"Wall Street Journal'ın Avrupa baskısının yönetici editörü iken 1997'de Mandelbrot ile tanıştım. Bizi piyasaların nasıl işlediği konusunu tekrar gözden geçirmeye ikna etmek amacıyla Brüksel'deki ofisimize gelmişti. Uçuşan beyaz saçları, objektif ve kuvvetli inandırıcılığı, tartışmayı sevmesi ve konu dışına çıkmaya eğilimli olması gibi özellikleriyle daha ilk başta bende tipik bir çılgın bilim insanı izlenimi bırakmıştı. Gazeteyle ilgili düzenlenecek bir iş konferansını planlarken aklıma risk konusunda konu
Ülkemizin üç yanı denizlerle çevrili. Ama biz denizlerimizi ve denizlerde yaşayan canlıları ne kadar tanıyoruz, denizlerimize gereken özeni gösteriyor muyuz ve onlardan ne kadar yararlanıyoruz, denizlerimize zarar veriyor muyuz?
Dünyanın en büyük hayvanının da en küçük hayvanının da denizlerde yaşadığını biliyor musunuz? Ya deniz canlılarının nasıl beslendiğini, nasıl çoğaldığını, kaç yıl yaşadığını ve birbirleriyle nasıl bir ilişki içinde olduklarını? Kafadanbacaklılar diye bir deniz hayvanı olduğunu biliy
Sadece şiirleriyle değil şiir üzerine yazdıklarıyla da bir kuşağın en önemli şairlerinden Özdemir İnce'nin alanındaki en etkili kitaplarından Şiir ve Gerçeklik, yıllardır tekrar baskısı yapılan önemli bir klasik haline geldi. Şairin kim olduğuna, neler yazabileceğine, sağlıklı oluşması için nerelere bakması gerektiğine dair düşüncelerini ilk önce edebiyat dergilerinin hararetli ortamında demlendiren İnce'nin edebiyatı etkileyen görüşleri, sadece çağdaşları tarafından değil, seksenlerden bu yana her yeni kuş
Napoli'de, Yoksullar Hanı'ndayız; bir muktedirin, yaptığı yolsuzlukların kefareti için düşkünler adına inşa ettirdiği yerde... Çocuklarını büyüttükten sonra öğretmen eşiyle tekdüze bir hayat sürdüren Faslı bir üniversite profesörü, Napoli belediyesinin bir yazı yarışmasını kazanınca şehir hakkında bir kitap yazmak amacıyla İtalya'ya gelir. Daha ilk günden adeta çekildiği kentin belleği Yoksullar Hanı'nda tanıştığı, bir umacıyı andıran gizemli İhtiyar'la aralarında Binbir Gece Masalları'nı andıran bir öykü a
"...Hayal kırıklığı insanı öldürmüyor, yengecim! Yalnızca, yaşama azmimiz bir parça eksiliyor; başka bir şey olmuyor... Bir defa daha ayağa kalkana kadar, eskisi gibi gülmeye başlayana kadar, günlük işlerin hengâmesine tekrar dönene kadar, bir vakit bocalıyoruz. Sonra yara izi gibi bir şey kalıyor... Zamanla kabuk bağlıyor. Elin hep oraya gidiyor; kaşıyorsun... İnsanın, diliyle eksik dişini yoklamasına benziyor. Sonra kaşımamayı, yoklamamayı öğreniyorsun."
Mino'nun Siyah Gülü, bir dönem romanı. 12 Eylül da
"Tuğrul Tanyol, şairliği varoluş biçimi olarak gören ender şairlerden. Onun şiirinde yapı ve içerik bütünleşmesi imgesellik üzerinden şekillenmekle beraber hayatın kalp atışlarının aralıksız sürdüğünü de duyumsayabilirsiniz. Sıkı okur, hayatı ve imgeyi birbiri içine geçirerek çalıştığını bilir şairin. Yine de Tanyol'un günlük dil ile şiir dilini ayırt etme yeteneğini gösterdiğini vurgulamak gerekiyor. Şiirin özerk bir alan olduğunu kavramış ve şiir dilini sıradan dilden kopararak şiire, modern estetiğe daya
Küçük, tozlu bir köyün kenarında kocaman bir bağ varmış. Bu bağ çok bakımlıymış ve
içinde çeşit çeşit meyve ağaçları bulunuyormuş.
Bağ o kadar büyükmüş ve içinde o kadar çok ağaç varmış ki, bir ucundan bakıldığında öteki ucu
görünmüyormuş, dürbünle bakılsa bile görmek olanaksızmış. Bu bağda yan yana iki şeftali
ağacı varmış, biri ötekinden daha genç ve daha ufakmış. Büyük ağaç her yıl güzel, iri, pembe
şeftaliler verirmiş. Bu meyveler öyle güzelmişler ki insan yemeye kıyamazmış onları. Öbür,
küçük ağaçta he
Meraklı martı Yaprak, o gün yaşayacağı maceradan habersiz bir şekilde kahvaltı yapmak için şehrin güneyindeki ormana gitmişti. Bir de ne görsün? Çalışkan mı çalışkan üç kunduz! Yaprak hemen kunduzlarla tanıştı, arkadaş oldu. İsimleri Tomruk, Budak ve Kıymık olan bu üç kardeş, nehirde ne yapıyorlardı? Bu sorunun yanıtını arayan meraklı martı Yaprak'ın başına bakalım neler gelecek?
Çelik Hamit Annak'ın yazdığı ve resimlediği "Meraklı Martılar ve Çevremiz"
serisinin ikinci kitabı Şehrin Güneyi: Kunduzlar Çok
İklim değişikliği çok büyük ve ürkütücüdür; ne düşüneceğimizi, ne yapacağımızı kolay kolay bilemeyiz. Ama Belit adında küçük bir kızın bazı fikirleri var. . .
Değerli Anne Babalar ve Öğretmenler,
Bu kitap çocukların ELAKİN ve OMUTÜY sesleriyle yazılmış sözcükleri okuyabileceği şekilde
hazırlandı. Kitabın bir bölümünü siz okurken bir bölümünü de çocuklar okuyabilecek. Böylece
çocuklar, okumalarını geliştirip hızlandırabilecek, okunanı anlayabilecek ve okumaktan zevk
alacaklar. Ayrıca çocuklarla kitap üzerinde sohbet etme olanağı da bulacaksınız.
Bu öyküde Ela çiftliğe gidiyor ve orada kır yaşamını tanıyor. Yeni bir yaşam alanıyla karşılaşan
çocukların yaşayabilece
Gölge Oyunu'nun başkişisi Bram Stoker, en ünlü vampir Kont Drakula'nın yazarı. Ancak Gölge Oyunu, onun yeni evli bir genç olarak sokaklarında Karındeşen Jack'in dolaştığı, kulüplerinde Oscar Wilde'ın gösteriş yaptığı Victoria dönemi Londrası'na gelişiyle başlar. Stoker, İngiltere'nin en ünlü Shakespeare oyuncusu Henry Irving'in meşhur tiyatrosu Lyceum'un müdürü olunca, hevesle sürdürdüğü görevinde ve muhafazakâr bir toplumun standartlarına uymada gösterdiği başarıyla hayatının rotası değişir. Hayatı ve tutk
Annesiyle birlikte bir dağ kasabasına giden on iki yaşındaki Edgar, otelde kalan genç ve yakışıklı bir baronla arkadaş olur. Yakışıklı olduğu kadar çapkındır da bu baron ve Edgar'la arkadaşlık kurmasındaki amaç çocuğun annesiyle yakınlaşmaktır. Geçirdiği hastalıktan yeni kalkmış, ergenliğin eşiğindeki Edgar barona duyduğu hayranlıkla onun peşinden ayrılmaz, baron ise çocuğu amacına ulaşmasının önünde engel olarak görmeye başlamıştır. Bir süre sonra büyük bir sır paylaştıklarına inandığı bu iki yetişkinden k
Değerli Anne Babalar ve Öğretmenler,
Bu kitap çocukların ELAKİN, OMUTÜY ve ÖRIDSB sesleriyle yapılmış sözcükleri okuyabilecekleri şekilde hazırlandı. Metindeki siyahla yazılmış sözcükleri siz okurken kırmızıyla yazılmış bölümleri çocuklar okuyabilecek. Böylece çocuklar, okumalarını geliştirip hızlandırabilecek; okunanı anlayabilecek ve okumaktan zevk alacaklar. Ayrıca çocuklarla kitap üzerine sohbet etme olanağı da bulacaksınız.
Bu öyküde Ela, Kaan ve İlke ödev yapma sorunu yaşamaya başlıyorlar. Bu durum bi
Şehrin Kuzeyi
Kibar martı Lodos, bir gün gezmek için şehrin kuzeyindeki parka gitmişti.
Biraz dinlenmek için konduğu meşe ağacında, Sincap Fındık'la tanıştı.
Sincap Fındık, Lodos'a geridönüşümle elde ettiği güzel eşyaları gösterince
kibar martımız çok sevindi! Bunu hemen arkadaşlarıyla paylaşmaya karar
verdi. Martılar geridönüşüm sayesinde neler yapacak dersiniz?
Çelik Hamit Annak'ın yazdığı ve resimlediği "Meraklı Martılar ve Çevremiz"
serisinin birinci kitabı Şehrin Kuzeyi: Sincap Fındık Geridönüşümü Öğre
Amok Koşucusu, Stefan Zweig'ın yapıtlarının çoğunda olduğu gibi psikolojik bir temel üzerine
oturtulmuş etkileyici bir hikâye. Endonezya'dan Avrupa'ya giden bir gemide, kalabalık ve
kargaşadan sıkılan anlatıcı, kuytu bir köşede bir adamla karşılaşır. Ürkek ve çekingen tavırlı bu
adam da diğer yolculardan kaçıp oraya sığınmıştır. Avrupalı bir doktor olan ve yedi yıldır
Endonezya'nın küçük bir köyünde adeta sürgün hayatı yaşayarak doktorluk yapan bu adamın
orada tanıştığı ve ister istemez macerasına ortak old
Sıcacık bir kış öyküsü okumak ister misiniz? Evet, kış soğuk ama bu öykü öyle tatlı, öyle sıcak ki!
Kuzey Ormanları'nın Bilge Çam'ı, ormandaki bütün ağaçların sevdiği saydığı bir ağaçtır. Kış
yaklaşırken yapraklarının döküleceğini söyleyen Kestane Ağacı ise bu duruma çok üzülmektedir,
çünkü yaprakları dökülünce uykuya dalmakta, kışı hiç görememektedir. Bilge Çam, Kestane
Ağacı'na Kış başta olmak üzere bütün mevsimleri ve onların güzelliklerini anlatır. Neler
anlattığını siz de öğrenmek isterseniz sayfaları
"Sevgili okurlar, Katmandu'dan Meksika'ya adlı kitabımdan bu yana geçen bunca yılda, ‘yol sesi'
heyecanımda hiçbir azalma, eksilme olmadı. Bu kitaba aldığım insan ve sanat manzaralı
gezilerde, tercihimi toplumları tanımama olanak veren yolculuklardan yana yaptım. Evimde o
yolculuklara bu kez yazıyla çıkarken, yeryüzünün en müthiş, en korkunç, en harika ve en şaşılası yaratığının insan olduğunu bir kez daha gördüm.
Yeryüzü, bilmediğimiz, tanımadığımız, merak bile etmediğimiz, tanımaya pek de çalışmadığımız
t
Deniz Feneri Virginia Woolf Sia Kitap
Şurada burada görülen hafif bir esinti dışında öyle güzel bir sabahtı ki deniz ve gök sanki tek bir dokuydu, sanki yelkenler göğe yükselmiş ya da bulutlar denize dökülmüştü. Denizin iyice açıklarında bir geminin dumanı gökte genişçe kıvrılmış, orayı süsleyerek, bükülerek, döne döne kalmıştı, sanki hava incecik bir tüldü de nesneleri yakalıyor ve onları nazikçe içinde tutuyor, sa- dece usul usul bir o yana bir bu yana sallıyordu. Havanın çok güzel olduğu bazı günlerde g
Merhaba çocuklar...
Zozo bir zürafa. Hem küçük, hem sevimli, hem de çok şirin bir çocuk zürafa. Daha çocuk ama boyu çok
uzun.
Çünkü zürafalar uzun boylu, uzun boyunlu olurlar.
Zozo da tıpkı senin gibi, arkadaşların gibi oyun oynamayı, eğlenmeyi, gezip görmeyi çok seviyor. Bir de
çok meraklı olduğunu söylemeliyiz.
Meraklı, çünkü o kocaman bir ormanda yaşıyor.
Çocuk olduğu için de yaşadığı dünyayı tanımak, bilmek, anlamak istiyor. Ama Zozo'nun pek büyük bir
derdi var, ona nasıl çözüm bulacağını da bilemiyor.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.