalancılığı, yaygarası... Adına ne dersen de, bir gün öyle bir hal alır ki İngiltere'nin de dehşetli başı ağrır; dikkat edersen Kıbrıs'ta Rumu dengelemek için Türkü kullanıyor. Huyudur çünki... Başı ağ
Tükendi
... Bence önemli olan Çanakkaleye gelenlerin gelmesi değildir. Onlar, nasıl olsa geleceklerdi. 1071 Ağustosundan beri gelmeği her fırsatta denediler. Çanakkale´ye, 1914 ile birlikte geldiler. Önemli olan onları Çanakkale´de durduran ruh idi. İşte bu, o ruhun destanıdır. Olayları ve tarih sıralamasını romana uygun değişmelerle, bazen ayrı zamanları aynı zaman diliminde; bazan aynı zaman dilimindekileri ayrı ayrı zamanlara aktararak yazdı isem, sebebi budur... (Önsöz´den)
Tükendi
... Ve Çanakkele Üçlemesi, Dünki Türkiye Dizisinde yayınlanmış olan Selçuklu ve Osmanlı Üçlemelerinin bağlantısı olarak da Bugünki Tüirkiye Dizisi romanlarına köprülük edebilir diye düşünüyorum. Biliyorum ki bir kısım tarih yazarlarıyla pek sevgili eleştirmenler (!) birçok şey söyleyip hiçbir şey anlatmadan, ... Ve Çanakkale hakkında da yazacaklardır. Varsın yazsınlar. Çünki ben biliyorum ki, ... Ve Çanakkale´den önce bizim dillimizde yazılmış böyle bir roman yoktu.... şimdi var, Bu bile benim için bir şere
Tükendi
... Bence önemli olan Çanakkaleye gelenlerin gelmesi değildir. Onlar, nasıl olsa geleceklerdi. 1071 Ağustosundan beri gelmeği her fırsatta denediler. Çanakkale´ye, 1914 ile birlikte geldiler. Önemli olan onları Çanakkale´de durduran ruh idi. İşte bu, o ruhun destanıdır. Olayları ve tarih sıralamasını romana uygun değişmelerle, bazen ayrı zamanları aynı zaman diliminde; bazan aynı zaman dilimindekileri ayrı ayrı zamanlara aktararak yazdı isem, sebebi budur... (Önsöz´den)
Tükendi
Türk tarihinde, şifahi kültür geleneği sebebiyle fikir ve iman hayatıyla ilgili vesika azdır. Elinizdeki çalışma; Zekât(Han-ı yağma), domuz eti yemeyiş, zina yasağı, misafirperverlik, adalet anlayışı, ahlâk anlayışı, , bahislerinde son ve mükemmel din olan İslâmın getirdiği mesajlara paralel durmuş bir cemiyetin Tanrı inanışından söz ediyor. Bu çalışmadaki bakış açısı, eski Türk dininin mahiyetini anlama gayretlerine yeni bir metod olabilir. Zaten ilim; bilinenlere nispetle bilinmeyenleri aramak değil mid
Tükendi
Dil, tamamen tarihsel ve kültürel anlama kalıplarıdır. Aynı hükmü, din için de söylemek mümkün. Hatta dinde, dildeki gibi dolaylı olmayan bir varlık teorisi dahi bulunur. Dinlerin müminleri, o teori dışına çıkmayı küfür sayarlar. İyi dindarlar alternatif görüşlere kapalı olmayı da iman borcu bilirler. Aksi halde dinden çıkmak yani anlama paradigmasını kaybetmek tehlikesi vardır. Öznenin içinde bulunduğu toplumdaki sosyo-ekonomik faaliyetler, bunların ürettiği değerler, gelenekler, tarihi tecrübe, değer yar
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 103 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4