Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 419 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
Lev Nikolayeviç Tolstoy (1828-1910): Anna Karenina, Savaş ve Barış, Diriliş'in büyük yazarı, yaşamının son otuz yılında kendini insan, aile, din, devlet, toplum, özgürlük, boyun eğme, başkaldırma, sanat ve estetik konularında kuramsal çalışmalara da verdi. Bu dönemde yazdığı roman ve öykülerinde yıllarca üzerinde düşündüğü insanlık sorunlarını edebi bir kurguyla ele aldı. 1859 yılında ilk kez Russki Vestnik dergisinde yayımlanan Aile Mutluluğu romanında Tolstoy, kişilik farklılıkları yüzünden karşı karşıya
Lev Nikolayeviç Tolstoy (1828-1910): Anna Karenina, Savaş ve Barış, Diriliş'in büyük yazarı, yaşamının son otuz yılında kendini insan, aile, din, devlet, toplum, özgürlük, boyun eğme, başkaldırma, sanat ve estetik konularında kuramsal çalışmalara da verdi. Bu dönemde yazdığı roman ve öykülerinde yıllarca üzerinde düşündüğü insanlık sorunlarını edebi bir kurguyla ele aldı. 1859 yılında ilk kez Russki Vestnik dergisinde yayımlanan Aile Mutluluğu romanında Tolstoy, kişilik farklılıkları yüzünden karşı karşıya
Tükendi
Tolstoy - Dünya Klasikleri - Efendi İle Uşağı (60 Sayfa) - Kafkas Tutsağı (40 Sayfa) - Çocukluk (128 Sayfa) - Sevginin Yasası ve Şiddetin Yasası (84 Sayfa) - Sivastopol (158 Sayfa) - İvan İlyiçin Ölümü (76 Sayfa) - Şeytan (76 Sayfa) - Üç Ölüm (48 Sayfa) - İnsan Ne İle Yaşar (62 Sayfa) - Haci Murat (146 Sayfa)
Tükendi
Zengin bir ailenin çocuğu olarak Rusya´nın Tula şehrindeki Yasnaya Polyana adlı konakta doğdu. Çok küçük yaşlarında önce annesini, sonra babasını kaybetti, yakınlarının elinde büyüdü. Çocukluğundan beri gerçekleri incelemeye karşı büyük bir ilgisi vardı. Öğrenimini tamamlamak için Moskova´ya gitti. Çalışkan zeki bir öğrenci olarak başarı ve sevgi kazandı. Fransızcasını ilerletmiş, Voltaire´i ve J. J. Rousseau´yu okumuş, bu iki yazarın kuvvetli etkisinde kalmıştı. Yasnaya-Polyana´ya döndü, yoksul köylüler ar
Tükendi
Tolstoy'un yirminci yüzyılın ilk on yılında tamamladığı son eserler hem bir veda hem bir davet niteliği taşır. Bu eserler Tolstoy'un bütün hayatını ve düşüncesini gözden geçirmesinin izini taşır, bir yandan da arkasından gelenlere bırakacağı fikir mirasını yeni çağın ışığında şekillendirmesinin izini. Bu eserlerin çoğu, çağın girdabından yorgun düşen yazar Kasım 1910'da evinden kaçıp kendi ölümüne giderken yayımlanmamıştı. Tolstoy'un ölümünden sonra yayımlanan bu eserlerin arka planında çağın kanlı tarihsel
Tolstoy'un yirminci yüzyılın ilk on yılında tamamladığı son eserler hem bir veda hem bir davet niteliği taşır. Bu eserler Tolstoy'un bütün hayatını ve düşüncesini gözden geçirmesinin izini taşır, bir yandan da arkasından gelenlere bırakacağı fikir mirasını yeni çağın ışığında şekillendirmesinin izini. Bu eserlerin çoğu, çağın girdabından yorgun düşen yazar Kasım 1910'da evinden kaçıp kendi ölümüne giderken yayımlanmamıştı. Tolstoy'un ölümünden sonra yayımlanan bu eserlerin arka planında çağın kanlı tarihsel
Tolstoy’un 20’li yaşlarda yazdığı bu romanı, Kırım’ın Sivastopol Cephesinde, Ruslarla Fransızların savaşını konu ediniyor. Kırım Savaşı’na subay rütbesiyle katılan Tolstoy’un, savaşın duygu tasvirini ustalıkla yapığı bu eserinde, kendinizi savaşın ortasında bulacak can derdine düşmüş askerlerin, omuz omuza mücadelesini, kulakların yanından geçip giden mermileri, kopmak üzere olan kol ve bacakları, patlayan bombaları kan, ıstırap ve ölüm gerçekliği ile etkili bir şekilde somutlaştırıldığını göreceksiniz.
Tolstoy’un ölümünden sonra yayımlanmasını istediği ve öldükten bir sene sonra basılan son romanı Hacı Murat, Kafkasya’da Ruslara ve dönemin efsane komutanı Şeyh Şamile karşı savaşan Hacı Murat’ın dramatik hikayesini anlatıyor. Katıldığı Rus Ordusu’nda, Hacı Murat’ı tanımış ve onu takdir etmiş olan Tolstoy, Kafkaslarda yaşanılan savaşın son dönemini anlatırken, Rusların zalimliklerini, Kafkasların direnişini ve savaşın şiddetini milliyetçi duygularını bir kenara bırakıp, objektif bir üslupla okura aktarıyor
Tolstoy’un ilk eseri olma özelliğini taşıyan bu öyküsü, aynı zamanda Tolstoy’un çocukluk dönemini anlattığı bir otobiyografi olarak nitelendiriliyor. Ölümün ne olduğunu anlayamayacak kadar küçük bir yaşta annesini kaybeden yazar, bir annenin yokluğunu ve bunun insanın yaşamını nasıl etkilediğini çarpıcı bir üslupla analiz ediyor. İnsanın sevme ve sevilme gereksiniminin hayranlık verici bir dille anlatıldığı öyküde, çocukluğun saf ve masum anılarını, Tolstoy’un çocukluk hatıraları üzerinden okuyacaksınız.
Tolstoy, Birinci Dünya Savaşından hemen önce kaleme aldığı bu öyküsünde savaşların, katliamların ve tüm şiddet eğilimlerinin sevgi noksanlığından kaynaklandığını vurgulayarak, hayatın merkezine şiddet yerine, sevgi konulursa bütün sorunların çözüleceğini savunuyor. Cinayetlerin ve katliamların, İncil ile örtüşmediğini belirtirken, Hristiyan hükümetlerin ve siyasi liderlerin giderek artan şiddet eğilimlerini eleştiriyor. Tolstoy, şiddete kılıf uyduranların düşünceleri arasında gezinerek sadece bir döneme d
Öykülerinde “savaş, esaret ve özgürlük” temalarını gerçekçi bir dil ve insanı sarmalayan bir kurgu ile ele alan Tolstoy, bu öyküsünde de yine savaşan insanların ruh hallerini duygulu bir dille anlatıyor ve okura savaşın atmosferini, gereksizliğini ve kasvetini tüm dehşetiyle yaşatıyor. Aynı topraklar üzerinde yaşayan insanların birbiri ile savaşını okurken sadece öldürmeye odaklı olan askerlerin nasıl bir psikoloji içinde olduklarına ve savaşı nasıl içselleştirerek hayatlarının bir parçası olarak kabul ett
Tolstoy’un kitapları 19. yüzyıla ve roman türüne damgasını vurmuştur. Tolstoy, amansız gerçekçiliğiyle kurgunun sınırlarını yaşam-kurgu ayrımını sorgulatacak düzeyde genişletmiştir. Metinlerinde hem yaşadığı yüzyıla kulak verir hem de kendi sesini duyabileceğimiz bir dünya yaratır. Şahsında ifadesini bulan çelişkiler, yüzyılın açmazlarıdır: Din ve büyüsünü yitirmiş seküler bir dünya, şovenist milliyetçilik ve vatanseverlik, yerlilik ve evrensellik, elitizm ve halkçılık arasında yalpalar. Batı modernitesini
Tükendi
Büyük yazar Lev Nikolayeviç Tolstoy'un İnsan Ne ile Yaşar eserindeki öyküler insanlığın çeşitli hallerini izlememizi sağlıyor. "Sanki şimdi bütün sorun köpek ve köpeğin kara burunlu oluşuydu. Ama Kolya, küçük bir çocuk gibi ağlamamak, duygularına hâkim olabilmek için bütün gücüyle kendini tutmaya çalışıyordu."
Lev Tolstoy'un en önemli özelliklerinden biri de kötülüğe zor kullanarak karşı konulmaması gerektiği düşüncesine sahip olmasıdır. Bu düşüncesini şu sözlerle açıklar: "Ateşle ateşi söndürmemek, suyla suyu kurutmamak, kötülükle kötülüğü yok etmemek gerekir." Ona göre, durum ne olursa olsun, iyilikle karşılık vermek gerekir. Tolstoy, iyiliği ahlakın merkezine koyar. İyiliği kazanmak için Mesih İsa'nın yolunda ilerlemek gerekir; onun kurallarını yerine getiren, onlara uyan, ancak iyiliği elde eder düşüncesini s
İnsanlar hayatın hakiki kanununu anladıkları nispette iyi veya fena bir hayata sahip olabilirler. Hayatın hakiki kanununu insanlar ne kadar daha açık ve net bir şekilde anlayabilirse hayat onlara göre daha da iyileşir ve yücelir. Aksine bu kanunu ne kadar belirsiz ve karmaşık bir şekilde anlarlarsa o derece onların hayatı da fena olur. Tolstoy'un üç farklı kitabından derlenerek oluşturulmuş olan İman, Vicdan ve Dua okurun düşünce hayatı için yeni duraklar inşa ediyor. Bu duraklarda bizler için yeni soluk al
Efendi ile Uşağı, hayalini kurduğu ve zenginliğini arttıracak koruyu rakiplerinden önce satın almak isteyen Vasiliy Andreiç'i, yardımcısı Nikita ile birlikte karlı ve fırtınalı bir havada yollara düşmeye iten ve hayatının seçimi ile karşı karşıya bırakan dürtüyü anlatırken aynı zamanda sınıf farklılıklarının çarpıcı bir örneğini ortaya koymaktadır. Sergi Baba'da ise acıyla son bulan bir aşk macerasının ardından manastıra kapanan genç bir adamın zaman içindeki değişimine, yaşam amacını ararken deneyimlediğ
Büyük usta Tolstoy'un kendi yaşam öyküsünü anlattığı serinin ikinci kitabı İlkgençlik, okurlara çok farklı ve ilgi çekici bir öykü sunuyor. Ünlü yazar, kişiliğini oluşturmaya çalıştığı zorlu ergenlik günlerini, dünyayı tanımaya çalışırken karşılaştığı olayları, o özel yaşların getirdiği duygu yoğunluğunu, hayal kırıklıklarını ve mutluluklarını, sürükleyici bir romana dönüştürerek anlatmış.
Tolstoy, farklı hikayeler üzerinden, dini ve âhlâki öğütler verdiği bu eserinde, insanın yaradılış gayesinin altını çizerken, kişiye ve içinde bulunduğu topluma ayna tutuyor. Tolstoy, “İnsan ne ile yaşar?” sorunsalıyla insanı ayakta tutan gücü, manevi temellere dayandırıyor ve insanda bulunması gereken erdemleri, “Tanrı inancı, sevgi, adalet ve iyilik!” başlıklarıyla öne çıkarıyor. İyilik -kötülük, açgözlülük- kanaat, adalet-zulüm gibi zıtlıkları sorgulama imkânı bulacağınız eser, ruhunuza ve vicdanınıza ış
Tükendi
Ünlü yazardan sevgi, şefkat ve ihtiras üstüne üç öykü... "İnsan Neyle Yaşar?", "İnsanın Ne Kadar Toprağa İhtiyacı Var?" ve "Kıvılcımı Söndürmeyen Yangını Önleyemez" dünya edebiyatının en büyük yazarlarından biri olan Lev N. Tolstoy'un yazdığı üç uzun öyküdür. Her üç öykü de birer fabl havasında ve akıcı bir dille kaleme alınmıştır. Yazar, "İnsan Neyle Yaşar?"da insan yüreğinin sevgiyle dolu olduğunu, bunu daha önce hiç tanımadığı birine bile gösterebildiğini ve insanı yaşatan şeyin sevgi olduğunu anlatır. "
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 419 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3