Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 216 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
“Yaşam nedir? Nerede gizlidir yaşamın özü? Yaşayan r uh mudur yoksa kemikler mi? Yahut fikirler midir aslında yaşayan? Ölen bir insan hayata dönebilir mi veya bir iskelet dirilebilir mi kemikleriyle? Bir insan öldükten sonra ahlaki değerleri değişir mi? Bir iskelet dirilseydi, onun, bugünün ahlakına veya ahlaksızlığına karşı söyleyecek bir sözü olur muydu? Dirilen İskelet’in sorduğu temel sor ular bunlar işte. Hüseyin Rahmi Gürpınar, Dirilen İskelet ile bir yandan polisiye ve fantastik ögelerle okurda merak
“Cinnet bir fırtınalı dimağdır. Mecnun daima taşkın dehası faaliyette bir ulviyettir. Akıllılık yaratılışa aykırıdır. Cinnet tabiatın kendisidir. Dengelenmeye çalışılan bir kafa, çarkına zincir vurulan bir makineye benzer. Mademki kazana ateş veriyoruz, bırakmalı uzuv serbest işlesin.”Hüseyin Rahmi Gürpınar, 1924 yılında Son Telgraf gazetesinde tefrika edilen ve hem dönemin hükümetine eleştirileri hem de cinselliğin birçok yönünü ve esrar, kokain gibi maddelerin kullanımını açıkça öykülemesi nedeniyle edebe
İspanyol gribinin dünyayı kasıp kavurduğu yıllarda İstanbul bir yandan yangınlarla, bir yandan da salgın hastalıkla kavrulmaktadır. Zengin fakir ayırt etmeyen hastalık, yoksul evlerine de zenginlerin köşklerine de sıçrar, girdiği hanelerden birkaç can almadan çıkmaz. Haksız kazançla zengin olanların batıl inançlarından ve korkularından faydalanmak isteyenlerse evliyalık iddiasıyla bir düzen kurup çıkar sağlamanın peşindedir. Hüseyin Rahmi Gürpınar, çelişkilerle ördüğü romanında bir dönemin bütün aksaklıklar
İspanyol gribinin dünyayı kasıp kavurduğu yıllarda İstanbul bir yandan yangınlarla, bir yandan da salgın hastalıkla kavrulmaktadır. Zengin fakir ayırt etmeyen hastalık, yoksul evlerine de zenginlerin köşklerine de sıçrar, girdiği hanelerden birkaç can almadan çıkmaz. Haksız kazançla zengin olanların batıl inançlarından ve korkularından faydalanmak isteyenlerse evliyalık iddiasıyla bir düzen kurup çıkar sağlamanın peşindedir. Hüseyin Rahmi Gürpınar, çelişkilerle ördüğü romanında bir dönemin bütün aksaklıklar
Tükendi
Ey okur! Şık’ın bu cehaletini, bu eblehliğini romancının hayal gücünde vücut bulmuş bir mübalağa olarak kabul etmeyiniz. Ben bu satırları sırf hayalimden yazmıyorum. Modelim görüp işittiğim hakikatlerdir. Bu hakikatlere rastlamamda ben de şüphe ettim. Fakat sağlamasını yaptım. Doğru buldum. Hayal ne kadar hayal olsa yine az çok hakikatten doğar. “Dönemin sokak hayatının, caddelerinin, mimarisinin, eğlence âleminin  ya da ev yaşamının yanı sıra, Hüseyin Rahmi şehrin kozmopolit, çok kültürlü dokusun
Ey kari! Şık’ın bu cehaletini, bu belahatını romancının hayalhanesinde vücut bulmuş bir mübalağa olarak telakki etmeyiniz. Ben bu satırları sırf hayalimden yazmıyorum. Modelim görüp işittiğim hakikatlerdir. Bu hakikatlere tesadüfümde ben de şüphe ettim. Fakat mihenge vurdum. Doğru buldum. Hayal ne kadar hayal olsa yine az çok hakikatten doğar. “Dönemin sokak hayatının, caddelerinin, mimarisinin, eğlence âleminin ya da ev yaşamının yanı sıra, Hüseyin Rahmi şehrin kozmopolit, çok kültürlü dokusunu ve gün
"Katil Buse", "Melek Sanmıştım Şeytanı", "Gönül Ticareti", "Çocuğumun Babası"... Hüseyin Rahmi Gürpınar, o hiçbir detayı kaçırmayan, en gizli sevdaları, en derin yaraları görmekte usta gözlerini bu sefer kapalı kapılar ardında, karı kocalar ve metresler, âşıklar üzerinde gezdiriyor. Hüseyin Rahmi'nin sadakatsizleri size gönül ilişkilerinin en mahrem sırlarını vermek üzere bu ciltte bir araya geliyor. "Ben karımı seviyorum. O da başkasına gönüllü. Bırakayım da büsbütün sevgilisine mi gitsin? Hayır. Öldüreyi
Efsuncu Baba büyüyle, simyayla, tılsımla uğraşan; define aramak, madeni altına çevirmek, yıldıznamelerden âlemin sırrını çözmek gibi heveslere kapılmış bir zat-ı muhteremdir. Onun dünyasını batıl inançları şekillendirir, her adımını bu hurafelere göre atar. Eline yeni bir kitap geçer, İstanbul'un bütün defineleri şifreli halde bildirilmiştir bu kitapta. Defineye ulaşmak için tılsımı kaldırması gerekir, bu da Binbirdirek'teki anahtarı ve kendisine yardımcı olacak insan suretinde iki meleği bulmasına bağlıdır
Hüseyin Rahmi Gürpınar; ömr ünü en az anlattığı hikâyeler kadar özgün yaşar. Öyle ki Hüseyin Rahmi'nin yaptığı reçellerin en az romanları kadar iyi olduğunu söyleyenler, onu besleyen zengin kaynağın bizzat hayat olduğunu bilirler. Hüseyin Rahmi, bu yüzden "Avam için edebiyat olmaz." düşüncesine büyük bir coşkuyla karşı çıkar ve tüm ömrü boyunca bunun aksini ispat etmek için yazar. Ona göre gerçek sanatçı, "tabiatı" ne kadar gerçekçi ve açık yazarsa eserine o kadar ruh vermiş olur. Hüseyin Rahmi Gürpınar; dö
Hüseyin Rahmi Gürpınar bu romanda, Doğu ve Batı kültürünün özelliklerini eleştirel açıdan değerlendirir ve karşılaştırır züppelik, gelenek ve yenilik gibi konuları harmanlayarak işler. Tüm bu konular, alafranga kültüre yönelik aşırı tutkusu olan başkarakter Meftun ve onun çevresinde vuku bulan olaylar üzerinden anlatılmaktadır. Konağı, kendisini ve ailesini çevirdiği dolaplarla trajik bir sona doğru sürükleyişini okuruz. Meftun, Tanzimat dönemi züppe tiplemelerinden farklı olarak Batı kültürünü, eğitim iç
Tükendi
"Bu eser alafrangayı aşağılamaya değil aksine onu yanlış anlaşılmaktan kurtarmaya hizmet edecektir. Daha doğrusu bu roman herhangi bir amaca hizmetten çok halkı güldürmek için yazılmıştır. (...) Meftun, Frenk hayranlığı hastalığına tutulmuş bir deli midir? Hayır. Göreceğiz ki o da değil. Bazı sınırlı zamanlarda akıllılık anları görülmesine bakılırsa seyrek nöbetli sıtma gibi aklı gelir gider takımdan olması pek mümkündür." 1901'de "Alafranga" adıyla tefrika edilirken sansürün hışmına uğrayarak yarım kalan
Mesela, farz ediniz ki benim sekiz-on göbekten beri olan büyük annelerim tekrar dünyayı özleyerek hayata geri dönmüşler. (...) Ben bir annemi bile hoşnut edemiyorum. Allah saklasın öyle bir düzine çenesi düşük kocakarıyla sonra ne yaparım? (...) Ölü mezarında gerek. Oradan çıkmaları ne kendileri ne de bizim için iyi değildir. Sonra seçimlere karışırlar. Parlamentoya girerler. Dünyadan namusuyla, şerefiyle gitmiş olan edebiyatçıları, bilgeleri buraya milletvekili gönderirler. O biçarelerin de benzerleri gib
Tükendi
‘Benim adım Şefika, babamınki Tayyar, karaca üzümün kartlaşmamışçası. Ocak kıvılcımlandırıcılardan mısın, kapı gıcırdatıcılardan mı? Ne ocak kıvılcımlandırıcılardanım, ne de kapı gıcırdatıcılardan. Bir berber bir berbere bire berber beri gel demiş. Şu köşe yaz köşesi, şu köşe kış köşesi.Bir tarlaya kemkem ekmişler, iki kürkü yırtık kel kör kirpi dadanmış. Biri erkek kürkü yırtık kel kör kirpi, öteki dişi kürkü yırtık kel kör kirpi. Kürkü yırtık erkek kel kör kirpinin yırtık kürkünü, kürkü yırtık dişi kel kö
Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın bu ilk eseri 19. yüzyılda başlayan yenileşme dönemindeki alafranga düşkünlüğü ve Batılılaşma heveslerinin gülünçlüğünü sergilemektedir. Bu kısa romanda yazar, özenti içindeki bir kahraman olan Şöhret Bey'in, yani "Şık"ın özellikle Beyoğlu-Tepebaşı'nda yer alan eğlence mekânlarındaki serüvenlerini kendine özgü ironileriyle aktarmaktadır. Türk edebiyatının öncü klasiklerinden olan bu yapıt, güçlü gözlemleri ve yalın anlatımıyla oldukça ilgi çekmiştir
Doğalcı ve gerçekçi anlatının klasik yazarı Hüseyin Rahmi Gürpınar, bütün sanat yaşamı boyunca hep aklın ve bilimin yanındadır. Boş inançlara, yobazlığa, bağnazlığa karşı çıkarak, toplumun çağdaş düşünceye ulaşması için elinden geleni yapar; kendi deyişiyle, halkı “yüksek bir felsefe”ye ulaştırmaya çalışır. Anlatının her türünde yapıt veren Hüseyin Rahmi, Ölüm Bir Kurtuluş mudur? romanında “deneysel roman” biçimini kullanır. Çoğu romanında kullandığı “eğlendirirken öğretme” amacına uygun merak ve gülmece
Tükendi
Efsuncu Baba büyüyle, simyayla, tılsımla uğraşan; define aramak, madeni altına çevirmek, yıldıznamelerden âlemin sırrını çözmek gibi heveslere kapılmış bir zat-ı muhteremdir. Onun dünyasını batıl inançları şekillendirir, her adımını bu hurafelere göre atar. Eline yeni bir kitap geçer, İstanbul'un bütün defineleri şifreli halde bildirilmiştir bu kitapta. Defineye ulaşmak için tılsımı kaldırması gerekir, bu da Binbirdirek'teki anahtarı ve kendisine yardımcı olacak insan suretinde iki meleği bulmasına bağlıdır
seçkin kitapçılarda, www.oglak.com'da, internet satış noktalarında ve Zambak Sokak, 21 Beyoğlu'nda "Ölümü beklemek sabırsızlığıma ve korkusuz bulunmak için vermiş olduğum metanet kararına rağmen bütün damarlarıma büyük bir korku yayılmaya başladı. Pencerenin önünden çekilmek istedim.Fakat nereye kaçacaktım? (...) Şimdi artık ay ışığının yardımıyla biçiminin bütün ayrıntılarını seçebiliyordum. Kazan büyüklüğünde bir baş... Üzerinde o ürkütücü büyüklüğüne uygun beyaz sarıklı bir kavuk... Birer lombar deliği s
Tükendi
ARKA KAPAK YAZISI "Bu ejderin öldürücü dişlerine karşı koymak için ne yapmalıyız? Yavaş yavaş vücutlarını en öldürücü zehirlere alıştıranlar yok mu? Koleradan kurtulmak için koleraya, tifodan kurtulmak için tifoya, kuduzdan kurtulmak için kuduza aşılananlar yok mu? İşte ben mikrobik aşk hastalığının bu serumunu buldum. Aşılandım. Onun kurbanları sürü sürü ahmaklar gibi ben bu dertten ölmeyeceğim. Ve kimseyi öldürmeyeceğim." "Hangi fiilimizi tabiat kanunlarıyla tartarak işliyoruz ki bu davada da hak ve adil
ARKA KAPAK YAZISI Şık, Türk edebiyatının önemli kalemi Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın yazdığı ilk romandır. Bu eser, ilk olarak Tercüman-ı Hakikat'te tefrika edilir ardından kitap olarak basılır. "Bu ‘Şık' hikâyesindeki Şatırzade Şöhret Bey de kendisinden 17 sene sonra doğan ‘Şıpsevdi' kahramanı Meftun Bey'in nüvesidir." "Ey okuyucu! Şık'ın bu cehaletini, bu ahmaklığını romancının hayalinde vücut bulmuş bir abartı olarak görmeyiniz. Ben bu satırları sırf hayalimden yazmıyorum. Modelim, görüp işittiğim hakikatler
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 216 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2