"...çocuğun beyninde temel kavramlar anadille oluşur. Bu süreçte anadilin
kullanımını kısıtlar ya da pek çok kez yaptığınız gibi yasaklarsanız, algılamaktan,
düşünmekten yoksun kuşaklar yetiştirirsiniz. Dilin, yığınları toplum yapan,
insanları bir arada yaşatan en büyük etken olduğunu görmezden gelenler, başka
dillere tanımadıkları yaşama hakkını kendi dillerinden de esirgeyerek; o başka
dillere kurdukları tuzağa kendileri düşerler."
Oysa gerçek anavatanımız dilimizdir aslında. Ama günümüzde dilimiz saldırı
Stefan Zweig'ın başyapıtı sayılan Satranç, aynı zamanda onun ölümünden önce
tamamladığı son yapıtıdır. New York'tan Buenos Aires'e giden bir yolcu gemisinin
yolcuları arasında bulunan Dr. B. Naziler tarafından işkence görüp tutuklanmış,
tutukluluğu sırasında tesadüfen eline geçirdiği bir kitaptan satranç oynamayı
öğrenmiştir. Aynı gemide yolculuk eden dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic, Dr.
B.'nin ilgisini çeker; çekingen, eğitimsiz bir köylü olan Czentovic satrançta üstün bir
yeteneğe sahiptir ve henü
Size küçük mü küçük, tatlı mı tatlı, meraklı mı meraklı bir bulutun öyküsünü anlatacağız.
Bu küçük bulut, kocaman bulut ailesinin içinde kendine yer bulmaya çalışırmış. Bir
yandan da ne tür bir bulut olmak istediğine karar veremezmiş. Yağmur bulutu mu
olsaymış, fırtına bulutu mu, yoksa yağmur damlası olup yeryüzüne mi düşseymiş! Acaba
yeryüzündeki yaşam gökyüzündekinden daha mı güzelmiş ve acaba kime akıl
sorabilirmiş!
Sonunda yollara düşen Küçük Bulut Sirus'a siz de eşlik edip serüvenini paylaşmak is
Evli ve iki çocuklu Irene Wagner, varlıklı bir avukatın eşidir. Hizmetkârların ve dadıların
her işi gördüğü evinde geçirdiği tekdüze hayatın onu tatmin etmediğini bir davette genç
bir piyanistle karşılaşınca anlar. İdeal aile gibi görünseler de bu yüzeyin altında, sırlar,
tatminsizlikler, hatalı kararlar yatmaktadır. Kendisini olayların akışına bırakan Irene bu
piyanistle ilişkiye girer. Ancak umulmadık anda karşısına çıkan bir kadın, Irene'nin
hayatının gidişini değiştirecektir.
Zweig'ın bu kısa romanı evl
Tek başına yaşayan Bayan Gage, geçimini tahta pabuçları onararak sağlamaktadır. Bir
gün bir avukatlık bürosundan bir mektup alır ve uzun zamandır görüşmediği ağabeyinin
vefat ettiğini öğrenir.
Ağabeyi sahip olduğu her şeyi kızkardeşine bırakmıştır. Bayan Gage, hemen yola çıkar
ve ağabeyinin yaşadığı kasabaya gider. Ancak orada onu bir sürpriz beklemektedir.
Ağabeyinden kalanlar arasında bir de papağan vardır. Bu tuhaf papağan Bayan Gage'in
hayatını tamamıyla değiştirecektir.
Ünlü yazar Virginia Woolf'un çoc
Perde Arası
1941'de, yazarın ölümünden sonra yayımlanan Perde Arası, Woolf'un son romanı olmasının yanı sıra,
temelinde onun İkinci Dünya Savaşı'nın kızıştığı günlerde ağırlaşan depresyonundan izler taşıması
açısından da dikkat çekiyor. Tek bir günde, İngiliz taşrasındaki bir malikânede geçen romanda ve içine
yerleştirilmiş komedyada, İngiliz tarihiyle edebiyatının çeşitli dönemlerinden geçerek, hayatı gülünç ve
ciddi yanlarıyla bir bütün olarak görüyoruz. Ömrünün son yapıtında Virginia Woolf'un üslubu en u
Annesiyle birlikte bir derede yaşayan Küçük Kara Balık'ın hikâyesini duydunuz mu?
Bakın anlatalım: Bu sevimli Küçük Kara Balık'ın en sevdiği şey, ay ışığının evlerinin üstüne
vurmasıymış. Küçük Kara Balık, her gün, sabahtan akşama kadar, annesiyle birlikte derenin
içinde yüzermiş. "Anneciğim, burada daha fazla kalamam ben, gitmeliyim!" demiş bir gün Küçük
Kara Balık. "Gitmek istediğine emin misin?" diye sormuş annesi.
"Evet," demiş Küçük Kara Balık. "Bu derenin ucunun nereye çıktığını gidip görmek istiyorum
Plüton gezegenlikten çıkarılmış ve cüce gezegen ilan edilmişti. Ama bu durumu hiç
hoşuna gitmemişti. Tekrar gezegen unvanını kazanmak için ne yapabilirim diye
düşündü. Birden, aklına parlak bir fikir geldi. Güneş Sistemi'nde gezmeye çıkacak ve
diğer gezegenleri ziyaret edecekti.
Onları daha yakından tanıyıp özellikleri hakkında bilgi toplayacak, bu sayede de
kendisini geliştirip tekrar gezegen olacaktı.
Plüton, gezisine Güneş Sistemi'nin birinci gezegeni olan Merkür'den başlamaya karar
verdi.
Meraklı gezege
,Merhaba sevgili çocuklar
Zozo'nun ilk kitabını okuduysanız bu sevimli ve şirin zürafayı tanıyorsunuzdur.
Ormanda yaşayan Zozo küçük, ama boyu da çok uzun, boynu da. Eğlenmeyi, gezmeyi,
oyun oynamayı da pek seviyor. Hem de çok meraklı. Zozo, şarkı söylemeye
heveslenince gece demeden gündüz demeden açıyor ağzını, söylüyor da söylüyor. İyi
ama ormandaki arkadaşları, kuşlar, baykuşlar, tavşanlar ve Ay Dede bu işe ne
diyecek? Okuyalım ve öğrenelim bakalım.
VERİLMEK İSTENEN DEĞER: UYUM
BAŞKALARININ FİKİRLERİNE S
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.