Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 74 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
"Sınırsız uzayda, sayısız parlak küre. Her birinin etrafında dönen bir düzine kadar daha küçük aydınlanmış küre. Çekirdeği kızgın lakin dışı katı, soğuk bir kütle ile kaplı. Bu kabuğun üzerinde küflü, ince bir tabaka. İşte bu tabaka canlı ve bilgili varlıkları husule getirdi: bu, tecrübi hakikat, gerçek, dünyadır. Ancak düşünen bir varlık için, nereden [gelip] nereye [gittiğini] bilmeksizin, başlangıçsız ve sonsuz zamanda biteviye ve süratle ortaya çıkıp kaybolan hesapsız varlıktan sadece birisi olarak sını
Tükendi
Arthur Schopenhauer, Aşkın Metafiziği'nde sevgi ve aşkın oluşumunu, insan ilişkile­ri içindeki görünürlüğünü ve işlevlerini kendi özgün felsefesi içinde inceliyor. Aşkın Metafiziği'ne Schopenhauer'ın seçme metinleri ve kitabın çevirmeni Selahattin Hilav'ın Schopenhauer'ın felsefesine dair incelikli değerlendirmesi eşlik ediyor. "...hayatın gürültü patırtısına göz atacak olursak, bütün insanların, yaşamanın ge­rekleri ve zavallılıkları ile uğraştıklarını, bütün güçleriyle bu yaşamanın bitmek tükenmek bilm
Nietzsche’yi derinden etkileyen Alman filozof Arthur Schopenhauer, düşünce tarihinin en önemli isimlerinden biridir. O her zaman kavramlarla yaşamı bir arada düşünmüştür; hisseden, düşünen, “etten kemikten” insanların olduğu bir felsefe geliştirmiştir. Hayata dair düşüncelerini yazarken, Antik Yunan filozoflarından etkilenerek geliştirdiği Eudaemonoloji kavramını kullanır. Bu kavram, iyi ve mutlu bir yaşam sürme sanatıdır. Mülkiyet, onur, itibar ve şöhret gibi her insanın önem verdiği kavramlara farklı ve d
19. yüzyıl felsefesinin önemli figürlerinden, Kant'ın öğrencisi, Alman filozof Arthur Schopenhauer, 1830'da kaleme aldığı bu metinde, kökleri antik Yunan felsefesine uzanan, tartışmalarda her koşulda haklı çıkma sanatı olan "Eristik Diyalektik" yöntemini tariflendiriyor. Bir tezin objektif olarak "doğruluğu ve haklılığından" ziyade dinleyicilerin gözünde "geçerliliğine" odaklanan, savunu, tartışma ve argüman kullanımında karşı tarafı alt etmenin yollarını felsefi "hileler" ile açıklayan Schopenhauer,
“Tüm faaliyetlerin görünmez merkezi olarak ve üzerine çekilen tüm perdelere rağmen her yerden görünen cinsel ilişkinin insanlık âleminde oynadığı önemli rol her şeyin karşılığıdır. Savaşın nedeni, barışın amacı, ciddiyetin temeli, şakanın hedefi, tükenmez espri kaynağı, tüm imaların anahtarı, tüm gizli göz kırpmaların, tüm dile gelmemiş taleplerin anlamı, gençlerin, çoğu zaman yaşlıların da gündelik düşüncesi ve özlemi, ahlaksızlığın saatlik düşüncesi ve iffetli olanın iradesine karşı sürekli yinelenen rüya
Arthur Schopenhauer (1788-1860): Felsefe tarihinin, Batı kadar Doğu´ya da en açık, hayatın temel soru(n)ları hakkında en iyi ve en gerçekçi biçimde yazan filozoflarından biridir. Felsefe sistemini ortaya koyan ve başyapıtı sayılan İstenç ve Tasarım Olarak Dünya´yı (1818) yayımlandığında henüz otuz yaşında olan filozofun bu yapıtı koyu bir sessizlikle karşılanmış; değeriyse, 1851´de, altmış üç yaşındayken yayımladığı denemeler ve aforizmalar toplamı Parerga ve Paralipomena (Yan Ürünler ve toplamı Parerga ve
Tükendi
“Gayet zeki bir hayvan ile hayli sınırlı yeterlilikteki bir adam arasındaki uçurum muhtemelen bir mankafa ile bir dâhi arasındakinden daha büyük değildir. Bu yüzden, (...) onlar arasındaki bir başka bakımdan, eğilim ve duygularının benzerliğinden kaynaklanan ve yine her ikisini birbirine mezceden benzerlik zaman zaman şaşırtıcı şekilde bariz hale gelir ve hayreti mucip olur. Bu mülahaza bütün hayvanlarda iradenin asli ve esasi şey olduğunu açığa kavuşturur; buna mukabil zihin tali ve ilave bir şeydir, aslın
Tükendi
Arthur Schopenhauer, Berlin'de baş gösteren kolera salgınından duyduğu endişeyle şehirden apar topar ayrılarak Frankfurt'a yerleşir. Beş yıl sonra Norveç Kraliyet Bilimler Akademisi'nin ilan ettiği bir yarışma sorusuyla karşılaşır: "Özbilinçten yola çıkarak insan istemesinin özgürlüğü kanıtlanabilir mi?" Bu kitap, Schopenhauer'ın bu soruya cevap olarak Akademi'ye sunmuş olduğu ödüllü denemesidir. Filozof bu kitabında, felsefe tarihinin en zor sorularından birisi olan insan istemesinin özgürlüğü sorusuna yan
Felsefeye gereksinmeyenler, her zaman biraz eksiktir. Felsefe, hayatı anlamlandırmaya yardımcı olur. Schopenhaure, "yaşam bilgeliği" kavramını, içkin yani yaşamı mümkün olduğunca güzel ve mutlu bir biçimde sürdürme sanatı anlamında kullanıyor, bu sanatın kılavuzunu da hayatın anlamını mutlulukta bulan, insan davranışlarının mutluluk isteğiyle belirlendiği görüşüne dayanan ahlak öğretisi mutçuluk olarak adlandırıyor. Bunun sonucunda da kavramı mutlu bir varlığa ulaştıran yol olarak açıklıyor: "Varlığa ölümd
Tükendi
Günümüzde her yerde insan, müthiş bir özenle, bedeninin ve bedensel ihtiyaçlarının peşinde koşmaktadır. Saygı şöyle dursun, en küçük bir nezaket ya da himaye görmeyecek tek şey, düşünen kafa mıdır? Hiçbir makam, mevki, soy sop farkı yoktur ki, kafalarını sadece bellerinin hizmetinde kullananlarla, "Hayır! Kafa bunun için kullanılamayacak kadar değerlidir, o sadece kendi bilgisinin hizmetinde kullanılmalıdır!" diyecek cesarete sahip olanları birbirinden ayıran derin uçurum kadar büyük olsun. Böyle az bulunan
Tükendi
Parerga ve Paralipomena'nın ikinci cildi, İrade ve Tasavvur Olarak Dünya adlı temel eserin ikinci baskısında yer bulamayan temel konulara eklemeler ve açıklamalar içeriyor. En azından Schopenhauer üçüncü baskının ön sözünde bunları yazar. Aslında bazı bölümler ana eserin ikinci cildi için tamamlama ve ekler olarak da görülebilir. Bazı bölüm başlıklarında bu durum "EKLER" ifadesiyle zaten açıkça belirtilmiştir. Diğer bölümlerde de referanslar hemen göze çarpar; örneğin 10. bölümde İrade ve Tasavvur Olarak Dü
Bilme, bünyemizde ne tür bir değişiklik talep eder? Herhangi bir şey hakkında tam ve doğru bir bilgiye sahip olabilmek için neleri geride bırakmamız, neyi kendimizden uzaklaştırmamız gerekir? Böyle bir geride bırakma gerçekleşmediği takdirde bilgi hangi illetlerle maluldür? Belki de bu soruların açtığı aralıktan "Bugün artık modern bilimden insanlığın hayrına bir şey bekleyemeyiz" yargısının aşırı bir yargı olmadığı görülecek, modern bilimin bilme tarzında neyin eksik ya da neyin fazla olduğu üzerine kafa
Tükendi
Aşk, Schopenhauer’e göre yaşama istencinin başka herhangi bir dürtü veya arzudan çok daha güçlü bir şekilde vücut bulmuş halidir dolayısıyla insanın içinde bulunduğu mutsuzluğun da baş sorumlusudur. En romantik haliyle bile aşk, türün devam ettirilmesine yönelik içgüdüyü içinde barındırır. İki kişiyi birbiri için şiddetle ve özellikle çekici kılan şey, tüm türlerde kendini gösteren yaşama istencinden başka bir şey değildir. Dolayısıyla birey, amaçlarını gerçekleştirme yolunda bir kişinin bir başka kişiye h
Bir şey ne kadar soylu ve mükemmel ise onun olgunluğa erişmesi de o kadar geç ve yavaştır. Erkek akli melekesinin ve ruhi kabiliyetlerinin olgunluğuna yirmi sekizinden önce nadiren ulaşır; kadınlar ise henüz on sekiz yaşlarında; fakat kadınların durumunda bu çok zayıf ve dar sınırlar dahilinde gerçekleşir. Bu sebepten ötürüdür ki kadınlar bütün hayatları boyunca çocuk kalırlar, çünkü her zaman içinde bulundukları anı sıkı sıkıya bağlı kalarak sadece kendilerine en yakın olanı, olmak üzere olanı görürler, ge
Tükendi
Schopenhauer, eristik diyalektiği hem kışkırtıcı hem de eğlenceli bir şekilde kaleme almıştır. İnsan neden onu sağ iken yayımlamadığına bir anlam veremiyor. Eserin bugün başvuru kitapları içinde bir "çok satan" olabileceğini düşünenler vardır. Çünkü kim rakibini doğru olmayan şeylerin ve yanlışların temsilcisi olarak utandırmak istemez ki? Filozofun bu başvuru kitabı elinizde olduğu sürece dert etmeyin; çünkü onun sayesinde uygunsuz durumlara düşmekten kaçınacaksınız, muhalifinizi de kepaze edeceksiniz. Fi
Tükendi
Felsefe ve Din: Bu ikisinin bir diğeri karşısındaki konumu nedir? Her ikisi de hakikat arayışı içinde insana yardımcı olma iddiasında olduğuna göre nasıl oluyor da biri diğerini ortadan kaldırmaya çalışıyor ya da beriki öbürünü susturmaya kalkışıyor? Kalabalıkları felsefi olarak aydınlatmak mümkün müdür? Mecaz ihtiyacı böyle bir aydınlatma imkânsızlığından mı kaynaklanmaktadır? O halde aradaki fark, birinin saf hakikat, diğerinin o hakikatin mecaza büründürülmüş ifadesi olmasından mı ibarettir? Eğer böyle i
Tükendi
İngiliz dostu olmasıyla tanınan varlıklı ve açık görüşlü bir ailenin oğlu olarak, Danzig'de dünyaya gelen Schopenhauer, çocukluğu boyunca ailevi nedenlerle sürekli yolculuk etmek durumunda kalmıştır. Nitekim eğitiminin değişik aşamalarını, Almanya dışında, en çok da İngiltere ile Fransa'da sürdürmüş olması, klasik diller ile çoğu modern Avrupa dilini iyi derecede konuşabilmesinin başlıca nedenidir. Kendisinden sonra yerine geçmeye ısınsın diye, henüz çocuk denebilecek bir yaşta, babasının dayatmalarıyla iş
Tükendi
... Hayatınız öncelikle bakır bozukluklarla yapılmış bir ödemeye benzer; bizim bu ödemeye karşı bir alındı makbuzu vermemiz gerekir; bakır bozukluklar günler, alındı makbuzu ölümdür. (...) Zamanın bizi telaş içerisinde biteviye koşturup durması, bize asla nefes alma imkânı sunmaması, elinde kamçıyla buyurgan bir işveren gibi hepimizin tepesinde beklemesi ile hayatımızın bir azap ve işkenceye dönmesi arasında en küçük bir bağ kurma imkânı yoktur. Zaman ancak can sıkıntısının cenderesi içinde kıvrananların ba
Tükendi
Freud Klasikleri 7 Kitap Set2 * Fikirlerin Bilgisi Üzerine * Mantıksal Düşünme Doktrini * Cinsel Aşkın Metafiziği * Yaşamın Bilgece Deneyimleri * İnsan Doğası Üzerine * Ölüm ve İçsel Doğamızın Yok Edilmezliği
Tükendi
Mutlu olmak, mutlu yaşamak mümkün müdür? Schopenhauer'in radikal kötümserliği, onun felsefesini mutluluk düşüncesiyle bağdaştırma girişimlerini daha doğmadan boğar. Schopenhauer'e göre yaratıkların en mutsuzu insandır ve her türlü oluşun kaynağı olan irade, dünyadaki bütün kötülüklerin çıkış noktasıdır. Dünya kötü bir yerdir ve kötülüğünün en belirleyici yönü, acı ve mutsuzluğun her yerde hazır ve nazır oluşudur. Mutlu Olma Sanatı, iyimser dünya görüşüne karşı çıkan ve yaşadığımız dünyayı olası dünyaların
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 74 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1