Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 45 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Dünyaca ünlü Danimarkalı filozof Soren Kierkegaard bu kitapta İbrahim Peygamber’in oğlunu kurban etme girişimi üzerinden imanı inceliyor. Kierkegaard’a göre iman akla sığan bir şey değil. Lirik bir dille yazılan kitapta Kierkegaard felsefesinin meşhur etik, estetik ve dini « varoluş aşamaları » da açıklanıyor. Arka kapak : Kierkegaard yazın hayatı boyunca pek çok kez başvurduğu üzere bir takma ismin, bu kez Johannes de Silentio’nun suskunluğunun ardına saklanıp iman kavramı üzerinde bir düşünme denemesinde
Önceki metinlerde farklı farklı mahlas isimlerle karşımıza çıkan Kierkegaard, bu kez Frater Taciturnus kişiliğiyle sahne alıyor; derin bir aşka tutulmuş ama bu tutkudan da kurtulmak zorunda hissediyor. Çektiği ıstırabı anlatmadan duramıyor, ve bu anlatı psikolojik bir deneye dönüşüyor.
Constantin Constantius müstear adıyla yayımlanan Tekerrür'de, Kierkegaard'ın anlatıcısına göre, hayatın kendisi bir tekerrürdür. Kierkegaard'ın, Genç Adam olarak bahsettiği anlatıcımız bu nüktedan ve eğlenceli çalışma boyunca aşkın ve mutluluğun doğasını, zamanın akışını ve zamanda ileriye veya geriye gitmenin önemini keşfeder. Genç Adam tarafından bir sırdaş olarak konumlandırılan Constantin Constantius, adamın bir genç kıza âşık oluşuna, ona evlilik teklif edişine ve sonrasında bu aşktan vazgeçişine tanık
Felsefe Parçaları ya da Bir Parça Felsefe'de Kierkegaard hakikat, inanç ve Tanrı kavramlarını araştırır ve Hıristiyanlığın paradokslarını Yunan ve modern felsefe düşüncesiyle karşılaştırır. 1844 yılında Ya/Ya da'dan bir yıl sonra yayımlanan bu eser Johannes Climacus müstear adıyla basılır ve diğer eserlerinden üslup olarak farklılık gösterir, ancak yine de onlara diyalektik olarak bağlıdır. Kierkegaard felsefi araştırmasına Sokrates'in hakikat anlayışını irdeleyerek başlar ve Hıristiyan geleneğin hakikat a
Bu metin, yazarın 1845 yılında yayımlanmış olan Stadier paa Livets Vej (Hayat Yolundaki Merhaleler) adlı eserinin ikinci bölümünü oluşturuyor. Bu eserin ilk bölümü olan In Vino Veritas başlıklı metinde Kierkegaard, Platon'un Symposion eserindeki kurgudan esinlenerek kendi Symposion'unu yaratır. Bu aynı zamanda o eserin mizahi bir uyarlamasıdır. Mekân bir içki sofrasıdır, ve katılımcılar kadına ve evliliğe ilişkin sert kanaatler sergilerler. Kitabın ikinci bölümünde, "yargıç Vilhelm" bunlara tek tek değinere
Ya/Ya da'nın bölümlerinden biri olan Baştan Çıkarıcının Günlüğü konusunu filozofun kendi özyaşam öyküsünden alıyor. Kierkegaard, Regine Olsen adında on yedi yaşında bir kızla nişanlanır, ancak bir yıl sonra nişan bozulur. Bunun ardından Kierkegaard Ya/Ya da'yı yazmaya başlar. Eserde de bu ayrılığa dair ipuçları bekler bizi. Baştan Çıkarıcının Günlüğü, Kierkegaard "baştan çıkarıcısı" Johannes ile âşık olduğu kadın Cordelia arasındaki mektuplar ve günlüklerle bezenmiş. Her ne kadar kurmaca bir eser olsa da, a
Tükendi
"Evlilik bir karakter okuludur, insan karakterini yüceltmek ve eğitmek için evlenir." Kierkegaard Ya/Ya da'nın bir bölümünü oluşturan Evliliğin Estetik Geçerliliği'nde evliliğin erotik aşk üzerindeki üstünlüğüne odaklanıyor. Filozofa göre, yaşam deneyiminin üç evresi vardır: estetik, etik ve dinsel. Estetik evreyi dünyevi zevkler oluşturur; bu evredeki estetler bencil, güvenilmez ve geçici zevklerin avucunda yaşarlar. Ancak etik bir yaşam estetik yaşama, evlilik de salt erotik aşka tercih edilmelidir. Kier
Varoluşçu felsefenin babası Kiekegaard, Ya/Ya da'nın bölümlerinden biri olan Dolayımsız Erotik veya Müzikal Erotik Evreler'de felsefe anlayışını Mozart'ın müziğiyle gözler önüne serer. İnsan yaşamını üç evreye –estetik, etik ve dinsel– ayıran filozof müzikal evreleri de üçe ayırır: Birinci evre Mozart'ın operası Figaro'nun Düğünü'ndeki uşak karakteriyle; ikinci evre Sihirli Flüt'teki Papageno'yla; üçüncü evre Don Giovanni'yle temsil edilir. Kierkegaard'un tanımladığı estetik evrede, arzu bu müzikal evreleri
"Umutsuzluk bir meziyet midir yoksa bir kusur mudur? Salt diyalektik anlamda her ikisidir. Eğer umutsuzluk düşüncesi soyut olarak, herhangi bir umutsuzluk akla gelmeksizin düşünülmek istenirse, şöyle denebilir: O muazzam bir üstünlüktür. Bu hastalık olasılığı insanın hayvan karşısındaki üstünlüğüdür ve bu üstünlük ona iki ayak üzerinde dik yürümekten bambaşka bir nitelik sağlar; zira sonsuz dimdikliğe veya yüceliğe, insanın tin olduğuna delalet eder. Bu hastalık olasılığı insanın hayvan karşısındaki üstünlü
Tükendi
Varoluşçu felsefenin öncülerinden Danimarkalı filozof Søren Kierkegaard Ya/Ya da'da insan varoluşunun estetik ve etik evrelerine ışık tutuyor. Victor Eremita müstear ismiyle yayımlanan eserin ilk kısmında Kierkegaard, Epikürcü bir hazcılığı savunan genç bir adamın ağzından konuşuyor. Birinci kısımdaki estetik yaşam tarzına cevap niteliğinde olan ikinci kısmın konusunu etik yaşam tarzı oluşturuyor ve Yargıç Wilhelm'in ağzından anlatılıyor. Birinci kısımdaki şiirsel anlatımın yerini somut bir dil alıyor ve gö
Kierkegaard, 1847'de yayınlanmış bu kitabında beşeri sevgiyi, beşeri hareket ve davranışları, hareket tarzlarımızı tahlil ediyor, yorumluyor ve önerilerde bulunuyor. Kierkegaard'un fikrince, beşeri sevgi Tanrı tarafından bahşedilmiş bir şey, ve kitapta bu ışık altında, Tanrıyı ve komşuyu sevme buyruğu üzerine bir dizi tahlil okura sunuluyor. Kierkegaard'a göre burada odak noktası, komşunun kim olduğu, bir insanın komşusuna (karşındaki, yanındaki veya bir özne olarak "öteki"), ve dolayısıyla, hareket tarzı i
Varoluşçu felsefenin öncülerinden Danimarkalı filozof Søren Kierkegaard Ya/Ya da'da insan varoluşunun estetik ve etik evrelerine ışık tutuyor. Victor Eremita müstear ismiyle yayımlanan eserin ilk kısmında Kierkegaard, Epikürcü bir hazcılığı savunan genç bir adamın ağzından konuşuyor. Birinci kısımdaki estetik yaşam tarzına cevap niteliğinde olan ikinci kısmın konusunu etik yaşam tarzı oluşturuyor ve Yargıç Wilhelm'in ağzından anlatılıyor. Birinci kısımdaki şiirsel anlatımın yerini somut bir dil alıyor ve gö
Kierkegaard, bu kısa lakin anlam ve mesaj yüklü eserinde, İncil'deki Dağ Vaazını temel alarak, insanın varoluşsal gerçeklerini ve koşullarını ince ve yer yer ironik bir dille mercek altına yatırıyor, ve diğer eserlerinde olduğu gibi bunda da dini inanışı eleştirel düşünceye açıyor. İnsanoğlu, Kierkegaard'un "karşılaştırma huzursuzluğu" dediği şeyden muzdarip; hep olduğundan daha fazlasını istiyor, komşunun bahçesindeki çimen ona hep daha yeşil görünüyor. Kuş gibi hür olma arzusu samimi bir arzu olabilir, l
Kierkegaard zihinsel ve sanatsal gelişimi sürecinde önceleri Alman romantizminin etkisi altındaydı. Kendini, geleneklerin zihinsel gelişimini sınırlamasına izin vermeyen yaratıcı bir birey olarak tanımlıyordu. Bu başkaldırının ana motifini ise ironi kavramı oluşturuyor ve böylece ironi genel bir zihinsel ilke düzeyine yükseltiliyordu. Bunun üzerine Kierkegaard, ironiyi zihinsel faaliyet için önemli bir ilke olarak gören ilk felsefi kişilik olan Sokrates'e yöneldi. Sokrates ironiyi tartışmaları yönlendirmek
Søren Kierkegaard (1813-1855): Yaşamının büyük bir bölümünü Danimarkanın başkenti Kopenhagda geçirdi. Üniversitede felsefe ve teoloji eğitimi gördü. İlk eseri İroni Kavramı 1841 yılında yayımlandı. 1843 yılında yayımlanan eseri Ya/Ya da ile adını duyurdu. Kısa bir sürede değişik isimlerle kaleme aldığı pek çok kitabıyla estetik, etik, ontoloji gibi alanlarda dikkat çekici dönüşümlerin yolunu açtı. Etkisini hem felsefeci hem de yazar olarak günümüzde de sürdürmektedir. Ya/Ya da adlı eserin bir bölümü olan Ba
Tükendi
Varoluşçuluğun babası olarak anılan Kierkegaard felsefesini inanç ve bilgi, düşünce ve gerçek üzerine kurmuştur. Tanrı'ya İhtiyaç Duymak adlı bu derlemede, Kierkegaard felsefesinin özünü oluşturan bütün kavramlara dair parçalar bulacak, büyük filozofun ölüm, din, korku gibi konulardaki düşüncelerini okuyacaksınız. Tanrı'ya İhtiyaç Duymak, Kierkegaard'un bütün kitaplarından yapılmış bir derleme olması açısından, Søren Kierkegaard'un felsefesine giriş niteliğinde bir eserdir.
Tükendi
Søren Kierkegaard (1813-1855): Kısa yaşamının büyük bölümünü doğduğu yerde, Danimarkanın başkenti Kopenhagda geçirdi. Üniversitede felsefe ve teoloji eğitimi gördü. Otuzlu yaşlarının başında yazdığı Ya/Ya da eseriyle ismini duyurdu. Kısa bir sürede değişik isimlerle kaleme aldığı pek çok kitabıyla estetik, etik, ontoloji gibi alanlardaki dönüşümlerin yolunu açtı. Etkisini hem felsefeci hem de yazar olarak günümüzde de sürdüren büyük bir düşünürdür. 1844 yılında yazdığı Felsefe Parçaları yada Bir Parça Felse
Tükendi
Sören Kierkegaard (1813-1855): Topu topu 42 yıl süren yaşamında, 30 lu yaşlarının başında yayımladığı Ya/Ya da ve Korku ve Titreme gibi yapıtlarıyla sivrilen ve etkisini hem felsefeci hem de yazar olarak günümüze dek sürdüren önemli bir 19. yüzyıl düşünürüdür. 1843 te yayımladığı Kaygı Kavramı ysa, Kierkegaard dan son yıllarda dilimize aktarılanlar arasında özgün dilinden çevrilişiyle de farkını oluşturan bir yapıttır. Türker Armaner (1968); Kuşağının felsefeyle edebiyatı birbirini en iyi biçimde besleyer
Tükendi
Ludwig Wittgenstein'ın 19. yüzyılın en önemli düşünürü dediği Kierkegaard, Şimdiki Çağ: Başkaldırının Ölümü Üzerine'de medyanın gücünü felsefi göstergelerle ortaya koyuyor. Varoluşçuluğun babalarından biri olarak kabul edilen Kierkegaard'ın bu kitabını okurken işlediği toplumla -aradan yüzyıllar geçmesine rağmen- şimdiki çağdaki toplum arasındaki benzerlikleri okuyunca şaşıracak ve medyanın insanlar üzerindeki etkisini bir kez daha göreceksiniz. "Halk her şey olduğu kadar bir hiçtir, iktidarlar arasında en
Tükendi
Kendinizi Sevmeyi Unutmayın, Soren Kierkegaard'ın eserlerinden özenle derlenmiş bir seçkidir. Mutluluk, umutsuzluğumuzu saklamak için biçilmiş kaftandır. Çektiğim acılar benim kalelerimdir. İnanmak zordur çünkü itaat etmenin kendisi zordur. Çoğu insan mutluluğun peşinden öyle canhıraş koşuyor ki birden onu geride bırakıveriyor.
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 45 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1