20 yüzyılda Türk sosyal düşünce tarihine kafa yoran tarihçi, edebiyatçı, felsefeci ve sosyologlar eksik olmadı. Fuat Köprülü ve Ahmet Hamdi Tanpınar, Hilmi Ziya Ülken ve Şerif Mardin bu isimlerden bazıları. Kurtuluş Kayalı da bu silsile içinde, Cumhuriyet dönemine odaklanan zirvelerden birini teşkil ediyor. Kayalı’nın düşünceye bütüncül bir bakışı var. Düşünceyi sosyalizm, liberalizm, milliyetçilik ya da İslamcılık gibi bir ideolojiye hapsetmiyor. Onun için düşünce sadece akademi değil, akademi dışı da deme
"Türkiye'den Aydın Portreleri" dizisinin ilk kitabında niçin Kurtuluş Kayalı ismi tercih
edildi? Elbette bunun için birçok neden sayılabilir. Kayalı'nın elli yıllık düşünce
hayatı bütünüyle resmedildiğinde belirli bir istikrar ve tavrın kendisini özenle koruduğu
görülecektir. Yaşam tarzıyla, üniversitedeki hocalığıyla, yazı ve konuşmalarıyla,
daima kendi çizgisini takip eden ve "direnç" gösteren bir "içsel kale"ydi bu. Dışarıdan
gelen rüzgârlara kapalı ve ait olduğu toplumun zamanını ve mekânını her an
göze
Türkiye'de sinema yazınının popülerleşmesi kabaca 1990'lı yılların ikinci yarısına rastlamaktadır. Onun öncesinde Türk sineması üzerine yazma etkinliği elbette vardır. Ancak sinema metinlerini gelişigüzel bir çözümleme matematiğinin yanısıra var olan; sinemayı Türkiye'de düşünce geleneğinin içerisine yerleştirmeye, yönetmenlerin yönelimlerini düşünce dünyasında yaşanan gelişmeleri dikkate alarak analiz etmeye, sinema metinlerini Türk kültürünün bir ürünü olarak ele almaya cesaret eden çok az yazar ve makale
Ordu-Siyaset ilişkisi, Türkiye siyasetinin ?ağırlıklı" bir özgül alanı.
Kurtuluş Kayalı, bu alanda ve ilişkide Cumhuriyet'in kuruluşundan 12
Mart sonrasına dek yaşanan gelişmeleri, asker-sivil aydınlar ile halk
arasındaki kopukluk açısından irdeliyor. Halk kitlelerinin Tanzimat
döneminden beri sürdüregeldikleri ?gizil" muhalefetle, asker ve sivil
aydınların tahakkümcü tutumuna -gecikmiş ve dolaylı da olsa- tepki
göstermelerini bir gelenek olarak yorumluyor. Bu ?gizil" mücadeleyi
esas alarak, ordu-siyaset il
Bu kitapta yazılanların ve ıskalananların birbiriyle bağlantısı var. Bu bağlantı bu toplumun kültürünü atardamarından yakalamaktan, bu toplumun ruhunu anlamaktan geçiyor. Bu toplumun ruhunu anlamayanlar bir şey yazamazlar, yazsalar da laf ü güzâf olur. Selahattin Hilav'ın deyişiyle "koket aydın"ların ortalığı kapladığı, sinema yazınına biçim verdiği bir dönemde Türk sinemasının sosyolojik damarının atlanmaması lâzım. Bu tarz yazarların ve lafı otoritelerin ağzından kapan basit tasvircilerin şekillendirdiği
Metin Erksan'ı unutmak ihanettir! Sinemacılığını entelektüelliğiyle, tarihçiliğiyle besleyen,
entelektüelliğini ve sosyologluğunu sinemacılığıyla besleyen bir düşünce insanıdır Metin Erksan. Öncelikle bu düşünce insanı kimliğiyle bilinmelidir. Sinemasında bu düşünce insanı kimliğinin izlerini görmek mümkün olduğu kadar kitaplarında, yazılarında ve özellikle son dönemdeki köşe yazılarında sinemacı kimliğini yakalamak mümkündür. Olağanüstü mükemmeliyetçi özelliğine dikkat edildiği takdirde onlarca kitap tasl
Her tür iktidar odağının uzağında durup, memleket meseleleri üzerine can alıcı düşünceler telaffuz eden entellektüellere...
Kemal Tahir deyince bir alana hapsolmak yanlış. Ancak her alana dair kalem oynatmak Kemal Tahiri anlamanın yolunu açar. Tarih, sosyoloji, felsefe, iktisat, edebiyat ve hattâ psikoloji hani o Türk insanının şuuraltını anlamak gerek sözü folklor ve bilumum sosyal bilim dalı konularına odaklanmakla Kemal Tahirin anlaşılmasının yolu açılabilir. Kemal Tahiri anlamamak çoğumuzun duçar olduğ
Kurtuluş Kayalı`nın bu kitabının arka planında, birçok çalışmasının ardındaki aynı kaygı yatıyor: Türkiye`nin düşünce hayatının ve entelektüellerinin aktüaliteye esir oluşu ve "yerli" duyarlılıktan uzaklığı... Önceki derlemelerde olduğu gibi ağırlıkla sosyal bilimcilerin portreleri üzerinden gözlemler yapıyor Kurtuluş Kayalı. Ancak sosyal bilimciler dışında da düşünce ve kültür insanlarının portreleri var: şair Cemal Süreya... "Aslına rücü etmek" ya da bir tür düşünsel süreklilik çizgisi ile "döneklik" itha
Bu kitap, sosyal bilimsel düşünün ve özellikle sosyoloji düşüncesine yoğunlaşıyor. Bir derdi ve davası olan, yol açıcı düşünce insanlarının, Hilmi Ziya Ülken, Mümtaz Turhan, Mübeccel Kıray, Cemil Meriç, Niyazi Berkes, Muzaffer Şerif, Behice Boran, Pertev Naili Boratav`ın eserlerinin özünde saklı olana ilişkin tespitlerde bulunuyor. Cumhuriyetin kuruluş evresi ile "güncelik" (yani arefesi ve sonrasıyla 1980!) arasında kalan dönemlerin, özellikle de 1940`ların kültür ve düşünce ortamıyla ilgili önemli yorumla
ÖNSÖZ YA DA TÜRKİYEDE SOSYOLOJİ YAPTIĞININ FARKINDA OLMAK Türkiyede Sosyoloji, Türk Sosyologları veya Türk Sosyolojisi tabirlerini kullanırken fazla düşünülmese bile bireyin kafasının arkasında bir takım ön kabuller vardır. Meselenin anlaşılması bakımından bu ön kabullerin bir biçimde sorgulanması gerekmektedir. Bu noktanın nasıl sorgulanacağı üzerinde ciddiyetle durulmalıdır. Konu dönem dönem farklı sorgulanmıştır. Dönem dönem de, daha doğrusu yaygın olarak da böyle- bir sorgulama gereği duyulmamıştır. H
Toplam 10 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.