Sahip olduğumuz teknoloji ve araç gereç insanoğlunun üretim gücünden mi kaynaklanıyor? Birileri öylece oturup kafa yorarak mı bir şeyleri icat etti? Yoksa aslında insanoğlu doğada tanık olduğu, gördüğü üretim ve yaşam süreçlerinden etkilenerek mi bir şeyleri buldu? Akıllıkafa ve Dolukafa Akıllı Buluşlar Öykü Dizisi, tüm bu icatların hikâyesinden yola çıkarak bize doğanın aslında tek dostumuz ve yaşam kaynağımız olduğunu anlatıyor.
Sahip olduğumuz teknoloji ve araç gereç insanoğlunun üretim gücünden mi kaynaklanıyor? Birileri öylece oturup kafa yorarak mı bir şeyleri icat etti? Yoksa aslında insanoğlu doğada tanık olduğu, gördüğü üretim ve yaşam süreçlerinden etkilenerek mi bir şeyleri buldu? Akıllıkafa ve Dolukafa Akıllı Buluşlar Öykü Dizisi, tüm bu icatların hikâyesinden yola çıkarak bize doğanın aslında tek dostumuz ve yaşam kaynağımız olduğunu anlatıyor.
Kitap Tanıtım Yazısı : Halep, « Doğu'nun Kraliçesi » diye anılan güzel bir
şehirdi. « Süt veren inek » lakabıyla anılan şehri herkes görmek ve şehirde birkaç
gün de olsa yaşamak isterdi. Zengin mutfağı, yumuşacık havasıyla insanın içini
coşturan eğlenceli bir yaşam yeriydi Halep. Oralarda yaşayanlar Hatay'dan
Halep'e, Halep'ten Hatay'a gider gelirdi. Bazen alışveriş için, bazen de yapılan
evlilikler nedeniyle akraba ziyaretleri bir eğlenceye dönüşürdü.
Güzel şehir Halep... Uzun ve eski bir şarkı gibi
Kitap Tanıtım Yazısı : Saniye, yüzü çiller içinde zayıf mı zayıf, saçları kısacık
kesilmiş bir kız çocuğuydu. Ona baktığınızda adeta içiniz burkulurdu.
Yüzünün küçüklüğü değil ama gözlerinde korkuya dönüşmüş zavallılık
duygusu, bütün ruhunuzu altüst ederken size gülümsemesi düşüncelerinizi
farklı bir yere sürüklerdi. İçinizden sesler gelmeye başlardı. O seslerden biri,
« Şanslı bu kız, şu gamzelere bak, » derdi. Öyle güzeldi ki o çukurlar, sizi o
yüzde hayaller kurmaya zorlar, adeta bir masal prensesi
Sahip olduğumuz teknoloji ve araç gereç insanoğlunun üretim gücünden mi kaynaklanıyor? Birileri öylece oturup kafa yorarak mı bir şeyleri icat etti? Yoksa aslında insanoğlu doğada tanık olduğu, gördüğü üretim ve yaşam süreçlerinden etkilenerek mi bir şeyleri buldu? Akıllıkafa ve Dolukafa Akıllı Buluşlar Öykü Dizisi, tüm bu icatların hikâyesinden yola çıkarak bize doğanın aslında tek dostumuz ve yaşam kaynağımız olduğunu anlatıyor.
Sahip olduğumuz teknoloji ve araç gereç insanoğlunun üretim gücünden mi kaynaklanıyor? Birileri öylece oturup kafa yorarak mı bir şeyleri icat etti? Yoksa aslında insanoğlu doğada tanık olduğu, gördüğü üretim ve yaşam süreçlerinden etkilenerek mi bir şeyleri buldu? Akıllıkafa ve Dolukafa Akıllı Buluşlar Öykü Dizisi, tüm bu icatların hikâyesinden yola çıkarak bize doğanın aslında tek dostumuz ve yaşam kaynağımız olduğunu anlatıyor.
Sahip olduğumuz teknoloji ve araç gereç insanoğlunun üretim gücünden mi kaynaklanıyor? Birileri öylece oturup kafa yorarak mı bir şeyleri icat etti? Yoksa aslında insanoğlu doğada tanık olduğu, gördüğü üretim ve yaşam süreçlerinden etkilenerek mi bir şeyleri buldu? Akıllıkafa ve Dolukafa Akıllı Buluşlar Öykü Dizisi, tüm bu icatların hikâyesinden yola çıkarak bize doğanın aslında tek dostumuz ve yaşam kaynağımız olduğunu anlatıyor.
Çocuklar, yazar Filiz Tosyalı bu kitabında da birbirinden heyecanlı üç masal anlatıyor.1- Yeşillikler Ülkesi Prensesi2- Siyahi Balıkçı ile Alaaddin 3- Neşeli Kaplumbağa'nın MasalıBu üç masal sizi rengârenk düş dünyalarında dolaştıracak.Filiz Tosyalıdan Masallar 2 kitabını çok seveceksiniz.
Benim adım Maya, size anlatmak istediğim olayların olduğu yıl on iki yaşındaydım ve altıncı sınıfa başlıyordum. Sınıf arkadaşlarımla çoğu zaman gürültü içinde zaman geçirsek de birbirimizi çok severdik. Birbirimize çeşit çeşit isimler takardık.
Sınıfımızda Soner isminde bir çocuk vardı. Soner'in bembeyaz, pamuk gibi saçları çok eğlenceliydi. Biz ona Pişmaniye Saçlı derdik. Önceleri bize biraz kızdı ama sonra bu isme çok alıştı, sevdi bile diyebilirim. O, beyaz saçlarıyla hepimizden farklı görünürdü.
Bir sahil kasabasında, ta çocukluktan sınıf arkadaşlığıyla başlayan Ali ile Hazal'ın beraberlikleri liseye başladıkları yıla kadar kesintisiz sürer gider bu hikaye. O yılın yazında 17 Ağustos Marmara depremini yaşarlar. Bundan sonra hayatları uzunca bir süre Çadırkent'te devam edecektir. Zamanla depremzedeler birbirinden ayrılınca, karşılıklı ilk mektuplaşmalarında Ali ile Hazal aşklarını itiraf edebilirler.
Hazal mektubunun sonunda; "Sana sormak istediğim şu: Notlarıma bakıyorum da, Roman kadının falda sö
Alara'nın tek rahat olduğu yer, Papatyaların eviyken oranın da ümitsiz bir sevgi nedeniyle bir anlamı kalmamıştı. Kendi evlerindeki odasına çekildiğinde yaşamının bütün gecelerinin karanlığını yanına alıyordu. Yalnızdı.
Duygularını paylaşabileceği hiç kimse yoktu, yıllardır örülen ağının içinde dolanmaktan başka yapabileceği hiçbir şey bulamıyordu.
Dertlerini yıllarca hep kendisine saklamış, çocukluğunu arkadaşsız geçirip en gereksinim duyduğu an Papatya ile tanışmıştı. Papatya ile dertleşmesinin, yaşamın
..ve Aslı iki kız kardeş. Anne ve babalarının boşanmasıyla başlayan yeni yaşamları... Aslı Erdem'le karşılaşır, sevgiyi bulur. Sevginin peşinden koşmaya başlar. Bazen mutlu, bazen ğ mutsuz, bazen yalnız, bazen umutsuzdur. Ama hep sevgi- , nin sihrine inanır. Annesinden gün geçtikçe uzaklaşmakta, sorunlarını onunla paylaşmaktan kaçınmaktadır. En iyi dert ortağı arkadaşlarıdır.
Yüreği umutla dolu Esra'nın büyüme savaşı. Ablası, üvey annesi, babası ve sevdiği gençle yaşadıkları. Sıkıntıları, yalnızlıkları, yaşamını dolduran arkadaşlıkları...
Bu kitapta Esra, kendi dünyasını size açıyor. O da sonunda sevebileceği biriyle karşılaşıp duygularının peşinden sürüklenip gidiyor.
Kırmızı Motosiklet'i çok sevdiniz.
Emir'le Gamze'nin maceraları sizin de her gün yaşadıklarınızdan pek farklı değil. En güzel yanı, bu romanın her yaştan okuyucu tarafından okunması.
Belki de bu kadar çok sevilmesinin nedeni gerçek bir yaşam öyküsü oluşu. Bu kez 'şey' sözcüğünü kullanmadan yazarak size olayları anlatmaya çalıştım.
Olaylar mı? Çok eğlendirici, duygusal ve yeni dostluklarla dolu. Gamze hep haşarı, ama genç bir kız olma yolunda. Emir ise artık bir liseli...
Asya, lise ikiye devam eden on attı yaşında bir genç kız. Bütün yaşamını elektronik posta ve chat üzerine kurmuş. İnternetten tanıdığı, yüzünü görmediği ve bir kez resmini aldığı Kenan'la paylaşıyor tüm dertlerini. Çok geçmeden, düşünde yarattığı sevgilisinin sınıf arkadaşlarından biri olduğunu anlıyor. Onunla çıkmadan çıkıyormuş gibi yaşıyor. Sanal bir dünya üzerine yaşamını kuran Asya, bir yandan da, çok sevdiği ve kendisine yön gösteren bir kitabı yazanna imzalatmaya çalışıyor. 0 imzayı alana dek yaşadık
Çocuklar, sizi çok seven yazar Filiz Tosyalı bu kitabında birbirinden heyecanlı üç masal anlatıyor. 1- Bahçıvan Kraliçe 2- Gezgin Oğlan ile Kötü Kral 3- Uyku Perisi Bu üç masal sizi elinizden tutacak ve rengârenk masal dünyalarında dolaştıracak. Filiz Tosyalıdan Masallar 1 kitabını çok seveceksiniz.
Çocuk büyütmek bir sanattır. Onları eğitirken yaşamdan zevk almalıyız.
Ve yaşam koçu size bu yolda eşlik edebilir.
Hadi bebekleri, çocukları, gençleri sevmeye. Trenimiz kalkıyor. Onları anlayarak, eğiterek, sevgilerini kazanarak amacımızı gerçekleştirelim. Amacımız; iyi huy, iyi insan olmaları. Hedefimiz mutlu yaşamları olsun.
Ama şimdilik bir yaşam koçuna para vermek istemiyor musunuz?
Bütçeniz mi uygun değil? Size bu kitapla kendi kendinize nasıl yaşam koçu olabileceğinizi, yani içsel yaşam koçluğunu anla
Önemli işler yapan bir iş adamı gibi görünüyordum. "Büyüdüm galiba," dedim.
Bir çocuğun başaramayacağı işi başarmıştım. Satış ve kâr sözcükleri dünyama girmişti.
Ürettiğim ilaçlı toprak için gururlandım. Satmak, para kazanmak önemli bir işti.
Toplam 23 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.