Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 49 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Kalp vücutta sadece bir et parçası değil, Allah'ın hakîkatinin görünme yeridir. Hadîs-i kudsîde "Yere göğe sığmayan Allah, mümin kulunun kalbinde tecellî etti." buyurulur. Kalbin aydınlanması bedenin dengesine, nefsin adâletine sebep olur. Kalbin bütün organlara yayılan ana damarların toplanma yeri olduğu düşünülürse, bu aydınlık bütün âzâlara eşit olarak dağılır ve vücut -yani olmayan varlığımız- devamlılık arz eden bir diri haline gelir. Vücut içinde kalp, berzahtır ve Peygamberlik makamını temsil eder. Ş
Tükendi
Hz. Niyâzî-i Mısrî diyor ki: "Hikmet sahibi Allah, kuluna hikmet nasip ederse o kul soru sormaktan vazgeçer. Her şeyi yerli yerinde görür. Bir kusurun, bir eksiğin, fakirliğin, zararın, cehlin ve küfrün kaldırılmasını doğru bulmaz. Anlar ki zulüm diye bir şey yok, olanların hepsi Allah'ın adâletinin bir neticesidir. Her şer hayırla biter, her zararda fayda vardır. Sıkıntı huzura, rahatlık sıkıntıya kapı açar. Bütün bunları anlayan kul soru sormaya edep eder." Bu hakikatlerin üst seviyede idrakini ise şöyle
Tükendi
Mekke döneminde inen ve 21 âyetten oluşan Leyl Sûresi; hüsnâyı tasdik, takvâ ve Allah rızası için infak etmenin öneminden bahsetmektedir. Hüsnâyı tasdik, "Allah'ın isimlerinin gerektirdiği neticeleri kabul etmektir." Hüsnâyı tasdik'ten gaye; hiç kimseyi kınamamak, hiç kimsede abes görmemek, herkesin kendi vazifesini yaptığını kabul etmektir. Çünkü herkes ezelî ismine göre hareket eder. Bu durumda kınanacak hiçbir şey yoktur. O halde bize düşen, herkesin ezelî ismine göre hareket ettiğini kabul etmek, ancak
Tükendi
TÜRKKAD İstanbul Başkanlığı görevini yürütmekte olan Sargut, İstanbul doğumludur ve Kimya Mühendisliği bölümü mezunudur. 30 yılı aşkın süredir tasavvuf alanında çalışmalar yapmakta ve hizmet vermektedir. Yayınlanmış kitapları arasında Kur'ân-ı Kerîm üzerine büyük mutasavvıfların yorumlarına dayalı çalışmaları ve Fusûsu'l-Hikem şerhleri yer almaktadır. Halka açık olarak Mesnevî ve Fusûsu'l-Hikem dersleri vermektedir. Almanya, Amerika ve Hindistan'da çeşitli üniversite ve kuruluşlarda İslam Tasavvufu alanında
Tükendi
Hz. Yûsuf hikâyesi, insanın kâmil olma yolunda Allah'ın izniyle attığı adımları öğretir. Yani kendi kendiyle mücadelesi ve Allah'ın tecellisinin onda açığa çıkmasıdır. Bu yüzden hikâyelerin en güzeli, Hz. Yûsuf'un hikâyesidir. Bu hikâyenin hakîkati insan tekamülünün nasıl oluştuğu, tekâmülde baş ve son arasındaki sürecin idrak edilebilmesidir. Hz. Yûsuf istidatlı kalbi anlatırken Hz. Yakub küllî aklın temsilidir, zira küllî akıl kalple ilişkilidir. Mesnevî'den "Yûsuf'un hikâyesi öyle bir hikâyedir ki başı ü
Tükendi
Cemâlnur Sargut hepimizin sıkça sorduğu günlük soruları tasavvufî bakış açısıyla cevaplıyor. Sargut'a göre; Tasavvuf, insanın çevresiyle kurduğu ilişkiyi Allah'la irtibat olarak algılaması ve buna göre yaşamasıdır. Tasavvuf, Hz. Peygamberimiz'in (s.a.s) devrinde yaşanmış ve mükemmel hâline ulaşmış ahlâkî değerlerin günümüze uygulanmasıdır. Tasavvuf, Kur'an'dan ve sünnetten ayrı değildir. Tasavvuf, zaman ve mekândan bağımsızdır. Tasavvuf, insanlık âlemine barış ve huzur getirecek yegâne global lisandır
Tükendi
"Hiçbir canlı yoktur ki Allah onun alnından tutmuş olmasın. Benim Rabb'im kuşkusuz sırât-ı müstakîm üzeredir." (Hûd, 56) Bu fassta İbnü'l-Arabî Hazretleri, Hûd kelimesini ahadiyet ismi ile açıklıyor. Ahadiyet, Allah'ın zâtının "İstedim ki bilineyim" hadîs-i kudsîsiyle ortaya çıkan ilmidir ki bunu akılla bilmeye değil, gönülle hissetmeye izin verilmiştir. Ahadiyet üç mertebe üzerinden anlatılıyor. Birincisi zâtın ahadiyetidir; Allah'ın zâtında hiçbir bölünme olamayacağını, O'nun Tek ve Bir olduğunu açıklar
Tükendi
"Duha'ya (kuşluk vaktine) ve leyl'e (geceye) yemin ederim." (Duha, 1-2) "Duhâ"dan maksat, Peygamber'in (s.a.s) parlak ruhaniyeti, "leyl" de onun gece gibi olan cismaniyetidir. - Sultan Veled "Biz senin sadrını şerh etmedik mi? Ve senden ağır yükünü kaldırmadık mı? Senin zikrini yüceltmedik mi?"(İnşirah,1-4) Allah bu ayetlerde Peygamberine şöyle hitap ediyor: "Senin boş göğsünü ve saf kalbini açtık ve onları, kudretin izlerini kabul etmek, bâtına sıkıca tutunmak ve Hakk'a itimat için genişlettik. Ü
Tükendi
İbn ArabîHazretleriYûsufFassı'nda, Yûsuf Peygamber'in kulluğundan asıl tekâmülettiğini ve kâmilinsan olma seviyesine yükseldiğini anlatıyor. Bu esnada da Hz. Yûsuf'un missal âleminin hakîkatini keşfettiğini ve Allah'ın izniyle rüyaları yorumlayabildiğini izah ediyor. NûriyyehikmetininYûsufkelimesiyleilişkilendirilmesi, Yûsuf'unkeşfettiğişeylerinmisalâlemindeoluşmasındandır. Varlığayayılmışidrakediciakılolannur, keşfedervekeşfettirir. Yûsuf, Allah'tankendisinetecellîedenhakîkat-iMuhammedî'ninnuruylabukeşifle
Tükendi
Hz. Peygamber'in "Ben gizli bir hazine idim, bilinmeyi istedim" hadis-i şerifindeki "bilinmeyi istedim" kısmını, mutasavvıflar "aşk ettim" olarak yorumlamışlar ve kâinatın aşktan meydana geldiğini ifade etmişlerdir. Buna göre ilk yaratılan ve Allah'ın sonsuz birliğinin görünümü olan Hz. Adem'dir. Fakat aşk için ikilik gerektir; zira bir âşık ve bir mâşûka ihtiyaç vardır. İşte birliğin (mâşûkun), kendisini göstermek için çokluk (âşık) olarak görünümü Hz. Şit'te ortaya çıkmıştır. Cemalnur Sargut'un Hz. Adem i
Tükendi
Zaman bakımından Hz. Muhammed'den (s.a.s.) önce gelen bütün peygamberler arasında Hz Nuh (a.s.) tenzihin temsilcisidir. Zira inatçı bir putperestliğin egemen olduğu bir devirde yaşarken putları yerle bir edip tek olan Allah'a ibadeti savunmuştur. Devir bunu gerektirmektedir. Buna rağmen tek başına tenzih de edebe aykırıdır. İbn-i Arabi'ye göre mutlak tenzihte olan kişi yolunu kaybetmiş kişidir. Bu durumda eğer Allah'ı hadislerde tecelli ettiği şekliyle nitelersek O'nu hadiseye katmış oluruz ki bu imkansızd
Tükendi
Nûn. Kaleme ve satır satır yazdıklarına and olsun. (Kalem, 1) "Nun, mânâsını Allah Teâlâ'nın bildiği ve resûlü ile arasında işaret olarak kullandığı harflerdendir. Sanki Cenâb-ı Hak, ‘nun' ile, peygamberine tahsis ettiği nübüvvet ve hilâfet sırlarına işaret etmektedir. Buna göre ‘nun'un bir mânâsı şudur: Resûlüm biz seni peygamber olarak gönderdik, özel olarak seçtik ve bizim adımıza halife olarak görevlendirdik. Ya da: Resûlüm biz seni mülkümüzde ve melekûtumuzda övüp yücelttik." (İbn Acîbe el-Hasanî) "N
Tükendi
Kitap Tanıtım Yazısı: Hz. Ömer'den naklen ifade edilir ki Resûlullah (s.a.s) ashâbıyla sohbet ederken birisi çıkageldi ve Peygamber'in dizinin dibine oturarak sorular sormaya başladı: "Yâ Muhammed! Bana İslâm'ı anlat." Nebî (s.a.s) dedi ki: "Allah'tan başka hiçbir ilâh olmadığına şahâdet edip namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan'da orucu tutman, yoluna güç yetirecek isen Beyt'i hac etmendir." Adam: "Doğru söyledin." dedi ve sordu: "Îman nedir?" Nebî (s.a.s) dedi ki: "Allah'a, meleklerine, kitaplar
Tükendi
Ken'an Rifâî Hazretleri, Hz. Meryem'in sâfiyetinden gelen ve Hz. Peygamber'de (s.a.s) tecellî eden kulluğun hakîkatini şu şiirle açıklıyor: Kulluğu mü'minlerin bir ulu Sübhân'adır, Hizmeti dervişlerin er olan insânadır. Gördüğü mahbûbudur, arzûsu mâşûkudur, Âşıka yok başka şey, varsa hep efsânedir. Sâhib-i ilm ü edeb ârif-i billâh olur, Mazhar-ı kalb-i selîm, hem tecellî-gâh olur. Cümle bilgiden garaz, Hakk'ı görüp bilmedir, Kim buna ermiş ise âleme o şâh olur. Çok şükür Allâh'a ki eyledi ihsân bize, Zulme
Tükendi
''Der Sufismus ist die Reise, die der Mensch in das eigene Ich unternimmt." Das ist ein vorzügliches Taschenbuch als Einführung in den Sufismus, ein Geschenk für die Leute, die sich zur Einheit Gottes bekennen.... In diesem Buch, das die Radiogesprache von Frau Cemalnur Sargut beinhaltet, sind die Themen wie Sufismus, Anstand, Ratschluss Gottes - Schicksal, Bekenntnis zur Einheit Gottes, rituelles Gebet, Pilgerfahrt und Opfern sowohl in ihrer auberen als auch inneren Bedeutung erklart worden. Der Leser w
Tükendi
Bu eser, BakaraSûresi 40-66 ayetlerinikapsamaktadır.CemâlnurSarguttarafındanbüyükmutasavvıfların bu ayetlerleilgiliyorumlarındanderlenmiştir. Bakara Sûresi, Allah'ın kullarına nefsi ve vücûdu terbiye etmenin yollarını öğrettiği çok büyük lütuf olan bir sûredir. Bütün insanlığın ortak sorusu olan "Ben bu nefsi, egoyu nasıl adam edeceğim?" sorusunun cevaplarını Bakara Sûresi'nde bulabiliriz. Bu bölümde hakla bâtılı ayırmayı, ibâdetin hakîkatini, sabrın önemini, nefsi terbiye etmedeki yolları, Allah'ın verdi
Tükendi
Mânevî yaşamı bugün âdeta bir çöle dönüşmüş günümüz Türkiye'sinde, bir modern zamanlar Râbia'sı olan Cemâlnur Sargut Hanımefendi, tasavvuf irfânına olan derin vukûfiyeti, tükenmez aşkı ve bilgisiyle karşımıza çıkmaktadır. Elinizdeki kitap; tasavvufî geleneğin, Ahmed Rifâî, Kenan Rifâî, Meşkûre Sargut ve Sâmiha Ayverdi tezgâhlarından geçerek, zikir ve sohbetle kemâle ermiş bir Allah âşıkı, bir Resul sevdalısı ve dört büyük yolun sadık bir izleyicisi olan bu bilge hanımefendiyle yapılan ve saatler süren bir s
Tükendi
İrfan, nefsini ıslah ettikten sonra sabır ve şükretmek, Hakk'a teslim ve ondan gelene râzı olmak demektir. O kimse ki her mevcûdun Cenâb-ı Hakk'ın bir mazharı olduğunu görürse ondan Hak görünür. İşte ilim ve irfan budur. Büyük mutasavvıf Niyâzî-i Mısrî'nin yetmiş bir sofradan oluşan muazzam eseri İrfan Sofraları'nın dokuz sofrasının şerh edildiği bu kitap, okuyucuyu irfânın mânâsına davet etmektedir.
Tükendi
Kul, rahmet-i ilâhîyi idrak etmek ve kendi aczini bilmek için ara sıra günah işler. Acz ve kulluğunu bilen tövbe etmiş demektir. Zîra tövbe, Allah'a geri dönmek demektir. "Tövbe, günah işlendiği anda elde edilen tadın o günah hatırlandığında kaybolmasıdır."(Ahmed er-Rifâî, Sohbet Meclisleri, s. 95) Günah, insanın kendi kendine zulmüdür. Çünkü günahı ile kahr-ı ilâhîyi davet eder ve onun sıkıntısıyla kendine zulmeder. Fakat zulmün sonu tövbe ise cemâl, af, yani lütf-ı ilâhî tecellî eder. "Abdestte teyemmü
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 49 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1