Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 45 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
"Bir şizofrendim artık... Yalanlar söylüyordum, hem sana hem de ona... Kendimi tanıyamaz olmuştum. Hangisi bendim? İçimdeki, o güzelliğiyle dünyayı elde etmeye kışkırtılmış, karanlık ve ilgi tutsağı kadın mıydım; yoksa uğruna hayatından vazgeçmeye hazır olduğu aşkına mahkûm, ezilmiş, kapılarda bırakılmış, verdiği güven ve taşıdığı masumiyetle sana cazip gelmeyen o sevdalı kadın mı? İkisi de olmak istemiyordum. Ama ikisinden de vazgeçemiyordum. Sanki biri olmazsa, diğeri yıkılacak gibiydi. Birbirinden nefret
Ne acımasız ne bencilim değil mi? Patlama 2: Sana sahip olmak uğruna Belki de tüketmek pınarlarını yaptığım Bilmesem nasıl bir yüreğin olduğunu Hiç düşünmem Geçirirdim pençelerimi en derin yaralarına Ama öyle güzel, öyle çocuk ki yüreğin Seni sana bırakmamak olacak en büyük günah Ve biz Yeryüzünün yarım kalmış hikâyeleriyiz seninle Tüm vedaların adıyla. Bir kadın ve bir erkek... Bir kış gecesinde, kaderlerinin yıllar öncesinden düğümlendiği Büyükada'daki otelin farklı odalarında yağmurun sesin
İçindeki Kitaplar: İlk Kutlamalar Özel Günler Kadınlarımız Ve İlkler-1 Kadınlarımız Ve İlkler-2 Kadınlarımız Ve İlkler-3 Sağlıkta İlkler Sinema Ve Televizyon Sporda İlkler-1 Sporda İlkler-2 Ulaşımda İlkler Yiyecek Ve İçeceklerde İlkler
Tükendi
İçindeki Kitaplar: Merkür Venüs Dünya Mars Jupiter Saturn Uranus Neptun Pluton Ay Ve Güneş
Can Yücel; hınzırdır, muziptir, içlidir, ‘ser'hoştur, ‘ser'şairdir. En az şiirleri kadar, yaşadıkları da söyledikleri de şarabidir. Can Yücel; en ümitsiz koşullarda bile, üzümden şarap, şaraptan şiir yapmayı bilen, zekâyı ve şiiri bir şarap gibi kadehlere doldurup sunma inceliği gösteren derin bir insan sevgisidir. Can Yücel; şiirini bilmeyenlerin bile, en az bir anekdotundan haberdar olduğu, toplumda Neyzen Tevfik gibi, Şair Eşref gibi bir yeri olan cid'TİY'e aldığı hayatı bir rivayet gibi anlatılan bir
Tuvalete işerken, işediğim yerin bir kanalizasyonla dereye, oradan denize, ve oradan da bir okaynusa açılmış olduğunu farkettim, yani işerken sadece işemiyorduk belki hayatımızda hiç göremeyeceğimiz dünyanın geri kalanıyla bir bütünleşme yaşıyorduk. Yalnızca işemek eylemi bile analiz edilseydi evrensel barış için yeterli olacaktı. Ama işemekten daha ziyade içine sıçtığımız bir dünyada yaşamaya devam ediyoruz. Birinci sayfa, büyük puntolu manşetler, heyecanı artırmak için lunaparkın neon ışıklı tabelaları
Tükendi
Hayat kitaplarda yazılanlar gibi değilmiş. Kitaplarda her kelimenin altında başka bir kelime gizliymiş. Her yüzün altında başka bir yüz... Böyle gidiyormuş; bunun sonu yokmuş. Geç de olsa şimdi anlıyorum. Beni aşar bu kelimelerin altındaki kelimeler, bu yüzlerin altındaki yüzler... Ben içimdeki acıya baka­rım. İçimdeki enayiliğe bakarım. Evet, kelimelerin altındaki kelimeyi, yüzlerin altındaki yüzü biliyorum ama ben seni içimde hissederken, sana inanmışken, şehrin her tarafında yanan bir ışık vardı. Yollard
Gözyaşlarını hırsa getirdi beni. Dolabı açtım. Bir gömleğini seçtim. Önce hasretle kokladım, ardından düğmelerini kopardım tek tek... Sonra aldım elime iğne ipliği, kopardığım düğmelerini yeniden diktim, iğneyi gömleğine her geçirişimde yanlış insan, her çıkarışımda doğru insan, deyip ağlıyordum. İnsan, deyip ağlıyordum. Kimbilir belki birazdan belki daha sonra kapımı çalardın. Evimize dönerdin... Bir ayağı kırık atına... Hem gidecek neresi vardı ki? Yanlış sevgilinden, yanlış hayatlardan, yanlış arkadaşlık
Bir tek seni sevdiğim doğruydu... Ve bu doğru yüzün­den hayatım yalana battı... Sen beni dışladığından beri, beni sevenlere bir hayalet hediye ettin... Tepeden tırnağa aşka, tepeden tırnağa özleme batmış bir hayalet... Bu hayaletin içinde, beni değil seni gördüler hep. Çoğu bu hayalete dayanamayıp çekip gitti... Kimisi senin beni beklettiğin kapıda, beni bekledi. Seni beklemekten yorulur, onunla birlikte çekip giderim, diye buralardan... Ve ben en çok onların sevgisine inandım. En çok onlara derinden üzüldü
Kendimi tanıyamaz olmuştum. Hangisi bendim? İçimdeki, o güzelliğiyle dünyayı elde etmeye kışkır­tılmış, karanlık ve ilgi tutsağı kadın mıydım; yoksa uğruna hayatından vazgeçmeye hazır olduğu aşkına mahkum, ezilmiş kapılarda bırakılmış verdiği güven ve taşıdığı masumiyetle sana cazip gelmeyen, o sevdalı kadın mı? İkiside olmak istemiyordum. Ama ikisinden de vazgeçemiyordum. Sanki biri olmazsa, diğeri yıkılacak gibiydi. Birbirinden nefret eden ve birbirinin varlığına tahammül edemeyen bu iki benlikle yalnız k
Tükendi
Kimi sevsem, onun hep uzakta bir sevdiği vardı, unutamadığı ilk aşkı ya da onu terk edip giden sevgilisi... Kimi derinden sevsem, o bir başkasını derinden hatırlardı. Öylesine çok sevdim ki onları, başkalarına duydukları sevgiyi anlatmalarını sessizce, içim acıyla kanayarak dinledim. Beni yitirmekten hiç korkmadılar; çünkü onlara göre fazla iyiydim; bu yüzden ilk anda vazgeçilebilirdi benden. Beni terk edenlerden tek bir isteğim olurdu. Ne olur, bir daha beni aramayın! Çünkü ben kolay unutamıyorum. Çünkü be
Türkiye Edebiyatının büyük sesi Cezmi Ersöz'ün bugüne kadar hiçbir yerde yayımlanmamış şiirleri Benjamin AE'nin şiirleri ile bir kitapta toplandı. Şiir okyanusunun hiç bilinmeyen kıyılarına doğru yelken açmak isteyen okurlarımızı "Ölmeyecek Kadar Yaralı" adlı gemiye davet ediyoruz. Anlamın derinliklerine ve hep daha derinlere
Tükendi
Topraktan Biter Gibi Geldiler Öyle Çoktular Ki Ne Kadar Yok Edilmek İstenilseler De İnançla Geldiler. Binlercesi Tek Bir Halk Oldu Ve Bir Haziran Ayında Karanlığını Araladılar Ülkenin. Abdullahtan Etheme Mehmetten Ali İsmaile... Bütün Bir Halkın Ve Kurtuluşa Uzanan Bir Trenin Duraklarıydı Her Biri. Tren Her Durduğunda Daha Kalabalık Ve Daha Kararlı Devam Etti Kurtuluşa Uzanan Yolda Haziran Direnişinde Hayatını Kaybeden Abdullah Cömertin Şahsında Gezi Şehitlerinin Ardından Yazılan Şiirler Ve Hiçbir Yerd
Can Yücel; hınzırdır, muziptir, içlidir, 'ser'hoştur, 'ser'şairdir. En az şiirleri kadar, yaşadıkları da söyledikleri de şarabîdir. Can Yücel en ümitsiz koşullarda bile, üzümden şarap, şaraptan şiir yapmayı bilen, zekâyı ve şiiri bir şarap gibi kadehlere doldurup sunma inceliği gösteren derin bir insan sevgisidir. Can Yücel şiirini bilmeyenlerin bile, en az bir anekdotundan haberdar olduğu, toplumda Neyzen Tevfik gibi, Şair Eşref gibi bir yeri olan, cid'TİY'e aldığı hayatı bir rivayet gibi anlatılan bir s
Tükendi
Parçalara bölünmüş iki sevgili. Hem aşkları yüzünden, hem de kendi içsel problemleri yüzünden bölünmüşler... Birbirlerinden ayrılamıyorlar, ama aynı zamanda onları esir alan ve derin depresyona ve hayallere sürükleyen anılarıyla da yüzleşemiyorlar. Birleşiyorlar ve sonra tekrar ayrılıyorlar. Aşkla dönüp duran, sonra da ihanetle dağılan daireler çizerek dans ediyorlar... İlişkileri bir İstanbul kış gecesini andırıyor: karanlık, ıslak ve tehlikeli. Ve aynı İstanbul gibi, bu âşıklar da, batılı bir surat ifade
Tükendi
Bana en sevdiğin şiiri söyle sana kim olduğunu söyleyeyim! Yeryüzünün en eski sesi şiir, sanatın her alanını sözün anası olarak hep besledi. Şiirin gücü, edebiyatın öykü ve roman macerasına öncülük etti. Sözün yalvacı şairlerin, yüz yıllardır süren amansız koşusu, insanlığa yaratıcılığın en yüksek ürünlerini sundu. Belki bu nedenle insanın şiirle ilişkisi ekmek ve su ihtiyacı gibi vazgeçilmezdir. Sözün hasıdır şiir. Her sanatçı için, suyu hiç eksilmeyen bir kaynaktır. Her bir şiir, günlük yaşantımızda, ha
Tükendi
Gerçek Kadın: Seni sevmek, kadınlığımı bedenimi ve hazzı ilk defa seninle keşfetmekti. Her dokunuşunda kutsal bir ayinin o sıcak o tatlı şarabını yudum yudum içer gibi. Gerçek Adam: Hayır acımıyorum sana! Sendeki kendimi özlüyorum en çok. Sendeki o çocuk cesaretini, o çıplak sevgiyi özlüyorum. Sendeki o kanayan, o kimsesiz ama saf, o tepeden tırnağa, sevgiye inanan kendimi özlüyorum. Gerçek Kadın: Seni sevmek, aşkın uğruna ama senden izinsiz başka bir kentteki hayatımı sıfırlayıp yaşadığın kente, yaşa
Tükendi
Askeri darbelerin hedefi olmuş insanlardan ikisi: Nihal ve Uğur.. İnançları nedeniyle benimseyemedikleri gerçeklertarafından sürüklenirler. Ve kurtulmak için birbirlerine tutunurlar. Gerçekten kurtulacaklar mı? Yoksa çırpınarak dibe mi çökecekler? Geçmişimiz mi belirleyecek ilişkilerimizi? Geçmişimiz bir yük mü? Ve cılız omuzlarımız taşıyabilir mi bu yükü ya da taşımalı mı? İki insanın birbirini sevmesi nasıl olur da bizzat o iki insan için de suç demek olur? Çözüm, Uğur ve Nihalin birbirlerinden vazgeçip d
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 45 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1