Yetişkinler rakamlara bayılırlar. Onlara yeni bir arkadaştan bahsettiğinizde size esas gerekli şeyleri hiç sormazlar: "Ses tonu nasıldı? Sevdiği oyunlar neler? Kelebek koleksiyonu var mı?" Onların soruları genelde şunlar olur: "Kaç yaşında? Kaç tane erkek kardeşi var? Kaç kilo?" Sadece bu şekilde onu tanıyabileceklerine inanırlar. Eğer yetişkinlere, "Çatısında güvercinler ve pencerelerinde sardunyalar olan pembe tuğladan muhteşem bir ev gördüm..." derseniz bu evi hayal etmekte zorlanırlar. Oysa onlara şöyle
"Savaş bir macera değildir. Savaş bir hastalıktır. Tifüs gibi."
İkinci Dünya Savaşı sırasında, Fransız Hava Kuvvetleri Keşif Grubu
2/33'te görevli Yüzbaşı Saint-Éx ve mürettebatı "imkânsız bir göreve"
gönderilir. Savaşın çoktan kaybedildiğini ve toplayacakları istihbaratın
kimsenin işine yaramayacağını bilmelerine rağmen askeri hiyerarşinin
emirlerine uymak durumundadırlar. Alman tanklarının yerini bulmakla
görevlendirilmiş pilotlar, savaş denen, duygudan yoksun bu makinenin
çarklarının arasına sıkışmış si
İnsanların Dünyası, Saint-Exupéry'nin, geride kalmış mutlu çocukluluğuna teşekkür etmek, pilotluk mesleğinin zorluklarını gözler önüne sermek, uçuşlar sırasında kaybettiği meslektaşlarına saygı duruşunda bulunmak, kuşbakışı gördüğü dünyayı herkese gösterebilmek, teknisyeniyle geçirdiği korkunç kazayı anlatmak ve çölün gizemlerini ortaya çıkarmak için yazdığı, insana ve insanın yaşadığı dünyaya dair en felsefi romanı.
Bu romanın satırlarında Küçük Prens'in tilkisini bulacak ve tıpkı gezegeninden sıkılıp yen
Asıl mesleği pilotluk olan Antoine de Saint-Exupéry tarafından yazılan ve ilk kez 1943'te, ikinci dünya
savaşında ölmesinden bir yıl önce yayınlanan Küçük Prens, hem çocuklar hem de büyükler tarafından ilgiyle
okunan bir klasiktir. Bunu sağlayan çoklu okuma katmanlarına sahip olmasıdır. Bir katmanda, anlatıcı pilotun
gözünden çölde karşılaştığı, başka gezegenden gelen ilginç bir çocuk ve onun yolculuk maceraları bulunurken,
başka bir katmanda modern yaşam ve sevgi üzerine keskin ve ucu yetişkinlere dokunan
Patagonya, Şili ve Paraguay'dan kalkan üç posta uçağı güneyden, batıdan ve kuzeyden Buenos Aires'e gelmektedir. Avrupa uçağının gece yarısı kalkabilmesi için onların getireceği kargo beklenmektedir.
Üç pilotun her biri duba gibi ağır bir motor kapağının ardında, gecede yitip gitmiş, uçuşlarıyla ilgili derin düşüncelere dalmıştır.
Tüm bu ağın yöneticisi olan Rivière gecenin getireceklerinin endişesiyle Buenos Aires iniş pistinde bir aşağı bir yukarı gidip gelmektedir...
Antoine de Saint-Exupéry, Prix F
2. Dünya Savaşı'nın çalkantılı günlerinde, Antoine de Saint-Exupéry ve yanındaki bir avuç Fransız pilot, bütün Fransa'nın hatta bütün Avrupa'nın umutsuzluğa düştüğü bir dönemde hala Almanlarla çarpışmaya devam ediyordur. Savaş Pilotu'nda, yalnızca cesur pilotların keşif uçuşları sırasında başından geçenleri değil, Saint-Exupéry'nin insanın ve hayatın anlamına.
Fransız halkının durumuna dair düşüncelerini de okuruz. Savaş Pilotu işgalci Almanlara karşı umutsuz bir göreve atılan bir avuç pilotun hikâyesini a
Yıl 1930. Yer Güney Amerika. Şili, Paraguay ve Patagonya'dan üç posta uçağı Buenos Aires'teki havaalanında buluşmak üzere aynı anda havalanır ama bir tanesi havaalanına ulaşamaz.
İşte bu kitapta gece uçuşlarının tehlikelerine göğüs geren, canlarını kullandıkları uçaklara emanet etmiş cesur pilotların ve aşağıda, onları yere indirebilmek için elinden geleni ardına koymayan dediğim dedik Riviere'in hikayesini okuyacaksınız.
Yazarı Antoine de Saint-Exupéry tarafından resimlenen Küçük Prens, Sahra Çölü'nde
Mahsur kalan bir pilotun, B 612 asteroidinden Dünya'ya düşen genç bir prensle
karşılaşmasını anlatır.
Altı farklı gezegeni dolaşıp, ilginç karşılaşmalar ve konuşmalar yaşayan Küçük Prens,
yetişkinlerin dünyasını anlama yolunda başından geçenleri pilota anlatır. Uçağını tamir edip
evine dönmek isteyen pilot kadar, artık Küçük Prens de çok sevdiği çiçeğine ve sevgi dolu
dünyasına kavuşmak ister...
Toulouse'dan Casablanca'ya, hatta Dakar'a kadar posta taşıyan
korkusuz bir pilot Jacques Bernis. Savaş yıllarından sonra
monotonlaşan hayattan kaçıp pilot kabinine sığınmış bir münzevi. Yalnız
yaşamında yolu bir gün çocukluk aşkı Geneviève'le kesişir, ne var ki
kadın evlidir. Bernis kabuğunu kırıp bu büyük aşkı yaşamak ister, ancak
sevgilisine alışık olduğu konforu sürdürebileceği bir hayat sunabilecek
midir? Bernis her uçuşunda, adeta bu aşkın bölük pörçük ve trajik
anılarında seyahat ederken hayatın bütün
Antoine de Saint-Exupery, who was a French author, journalist and pilot wrote The Little Prince in 1943, one year before his death.
The Little Prince appears to be a simple children's tale, some would say that it is actually a profound and deeply moving tale, written in riddles and laced with philosophy and poetic metaphor.
"Gezegenlerin birinde yaşayan kırmızı yüzlü bir adam biliyorum.
Hiçbir çiçeği koklamamış, hiç yıldızlara bakmamış, asla kimseyi sevmemiş ve hayatı boyunca rakamlar haricinde hiçbir şeyle uğraşmamış.
Her gün sizin gibi defalarca "Önemli işlerle meşgulüm!" diyor ve bu onu gururlandırıyor.
Fakat o bir insan değil...
O bir mantar!"
Çocuk Kalbi yine de uzun yıllar çocukların severek okuduğu bir roman olma özelliği koruyacaktır.
Küçük Prens, B612 adlı küçük bir asteroitte, kibirli bir çiçekle ve üç volkanla birlikte yaşamaktadır.
Oradan sıkılıp gezegenler arasında bir yolculuğa çıkar. Dünya'ya gelir ve bir pilot ile yakın arkadaş olur. Küçük Prens, yolculuğu sırasında günlük yaşamına anlam veren, onun bakımına ihtiyaç duyan ve onun iyi olmasını sağlayan şeylerden ayrıldığı için kendini yalnız hisseder.
Tanıştığı kişilerden birçok şey öğrenen Küçük Prens eve dönmeye karar verir ve bizi, her gece yıldızlı gökyüzünde onun varlığını
Sahra Çölü'nün üzerinde uçarken, motoru arızalandığı için kumlara çakılan bir uçağın pilotu ile
uzayın derinliklerinde, B-612 adında bir asteroitin üzerinde yaşayan Küçük Prens'in dostluğu;
evrenin büyülü ve olağanüstü güzelliklerini çocuk gözünden izlemek isteyenlere mükemmel bir
fırsat sunuyor. Böylece hepsi bir zamanlar çocuk olduğu hâlde bu gerçeği unutan yetişkinlere
de; dünyayı büyük bir gizem olarak algıladıkları meraklı dönemlerini hatırlatıyor.
Siz de günün birinde kahkahalar atan, altın sarısı sa
Uçağıyla çöle düşen bir pilot, inanılmaz ve beklenmedik biriyle karşılaşır. Şafağın ilk ışıklarıyla, karşısında çok çok uzak bir gezegenden gelmiş küçük bir çocuk belirir. Yıldızlara yaptığı yolculuklarda yaşadığı rüya gibi maceraları anlatıp naif sorular sorarken, hem sersemlemiş olan pilotu hem de okurları, insanın varoluşuyla ilgili derin, felsefi düşüncelere sürüklüyor.
Dünya klasikleri arasında yerini almış olan bu eşsiz eserin, kendine özgü yumuşak çizgisiyle beğeni toplayan genç Yunan çizer Stella S
"İnsanlar hatırlamaz oldu hakikati," dedi tilki, "sen sakın unutmayasın: Evcilleştirdiğin şeyden sorumlusundur sonsuza dek. Gülünden sorumlusun..."
Uçağındaki bir arıza nedeniyle çöle inmek zorunda kalan bir pilot, çölde küçük bir çocukla karşılaşır. Pilot, ilk başta pek yüz vermese de onun anlattıkları karşısında giderek meraklanmaktan da kendisini alamaz ve bu küçük çocuğun, yani Küçük Prens'in büyüleyici ve sürükleyici hikâyesine kulak verir...
Saint-Exupéry'nin Küçük Prens kitabı çocuklar için yazılmış
LÉON WERTH'E
Bu kitabı bir büyüğe adamış olduğum için
çocukların beni hoş görmelerini dilerim.
Bunu yapmamın çok ciddi bir gerekçesi var:
O, benim dünyadaki en iyi arkadaşım. İkinci
gerekçem de şu: Bu adam her şeyi anlıyor,
çocuklara yazılmış kitapları bile. Üçüncü bir
gerekçem daha var: Bu adam şu anda
Fransa'da yaşıyor, aç ve üşüyor. Biraz
yüreğinin ısıtılması ona iyi gelir. Eğer bütün
bu gerekçeler size yeterli gelmiyorsa, o
zaman ben de bu kitabı onun bir zamanlar
yaşadığı çocukluğuna armağan ederim. Pe
Ertesi gün dünyanın en öte uçlarından gelmeye başladılar: Krallar ve cumhur reislerinden gelen,
sanatkârlardan, işçilerden, beşeriyet davası uğrunda kendilerini can ve gönülden sarf edenlerden telgrafla
gelen tuhfeler ve sitayişler. Mohandas Gandhi yalnız Hindistan'ın malı değildi, bütün dünya insanlarınındı.
Arkasından kalan hiçbir malı yoktu, yalnız eskimiş bir çift sandal ve gözlüğünden başka... Ama hiç kimse
onun kadar mebzul hediyeler dağıtmamıştı. O büyük bir milletin hürriyetini satın almış ve insanl
Böyle bir güç Küçük Prens'i heyecanlandırdı. Kendisi ona sahip olsaydı sadece kırk dört kez değil, yetmiş iki
kez hatta yüz ve hatta iki yüz kez güneşin batışını seyredebilirdi; sandalyesini hiç kımıldatmadan. Terk ettiği
küçük gezegenini anımsayıp biraz üzüntü duydu ve kraldan bir iyilik yapmasını istemek için tüm cesaretini
topladı:
-Güneşin batışını seyretmek isterdim. Lütfen benim için güneşe batmasını emredin.
-Bir generale, kelebek gibi bir çiçekten diğerine uçmasını veya bir trajedi yazmasını ya da b
Onun gözlerinden bakmadan hiçbir çocuk büyüyemedi; onun sözlerine kulak vermeden hiçbir yetişkin yaşadığını iddia edemedi. Unutulan, fark edilmeyen ve sevmeye zaman ayrılamayan her şeyin hatırlatıcısı oldu. Küçük Prens'in sesini bir kez duyanlar asla unutmayacaktı onun sözlerini...
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.