Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 124 kayıt bulunmuştur Gösterilen 100-120 / Aktif Sayfa : 6
Türkiye'nin çağdaşlaşma yolculuğunun önemli aşamalarından biri olan İkinci Meşrutiyet, siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik yapının değişmesinde etkisi tartışılmaz bir rol oynamıştır. Dönemin tarihsel işaretleyicileri olan 1908-1918 yılları, toplumsal yapının yeni oluşumlarını, önemli başlangıçları temsil etmektedir. Siyasal partiler ortaya çıkmış, seçimlerle birlikte iktidarda kalabilmek için toplumun rızasının yaratılması önem kazanmıştır. Meşrutiyet rejiminin siyasal hareketleri, bu önemi fark ettiklerin
Tükendi
Sanayi devriminden günümüze gelinceye kadar geçen süreçte üretimde meydana gelen bolluk ve çeşitlilik, hedef kitlelerin dikkatini çekecek, onların beğenisini kazanarak elde kalmasını sağlayacak farklı arayışlara sevk etmiştir. Bu arayışlar ise, kimi zaman reklamı, kimi zaman propagandayı ,kimi zaman pazarlamayı ,kimi zaman da halkla ilişkileri gündeme getirmiştir.bunlardan özellikle halkla ilişkiler, günümüz toplumlarının beklentilerine cevap veren yegane uygulama olarak ön plana çıkmış, kuruluşa duygusal a
Tükendi
Başlangıçta Kaos Vardı» (Heseidos /Theogonia) Dünya kaosta yaratıldı. Big Bang kaosun fizik mekaniği adıydı. Evvel ve ezel, kaos ile oluştu. Dünyanın tüm devrimleri kaosun sonucuydu. Dinler tarihinde hep kaos vardı; Mu-sa Firavunu kaosta boğdu, Nuh tufandan kaosta çıktı. İsa, Ortadoğuda kaosun kurbanı oldu, Muhammed kaosu dindirdi. Savaşlar, ihtilaller, ekonomik krizler, kırılma noktaları kısacası; dünyanın tüm doğum sancıları kaotikti. 11 Eylül'de oluşan kaos, bugünkü yeni dünya düzeninin temeli oldu; kü-r
Tükendi
Hurigül Eken'in Türk Silahlı Kuvvetleindeki Kadın Subaylar üzerine yaptığı bu değerli araştırma, Türkiye'de bugüne dek bilimsel boyutta kapsamlı olarak irdelenememiş olan çok önemli bir konuya ışık tutmaktadır. Hem toplumdal cinsiyet rolleri hem de mesleki rolleri açısından Türk Silahlı Kuvvetlerinde kadın subaylar, çeşitli disiplinlere mensup araştırmacılar ve özellikle de kadın çalışmaları yapanlar için hep ilgi çeken ve araştırılması gerekli görülen konular arasında yer almıştır. Hurigül Eken'in araştır
Tükendi
Osmanlı Devletinin İslami niteliği ile ilişkili olarak Osmanlı uleması, devlet sisteminde ayrıcaklı bir konuma sahip olmuştur. Ulemanın siyaseten öldürülemez ve mallarını müsadere edilemez olması, devlet içindeki ayrıcalıklı konumlarının somut işaretleridir. Ulemanın başı ve dini otoritenin en yüksek temsilcisi olan şeyhülislamın devlet hiyerarşisindeki konumu ve işlevi, ulevanın devletteki yüksek etkinlik düzeyini yansıtmaktadır. Osmanlı toplumunda siyasasında yaşama anlam katan temel dinamiğin İslam olmas
Tükendi
Hatıralar, bir insanın hayatı boyunca edindiği bilgileri, yaşadıklarını, gördüklerini ve duyduklarını yazdığı eserlerdir. Bu tür eserler, kişinin kişinin sahip olduğu statüye göre, devletin veya toplumun siyasî, sosyal, ekonomik ve kültürel hayatına ilişkin önemli bilgiler verirler. Bu bilgiler, gelecek kuşakların, geçmişin sağlıklı bir analizini yapabilmeleri açısından son derece değerli olabilirler. Dolayısıyla hatıralar, tarihin doğru öğrenilmesine ve yorumlanmasına katkı sağlayan yardımcı kaynaklardandı
Tükendi
Osmanlı toplumunun değişiminde ve Batıya yönelişinde Tanzimat döneminin ve tiyatrosunun önemli rol oynadığı bilinen bir gerçektir. Nitekim birçok alan ve tür gibi Batılı anlamdaki Türk tiyatrosunun ilk örnekleri de bu dönemden itibaren görülmeye başlar. Bu dönemin ilk mensur dramlarından biri de Ebüzziya Tevfik'in Ecel-i Kazâ adlı eseridir. Eser, yazarın hem ilk kitabı, hem de ilk ve tek telif tiyatrosudur. Yayımlandığı yıldan (1872) itibaren yankı uyandırdığı anlaşılan Ecel-i Kazâ, eldeki verilere göre g
Doktor Şakir Feyzi, hacı Hanım adlı yaşlı bir kadını altı ay boyunca evine giderek tedavi eder. Şakir Feyziden memnun olan kadın, ona bir sır verir. Gençliğinde bir Paşanın konağında çalışan Hacı Hanıma, Paşa bir kitap vererek ona vasiyette bulunmuştur. Bu vasiyette Paşanın konağında sakladığı bir definenin yeri yazılıdır. Paşa Avrupaya kaçan kızı eğer yurda dönerse bu kitabı ona vermesini söylemiştir. Hacı Hanım ömrü vefa etmeyeceğini bildiğinden bunu Şakir Feyziden istemektedir. Şakir Feyziyi bundan sonra
Tükendi
Gerek özlü sözler, gerek nükteli sözler ve gerek şiirsel anlatımlarda Türk dili, dünya dilleri arasında oldukça farklı bir yere sahiptir. Bunun içindir ki; dünya dilleri arasında en çok atasözleri ve deyimlerin bulunduğu dil, Türk dilidir. Oldukça kıvrak bir yapıya sahip olan dilimiz sayesinde edebiyatımızdaki sözlü gelenek binlerce yıl ötelere dayanmaktadır. Dilimizin kıvrak yapısıs sayesinde edebiyatımızda nüktedanlık sanatı oldukça zengin bir görünüm arz eder. Canlılık özelliği de dilimizin kıvrak olması
Tükendi
XIX. yüzyıl, milletlerin hayatında her cephede büyük ve köklü değişimlerin derin sarsıntıların, arayış ve ümitlerin sahnesi olmuştur. Bilim ve teknikten kültür ve sanata kadar atılan her yeni adım beraberinde getirdiği olumlu ve olumsuz sonuçlarla problematik bir çehre arz eder. (...) Tanpınar'ın "değişme" parantezine aldığı varlık kategorileri "ruh"u, "ben"i kaybetmeden yenilenme yolunu arıyordu. Tabii ki bulunan yol ve gidiş tarzı her zaman tenkit edilmiştir ve edilecektir. Fakat şunu da unutmamalıdır ki,
Tükendi
Aydınoğlu Umur Bey adına Farsçadan Türkçeye çevirilen Tabiatname, çeşitli yiyecek ve içecekleri manzum olarak anlatan, koruyucu hekimliğe ait bir tıp eseridir. Ekmek, etler, sirkeli yiyecek ve içecekler, meyve suları, tatlılar, kuru ve taze yemişler, sebzeler ve meyveler... Yazar, her bir yiyecek ve içecek için ayrı ayrı başlık koymuş ve o yiyecekle içeceğin özelliğini, yararını, varsa zararını belirttikten sonra, zararının nasıl giderileceğini anlatmıştır. Eserin en önemli özelliklerinden biri de, kaleme
Tükendi
1863'te Rumeli ve Anadolu'ya olağanüstü yetkilerle müfettişler gönderilmiştir. Bu müfettişlerden biri Türk siyasi tarihinde dürüstlüğü, çalışkanlığı, daima ülkesinin menfaatini gözetmesiyle Türk milletinin gönlünde mümtaz bir yere sahip olan Osmanlı aydını ve bürokratı Ahmed Vefik Paşa'dır. Ahmed Vefik Paşa kırk altı yıl boyunca devlet hizmetinde bulunmuştur. Bu uzun devlet hizmetinin Mart 1863'ten Ekim 1864 tarihine kadar yaklaşık yirmi ay süren kısmında Anadolu Sağ Kol Müfettişliği görevini yürütmüştür. B
Tükendi
Bu kitap basın tarihi alanında Türkiye Cumhuriyeti'nin kurumsallaşma sürecini merkez alarak, sistemin temel belirleyicisi olan Mutafa Kemal Atatürk'ün basınla ilişkisi üzerine odaklanmaktadır. Ancak olgunun diğer olgularla olan ilişkisi ve sacayaklarını oluşturmak için eğitim, ekonomi ve siyaset olguları da ele alınmıştır. Bununla birlikte Atatürk'ün basına bakış açısını ortaya koyabilmek için Cumhuriyet öncesi Atatürk'ün basınla olan ilişkisine de yer verilmiştir. Ağırlıklı olarak cumhuriyet döneminin ince
Ey okur, "Bir varmış bir yokmuş" diye başlar ya masallar, bu masal "bir yokmuş, bir yokmuş" diye başlasın istiyorum. Çünkü o, yıllar yılı edebiyat dünyamızda yok sayıldı. Kimileri ona "deli" dedi, yazdıklarınaysa "deli saçması"; kimileri ise edebiyatımıza yeni bir açılım getirdiğini savundu. Ama o illede yazdı, üstelik "ben deliler için yazıyorum" diye haykırarak. Ve bir gün oğluna yazdığı bir mektupta "Bu ülkede mutlaka birileri beni anlayacak." diyordu. Anladım mı? Bu uzun soluklu çalışmanın ardından ey o
Tükendi
Hz. Mevlana'daki ayrıcalık, ilahi bir aşk fırtınasıdır. Sözlerin ifadesiz, kelimelerin kifayetsiz kaldığı coşkun bir aşk lezzeti. Göz, kalp, ruh ve beyin arasında gidip gelen, anlatılamayan gizemli bir bağ..Kimi insan hisseder, kimisi hiç anlamaz. Kısmen hissedenler bu bağı tanımlamaya çalışmışlar ama hiç biri sınırlı düşünce sistemiyle anlatamamış. Bütünüyle dile getirilemeyen o bağı tam olarak, ne felsefe ne akıl açıklayabilmiş. Anlatabildiğimiz tek şey, tanımlamaların bizi yönelttiği yoldur. Mistik bir y
Tükendi
Mes'ud bin Ahmed'in Süheyl ü Nev-bahar adlı mesnevisi, beşeri aşk konulu ilk mesnevi olması dolayısıyla Türk edebiyatı araştırıcıları için; yalın bir Türkçe ve birçok eskicil öğeler içermesi nedeniyle de Türk dili tarihi araştırıcıları için büyük bir öneme sahiptir.14. yüzyıl Türk edebiyatının bu önemli eseri üzerinde Cem Dilçin, eldeki iki nüshaya dayanarak, mükemmel bir eleştirili yayın gerçekleştirmiş; eseri Türk edebiyatı açısından geniş bir incelemeyle ele almıştır. Semih Tezcan da, bu eleştirili yayın
Tükendi
Milletvekillerinin maaşlarının şimdiden verilmesi nedir? Bu paralar ne olacaktır? Hiçbir milletvekili buna itirazda bulunmamıştır. Bunlar bir gün Konyada Araplar ve Topraklık Mevkilerine gelip bakmışlar mıdır? Kimin hatırını sormuşlardır? Yıkılacak ve rutubetten girilmeyecek evlerdeoturan vatandaşlar senin maaşını veriyor. Milyonlara yaklaşan Meclis binasını bitiremediler. Buna ne lüzum vardı? Buraya sarf edilen paraları sulama işlerinde sarf edilmesi lazımdı. Birkaç fabrika kurulsa idi vatandaşlar işletse
Tükendi
Türk edebiyatında Tanzimat'tan sonra başlayan Batılı anlamdaki edebi tenkit türü, çeşitli aşamalardabn geçerek günümüze kadar gelmiştir. Türk tenkidinin değişik dönemleriyle ilgili birtakım çalışmalar yapılmıştır. Ancak edebi tenkidimizin tamamını kapsayan bir eserin bulunmayışı, yıllardan beri okuttuğumuz ders notlarımıza çekidüzen vererek onları kitaplaştırmamıza yol açtı. (Türk Tenkit tarihi (Ders Notları) adlı eserimiz; sekiz bölüm, sonuç, kaynakça, seçme metinler ve dizinden oluşmaktadır. İlk bölümde
Tükendi
DORU ATIN ÖLÜMÜ Pek hazindi doru atın ölümü Neydi dağlar tepeler o yokuşlar Koptu film sonra büyüdü gözleri Ve ansızın buzullasştı bakışlar
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 124 kayıt bulunmuştur Gösterilen 100-120 / Aktif Sayfa : 6