Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 880-900 / Aktif Sayfa : 45
Ferid Kam'ın yazı hayatı, "enîs-i ruhum" dediği yakın dostu Mehmed Akif Ersoy'un teşvikiyle "Sırat-ı Müstakim" dergisinde başladı. Meşrutiyetin ilânından hemen sonra çıkmaya başlayan bu dergide 1909 yılından itibaren "Ferid" imzasıyla görünmeye başlayan Üstad, ayrıca "Sebilürreşad", "Ceride-i İlmiye", "Mahfil", "Dâru'l-Fünûn Edebiyat Fakültesi Mecmuası" ve "Peyâm-ı Sabah" gazetesindeki yazılarıyla, Türk entelektüel hayatına muhtevası itibarıyla bereketli bir makâleler koleksiyonu bıraktı. Üstad, "hakikati a
İkinci Meşrutiyetin ilânından sonra Osmanlı coğrafyası içinde sesleri çoğalmaya başlayan her düşünce akımı, "millete tekâmül sahasına doğru bir hareket hattı" göstermek lâzım geldiği inancı içindeydi. "İslâmcılık" akımı içinde gösterilen isimlerin çatısı altında toplandığı Sebilürreşad dergisi de aynı inancı taşıyordu. Bu sebeple, okuyucularını, yeryüzünün değişik kıtalarına dağılmış müslüman kardeşlerinin hâllerinden haberdar edip birbirine kaynaştırmak ve ilim dünyasının hayret verici ilerleyişiyle tanışt
Birinci Dünya Savaşı'nda Aaron Aaronsohn adında bir Siyonist bilim adamı tarafından kurulan NİLİ casusluk örgütü, Filistin'de bağımsız bir Yahudi devleti kurmak amacını güdüyordu. Bunu başarmak için öncelikle yapılması gerekense Filistin'in Osmanlı İmparatorluğu'ndan koparılıp İngiliz işgaline açılmasıydı. Filistin-Suriye Cephesi'ne dağılan NİLİ casusları, Osmanlı ordusunun asker sayısı, bulunduğu cepheler, yer değişiklikleri, lojistik ve cephane durumu, kullandığı yol ve tren hatları konularında birçok giz
Zamanın Kısa Tarihi 1988 yılındaki ilk basımından bu yana geçen yıllar içerisinde bilimsel yazın alanında bir başyapıt konumu kazandı. Kırk dile çevrildi ve dokuz milyonun üzerinde baskı yaparak dev bir uluslararası ün kazandı. Kitap o dönemde evrenin doğası hakkında öğrendiğimiz en son bilgiler göz önüne alınarak yazılmıştı, öte yandan o günden bu güne hem atom-altı dünyanın hem de büyük ölçekte evrenin gözlem teknolojilerinde olağanüstü ilerlemeler yaşandı. Bu yeni gözlemler Profesör Hawking'in kitabın il
Bugün ulaştığımız sonuç, yüzyıllardır çekilen ulusal felaketlerin yarattığı uyanışın ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir. Bu sonucu, Türk gençliğine emanet ediyorum. Atatürk, Nutuk'ta Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı hangi zor şartlarda, ne gibi sıkıntılara göğüs gererek kazanmaya çalıştığımızı anlatmıştır. Atatürk'ün çağdaş bir ulus devletinin kuruluşuyla devrimlerin önemine vurgu yaparak ulusal varlığın, yurt bağımsızlığının, yaratılan eserlerin gelecek nesillerce nasıl korunması gerektiğ
Öncü Müslüman Kadınlar'da Osmanlı kadın yazarlarının keşfetmeye ve inşa etmeye çabaladığı Müslüman kadınlar geleneğine tanık oluyoruz. İslamiyet'in başlangıcından 19. yüzyıl sonuna kadarki dönemde yaşamış yönetici, âlim, sanatçı ve edebiyatçı Müslüman kadınların deneyimleri hem birbiriyle karşılaşıyor hem birbirine ekleniyor. Fatma Aliye'nin Namdaran-ı Zenan-ı İslamiyan ve Sabiha'sını, Emine Semiye'nin Emir Çoban Kızları yahut İki Kadında Aynı Talih, "Taş Hatun" ve "Kıymet-i Nisviyet"ini ve Fatma Şadiye'n
Geç dönem Osmanlı İmparatorluğu ve modern Türkiye tarihi uzmanı Feroz Ahmad bu kitabında, İttihat ve Terakki Cemiyeti'ni 1908-1914 dönemi içinde ele alıyor. İlk kez 1969 yılında, The Young Turks adıyla İngilizce olarak yayımlanan çalışmada Ahmad, şu sorulara cevap arıyor: Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemindeki hangi gelişmeler İttihat ve Terakki Cemiyeti'ni iktidar odağı haline getirmiştir? İttihat ve Terakki'nin homojen bir ideolojisi var mıydı? Cemiyet'in siyaseti, ıslahat anlayışı neydi ve bu anlayış
Savaşcı Ruh, Şerefli Yaşam: Samurayların Tarihi... Dürüstlük ve sadakat onlar için vazgeçilmez kılavuzlardı. Soylu ve yaman hayatlar sürdüler. Kendi yaşam biçimlerini ifade eden Bushido kültürünün yanı sıra savaş becerileriyle ve taşıdıkları ölümcül kılıçlarla birçok sanat faaliyetine ilham kaynağı oldular. Onlar, eski Japonya'nın efsanevî savaşçılarıydı: Samuraylar... "Hizmet eden" anlamına gelen ve sadece askerî bağlamda kullanılan "samuray" tabiri ilk kez 10. yüzyılda görülür. İlk zamanlarda, muhafızl
Tükendi
Din ve Medeniyet Savaşları: Haçlı Devletlerinin Çağı... İlk Haçlı orduları Kudüs'ü, Mısır Fâtımîlerinden 1099'da gasp ettiklerinde zaferlerinin kaynağını Tanrı'nın bir lütfu olarak gördüler. Bu yüzden Tanrı'nın buyruğu olarak gördükleri savaşları yapmak ve bu doğrultuda Suriye ve Filistin'de Hristiyan kontrolünü yeniden tesis etmek onların tek arzusu haline geldi. Elinizdeki kitap Akdeniz'in Doğu kıyılarında ortaya çıkan ve Aslan Yürekli Richard'ın 1192'de bölgeden ayrılışına kadar bir yaşam alanı haline
Osprey Büyük Komutanlar Serisi Tarihin en büyük komutanlarının yaşam öyküleri, muharebe tecrübeleri, uyguladıkları taktikler ve stratejiler Napoléon Bonaparte Dünya tarihinin en büyük komutanlarını tüm yönleriyle inceleyen OSPREY Büyük Komutanlar Serisi, Napoléon Bonaparte ile devam ediyor... Korsika adasında orta karar bir ailenin oğlu olarak doğan ve Fransa'ya ayak bastığında pek de parlak bir konuma sahip olmayan genç Napoléon o günlerde Fransa İmparatoru olup İspanya'dan Rusya'ya kadar Avrupa'nın bü
Tükendi
Vatan Haini Miydi? "...Facialara kalkan olamadım ise de, siper-i sâika (paratoner) vazifesi gördüm... Bütün musibetleri üzerime çektim. Kendimi feda ederek vatanı kurtarmaya çalıştım. Dinine, devletine, vatanına ve milletine hıyanet edenlerin azîz Allah'ın kahreden kudretli gücüne hedef olması için yakarıyorum..." Memleketini Niçin Terketti? "Her tarafı istilâ eden inkılâb ve ihtiras iç inde karşı koyma yahut başeğme imkânını bulamadım. Kamuoyunda sükûn ve durumda açıklık belirinceye kadar İstanbul'dan g
Tükendi
Türkler İslam dinini kabul ettikten sonra birbiri ardınca devletler kurdular. "Müslüman Türk Devletleri" olarak anılan bu devletler Asya ve Afrika'da yayıldılar ve özellikle Ortaçağ döneminde tarihimizde önemli izler bıraktılar. Daha sonra Anadolu'ya kadar ilerleyip Bizans ile savaşarak bugünkü ülke topraklarına sahip oldular. Öte yandan Haçlı yolları üzerinde bulunan bu bölgeden geçen Haçlılara karşı mücadele verdiler. Zaman zaman zor durumda bulunan Bağdat'taki Abbasi Halifelerine yardım ettiler. Müslüman
Cumhuriyet ve Antropoloji Tanzimat sonrası yüz yılı kapsayan bir bilim tarihi. 1930'lu yıllarda gerçekleştirilen bilimsel ve kültürel devrimin geri planında yer alan birikime odaklanıyor. Tarihçilerce "katastrofik" ve "karanlık" bir evre diye nitelenen iki dünya savaşı arası dönem, Türkiye'nin kendi "yeni insan"ını inşa ettiği yıllar oldu. Çağdaş bilim ve eğitim anlayışının temelleri uluslaşmanın ilk evrelerine özgü romantik özlemlerle 1930'lu yıllarda atıldı. Harf devrimi ertesi 1928-1938 evresi bilim anl
İttihad ve Terakki Cemiyeti, İttihadçılık ve bunlann yakından ilgili ve ilişkili oldugu bazı konular hakkında birbirinden farklı ve iddialı tezlerin yer aldığı bu eserin özelliği, varlığı daha evvel bilinmeyen kaynak veya vesikalara istinat etmesi değil bakış açısı meselesidir. Yazarın, İttihadçılık ve Islamcılık arasında kurduğu ilişki, Makedonya Meselesi merkezinde komitacılığı ele alış), Balkan Harbi'ni beka meselesinin esası addedişi, Talat Paşip Türk Milleti'nin ve memleketinin bekasındaki en mühim isi
Tükendi
Âşık Paşazâde 15 yy'da yaşamış Osmanlı tarihçilerindendir. Anadolu ve Balkanlarda Hristiyan topraklarına seferlerde bulunmuş bir akıncıdır. Hac için çıktığı yolculuk esnasında Konya'da Sadreddin Konevî tekkesinde bulunan şeyh Abdullah Makdisi'den feyz aldığı ve ondan manevi ilimleri öğrendiği bilinmektedir. Âşık Paşazâde, İstanbul'un fethinde de bulundu ve kitabında bu hadiseye yer vermiştir. Osmanlı tarihinin ilk ve en önemli kaynaklarından birisidir. Bir beylikten büyük bir imparatorluğa dönüşümün tarihin
Tükendi
Zaman, en büyük günahları affettirir mi? Her itiraf, içinde biraz da olsa affedilme umudu taşır mı? Neden kimse hatalarını kolayca itiraf edemez? Onlar yaptıklarıyla dünya tarihine adını yazdırmış on üç isim. İster politika ister sanat olsun hepsi kendi alanlarında dünyaca tanınan insanlar. Ancak bir an geldi, başarısız oldular. Bir an geldi, geri dönüşü olmayan hatalar yaptılar. Bir an geldi, yalan söylediler... Ve öyle bir an geldi ki tarihe geçecek hatalarını itiraf ettiler. Bu itiraflar, hayata bakış aç
Selçuklu, Anadolu Beylikleri ve Osmanlı topraklarında oldukça etkili olan Ahiler, Anadolu'nun pek çok şehir, kasaba ve köyünde, yol geçitlerinde, ıssız dağ başlarında kurdukları zaviyelerde gerçekleştirdikleri faaliyetlerle toplumsal dayanışmanın, cömertliğin, iyi ahlâkın, yardımlaşmanın ve kardeşliğin sembolü olmuşlardı. Ahiler, sadece toplum huzurunun sağlanması bakımından değil, yeni fethedilen bölgelerin Türkleşmesi ve İslamlaşması, yerleşime açılması, yıkılan köprülerin, hasar gören dere yataklarının,
31 Aralık 1984 günü, sabah saat 7.30'da öldüm. Mecazi değil, gerçekten de varoluş anlamında söylüyorum. İşte tam o anda bir kâğıt parçasının, yani tahliye emrinin, altına gönülsüzce atılan bir imza ile bambaşka bir dünyaya doğru adım attım. Gözbağımın altından bulanık bulanık gördüğüm satırlar, tıbbi sebeplerle şartlı tahliye edildiğimi ve gardiyanın çok açık bir şekilde anlattığı üzere, bedenimin kimlik tespiti için hapishaneye geri getirildiğini söylüyordu. O gün, sabahın o erken vaktinde öldüğümün farkın
Sevgili ailem İlk önce hepinizi çok sevdiğimi söylemek istiyorum. Bu mektup ancak ben öldükten sonra elinize geçecektir. Beni asla unutmayın, hep kalbinizin bir köşesinde saklayın. Şunu asla unutmayın. Allah'ın verdiği canı Allah'tan başkası alamaz. Bu yüzden üzülmeyin. Yalnız size söylemek istediğim bir şey var, ben Burcu'yu çok seviyordum ve bu sevgimi de mezara götürüyorum. Ben burada öldümse, Allah yolunda, vatan, namus ve millet yolunda öldüm. Benimle aslında gurur duyun ve gülün,asla ağlamayın. Eğer a
Mustafa Kemal Atatürk'ün 1922-1924 yılları arasında verdiği kısa nutuklardan kitapçık hâlinde yayımlanan beş eseri bir araya getirdiğimiz bu çalışma, Harf Devrimi (1928) öncesi yayımlandıkları için eski harflerle basılan bu nutukları tarih sırasına göre bir araya getirme çabasının bir sonucudur. Bu nutuklardan ilki Millî Meclis'in üçüncü seneidevriyesi münasebetiyle 1 Mart 1922'de; ikincisi Büyük Zafer'e dair Büyük Millet Meclisinde 3 Ekim 1922'de; üçüncüsü Meclisin dördüncü içtima senesinin açış nutku olar
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 880-900 / Aktif Sayfa : 45