Gül Özmetin, Rizenin Fındıklı İlçesinde doğdu. İlkokulu Ankarada, ortaokul ve liseyi İzmirde tamamladı. Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümünü bitirerek, bir süre Anaokulu Öğretmenliği yaptı. Daha sonra Eskişehir Anadolu Üniversitesi, AÖF / İktisat bölümünü bitirdi. Çalışma hayatı İzmirde devam etti.
Şu an Marmariste üyesi olduğu bir siyasi partinin Belde Örgütü Yönetiminde yer alıyor.
Gül Özmetin şöyle diyor: Kâğıt ve kalemle dostluğum çocukluğumda başladı ve sanırım ölene kadar bu dostluk hiç bitmeyecek
Haya
Nail Uyar, bundan önceki öykü kitaplarında, Anadolunun farklı coğrafyalarında yaşayan insanların aşklarını, acılarını, sevinçlerini, umutlarını, umutsuzluklarını ve ölüm karşısındaki çaresizliklerini seçkin bir sanat yetkinliğiyle dile getirmişti. Bu kez Egedeki insanların yaşamlarını anlatıyor öykü tekniğiyle ve kendine özgü üslubuyla.
Kitaptaki Ayferle İzzet adlı öyküde, 12 Eylül 1980 darbesinin arifesinde başlayan ve sonrasında gelişen sıra dışı bir aşk öyküsü konu ediliyor.
Şenol Yazıcı, MaviADA dergis
Susmanın gizemi hem olumluluk hem de olumsuzluk barındırabilir. İnsanın salt kendine yalan söyleyemeyeceğini düşündüğümüzde, Bir Zamanlar Ağaçtım anlatısında Ferdi Tayfurun bu yalansızlığı kimi öfkeyle, kimi hüzünlü bir gülümsemeyle yaşadığını düşünüyoruz. Kendi dünyasıyla doğayı birleştirip, doğru ve yanlışların altını çizerek akan, yüreğe işleyen bir çalışmaya imza attığını söyleyebiliriz.
Zamanı yenen sanat her zaman yaşamalı. Çünkü akıp giden zamanı tek durduran gücün sanat olduğu, insanın var oluşundan
Erdinç Gültekin 1980 Diyarbakır Çüngüş doğumlu. Yaşamını İzmir Karşıyakada sürdürmektedir.
Benim Kâbuslarım yazarın ikinci öykü kitabıdır.
Dünyanın Saçları ve Sisli Sevgi adlı iki şiir/aforizma kitabı daha vardır.
Benim Kâbuslarım, kanımca salt yazarın kâbusları değildir. Bu karabasanlar, yükselmenin yolunun hainlikten geçtiği, talanın sinsiliğini yitirdiği, namusun üzerine beton döken sonradan görme güç sarhoşlarının halkın sırtından pişkince geçindiği ve en acısı çürümenin, basitliğin, duyarsızlığın;
Hülle, erkeğin eşine boşsun deyip, nikâhlı olan eşinin nikâhsız sayılmasıdır. Erkek, boşsun dediği eşine tekrar nikâhına almak isterse, boşamış olduğu eşini bir başka erkekle hülle nikâhı yapması sonucu, onların karı koca hayatı yaşadıktan sonra birinci eşinin kadınla nikâh tazelemesidir. İslam dini akıl ve mantık dinidir. Buna rağmen akıl ve mantık dışı olan Hülle nikâhı, İslam toplumunda nasıl olabilir diye düşünmemek elde değildir. İslam öncesi eski toplumlara has olan Hülle nikâhı, İslamın doğuşuyla Hz.
giderim
düşer yollara gecenin içinden gidişlerim
kaçak gülüşüme saklıyorum seni
ardımda ellerinin küsen sıcağı
pencerendeki mahzun bakışına dalıyorum yine
zımpara kâğıtları elinde
siliyorsun kalın çizgilerimi
laciverde kesiyor gece
öfke alıyor sabahım
yaralı gidişlerinden alıyorum sesini
kalkıyorum yerimden
incinmişsin
dünya böyle
en yakın gittiğin yerden dönersin
en yakın bildiğinden uzak
içine düştüğün kedere gülersin
bir elin kalbime gider
diğeri içinin sızısına
kalsın bu dört duvar ara
Üşürken ellerim, kilit vurdum üstüne rüzgâların
sen dağların küskün ceylanı
kaç mevsimle tanıştın, bozkır kaçamaklarında
süslendim bulut giyislerinden
şimdi, budanmış bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında
acemiyim bilmiyorum çiçek açmayı
bir martı havalanıyor Boğazın üstünde
kanatlarına mühür vurdum
yas tutmuş ayrılıklar gibi unutulmuşum
hangi gençliğimi yaşasam da kurtulsam
şu yürek masallarımın kızgın alevinden.
***
Gözlerindi uçtuğu martının kanatlarında
Yeşil ve mavinin seviştiği bir kıyıda
Sahilde öpüş
Ölü zamanı yeniden yaşatan bir romandır Zamanın Tanığı.
Zamanın dünü-bugünü, yarının kavramı ve yaşanmışı vardı ve var olacaktı. Zamanın dünü geçmişte kalan olaylardı. Dün büyük bir savaş yaşadık (Irak-İran Savaşı). Bu savaş bir destan olarak bizi alıp götürdü. Birçok cana mal oldu. İster savaş cephelerinde, isterse savaş gölgesinde kalan şehirlerde, özellikle de Kerkük şehrinde. İşkence sehpaları kuruldu hem de zalimce. Birçok babayiğit darağacında asıldı. Ama dün bütün karanlığıyla dünde kaldı. Bugün zama
Veysel Boğatepe, ilk mizah denemesi Akıl Tamircisiyle, günümüz toplumu üzerinde yaratılan derin psikolojik arızalara, hoşgörüsüzlüğe, sevgisizliğe, cehalet ve kör böbürlenmelere, daha ötesinde afazik (lisan bozukluğu)na göndermelerde bulunuyor.
Bu kitapta, tek cümlede iki slogan üreterek farklı bir mizah anlayışıyla, bildiğimiz atasözlerine ve deyimlere de nanik yapıyor. Duyguları sentetikleşerek biyonik bir figüre dönüşen toplumun neden mutsuz, umutsuz, anlaşılmaz, küfürbaz bir hale geldiği sorusuna ise y
BİR BAŞKA EYLÜL
Mehmet Ataman, 1957 yılında Çaykarada doğdu. Ülkemizin geğişik il ve ilçelerinde eğitim yöneticiliği ve öğretmenlik yaptı. 2006 yılında emekli oldu. Halen özel bir dersanede mesleğine devam ediyor.
Evli ve iki çocuk babasıdır.
Daha önce Dalgalı Beyazlıklar, Sıcak Yağmurlar ve Yorgun Ufuklar adlı şiir kitapları yayımlandı. Eylül Alevleri, Şairin dördüncü kitabıdır.
Eylül ateşlerine düştü imgeler
Sevgiler alev alev!
Umutlar asırlar ötesine;
Sanık sandalyesinde fikirler.
Eylül ateşlerine
Müşerref Kaya, 1965 yılında Giresunda doğdu.
Serbest muhasebeci olarak çalışıyor.
Şiirleri Öküz ve Çınar (Giresun) dergilerinde yer aldı.
İlk Şiir kitabı Nisan 2011de, Defterimde Acı Sesleri adıyla yayımlandı. Dünyanın Ortası Issızlık ikinci kitabıdır.
SÖZCÜKLER
Sözcükler en yalın resmidir
Yıllar öncesindeki yaşamların
Zaman hiçliklerle derlenir usta
Bir başka gitmekti bizimki
Yürekten uçmak aklımızla.
Hayat sözsüz bir yokuşta
Savrulur yapraklar yağmurun rüzgârında
Derman ellerindir kimsesizlikte
Deniz
Avesta´nın Türkçeye çevrilen bu bölümlerini ilk defa, Pehlevi dilinden İsveççeye Nathan Söderblom, 1908´de çevirdi.
Avesta, İ.Ö. 1500-1000 yılları arasında yaşamış olan ilk Arya din kurucusu Zerdüşt´ün kutsal kitabının adıdır. Sözcük anlamı "temel, açıklayıcı bilgi" olan bu metinler 12 bin öküz derisi üzerine yazılmıştı. Büyük İskender, eski adıyla Arya ülkesi olan, daha sonra Eran, şimdilerde de İran olan toprakları ele geçirmek için başlattığı savaşta söz konusu metinlerin 17 cilt tutacak kadarını yakmış
Okuyacağınız 82 şiir, 2010-2011 yılları arasında yani, dünyada emperyalist saldırıların zirvelere çıktığı, ülkelerin yoksulluğa ve parçalanmaya itildiği, dünya sokaklarında, meydanlarında, fabrikalarda mitinglerin yürüyüş ve grevlerin çığlık çığlığa olduğu yıllarda yazıldı... Devrim örülürken, kıtaların uzaklığını silerek yüreklerde yanan ateşle, aşkla ve yıllarca biriken kin ve isyanla yazıldı.
Çürüyen küresel emperyalizmin saldırılarına, direnerek onurla karşı duran dünyanın her köşesinde yüreği atarak
Kör bir dil ve sağır bir yazı ile işlenmiş kurgular, daha doğrusu hiyografik öğelerle imlenmiş. Efendisiz, buyuranların parlak görsel şöleni ve sığıntı olanların gölge izdüşümlerinin yaşandığı bir hakikat coğrafyası ve düşlerin gerçekliğine inananlara bir davet.
Yürürüm ufak,ufak
Zaten yürürdüm ben ufak ufak
Ne varsa dünden bugüne
Hepsi içimde un ufak
Yorgunum nefes nefes
Yorgunum dizlerim çökecek
Ecel beni es geçmeyecek
Yorgunum bedenim düşecek
Bugün toprağa düş ektim
Filizlenecek umut verdim
Prangaları düştü ayaklarımın
Çizgileri uçuştu karalarımın
Kimbilir belki şimdi
Ruhum bedenimden ayrılacak
İşte o zaman
Sevdiklerim beni anacak.
Seher Duman, 27 Mart 1962de Tarsusta, babasının öğretmenlik yaptığı bir köyde doğdu. Liseye kadar okuduğu öğrenim yaşamı Tarsusta geçti. 1994te İstanbula gelmesiyle, yazın hayatının içinde etkin olarak bulunmaya başladı.
Yayımlanmış otobiyografik bir romanı (Hayatın Hamm Hali) bulunmaktadır. Bunun yanı sıra birçok yazın dergisinde şiirleri, öyküleri ve şiir üzerine kuramsal çalışmaları yayımlanmıştır, yayımlanmaktadır. Karanlıkta Yazabiliyorum Anne Seher Dumanın ilk şiir kitabıdır.
yine de uyanıyor
her sab
Necmettin Bayraktar, 1952 yılında Irakın Kerkük şehninde doğdu. İlk, orta, lise ve üniversiteyi Irakta bitirdi. 2010da Açık Arap Academy, Hukuk Fakültesinden Mastır Aldı.
Şimdi Danimarkanın Arhus şehrinde yaşıyor. Öykü, şiir ve araştırma yazıları Irakta Kültür ve Sanat, Kardeşlik, Şafak ve Sümer dergilerinde; Türkiyede Kardaşlık, Türkmen Bohçası, Aykrısanat, Güncel Sanat, Berfin Bahar, Kıyı ve Kardeş Kalemler dergilerinde yayımlanıyor.
Necmettin Bayraktarın Hakikat ve Gerçeklik Arasındaki Kerkük adlı kitab
Dilimizde yaygın olarak mizah olarak bilinen gülmece, edebiyat türü olarak insanlık tarihinin en eski ürünlerindendir. Eğlence ve hoşgörünün toplamı olarak belirlenebilecek olan gülmece, yaşamda yenik düşen ezilen insanların üstünlük elde etme için kullandıkları bir silah olarak yaşamdaki çatışmaların ve çelişmelerin bir ürünüdür. Yaşamdaki iyi-kötü savaşında kötü egemendir, eğlencede ise iyinin egemenliği görülür. Toplumsal sevinç, bir çeşit özgürlüktür ve bu özgürlük, toplumsal coşkuyla birlikte kutlanır.
aksak yatakların başucunda tablaya söndürülen
çocukluk aşklarının masumiyetidir
örselenmemiş hasreti anlatır gece kuşu
bir duvar ötedeki şehrin kopuk meme ucu
çaresiz ağıtları kör bir alışkanlıkla emzirir durur
en mahmur haliyle küllenmiş hatıralar
daima yastık altına saklanmak ister
yine de bir kör bıçak gelir soyar bu üflemeleri
savrulan külleri tavandaki deliğe girer
ve şeklen ahtapot sevişmelerine döner
bitip giden aşkların ardından yazılan bütün şiirler
Toplam 101 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 20-40 /
Aktif Sayfa : 2
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.