Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 56 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
kulak verin, kulak ver sevgili okur. bin yıl derinden gelse de yanı başındaki ses bak ne söylüyor, kime, kim için konuşuyor; boyun eğdirdim isli güllere, dağ rüzgârlarına, fırtına ve kasırgalara diz çöktürdüm. boşluğa, gizlice çarpan gün ışığına kayalarda, cesaretimi miras bıraktım ölümümle. boyun eğdirdim saraya ve orduya. ya halk. ya halk! halk mı dediniz! bilirim halkı, basit, çaresiz, korkak, katil ve zavallıdır onlar... oysa bir ülküler insanıyım ben. kadının ve erkeğin ilerisindeyim. yüksek sanata ina
"Selim İleri, bütün aşkların mutsuzluğu, imkânsızlığı izleği içinde, toplum ahlâkının da yadsımasıyla bin kez zorlaşan bir aşka tutmak istemiş merceğini. Gerçekçiliğini sorgulamamıza kapı açmıyor. İstediği, zehir acısını, jilet keskinliğini duyumsatmak." Füsun Akatlı - Radikal Kitap "Selim İleri, aşkın dışlanan hallerinden birini pastoral bir hikâye içinde, Reşat Nuri romanları ve opera klasikleri eşliğinde öylesine şiirsel bir biçimde dile getirmiş ki, aşkın cinsiyeti artık önemsizleşiyor. Anlıyoruz ki, e
Öykücülüğümüzün dönemeçlerinden birini oluşturan Selim İleri, Yağmur Akşamları adlı yeni öykü kitabıyla bir kez daha okurlarına kendi yazı evreninin kapılarını aralıyor. Tüm yaşamların içinde biriken tortuların, tozun toprağın, ağırlığın arasından, bizleri hayata hapseden her şeyin içinden sıyrılıp gelen öyküler bunlar... Yıllardır bir kenara bırakılan, iz bırakmadığı sanılıp unutulmuş hesapların apansız birer baskını... Doğu'nun ve Batı'nın alet edildiği karanlık siyasetler ve bu siyasetler arasında yolunu
Özlediğim insanlara, özlediğim zamanlara yasemenin, manolyanın, mor menekşenin kokusu karışıyordu. Ayrıldığım o sevgi, arkadaşlık, o aşk ve kardeşlik duygusu, belki bir daha hiç kavuşamayacağım bütün sevinç bir yangınla beni tutuşturuyor, alevlere sarıyor ve hemen yazmaya koyuluyordum. Yazabildiğim sürece, hiçbir mevsimin, hiçbir rüyanın hiçbir zaman sona ermeyeceğini biliyordum. Çağdaş edebiyatımızda derin iz bırakmış nehir-roman Geçmiş, Bir Daha Geri Gelmeyecek Zamanlar, Daha Dün ile son buluyor. Okurları
GEÇMİŞ. BİR DAHA GERİ GELMEYECEK ZAMANLAR: 4 Martılar gittiler. Kuşlar kalmadı. Gece olunca kuşlar gider. Martıları söylemiyor. "Amerika... Amerika..." diyor. Bu erkek sesini bir yerden tanır gibiyim. Türkçe tangolar söylemez miydi? 'Amerika... Amerika... Türkler, dünya durdukça..." Allah Allah. "... beraberdir seninle hürriyet savaşında... "Demek şarkı Türkçe. O adam niye Amerika derken İngilizce söyler gibi yapmaya çalışıyor? Ne oluyor? Nerde bizim güzel tangolarımız? Onlar içli eserlerdir. Burada azmimiz
.. Dört on iki dokuz yüz kırk beş... Öğretmenlerin ve hattâ üniversite profesörlerinin siyasî yazı yazmasını ben mi yasakladım?! On beş on iki dokuz yüz kırk beş... Örfiidareye seçimlerin tenkit edilmesini ben mi yasaklattırdım?! Yirmi dört yedi dokuz yüz kırk altı... Açıldıklarından, kurulduklarından üç. beş ay sonra, Sosyalist Parti'yle Türkiye Emekçi ve Köylü Fırkası'nı yine örfiidareye ben mi kapattırdım?! On altı on iki dokuz yüz kırk altı... İlkmektebi bitiren çocuklara din dershanesi açılabileceğini
Nefesini hep yüreğimizde hissettiğimiz ama ne zaman uzanıp tutmaya çalışsak avuçlarımızda kar taneleri gibi eriyip yok olan mazi, usta anlatıcı Selim İleri'nin kaleminde yepyeni bir şekle bürünüyor. Geçmiş Zaman Yazarı'nın şimdi Marcel Proust gibi çayına kurabiyeler batıracağı, kurabiyeleri batırır batırmaz Madeleine kurabiyelerinin Proust'ta yarattığı mucizeyi bir kez daha yaşayacağı, hemen hemen ölgünken, yavan, neşesiz günler geçirirken, yarının, öbür günün... sonraki günlerin de yavan, neşesiz .geçeceğ
Tükendi
Romanlarını, öykülerini, gazete-dergi yazılarını ağız tadıyla okuduğumuz Selim İleri aslında hep bir mutfak faresiydi. Mutfak farelerinin ise mutfak anıları hep leziz olur, çünkü onların gözlerinden ve burunlarından hiçbir şey kaçmaz. Bütün yemeklerin ve kokuların anılarını onların hafızasında gizlidir. İşte şimdi Selim İleri, bütün mutfak ve sofra maceralarını okurlarına sunuyor. Oburcuk Mutfakta! Binbir evin, binbir kişinin ve kitabın mutfağından ağzınıza layık bir şölen! Evimizin Tek Istakozu, Oburcuğun
Tükendi
TÜRKÇENİN EN GÜÇLÜ KALEMLERİNDEN USTA YAZAR SELİM İLERİDEN GÜNDEMİ SARSACAK CESUR BİR ROMAN! Bu Yalan Tango, 1 Nisan 2010 tarihinde tüm kitapçılarda! Everest Yayınlarından çıkacak olan Bu Yalan Tango, bir eziyet toplumu olarak Türkiyenin ve kıstırılmışlığı içindeki Türk aydınının, kimi zaman kendi yetersizlikleri, kimi zaman dönemlerin bastırması içindeki açmazları ve bu toplumda hep göz ardı edilen bireysel yaşamın suskunlukların... birbirimizin iç sesine yabancı kalışımızın öyküsü 90. yaşı için bir arma
"Gramofon Hâlâ Çalıyor yazarın çocukluğunu çok andırır bir anlatıcının gözüyle portreler galerisidir. Eskiden beri millî-milletlerarası çeşitli coğrafyaların aktığı İstanbul'un; Cihangir, Kadıköyü, Boğaziçi, Adalar, Beyoğlu gibi semtlerinde oturan, İstanbullu oluşlarıyla bir imtiyaz kazanan insanlar bu galeride görünürler. Eserin şahıs kadrosunu aleladeler, herkesin tanıdığı ünlüler, nihayet marjinaller oluşturur. Aleladeler anlatıcının ailesi, yakınları gibi gündelik hayatlarını tabiî şekilde sürdüren kişi
Yaşayan en önemli romancılarımızdan Selim İleri'nin değeri hiç anlaşılmamış bu 'siyasi' romanı, 12 Mart'tan 12 Eylül'e giden süreç hakkında, döneminde gözden kaçmış olanları yıllar sonra yeniden hatırlatıyor okurlara. "Şimdi uzayıp giden, bir iç göl izlenimi veren boğazlar denizine Türk bayrağına sarılı genç ölülerin -kimdiler, hangi inançlarla, hangi birikimlerle sağ ya da sol kesimde yer almışlardı- tabutları karışıyor; kotralar, şilepler, büyük gemiler ve çelimsiz Boğaz vapurları, hattâ balıkçı sandallar
Küçükhanımefendi üzerine, 2009da altmış yaşımdayken, yeniden yazarken; romandaki dingin, huzur dolu İstanbula şaşıyorum. Tenha banliyö trenleri Yeşilköye doğru; ancak dolunca kalkan arabalı vapurlar; bağlık bahçelik Yakacık; dünya yolculuğuna çıkılmış gibi gibi gidilen Bakırköy; henüz üsünü kaybetmemiş Kadıköyü. Peki ama biz şehir kültürü konusunda ileledik mi diye okudum, durakaldım. Beyoğluna çıkanların loca ayırttıkları, suvareye gittikleri Şehir TiyatrosuNe var?!, hepsi yerli yerinde! Diyeceksiniz. Evet
Yıl 1950 falan herhalde. Kadıköyü Bahariye Caddesi'ndeki Gerede Apartmanı'nın giriş katındaki balkon. Babam, ablam Meral'lle geliyor ki, mevsim sonbahar. Ve güneşli bir öğleden sonra. Yıl şimdi 2006. Fotoğraftaki kendime bir yabancıya bakar gibi bakıyorum. Doğup büyüdüğüm İstanbul'a da çoğu kez öyle bakıyorum zaten. Bu yüzden sürüyor İstanbul Kitapları. İstanbul Hatıralar Kolonyası'nı bu yüzden kaleme getirdim. Geçmiş elli yılın dökümünde, tarihî ve soylu bir kentin bana yansımış, bende hâlâ yaşayan öyküsün
Tükendi
Selim İleri, "Rüyamdaki Sofralar" adlı kitabında okuyucusuyla birlikte bazen keyifli bazen hüzünlü bir yolculuğa çıkıyor. Coşkulu ve iştah açıcı bir deneme kitabı bekliyor sizi. (Tanıtım Yazısı´ndan Alıntı)
Tükendi
Artık kimsenin bilmediği, hatırlayanların -hatırlamak isteyenlerin, belki- bile kalmadığı bambaşka bir İstanbul... Oysa topu topu 50 yaşında bir yazarın anıları... Unutulmuş, ´bencil hesapların buzlu sularında´ yok edilmiş bir İstanbul... Selim İleri yazdı.
Tükendi
Peride Celal 18 yaşında ve hala bizim için üretiyor. Füsun Akatlı, Hulki Aktunç, Tunay Aydın, Gürsel Aytaç, Güneş Buharalı, Ahmet Cemal, Zeki Coşkun, Raşit Çavaş, Zeynep Ergun, Ufuk Esin, Ali Gevgilili, Semih Gümüş, Vedat Günyol, Doğan Hızlan, Selim İleri, Sami Karaören, Ahmet Oktay, Güven Turan ve Selma Tükel bir araya gelerek Peride Celal´e Armağan´ı oluşturdular. Kitaba ayrıca Peride Celal´in üç hikayesi ve yedi romanından seçmeler ile küçük bir albüm eklendi.
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 56 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3