Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 403 kayıt bulunmuştur Gösterilen 100-120 / Aktif Sayfa : 6
Eskisi Gibi Seneler sürer her günüm, Yalnız gitmekten yorgunum; Zannetme sana dargınım, Ben gene sana vurgunum. Başkalarına gülsem de, Senden uzak kalsam da, Sevmediğini bilsem de Ben gene sana vurgunum. Dağları aşınca başım, Geri kaldı her yoldaşım, Gel sevgilim, gel kardaşım, Ben gene sana vurgunum.
Tükendi
Sabahattin Ali'nin 1944-1947 yılları arasında yazdığı hikâyelerden derlediği Sırça Köşk, hayatını altüst eden, kendisini ölüme kadar götüren o keskin devrede yaşadığı ve hayatını şiddetle etkilemiş olayları da yansıtmaktadır. Ayrıca Sinop Cezaevi'nde karşısına çıkan mahkûmun başından geçenler gibi Rıfat Ilgaz'ın emniyetteki bir sorgusu da bu hikâyelere girmiştir. Sırça Köşk'te biyografik ve otobiyografik parçalarla yazarın kendine döndüğünü söylemek yanlış olmaz.
Macide, Ömer'in koluna asılmış gidiyordu. Kafasında hiçbir şey yoktu. Daha doğrusu, bir şey düşünmüyor, sadece muhayyilesinde birbirini kovalayan levhaları seyrediyordu. Maddi hayatla bir tek alakası vardı: Şu anda Ömer'in kolunda olduğunu ve bu kolu sımsıkı tuttuğunu biliyordu. Gözleri yarı kapalıydı. İçinde hâlâ deminki ağlamanın verdiği hafiflik ve onu takip eden bir saadet hissi devam ediyordu. Böyle konuşmadan yürümenin de uzun sözler kadar birbirlerine ruhlarını açmaya yardımı olduğu muhakkaktı.
Hayatta hiçbir şey ona kıymetli görünmemiş, peşinden koşmak, erişmek, sahip olmak arzusunu vermemişti. Etrafına daima bir yabancı gözüyle bakmış, hiçbir yere bağlanmak arzusu duymamış, bu yalnızlığının gururu içinde, memnun olmaya çalışmıştı. Şimdi ilk defa bir şey istiyor, hem de korkunç bir şiddetle istiyordu. Fakat niçin bu istek bir imkânsızlıkla beraber gelmişti? Niçin hayatının bu en büyük arzusunu, şimdiye kadar belki yine içinde, fakat en gizli yerlerde saklı duran bu arzuyu, hapsedildiği yeri parça
Yalnız bir şeye dayanmak artık benim için mümkün değil: Her şeyi kafamda yalnız başıma saklayamayacağım. Söylemek, bir şeyler, birçok şeyler anlatmak istiyorum... Kime? Şu koskocaman dünyada benim kadar yapayalnız dolaşan bir insan daha var mı acaba? Kime, ne anlatabilirim? On seneden beri hiç kimseye bir şey söylediğimi hatırlamıyorum. Boşuna yere herkesten kaçmış, boş yere bütün insanları kendimden uzaklaştırmışım; ama bundan sonra başka türlü yapabilir miyim? Artık hiçbir şeyin değişmesine imkân yok... L
İçimizdeki Şeytan (272 Sayfa) Macide, Ömer'in koluna asılmış gidiyordu. Kafasında hiçbir şey yoktu. Daha doğrusu, bir şey düşünmüyor, sadece muhayyilesinde birbirini kovalayan levhaları seyrediyordu. Maddi hayatla bir tek alakası vardı: Şu anda Ömer'in kolunda olduğunu ve bu kolu sımsıkı tuttuğunu biliyordu. Gözleri yarı kapalıydı. İçinde hâlâ deminki ağlamanın verdiği hafiflik ve onu takip eden bir saadet hissi devam ediyordu. Böyle konuşmadan yürümenin de uzun sözler kadar birbirlerine ruhlarını açmaya ya
Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, kori-dorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor; rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum "Kürk Mantolu Madonna"yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum. Sergi bekçilerinin ve birçoğu her gün orada bulunan ressamların artık beni bellemiş bulunduklarını fark etmiştim. İçeri girer girmez yüzlerinde bir tebessüm dolaşıyor ve gözleri bu ac
Değirmen Sabahattin Ali'nin ilk hikâye kitabıdır. Bu ilk denemeler arasında aşk tema olarak baskındır. Duygulu ve hayalci anlatımına temiz bir dil eşlik eder. Aynı zamanda gerçekçi, toplumcu bir tavır da sezilir. İnsanı ve doğayı içi içe belirleyen o güçlü anlatımın ilk örnekleri Değirmen'de belirmeye başlar. Sabahattin Ali (1907-1948) İstanbul Muallim Mektebi'ni 1928'de bitirdi. Yozgat'ta ortaokul öğretmenliği yaptıktan sonra Maarif Vekâleti'nin açtığı sınavı kazanarak 1928'de Almanya'ya gitti. İki yıl Po
Sabahattin Ali Öyküleri-1 (172 Sayfa) - Bir Cinayetin Sebebi - Bir Siyah Fanila İçin - Viyolonsel - Komik-i Şehir - Değirmen - Birdenbire Sönen Kandilin Hikayesi - Kurtarılamayan Şaheser - Bir Orman Hikayesi - Bir Delikanlının Hikayesi - Bir Gemici Hikayesi - Bir Skandal Sabahattin Ali Öyküleri-2 (152 Sayfa) - Kazlar - Sarhoş - Bir Firar - Kırlangıçlar - Candarma Bekir - Kanal - Arap Hayri - Pazarcı - Kağnı - Kamyon - Bir Şaka - Apartman - Gramofon Avrat - Fikir Arkadaşı Sabahatti
Sabahattin Ali Öyküleri-1 (172 Sayfa) - Bir Cinayetin Sebebi - Bir Siyah Fanila İçin - Viyolonsel - Komik-i Şehir - Değirmen - Birdenbire Sönen Kandilin Hikayesi - Kurtarılamayan Şaheser - Bir Orman Hikayesi - Bir Delikanlının Hikayesi - Bir Gemici Hikayesi - Bir Skandal Sabahattin Ali Öyküleri-2 (152 Sayfa) - Kazlar - Sarhoş - Bir Firar - Kırlangıçlar - Candarma Bekir - Kanal - Arap Hayri - Pazarcı - Kağnı - Kamyon - Bir Şaka - Apartman - Gramofon Avrat - Fikir Arkadaşı Sabahatti
Hiç sen bir su değirmeninin içini dolaştın mı adaşım?.. Görülecek şeydir o... Yamulmuş duvarlar, tavana yakın ufacık pencereler ve kalın kalasların üstünde simsiyah bir çatı... Ben çok eskiden böyle bir değirmen görmüştüm adaşım, ama bir daha görmek istemem.
Sırça köşk yükseldikçe yükselmiş, kat üstüne kat binmiş. İçi doldukça dolmuş, sırça köşke girmenin kolayını bu­lan oradan çıkmak istemez, bunun tersine dışarıda kalanlar yo­lunu bulup içeride bir yer kapmaya uğraşırmış. Ama sırça köşkte oturanlarla onlara hizmet edenleri beslemek de halkın belini pek bükmüş
Türk edebiyatının büyük isimlerinden Sabahattin Ali, hikâye ve romancılığımız için önem taşıyan eserler kaleme almış, bize Kürk Mantolu Madonna, Kuyucaklı Yusuf, İçimizdeki Şeytan gibi edebi miraslar bırakmıştır. Toplumcu gerçekçi edebiyatta öncü, trajik bir yaşam öyküsüne sahip yazarın az sayıda şiiri Dağlar ve Rüzgâr başlığı altında toplanmıştır. Yazınsal başarısını şiir türünde de sergileyen Sabahattin Ali, pek çok ünlü şarkıda dillerimize dolanan sözlerin sahibidir. Yazdığı şiirleri kendi beğenmese d
Kürk Mantolu Madonna "Fakat nihayet daha fazla dayanamadım ve kafamdan uzak tutmak istediğim hayal, yavaşça, sessiz sedasız gözlerimin önüne dikildi: Maria Puder, benim Kürk Mantolu Madonna'm, dudaklarının kenarındaki ince kıvrıntı ve siyah gözlerinin derin bakışlarıyla karşımda duruyordu. Yüzünde hiç dargınlık, sitem yoktu. Belki biraz hayret, fakat daha ziyade, alaka ve şefkatle bana bakıyordu. Halbuki bende onun bakışlarını karşılayacak cesaret yoktu. On sene, tam on sene, zavallı ruhumun bütün kırgınlı
Tükendi
"Aşkını candan duymuşum Canım yoluna koymuşum Tam dokuz yaşındaymışım Dünyaya geldiğin zaman. Kimbilir nasıl güzeldin, Göklerden yere süzüldün Benim alnıma yazıldın Dünyaya geldiğin zaman." Dağlar ve Rüzgar, Kurbağanın Serenadı ve öteki şiirler...
Bu eser; Modern Türk hikâyesinin önde gelen kalemlerinden Sabahattin Ali'nin seçme öykülerinden esinlenerek, "Çocuk Yürekler" için hazırlanmıştır. Tüm çocuklarımıza ve Sabahattin Ali´ye saygılarımızla...
Tükendi
"Sabahattin Ali Kuyucaklı Yusuf 'ta bir Anadolu kasabasını, bütün insani ve sosyal gerçekliğiyle verir: Soylu insanlarıyla, bayağı insanlarıyla; sevgilerle, nefretlerle; umutla umutsuzlukla... (...) Okuduğum Türk romanları içinde ayrıntıların en mükemmel, en ustaca kullanıldığı romanlardan biri. O pek önemsizmiş gibi görünen küçük küçük ayrıntılar romana tam bir somutluk kazandırıyor; romandaki dünya, çerçevesini kırıp dışarıya fırlıyor, sizin dünyanıza karışıyor." –Fethi Naci Nazilli'de başlayan ve Edremit
İçimizdeki Şeytan'ın Ömer, Macide ve Bedri'sinin bugün de aramızda olduklarını söylemek yanlış olmaz. Balıkesir'de kendi kendisini yetiştirmeyi bilmiş, gerçeği söylemekten caymayan Macide; Macide'ye rastlayana kadar alıştığı düşünmesiz, iradesiz ve bir avuç sahte aydının elinde savrulan yaşamında "şeytan"la ortaklığını ilan edip duran Ömer ve bu ikilinin imkânsız aşkının koruyuculuğuna soyunmuş, şefkatli, güvenilir dost Bedri. Kimi zaman dışarıdan kimi zaman içeriden konuşarak bir arada kalmaya çabalıyorlar
Kürk Mantolu Madonna'da Sabahattin Ali gözlerini çevirmenlik yapan bir memurun yaşamına çevirir. Havran'da doğup büyüyen Raif Efendi sonunda sanat okumaya karar verir ve kasabasından ayrılır. Önce İstanbul'a, oradan Berlin'e kadar uzaklaşır. Kendini bildi bileli düşünceleri dilsizdir; ya konuşmaya değer bulmaz ya da paylaşmaya sevk edecek bir başkasıyla karşılaşmamıştır. Sonunda Berlin'de karşısına çıkan Maria Puder bu sessizliğin bozulmasını sağlar. Raif Efendi yalnızlığından silkinir ve bu tatlı sevdaya b
"İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum; müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum." Sabahattin Ali'nin ölümsüz eserlerinden İçimizdeki Şeytan; toplumsal düzene teslim olmuş "aydın"ların, a
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 403 kayıt bulunmuştur Gösterilen 100-120 / Aktif Sayfa : 6