Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 216 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Hüseyin Rahmi Gürpınar 1864’te İstanbul’da doğmuş, 8 Mart 1944’te Heybeliada’da yaşamını yitirmiştir. Edebiyatımızın en önemli romancı ve hikâyecilerinin arasında yer almaktadır. Hüseyin Rahmi, resmî ya da özel olarak düzenli bir eğitim almamıştır, tamamıyla kendi kendini yetiştirmiş bir yazardır. Küçük yaşta yazmaya başlayan Hüseyin Rahmi’nin, on iki yaşında kaleme aldığı Gülbahar Hanım adlı piyesi diğer bazı kitaplarıyla birlikte Aksaray’da çıkan bir yangında yanmıştır. Üstadı saydığı Ahmed Mithat Efendi’
“Artık ona karışamazsınız. Bey´in huyunu içinizden kimse benim kadar bilmez. O kendi hâlinde bir adamdır. Karşısına dünya güzeli çıksa başını kaldırıp da bakmaz. Kocam beni bilir, ben kocamı bilirim. Ötesi sizin neyinize gerek... Neyinize gerek sizin hanımlar? Koca benim değil mi? Sıtma tutsun, karın ağrısı tutsun, ne tutarsa tutsun... A bana öğüt vereceğinize, büsbütün ateşe körükle gidiyorsunuz. Sizin sözünüzden çok kocamın sözüne inancım vardır.” diyen bir Hanım’ın, hizmetçi parçasını kocasının önüne att
Tükendi
Hüseyin Rahmi Gürpınar Meyhanede Hanımlar’da Cumhuriyet sayesinde kadınların kazandığı özgürlüğün sosyal hayata yansımasını, çerçevesini kimsenin tam olarak bilmediği içki yasaklarını, sanatta taklitçiliği mizahi bir dille hikâye eder. Mazhar Osman, Turşucu Cemal, Şehir Tiyatroları gibi dönemin popüler kişi ve konularına da değinilen Meyhanede Hanımlar’ı, Son Telgraf gazetesinde yayımlanmadan hemen önce yazarıyla yapılan röportajla sunuyoruz. Hüseyin Rahmi Gürpınar (1864-1944) Dönemini ve çevresini r
Hüseyin Rahmi Gürpınar Meyhanede Hanımlar’da Cumhuriyet sayesinde kadınların kazandığı özgürlüğün sosyal hayata yansımasını, çerçevesini kimsenin tam olarak bilmediği içki yasaklarını, sanatta taklitçiliği mizahi bir dille hikâye eder. Mazhar Osman, Turşucu Cemal, Şehir Tiyatroları gibi dönemin popüler kişi ve konularına da değinilen Meyhanede Hanımlar’ı, Son Telgraf gazetesinde yayımlanmadan hemen önce yazarıyla yapılan röportajla sunuyoruz. Hüseyin Rahmi Gürpınar (1864-1944) Dönemini ve çevresini r
Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın natüralizmin etkileriyle dolu öykülerini okurken yaşadığı dönemin şartlarına birebir şahit olurken hikâyelerin başkahramanlarıyla birlikte güleceğiniz “Kedim Nasıl Öldü” sizi bambaşka hayatlara ve zamana şahit olmaya davet edecektir.
Tükendi
İlk önce 1901’de İkdam gazetesinde “Alafranga” adıyla tefrika edilmeye başlanan fakat sansür heyeti tarafından neşri durdurulan ve ilerleyen yıllarda Sabah gazetesinde tefrika edildikten sonra 1911’de kitaplaşan Şıpsevdi, Hüseyin Rahmi’nin en önemli romanlarındandır. Meftun Bey adlı baş karakterinin kişiliğinde yanlış Batılılaşma temasına yoğunlaşan ancak bunu alışılmışın dışında olaylarla zenginleştiren bir eserdir. Romanda, Meftun Bey ve ailesi etrafında yaşanan hadiseler akıcı bir dil ve mizahi bir üslup
Muhsine geçimini sağlamak üzere şehrin epey dışındaki bir köşke hizmetçi olarak gider. Bu “netameli” köşkün sakinleri arasında çalışanları ve delirdiği söylenen zengin hanımının yanı sıra türlü çeşit periler, yaratıklar, bir de gulyabani vardır. Muhsine, sonunda öldürülmek, delirmek, iyi saatte olsunlara karışmak ihtimalleri olmasına rağmen merakını susturamaz ve kapalı kapıların ardına geçer. Hüseyin Rahmi cin, peri, cadı gibi doğaüstü varlıkları konu edinerek masalın romana, romanın masala dönüştüğü bir t
Matmazel Anjel, doğup büyüdüğü Paris’in kenar mahallelerindeki sefil hayatını geride bırakıp, zengin bir ailenin hanımı olmak konusunda kararlıdır. Anjel’in kaderi İstanbullu Dehri Efendi ailesinden birkaç masumun eğitim ve terbiyesinden sorumlu öğretmen olarak atanmasıyla değişir. Mürebbiyelik Anjel’e istediği kazancı sağlamayınca, evin en küçüğünden en büyüğüne bütün erkeklerini fethetmek için hazırladığı dehşetli programı derhal uygulamaya girişir. Anjel’in odasının bulunduğu koridorda gölgeler dans etme
Hüseyin Rahmi Gürpınar 1864’te İstanbul’da doğmuş, 8 Mart 1944’te Heybeliada’da yaşamını yitirmiştir. Edebiyatımızın en önemli romancı ve hikâyecilerinin arasında yer almaktadır. Hüseyin Rahmi, resmî ya da özel olarak düzenli bir eğitim almamıştır, tamamıyla kendi kendini yetiştirmiş bir yazardır. Küçük yaşta yazmaya başlayan Hüseyin Rahmi’nin, on iki yaşında kaleme aldığı Gülbahar Hanım adlı piyesi diğer bazı kitaplarıyla birlikte Aksaray’da çıkan bir yangında yanmıştır. Üstadı saydığı Ahmed Mithat Efendi’
Tükendi
“Gulyabani bugünkü korku romancılığı ile kıyaslandığında basit bir öyküye ve kolay bir yapıya sahip olmasına rağmen korku edebiyatımızın adından bahsedilmeden geçilemeyecek bir eseridir.” Veli Uğur Kimsesiz ve parasız kalan Muhsine Hanım, bir konağa hizmetçi olarak girer. Ancak konakta garip ve esrarlı bir hava vardır. Çeşmifelek Kalfa ile Ruşen Kadın konakta cinler, periler olduğunu iddia edince Muhsine Hanım oradan ayrılmak ister. Fakat bu imkânsızdır çünkü Ruşen Kadın, Muhsine’nin artık onlara karıştığın
“Bu kesik başın çehresi, kulaklarına kadar bir ressam paleti gibi türlü renge, teşhis edilemez bir hâle getirilmişti. Lakin onun bütün kimliği gözlerine toplanmıştı. O esrarengiz, o muammalı, o korkunç bakışıyla, ölümün sessiz, donuk, derin süzüşüyle sanki, ‘İşte beni kestiler. Bu kuyuya attılar. Katillerimi bulunuz. Adalet isterim. İnsan kardeşlerim!’ demek istiyordu…” Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın 1921 yılında Heybeliada’da tamamladığı, daha sonra İkdam gazetesinde tefrika edilen ve 1942’de tam hâliyle ilk
Tükendi
Dünya ne kadar büyük inkılaplarla altüst olursa olsun, dünyada erkek daima hâkim, kadın daima onun emirberidir. Kocan, kardeşin, oğlun tepende birer küstah âmirdirler. Hayat piyasasında kadının değeri düşüktür. Her gün sokaklarda kıskançlık vahşetiyle kocaları, amant’ları tarafından bıçaklanarak cesetleri kaldırımlara serilen kadınların fela- ketlerini gazetelerde okumuyor musunuz? Bu sayısız vakalara mukabil hiçbir erkeğin sehpada cinayetinin cezasını çektiğini işittiniz mi? “Onun yaşayan yanı; romancı yet
Dünya ne kadar büyük devrimlerle altüst olursa olsun, dünyada erkek daima hâkim, kadın daima onun emir eridir. Kocan, kardeşin, oğlun tepende birer küstah âmirdirler. Hayat piyasasında kadının değeri düşüktür. Her gün sokaklarda kıskançlık vahşetiyle kocaları, amant’ları tarafından bıçaklanarak cesetleri kaldırımlara serilen kadınların felaketlerini gazetelerde okumuyor musunuz? Bu sayısız vakalara karşın hiçbir erkeğin sehpada cinayetinin cezasını çektiğini işittiniz mi? “Onun yaşayan yanı; romancı yeteneğ
Yangın gündüz yandı, gece yandı, ertesi günü oldu, hâlâ yanıyordu. Biz İstanbul’da hiç ev kalmadı zannettik. Çünkü etrafımız göz alabildiği kadar virane olmuştu. Yalnız bacalar gözüküyor, her yandan dumanlar tütüyordu. Bilmiyoruz kaç saat olmuştu, biz hiçbir şey yememiştik. Evde babamızın getirdiği pastırmalar, peynirler, tereyağları, kuru üzümler, incirler vardı. Hepsi, hepsi yandı efendim. “Çocukluğumu, delikanlılığımı ve kırkına merdiven dayayan yaşımı kitaplarında toplayan bir yazıcı olduğu için onu, şu
Yangın gündüz yandı, gece yandı, ertesi günü oldu, hâlâ yanıyordu. Biz İstanbul’da hiç ev kalmadı zannettik. Çünkü etrafımız göz alabildiği kadar virane olmuştu. Yalnız bacalar gözüküyor, her yandan dumanlar tütüyordu. Bilmiyoruz kaç saat olmuştu, biz hiçbir şey yememiştik. Evde babamızın getirdiği pastırmalar, peynirler, tereyağları, kuru üzümler, incirler vardı. Hepsi, hepsi yandı efendim. “Çocukluğumu, delikanlılığımı ve kırkına merdiven dayayan yaşımı kitaplarında toplayan bir yazıcı olduğu için onu, şu
Tükendi
Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın 84 öyküsünün yer aldığı Kadınlar Vaizi, Namusla Açlık Meselesi, Katil Puse, İki Hödüğün Seyahati, Tünelden İlk Çıkış, Gönül Ticareti, Melek Sanmıştım Şeytanı, Eti Senin Kemiği Benim adlı kitapların ilk baskılarından seçilerek bugünün Türkçesine uygun biçimde hazırlanan Şehirde Bir Şekavet kitabında 13 öykü var. Murat Yalçın tarafından hazırlanan kitaptaki öykülerin adları şöyle: “Ada Vapurunda”, “Bugün Ne Yiyeceğiz?”, “Misafir”, “Mırnav… Mırnav”, “Şehirde Bir Şekavet”, “Eşkıya Oyun
"Hüseyin Rahmi'nin batıl itikatları kendine mevzu edindiği romanlarının arasında bir romancı gözüyle en kusursuzu, bir okuyucu gözüyle en eğlencelisi Gulyabani'dir." - Halide Edib Adıvar "İçinde hakikaten bütün bir âlem yaşayan ve çok kudretli tekniği sayesinde en olamayacak şeylere en mümkün vaziyetler mahiyeti veren bu romanı, muharriri büyük bir Garp lisanıyla yazsaydı mühim bir servet kazanırdı." - Nahid Sırrı Örik Basıldığı günden bugüne birçok kuşak tarafından zevkle okunan Gulyabani, bugü
“Bu gökteki kuyruklu, yerdekilerin şerlerinden meydana geldi... Geçen sene Dizdariye taraflarında bir paşanın katırı doğurdu dedilerdi de inanmadıydık. İşte bakınız doğruymuş… Demek vakitler yakın... Yapı da pek çoğaldı. İşte bu birkaç şey kıyamet alametidir. Biz büyükbabalarımızdan, analarımızdan öyle işittik.”Yaşadığı çağın İstanbul’unu eserlerinde renkli, gerçekçi biçimde yansıtan Hüseyin Rahmi Gürpınar aynı zamanda, diyaloglarındaki halk ağzına gösterdiği özeni, kurguladığı mizahi alavere dalavereleri,
Şadan Bey’in çapkınlıklarından usanan ailesi onu alelacele evlendirir ve kendisinden entelektüel bakımdan üstün olan karısının köşküne içgüveyi verir. Şadan Bey evlenmiştir, ancak çapkınlıktan vazgeçmez. “Karımı Nasıl Aldattım” başlığıyla açılan roman, adeta gönül ilişkileri resmi geçidine dönerek okuru, hatta Şadan Bey’i bile şaşırtmayı başarıyor. Hüseyin Rahmi Gürpınar, genel toplumsal ahlakı irdelerken kurguladığı girift olay örgüsü, ilginç karakterleri ve mizahi diliyle okuruna sürükleyici bir hikâye an
Türk edebiyatının en şenlikli yazarlarından Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın kaleminden, “polisiye roman” türünün Türkçedeki ilk ve en başarılı örneklerinden Kesik Baş. Hayatta aradığını bulamayan, yaşam zorunluluklarının ağır ağır bir cendere gibi üzerindeki işkencesini artırdığı Nafiz Efendi, çareyi her akşam meyhaneye gitmekte bulur. Bir gece sarhoş halde evine dönerken, hayli derin bir kuyuya düşer. Nafiz Efendi kuyudan tek başına değil, beraberinde bezlere sarılı kesik bir başla çıkacaktır. Bu “cinai muamma”n
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 216 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1