Gece son derece sessizdi. Ara sıra caddeden geçen araçların ışıkları pencereye vuruyor, karanlık odayı kısa bir süre aydınlatıyordu. Hafiften perdeyi araladı. Dışarıda yoğun bir kar yağışı vardı. Kar taneleri, sokak lambasının aydınlattığı bölgede, milyonlarca beyaz kelebeğin uçuşması gibi, daireler çizerek uçuşuyordu. Gözü yol kenarındaki ağaçlara takıldı. Ağaçlar telli duvaklı birer gelindi sanki. Havada uçuşan kar taneleri ise gelin ve damadın başına atılan bembeyaz konfetiler gibiydi. Derin düşüncelere
1354 yılında doğdu. I. Murat’ın büyük oğlu olup annesi Gülçiçek Hatun’dur. 1381 yılı dolaylarında Germiyanoğlu Süleyman Çelebi’nin kızı Sultan Hatun’la evlendi ve eşinin çeyizi olarak Osmanlılara bırakılan topraklara sancakbeyi tayin edildi. Yerleştiği Kütahya’da Osmanlı Devleti’nin doğu sınırlarının muhafazasıyla görevlendirildi. 1386’da babasının Karamanoğlu Alâeddin Bey’e karşı giriştiği sefere katıldı, Frenk Yazısı Savaşı’nda gösterdiği cesaret ve atılganlık dolayısıyla Yıldırım lakabını aldı. Şehzade B
Kıbrıs Lefkoşe'de, Ledra Palas bölgesinde yaşayan bir ailenin yaşadıkları hayattan yola çıkarak;
mahallelerinde olan bitenleri, komşuları ile yaşadıkları durumları, evlerinin durumunu, günlük sıradan
konuşmalarını kahramanlar aracılığıyla anlatılmaya çalışılıyor.
Kıbrıs'ta, özellikle Rauf Denktaş'ın etkisinin ve sevgisinin toplumun her kesiminde hissedilerek,
yaşamın tamamına etki ettiğinden bahsediliyor.
Göçmen ailelerin yaşamının, sorunlarının, sıkıntılarının, umutlarının, hayallerinin, bütünü ile farklı
1828 yılında, Almanya'nın Nürnberg şehrinde, bir köylü gibi giyinmiş, saçları darmadağınık, doğru düzgün yürüyemeyen ve hemen hiç konuşamayan 17 yaşlarında bir genç bulunur. Caspar Hauser adındaki bu çocuk, bulunduğu tarihten bıçaklanarak yaşamını yitirdiği 1833 yılına dek Avrupa'da tam bir muammaya dönüşmüş, dikkat çekici saflığı ve masumiyetiyle insanların duyarlığını harekete geçirmiş, "kurt çocuk" gibi romantik spekülasyonlarla desteklenen çözülememiş bir gizem haline gelmiştir.
Adım atmayı, konuşma
Bu tarihi roman, on yedinci yüzyılın ilk çeyreğinde Osmanlı payitahtı İstanbul'da
yaşanan nice hazin sahneyi yakından takip ve nihayet her türlü zulme karşı
dimdik ayakta durmayı başaran kahramanların hatırası için kaleme alınmıştır.
"Sayyad ve Ceylan" bir avcı ve av hikâyesidir.
Kovalayan ve kaçanların, ölüm ve hayatın, cellat ve maktulün hikâyesi...
Osmanlı'nın en zor döneminde sadrazamlık yapmış çok önemli bir devlet adamı olarak, o zamanlardan bu zamanlara uzanan geri kalmışlığımızın sebeplerini kendi bilgi, tecrübe ve düşünceleriyle izah etmeye çalışmış, çok önemli tespitler yapmış. Özellikle kuralsız, orantısız ve düşüncesizce hayata geçirilen batılılaşma faaliyetlerinin kusurları ve zararlarını acı tecrübeler olarak paylaşmış, belki bugünkü idarecilerimize bile yol göstermeye çalışmıştır
Büyük Komutanlar Seti 10 Kitap
- Alparslan
- Attila
- Büyük İskender
- Cengiz Han
- Hannibal
- Jul Sezar
- Napolyon Bonapart
- Selahaddin Eyyubi
- Tarık Bin Ziyad
- Timur
Nobel ödüllü Guatemalalı yazar Miguel Angel Asturias, entelektüel üretimine, Orta ve Güney Amerika'daki dinleri, yerel inanışları, mitolojiyi, folklorik dansları vb. inceleyerek başlayan bir yerel kültür araştırmacısı aynı zamanda. İlk edebî ürünlerini, bu akademik araştırmalarını edebiyat diliyle harmanlayarak veriyor ve bu alanda giderek ustalaşarak kıtanın ünlü "büyülü gerçekçilik" akımının da kurucularından biri oluyor.
Asturias'ın 1950-60 yılları arasında kaleme aldığı, "Muz trilojisi" olarak da biline
Güneyden, ak köpüklü dalgaları dayanılmaz hışırtılarda kıyıları döven Akdenizin üstünden bir bulut
kaynadı. Ak, pamuk yığınları gibi ışıltılı bulutlar savruldu rüzgarlara kapılıp. Yükseldi. Yükselirken
şekilden şekile giriyor, kah uçan atlara dönüşüyor, kah ağzından alevler saçan, çatal dilli canavarları
andırıyordu. Masmavi, billur gibi göğün altında, durgun bir hava vardı. Serin, efil efil bir yel esiyordu
arasıra, aşağıdan, gün batısından. Bulutlar küme küme yığıldılar, toplandılar üst üste. Tarifsiz bir
Bekir ağa, o sabah her zamankinden erken uyandı. Kalktı. Bu gün yapmayı düşündüğü bir şey vardı.
Uzun zamandır yapmak isteyipte bir türlü zaman ayıramadığı bir şeyi yapmalıydı bu gün. Ellikte elini
yüzünü yıkadıktan sonra, aşağıda evinin kapısı önündeki seki taşının üstünde oturan Kahyaya seslendi.
Yumuşak bir hava vardı, serin, efil efil. Gökyüzünde gri kurşuni bulutlar dolanmaya başlamıştı kaç
zamandır. Yağmurlar ha geldi ha gelecekti.
Uzunevlerde sessizlik vardı. Çoluk çocuk sesleri doldurmamıştı henüz o
Burcu burcu toprak kokusu geldi burnuna. Taze toprak ıslak, çiğli, yapış yapış, bir hoş kokuyordu.
Günlerdir yağan yağmurlarda yıkanmış orman pırıl pırıl, temiz, bir hoş kokuyordu. Uzun süre aralıksız
yağan, siğim siğim, sarı, ipiltili, deniz kokuları, taze ot, çiçek, taze yaprak kokuları getiren yağmur, ancak
akşam üzeri durmuştu. Gökyüzünü kapatan, örten, gri, küme küme bulutlar rüzgara kapılıp gitmişler,
yerini billur gibi aydınlık, pamuk yığınları gibi ak bulutlara bırakmışlardı.
Dere kenarlarında ayrık
Yağmurlar durdu. Torosların doruklarında ak bulutlar dolanmaya başladı. Ak pamuk yığınları gibi, top
top... Rüzgarlara kapılarak şekilden şekile giren, uzayan, kısalan, toplanıp dağılan, sünen, ipileyen
bulutlar dolanmaya başladı doruklarda. Kış boyunca yağan yağmurlarda yıkanmış, tertemiz, mis gibi bir
toprak kokusu kaldı geriye kıştan. Toprak kımıl kımıl. Toprak doğurgan, verimli... Mordan yeşile, maviye,
maviden mora çalan, çıvgınlayıp duran, ipileyen, balkıyan, tüten, buğulanan bin renge battı, çıktı
ya
Moğolların amansız akınlarına dayanamayan Selçuklu İmparatorluğu dağılmıştı. Yüzlerce yıl süren göç yolculuğunda Anadolu'yu yurt edinmiş olan Türk halkının umutları da devlet nizamıyla birlikte yıkılmıştı.
Bir kahraman bekleniyordu Anadolu'da birliği yeniden kuracak, bir sancak bekleniyordu nizamı yeniden sağlayacak. Söğüt Ovası'nda at koşturan bir çocuğun atacağı temellerin üzerinde yükselecek devlet, umut oldu önce Anadolu halkına sonra tüm mazlumlara.
"Ey oğul! İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." diyen ho
Çiğli Belediyesinin Adnan Binyazar, Hidayet Karakuş, Öner Yağcı, Işık Baykurt, Bahri Karaduman'dan oluşan Seçici Kurulunca 2020 Fakir Baykurt Roman Ödülü'ne değer görülen Amasanga romanıyla Turan Ali Çağlar edebiyat dünyamıza yeni bir nefes getirecek.
Adları yanlışlıkla "Amazon" olarak tarihe geçen eşitlikçi Amasangaları anlatan bu roman, Hititlerden başlayıp Frigyalılara, Selçuklu'ya, Osmanlı'ya, Cumhuriyet'e uzayan tarihsel dönemlerin toplumsal gelişim sürecini irdeliyor.
Turan Ali Çağlar, Amasanga ile
Bozkurt Teşkilatı...
Kadim Türk milletinin yılmaz koruyucuları...
Bozkurtlar...
Bilge Kağan'ın beşiğinden aldığı kutlu soyun ismi saklı çocukları...
Millet yaşasın diye devleti de kağanı da korumaya yemin ettiler!
Türk'ün başı ne zaman sıkışsa ortaya çıkıp kontrolü ele almayı başardılar.
Kimi zaman Malazgirt'te bir akıncı, kimi zaman İstanbul'un fethinde bir sancaktar, kimi zaman da Çanakka-le'de bir Türk subayı olup savaşların seyrini değiştirdiler.
Tehditlere karşı sürekli pusuda beklediler.
Vakti
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 220-240 /
Aktif Sayfa : 12
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.