Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 561 kayıt bulunmuştur Gösterilen 160-180 / Aktif Sayfa : 9
Sembollerin temsil ettikleri kültürel kodların ifadelendirilmesi ve bunun zaman-mekan-insan üçgeninde çözümlendirilmesiyle ilgili, Guenon'un dikkat çeken eserlerinden biri olarak öne çıkan bu çalışma, sizi sembolik anlamlar üzerinde bir zaman yolculuğuna çıkarıyor; Mirac'tan Ortaçağ'a, Ortaçağ'dan günümüze gelen bir zihni yolculuk olacak bu. Bu kitapta dikkat çeken iki önemli konu var: Dini sembolizmin Ortaçağ'daki yaygınlığı ile Dante'nin eserlerinde görülen İslam ve Hıristiyanlığın ortak etkileşimi... Dan
Öğütler veya nasihatler kitabı olan Risâletü'n-Nushiyye'de Yunus Emre, insanlara kötü bir takım düşünce, duygu, tutum ve davranışlardan nasıl kurtulanacağına dair vaz u nasihatte bulunmaktadır. Nasihatler kitabı olan bu eserde, anahtar kavramın akıl olduğu söylenebilir. Denilebilir ki, bu eser, akıl ve düşünce merkezinde nasihatlerde bulunan bir kitaptır. Gerçekten de eser dikkatlice incelendiğinde, Yunus Emre'nin yanlış yollara düşen insanın kurtuluşa ermesinin, o yanlış yollardan kurtulup doğru yola gelme
Edebiyatta ve sanatta unutulmaz bir iz bırakmadan ve de bir biçimin (genel olarak dönüş dediğimiz), bir duyarlılığın simgesi olmadan önce, Romantizm ilkin bir kuramdır. Edebiyatın keşfiyle de, aynı zamanda, tam olarak kendi kuramının üretimi olarak edebiyatın ve edebiyat olarak düşünülen kuramın başlangıç zamanını teşkil etmektedir; buradan da hâlâ içinde bulunduğumuz eleştirel dönemi başlatmıştır.Öznenin kendi üretimiyle harmanlandığı poietique kendini doğurma kuralıyla nihayetlenir; romantizm, (nihai olar
Bu çalışmada, Kur'ân-ı Kerîm'deki ilim ve cehâlet kavramları detaylı bir şekilde ele alıp incelenmeye çalışılmış. Zira insan, kendisiyle kâinâttaki diğer varlıklar arasındaki irtibatı "bilme" kabiliyetiyle kurar. Kur'ân ise vahiy yoluyla bizlere indirilmiş bulunan ilâhî bir ilimdir. Binaenaleyh Kur'ân, hem kaynağı, hem ismi hem de bildirdiği hükümler itibariyle ilimdir. Bu yüzden vahiy veya onun ürünü olan Kur'ân, insanın bilmediği, hakikatine ulaşamadığı âlemlerin, olayların ve varlıkların bilgisini getirm
Ehl-i Beyt imamları -Allah'ın selamı üzerlerine olsun- ruhun tedavisi ile olduğu kadar bedenin tedavisi ile de ilgili idiler. Onların bedenî sağlığa olan bakışları, ruh sağlığına olan bakışları gibiydi. Hem bedenin hem de ruhun hekimi idiler ve inananlar ruhsal hastalıklarında olduğu gibi, fiziksel hastalıklarında da onlara danışırlardı. İmamlar sadece dinî kural ve kaidelerin nakledicileri değil, fakat aynı zamanda tıp eğitimi ile onların koruyuculuğu görevini de yerine getirirlerdi. Tıpı ve sağlığın korun
Bu kitapta; hadsizlik olarak etiketlenmeyi göze alarak "Batı'da bize emsal teşkil edecek bir şey yok. Olanlar da binli yılların hemen öncesi ve sonrasında bizde zaten varmış." deme cesareti gösterilmektir. Bizim şu anda, moderniteye küsme, hınç besleme, lanetler yağdırma lüksümüz yok. Moderniteye hayranlık besleme; teknolojik harikalarına, konforuna, refahına tamah etme; insan haklarına, yönetim mekanizmalarına, sistemlerine, işleyişlerine övgüler düzme gereği de yok. Bunların her ikisi de, yani reaksiyon
Nereye koşacağımızı, kimi seveceğimizi, kimden nefret edeceğimizi anlayamayız; neye saygı göstereceğimizi, neyi hor göreceğimizi kavrayamayız. İnsan olmaktan bile kaçınıyoruz; gerçek, canlı kanlı bir insan olmak bile yük geliyor, utanıyoruz bundan. İnsan olmayı ayıp sayarak; herkesçe kabul gören, soyut bir "tek tip insan" olmaya çabalıyoruz. Bizler ölü doğmuşuz ve uzun zamandır canlı olmayan babaların soyundan geliyoruz. Üstelik bu durum gittikçe daha da hoşumuza gidiyor ve sanki zevk alıyoruz bundan. Başar
Tükendi
Hıristiyanlık, Yahudilik içerisinden çıkmış bir dindir ve kendisini bu temel üzerine oturtur. Fakat bir Yahudi olan Hz. İsa ile başlayan bu din, özellikle Pavlus'la birlikte gittikçe Yahudilikten ayrılan bir özellik göstermiştir. Bu, Yahudi-Hıristiyanlığından Heleno- Hıristiyanlığına doğru, zaman zaman krizlere yol açan bir geçiştir. Bu kitabın amacı bu geçiş sırasında gerçekte ne olduğunu anlamaya çalışmaktır.
Bu kitapta Hıristiyanlığın bazı temel biçimlerini, Hinduizm veya Budizm'de olduğu kadar İslam'da da bulunan ve çeşitli dinler arasında- ki köprü olan yönlerini tartışan Schuon, bu iki dinin derin doğasını, yüzeydeki benzerliklerini ve teolojik uyumsuzluğunu ve özellikle ahlakî farklılıklar alanında açıkça görülen çelişkilerini metafizik ilkelerden yola çıkarak inceliyor. "Dinlerde aşkın birlik" tezini savunan Gelenekselci Ekol'e göre "haki- kat" birdir/tektir; aynı kaynaktan sudur eder. Schoun bu metinde,
Sevgilinin kapısına dayanan dost içeriden gelen 'Kim o ' sorusuna 'Ben' diye yanıt verdi. Sevgili 'Git buradan çünkü burada tek kişiye yer vardır' dedi. Dost anladı ve geri döndü. Yıllar sonra pişti tekrar geldi ve kapıyı çaldı. İçeriden 'Kim o dendi. Dost 'Sen' dedi. Sevgili 'Mademki bensin gir içeri'dedi. Ben de varım demek kişiye günah olarak yeterlidir diyen anlayış ile var olmanın ne olduğunu anlatıyor Mevlana. Yok olarak ve 'hiç'lenerek var olmak bir bilinç halidir. Bilmenin asıl amacı amacın bilgisin
Dinler Tarihi araştırmalarında çağımızın en önemli düşünürlerinden biri olan Mircea Eliade ve Ioan P. Coulianon'un birlikte hazırladıkları Dinler Tarihi Sözlüğü belli başlı dinleri sistematik bir şekilde ele alarak tanıtmaya çalışır. Sahasının ustası olarak bilinen Mircea Eliade bu eserinde dinlerin genel bir panoramasını çizerek, bu dinler üzerinde araştırma yapmak isteyenlere geniş bir bibliyografik malzeme de sunmaktadır. Dinin, insan varlığının ayrılmaz bir parçası olduğunu ve mükemmel insanın dindar in
İslamofobi, 11 Eylül'den bu yana sayısız ayrım, ırkçılık, fiziki saldırı vakala- rı yanında İslam karşıtı kampanyalarla da katlanarak artış göstermiştir. 2006'da Danimarka'daki karikatür krizi ve Papa 16. Benedict'in Regens- burg konuşmasını çevreleyen tartışmalar da ifade özgürlüğü, çok kültürlü- lük, dinî sembollere saygı ve dinler arası ilişkilerle alakalı bazı önemli sorunları ortaya koymuştur. Dinî özgürlüğün yanı sıra insan hak ve özgürlükleriyle alakalı temel ilkeleri ihlâl eden İslamofobik eylemler
Tükendi
Seyh Senûsî, bu kitabında dinî muhafaza ve tecdidiyetini korumakta en büyük etken olan ictihadın dogru mânâsını ve gerçegini ser'î ölçülerle beyan etmis, sartlarını sıralamıstır. Ictihad kapısının kapandıgını söyleyenlere karsı geçmisten, yakın tarihten günümüze kadar örnekler sergileyerek bunun aksini ve kıyamete kadar ictihadın devam edecegini savunmustur. Ayrıca, âlimler arasında ihtilafın söz konusu oldugu ictihadın bölünüp bölünmeme olayına genis yer vererek, bu meselenin mahiyetini açıkladıktan sonra
Bu çalısmada Gelenekselci Ekol diye bilinen entelektüel çevrenin öncelikli olarak din anlayısları ve buna baglı konulardaki çesitli egilimleri degerlendirilmektedir. René Guénon, Ananda K. Coomaraswamy ve Frithjof Schuon ekolün öncü entelektüelleri olmakla birlikte, yasayan temsilcileri arasında Seyyid Hüseyin Nasr'ın öne çıktıgı görülmektedir. Gelenekselciler, gelenek kavramıyla, Mutlak Varlık'tan vahiy ya da ilham yoluyla gelen ve metafizik, din, bilim, sanat, ahlak gibi bütün alanlarda yansımasını bulan
Tükendi
Sûfîlerce seyr ü sülûk olarak adlandırılan insan-ı kâmil olma süreci, Mevlânâ'ya göre bir benlik dönüşümüdür. Bu dönüşümle tüm var oluşu anlamlı kılacak temel hakîkatin farkına varılır. Mevlânâ?nın ilahî kimyâ dediği bu tekâmül sürecinde insan, doğasındaki ilahî sonsuzluğu aktif hale getirebilir. Kendi varlık potansiyelinin zirvesine yücelebilir. Doğu'da ve Batı?da birçok etüdün konusu yapılmasına rağmen Mevlânâ'nın insana dair bu temel öğretisi, günümüz insanına yeterince sunulamamıştır. İlgili sözlerinin
Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi, Osmanlı'nın son döneminde yaşamış en önemli isimler arasındadır. Bir ilim ve fikir adamı oluşunun yanı sıra siyasî hayata da atılmış; bu minvalde meb'usluk, Dâru'l-Hikmeti'l-İslâmiye üyeliği, şeyhülislamlık, sadrazam vekilliği gibi görevlerde bulunmuştur. Osmanlı'nın sonunu gören bu ünlü isim, yeni Türk devletinin, yurdundan uzak yaşamaya mahkûm ettiği isimler arasında yer almaktadır. Nitekim, Mustafa Sabri Efendi, hilâfetin ilga edilişini yurt dışında gözlemlemiştir. Ona g
Bu kitapta, düşünen ve yazan Cemil Meriç'den çok yaşayan Cemil Meriç var karşınızda. B azen samimi bir dost, bazen asabi bir hoca. Bazen müşfik bir baba bazen münzevi bir aydın. Ömrünün otuz karanlık yılını ışık dolu harflerle eserlerine işleyerek körlüğün narını ilmin nuruna çeviren bu fikir işçisinin mahremiyetine giren her insana söylediği bir sözü tekrarlayarak sunuyoruz. Oku evladım.
Tükendi
Bu kitapta, düşünen ve yazan Cemil Meriç'den çok yaşayan Cemil Meriç var karşınızda. Bazen samimi bir dos t, bazen asabi bir hoca. Bazen müşfik bir baba bazen münzevi bir aydın. Ömrünün otuz karanlık yılını ışık dolu harflerle eserlerine işleyerek körlüğün narını ilmin nuruna çeviren bu fikir işçisinin mahremiyetine giren her insana söylediği bir sözü tekrarlayarak sunuyoruz. Oku evladım.
René Guénon, her şeyden önce bu çağın bir tanığıdır. Modern dünya bu çağda bir ölümcül inişe geçti. René Guénon, insanlık çevriminin sonu gelmeden olaylara yorum getirecek, çağdaş yanılsamaların tuzağından insanı kurtaracak yeni bir bulgunun ilk işaretlerini vermiştir. Modern dünya, bu ölümcül inişle uçurumun ta dibine mi inecek; yoksa Yunan-Latin uygarlığının çöküşünde olduğu gibi, sürüklendiği uçurumun dibine varmadan önce, yeniden bir diriliş mi gerçekleşecek? Öyle görünüyor ki, yarı yolda duruş artık hi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 561 kayıt bulunmuştur Gösterilen 160-180 / Aktif Sayfa : 9