Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 49 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
Dünyaya dair her rütbe ve her ilim geçici ve dünyada kalıcıdır. Ezelî ilim ise Allah'ın kullarında kendi kabiliyetlerine göre tecellî etmesidir. Burada kullanılan tecellî kelimesine dikkat etmek gerekir. Bu kelime, bir aynada bir vasfın ortaya çıkması gibidir. Hulûl değildir, yani Allah kulun içine girmez. Kulda gözüken mucizeler Allah'a ait olup kulun kendinden zuhura gelmez. Allah kulu ile aracıyla konuşmaz. Sadece bu hakîkati öğretmek için görevlendirilen bazı kişiler vardır. Ne yazık ki halk onları görü
Tükendi
?GeldiRamazanayı. Ey ay yüzlüyar. Oruç tut veazuyu. Tâkikalbingörürolsun. Kalbinboşolsunkihâlehliolasın. Ney ol da safruhubul. Ney gibikanından dol. Tatlışeylerezevk et. Bu karınnehrindenheryıl killer temizlenmelikigönlünhayatpınarıtentoprağınıdiriltsinoruçlabedeniveruhu. Ekmektenuzak dur kivücudunarûhânîmeydolsunveherzerrenonunlamestolsun. Bu anlarıunutma. İç, bu rûhânîmeydir. İç de seller gibicoş. Tâkikalbinderyaoluncayadekiç. AçlıkheruyanıkgönlünazığıolanHakyemeğidir. Onu, aşktandivaneolankulunaşah verdi
Tükendi
İslâm'da Hz. Meryem, sadâkat, samimiyet ve itaatin en yüce sembollerinden birisidir. Bunun nedeni; onun Rabb'inin mucizelerine mutlak güveni ve îmânı ile ayrıca Cebrâil (a.s) tarafından getirilen Îsâ'ya (a.s) hamile kalacağına ve Îsâ'nın yüce maksadı hakkındaki mesaja îmânıdır. Üstelik Meryem îmânını kendi kavmi tarafından ona yöneltilen kötü muameleye rağmen korumuş ve böylece insanlık için mânevî bir misal olmuştur. Hz. Meryem ve oğlu, Allah'ın eşsiz hâkimiyet ve kudretini gösteren bir işarettir. İkisi b
Tükendi
Görülüyor ki herkes kendi Rabb'i olan isme tâbidir. Bu yüzden de kimsenin Rabb'i kimseye uymaz. Herkes kendi ismine doğru yönelir ve kendi isminin öğretmenliğinde hareket eder. Bunun aksine hareket eden mutlu olamaz. Mutluluğu için kendi ismine yönelmesi mecburiyeti vardır. Mutluluk ile kastedilen huzurdur. Demek ki, meşreplerimizden ve nefsimizin arzularından dolayı ismimizden uzaklaşırsak huzuru kaybederiz. Bu da meşrepleri yenmek konusunda bizleri gayrete getirir. Ancak hiçbir şeye önem vermeyen, yalnız
Tükendi
?Dua ibadetin özü, hülasasıdır." (Hadis) ?Kendisine duâ kapısı açılan kimseye rahmet kapısı da açılmış demektir." (Hadis-i Şerif) Zîra duâ, zillet ve ihtiyaç ifâdesidir. Allah'a ihtiyaç arzetmekten daha sevimli bir şey yoktur. Allah'ın hiçbir kulu yoktur ki: Yâ Rabbi! desin de Allah ona: Lebbeyk! (Buyur kulum!) cevâbını vermesin. Münkiri de mümini de bu kaide içine dâhildir. Cemalnur Sargut bu kitabında, ibadetin ve duanın hakikatini mutasavvıfların yorumlarıyla anlatırken, kul ile Rab arasındaki en yüc
Tükendi
Arapçada salât, ateş mânâsına gelen ?salye" kökünden alınmıştır. Eğri bir ağaç (odun) doğrultulmak istendiği zaman ateşte ısıtılarak düzeltilir. İnsanda da nefs-i emmârenin mevcudiyetinden dolayı birtakım eğrilikler ve bozukluklar vardır; onların da düzeltilmesi gerekmektedir. Namaz sayesinde tecellî eden ilâhî, Rabbânî azamet nurları, namaz kılanın nefsindeki eğrilikleri eriterek yok eder. Kul bununla kalmayıp aynı zamanda namaz sayesinde mânevî mîrâcını gerçekleştirir. Demek ki namaz kılan kimse, ateş
Tükendi
Bugünün dünyasına derin bakan gözlerin elbet varacağı sonuçlardan biridir bu. Hz. Hüseyin, Hz. Hasan ve karşılarında Muaviye... Kerbela'da yaşananlar, evveliyle de, ahiriyle de bir ateştir insanoğluna... Öyle bir ateştir ki, Allah'ın buyurduğu, Resul-ü Ekrem'in çağırdığı yolun ışığı ile bunun tam karşısında duran ve yapıp ettikleri kendine süslü gösterilmekle iğreti hayatı Şeytani bir hırsla arzulayıp sapan Muaviye'nin karanlığı vardır onda. Bu iki unsurdan ışığı seçip, dahası ona gönülden bir bağlılıkla y
Tükendi
?Her nereye yüzünüzü çevirseniz Hakk'ın bir vechi (yüzü) oradadır."(Bakara 115) Büyük mutasavvıf İbnü'l-Arabî Fusûsü'l Hikem'in Hz. İshak fassında bizi yeni bir isimle ; Hakk ismiyle hakikat yolculuğuna çıkartıyor. Hayal ve misal âlemi ile rüyadan bahsettiği bu fassda, varlıgın Gerçek ve Hayal olmak üzere ikiye ayrıldığını, gerçek varlığın Allah, hayal olanın ise Allah'ın dışındaki herşey olduğunu, dolayısıyla alemin bir vehimden ibaret olduğunu söylüyor. Bu durumda rüya, hayal mertebesine ait bir semboldür
Tükendi
Velîlerden birisi, bir gün câminin avlusunda otururken yanına bir zat gelir. Kendisine "İçeride Abdürrezzak Hoca Efendi güzelce vaaz veriyor, sen niye dinlemezsin?" diye sorar. Velî cevap vermez... Oturup kendi halinde tefekkürle hemhal olurken zat ısrar eder. Sonunda velî yerinden doğrulur ve zâta dönüp "Sen Abdürrezzak Efendi'den işitirsin, ben ise doğrudan Rezzak'tan!" der. Zat tekrar sorar: "O zaman buna delilin nedir?" O da "Delilim senin Hızır (a.s) olduğunu bilmemdir." der. Zat şaşkındır... Hızır (
Tükendi
"Mülk Sûresi'ni okuyan kimse Kadir gecesini ihyâ etmiş gibi olur." Mekke döneminde nâzil olan Mülk Sûresi, Kurân-ı Kerîm'in adeta özetidir... O hem baştır hem de sondur. Hem idraktir hem de îmandır. Öldükten sonra toprağa girene kadar altı yönde okunması gereken tek sûre olması belki de bu yüzdendir Öyle bir sûredir ki idrak etmek ya da anlatmak bir yana, sadece Arapçasından okumak bile kalplerimizin içindeki mânâyı açar. Onu okuyan mümin ölümü sever, cenneti bekler olur. Yapan ve yaptıranın yalnız Allah
Tükendi
Sıddık, nebî, resûl, imam Ve Allahın halîli (dostu) bir peygamber Fusûsul-Hikemin Hz. İbrâhim fassındayız. İbnül-Arabî Allah, İbrâhimi dost edinmişti. (Nisâ, 125) âyetinden yola çıkarak dostluğun arkasındaki mânâya işaret ediyor: Aşk, aşırı sevgi ve yaratılmışın hatalarını, özellikle kendine kötülük yapanı Yaratana olan muhabbetiyle affetmek İşte Halillik, yani Allahın tecellîsi Hz. İbrâhimde bu şekilde zuhur ettiği için Hz. İbrâhim dostluk makamına ulaşır. Hakkın aynası olur. Mübârek vücudunda Allahın is
Tükendi
Cemalnur Sargutla Açık Denize Yolculuk Mutasavvıflar Kehf sûresinin 109. ayetini şöyle yorumlar: Bütün ağaçlar kalem, denizler mürekkep olsa Allahın kelimesi olan insân-ı kâmilin bir tek vasfını bile anlatamaz. Cemalnur Sargutla Açık Denize Yolculuk sizi sizden görünerek avlayan bir insân-ı kâmile, Muhammedî hakikat ve ahlâkının yüzyılımızdaki büyük temsilcisi Kenan Rifâî Hazretlerinin mana denizine doğru yolculuğa davet ediyor. 2009, 2011 ve 2012 yıllarında Sadık Yalsızuçanların Cemalnur Sargut ile Açı
Tükendi
İlk emri Oku! olan Kuran üzerinden yapılacak her anlama yolculuğu olmak ile ölmek arasında gidip gelen ve ucunda hayatlarımızın sallandığı bir sarkaçtır adeta Oldum! derken ölmeye ve Öldüm! derken olmaya dönüverir maceramız. Derler ki: Aslolan ölmeden olmakmış ve olmadan ölmek beyhude yaşamakmış! Sohbetleri, kitapları ve öğretisiyle geniş bir muhabbet halkası üzerinden takip edilen mutasavvıf yazar Cemâlnur Sargutun son çalışması, Kuran ile Var Olmak. Çalışmasını var olmak ve Kuran kavramları üzerine i
Tükendi
Bu âleme gelmekten maksat, maddeden mânâya, kuldan Hakk'a doğru alınan yolda idrakli olmak, nereden gelip nereye gittiğini bilmektir. Bu seyahat hem kulun içinde hem de kulun dışında gerçekleşir. Yaşamak, idrak etmek demek olduğuna göre kul, bu yolculukta bir yandan aczini ve yokluğunu anlar, bir yandan da kendindeki Yaradan'ın kıymetini bilir ve "Nefsini bilen Rabbini bilir" lütfuna mazhar olur. Hele bir de ölmeden evvel ölme seviyesine ulaşırsa cenneti burada yakalar, sonsuz huzur ve mutlulukla hakîkî k
Tükendi
Mânevî yaşamı bugün âdetâ bir çöle dönüşmüş günümüz Türkiye´sinde, bir modern zamanlar Rabia´sı olan Cemâlnur Sargut Hanımefendi, tasavvuf irfanına olan derin vukûfiyeti, tükenmez aşkı ve bilgisi ile karşımıza çıkmaktadır. Elinizdeki kitap, tasavvufî geleneğin, Ahmed Rifâî, Kenan Rifâî, Meşkure Sargut ve Samiha Ayverdi tezgahlarından geçerek, zikir ve sohbetl kemâle ermiş bir Allah âşıkı, bir Resul sevdalısı ve dört büyük yol´un sadık bir izleyicisi olan bu bilge hanımefendiyle yapılan ve saatler süren bir
Tükendi
Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurdular: "Her şeyin bir şerefesi var. Kur'ân-ı Kerîm'in şerefesi de Bakara Sûresi'dir. Bu sûrede bir âyet vardır ki Kur'an âyetlerinin efendisidir: Âyetü'l-Kürsî" Bakara Sûresi'nin 255. âyetinin adı olan ve tevhid akîdesini anlatan Âyetü'l-Kürsî, Allah'ın yüce zâtı ile ilgili temel ilâhî meseleleri kapsamaktadır. Adını, âyetin içinde geçen ve taht, hükümranlık, ilim, kudret gibi mânâlara gelen kürsî kelimesinden almıştır. İlâhî saltanatın ve hükümdarlığın son derece açık v
Tükendi
Tasavvuf, insanın çevresiyle kurduğu ilişkiyi Allahla irtibat olarak algılaması ve buna göre yaşamasıdır. Bu noktada, kişiyi her an Allahla irtibatta olduğu gerçeğiyle buluşturacak ve ona kulluk zevkini hatırlatacak bir rehbere ihtiyaç vardır. Bu da ancak tasavvufu hâl etmiş, onu yaşayan bir insan olabilir. Tasavvuf, Kuran ve sünnetten ayrı bir yaşam tarzı değildir. Tasavvuf ilmi ise bu iki kaynaktan beslenen İslâmî bir ilimdir. İnsanı bu dünya ve ötesinde cennete ileten yegâne yol İslâm tasavvufudur. Cem
Tükendi
Zaman bakımından Hz. Muhammedden (s.a.s) önce gelen bütün peygamberler arasında Hz. Nûh (a.s) tenzihin temsilcisidir. Zîra inatçı bir putperestliğin egemen olduğu bir devirde yaşarken putları yerle bir edip, tek olan Allaha ibâdeti savunmuştur. Devir bunu gerektirmektedir. Buna rağmen tek başına tenzih de edebe aykırıdır. İbn Arabîye göre; mutlak tenzihte olan kişi yolunu kaybetmiş kişidir. Bu durumda eğer biz Allahı hâdiselerde tecellî ettiği şekliyle nitelersek, Onu hâdiseye katmış oluruz ki bu imkânsız
Tükendi
Meryem Sûresi yaratılış hakîkatini anlatırken, Allahın Rahman ve Rab isimlerinin tecellîlerini ve duânın hakîkatini öğretiyor. Her şeyin Allahın ezelî nasibi ile olduğunu ama bu nasibin ortaya çıkması için gayretin gerekliliğini öğreten yüce Allahın, her an hareket halinde olmanın Allahın isim ve sıfatlarını idrak için mecburiyet olduğunu anlatıyor. Kenan er-Rifâî: Bulunduğun yerde kalma ileri geç, geç ne kadar geçersen geç yoksa ömrünün geçmesi mezara yaklaşman olmasın. Yürü, dâima yürü. Eğer ölüm seni
Tükendi
Bakara Suresinin bu bölümü her şeyin hakikati olan Hz. Âdem'den bahseder ki Allah onu iki eliyle yaratmıştır. Allahın lütuf ve kahrı, ruh ve çamur halinde Âdemde ortaya çıkar. Çamurun kahrı Âdemin halife olmasını sağlar. Sadece ruh olsaydı, kusurlardan arınır ama dünyaya uygun olmazdı. Her şey bir halifenin tecellisi içindir. "Bakara 3", Kur'ân-ı Kerîm'in en uzun sûresi olan Bakara sûresinin 30.ilâ 39. ayetlerinde sıkça zikredilen Âdem peygamber üzerine yapılmış detaylı bir şerh çalışmasıdır. Cemalnur Sargu
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 49 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2