Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 101 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Hayat bir televole masalı değildir kızım! Sakın aldatmasın seni Sedanın Güllünün o hoş kahkahaları Ebruların Çağlaların Demetlerin O sabun köpüğü muhteşem aşkları(!) Ben ne dev yalnızlıklar bilirim Ben ne ayrılıklar Ben ne hıçkırıklar Kim bilir Nasıl ıslaktır geceleri onların yastıkları... Hayat Mehmet Alinin çiftliği değildir kızım! Öyle hep yüzüne gülmez bu çarkıfelek Feleğin çarkına düşünce anlarsın Aslanın neresinde ekmek. Hayat ne Aydının Aydın Havası Ne Fatihin o kıskıvrak yılan dansı! Ne bir Gülben
Tükendi
Ben yakılacak adamım bu şehirde Sana böyle yandığım için Ben asılacak adamım bu şehirde Seni böyle sevdiğim için "Her insanın düşlerinde saklı, gizli kalmış unutulmaya ve hatta yakılmaya mahkûm bir şiiri vardır. O şiir ki yıllarca sahibini arar durur. Ve en olmadık saatlerde gelir. İnsanı taa yüreğinden vurur. Çünkü şiir de kurşun gibidir. Asla adres sormaz..."
Tükendi
Bir şeyi seçmenin birçok bakış açısı vardır; bu çoklu bakış açısının paydasını, birbirine yedirerek oluşturduğunuzda, seçkinin de niteliği yükselir. Kendi şiirlerimden bir seçki yapmayı düşündüğümde, kuşku yaşamadım değil. Ancak şiirlerimin ruh hali bana ait olduğundan, buradan yüzümün akıyla çıkacağımı düşündüm. Ayrıca benim bakış açımla okurun bakış açısı birbirini tartabilecekti. Bu seçtiğim şiirler, kendimi şiir dünyasına anlatmak işlevini de görecek aynı zamanda. Seçilmiş şiirler, yaşamın daha öne çı
Tükendi
"Arkasını dönmüş haliyle bir yabancıydı adam. Yüzünü göremiyordu. Violette'ye, bu yetmişti, kaldıramayacağı kadar dünya ağırlaşmıştı. Kendini gizleyen adam yüzünü dönse sevinçti, Violette şahlanmış at gibi, patlayış anının içinde bu yoklukta kalbinde tüten dumanıyla, onunla yola koyulmak için özlem duydu. Adamın onu terk edeceği korkusu sarmıştı içini, arkası dönüktü, gözleriyle cevaplayamazdı onu, o arkasını dönse de, arkasına takılmıştı çoktan. Uçucu bir parfümün derinliğini, ciğerlerinde hissediyordu, k
Tükendi
Yeni bir kardeş gelince neler hissedilir? Dersler neden zor, nasıl kolaylaşır? İlk aşklar sessizce kağıtların üzerinde kaldığında, çocukluğun bittiği yıllarda; ergenlikle ilk tanışmada neler duyumsanır? Bir köpeğiniz olsun istediğinizde, anne baba ayrılıklarında neler yaşanır? Yetenekleriniz doğrultusunda mı gelişiyorsunuz? 20 öykü var kitapta. Kim bilir kaçında kendinizi bulacaksınız. Kendimizden içeri doğru bir yolculuğa var mısınız? Evin Okçuoğlu akıcı anlatımıyla sürüklüyor bizi. Sevgiyle anlayışla örüy
Tükendi
Pencereden dışarı bakınca gördüğümüz hayvanların başında kuşlar gelir. Deniz kıyısında martılar, parklarda güvercinler, kargalar... Kimi evde de muhabbet kuşları var. Bazen kırlangıçlar, bazen de göç eden leylekler gökyüzünü süsler. Öyküleri okudukça onları daha da seveceksiniz.
Tükendi
Ülkenin siyasi çalkantılar içine düştüğü bir dönemdi. Bir günde beş-altı kişinin katledildiği sıralardı. Yasadışı sağ ve sol örgütler tarafından faili meçhul cinayetler işlenirdi. Bankaları soyan, karakolları ve kahvehaneleri tarayan örgüt üyeleri elini kolunu sallayarak çekip giderdi. Üniversitelerde sağ ve sol öğrenciler her gün birbirine girip çatışırdı. Ülke hızla bir kargaşanın içine sürüklenirken, iktidarda ki Milliyetçi Cephe Hükümeti olayları önlemekte yetersiz kalırdı. Halk korku ve panik içinde ol
Tükendi
Bundan önce yayınladığımız ?Gözlerim Yolda" adlı öykü kitabında Nail Uyar, Batı Anadolu insanının yaşam koşullarını yalın bir dille ve kendine has biçemiyle anlatmış, okurların büyük beğenisini kazanmıştı... ?Silahların Gölgesinde Aşk"ta ise okurlarını yine aynı coğrafyada (İzmir-Manisa-Uşak düzleminde) gezdirerek okuma yolculuğuna çıkarıyor. Burada yaşayan insanların umutlarını, dostluklarını, aşklarını, sevinçlerini, hüzünlerini, çaresizliklerini son derece içten ve usta bir dille anlatıyor. Kitabın için
Tükendi
Gereğinden hızlı şehirleşen bir ülkede yaşayanlar ne şehirde şehirli, ne köyde köylü olabildiler. Babalarının köyle ilgili taşıdıkları anılar ve değerlerle, şehirde doğan çocuklarının çağdaş özlemleri arasında sıkışmış kalmış bir kuşak... Taşrada doğup kentlerde yaşamlarını devam ettirirken geçmişini özlemle arayıp eski dostlarına sığınan bir kuşak... Bir yanda tanıdığı, yaşadığı köyü anılarında saklarken öte yanda yeni taşındığı şehri tanımaya çalışan sancılı kuşak... Kentli olmanın kentte yaşamak olmadığı
Tükendi
Seksenli yılların sonları, doludizgin şiir yazdığım yıllar. Kısa ve vurucu olduğunu düşündüğüm umut dizeleriydi bunlar. Anlatmak istediğim duyguları bu dizelere sığdırmakta zorlanmıyordum. Ta ki babamı kaybedinceye dek... Onu şiirle anlatmaya kalkıştığımda destansı bir şey çıktı ortaya ve bu destansı şiir öykü oldu sonunda: "Konuksun yine düşlerimde, anı ağacının dallarında uçarı kuşlarız sanki..." diye başlayıp "Bahçe sensiz, ev sensiz. Mum tahtası öylece bomboş makinesiz." diye biten bir öykü. Ve tabii
Tükendi
Seki'nin evleri üçer beşer dönüm bahçeler içindedir. Bahçelerin kenarları 60 cm eninde yeşil anglarla çevrilidir. Bahçenin kenarları hiç sürülmez. Bu anglara elma, ceviz, ayva, iğde, armut, erik ağaçları dikilirdi. Bahçelerin ortası sürülür, buralara sebzeler (fasülye, darı, domates, pırasa, havuç, yerelması, lahana) dikilirdi. Bahçelerin anglarında kendiliğinden mor menevşeler çıkardı. Mor menevşeler nedense ayva ağaçlarının diplerini çok seviyorlardı. Seki'nin bahçeleri kaynak suları ile sulanır, Menevşel
Tükendi
Elinizde tuttuğunuz kitapla ilgili kısa yoldan bilgi edinerek, kitaba dair bir karara varmak istiyorsunuz. Bu yüzdende şu anda arka kapağı okuyorsunuz. Kitapla ilgili fikir edinmek için aşağıdaki soruları yanıtlayınız. İnsan yaşamının amacı nedir? Gerçek nedir? Seçmek özgürlük müdür? Kuşlar özgür müdür? Bireysel özgürlük var mıdır? Herkesin kendi gerçeği mi vardır? İnsan nasıl kendisi olabilir? İnsanın canının istediğini yapması özgürlük müdür? Çok para özgürlük satın alabilir mi? Para neyi satın a
Tükendi
İlk mizah denemesi "Akıl Tamircisi" adlı kitabıyla mizaha farklı yorum ve anlam getiren Veysel Boğatepe, aynı ironik üslubunu bu kez öykülerinde kullanıyor. Öykü kahramanlarına sınırsız konuşma hakkı tanıyarak klasik öykü anlatıcısı olmanın dışına çıkıyor. Olaylar örgüsünü zaman-mekân kavramı ekseninde tasarlarken, gözlem ve izlenimlerini ilginç karakterler üzerinden aktarıyor ve oldukça yalın bir dil kullanıyor. Öykülerini, kahramanlarının ifade, anlama bozukluğu ile düşünme ve dürtüsel alışkanlıkları ara
Tükendi
Viran Köfteci, kolay anlaşılır fakat basit olmayan yaşamla iç içe öykülerden oluşmaktadır. Bu öyküler sevgiye, umuda, düşe, ışığa muhtaç insanların yaşamlarından anlar sunar. Tarihin, coğrafyanın, ekonomik katmanların, katı geleneklerin ve daha bin bir etkinin toplum adına yarattığı büyük kargaşada ayakta kalma savaşı veren bireylerin gelgitlerini, doğrusuyla da savaş vererek yazan bir öykücünün kaleminden okuyacaksınız. *** Gültekin'in öykülerini ilgiyle ve severek okudum. Çünkü akıcı bir anlatımı var, ay
Tükendi
Doğduğunda beşik kertmesi yapılan, on üçünde evlendirilen bir küçük gelin. Kocasının yanlışları yüzünden hayatı hep acı ve korku içinde geçen bir kadın. Çok sevdiği karısının üstüne kuma getiren, ağanın kapatması ile büyük bir aşk yaşayan, ağayı vurarak dağları ve hapishaneleri kendine mesken tutan bir adam. Bunu kendine yediremeyen ağanın zulüm ve baskısına uğrayan bir aile. Kocasını çok sevmesine rağmen, üstüne kuma getirmesine ses çıkarmayan, kumalığa razı olan bir kadın. Mezarının kocasının mezarından
Tükendi
Biz seninle Bir gıdım sevinç Yasadışı bir ses Her gece Kalbimiz suya inecek diye Bulutların ağzını açık bırakmıştık Biz seninle Kayıp yılları bir bakışla aşmıştık Biz seninle bir bakış aşktık
Tükendi
Sibirya soğuklarının ortalıkta kol gezdiği, kimseye göz açtırmadığı, Moskova'daki dükkânda ikisinden başka kimsenin olmadığı bir başka gün ise Ergin, her teli bir altın, sarı saçlarını okşadı. Kolunu, ceren çebici gibi ürkek, üstelik yabanıl, Rus güzeli tanımını fazlasıyla hak eden Natalya'nın yuvarlak omuzlarına attı: "Seni sana anlatmak için anadilim Türkçe bile yetersiz kalıyor," dedi. Heyecanın kuruttuğu dudaklarını, tuhaf, sabırsız bir kösnüllüğün araladığı genç kadının etlice dudaklarına götürdü, a
Tükendi
Yaşamın kaynağını oluşturan, canlı hayatın devamını sağlayan hava küre, su küre, yer (toprak) küre ve ışık küredir. Bu olağanüstü uyum ve işbirliğinin ortaya koyduğu mükemmel bütünlüğe çevre denir. Bir başka deyişle çevre: birbirini tamamlayan eko sistemler bütünüdür. Çevre sorunları olarak tanımladığımız şey, gerçekte bu mükemmel uyumun bir yerinden bozulması, eko sistemleri oluşturan birliğin dağılmasıdır. Bu birliğin dağılmasının tek sorumlusu da insandır. Erozyon ve çölleşme bu günün dünyasının en önem
Tükendi
İbrahim Koyun, 25 Ekim 1952'de Tunceli'nin (Dersim Ovacık ilçesine bağlı Sövge Köyü'nde doğdu. Elazığ Fatih Mehmet İlkokulu'nda okudu. Ortaokuldan sonra Endüstri Meslek Lisesi Metal Bölümü'nü bitirdi. Daha sonra Eskişehir Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Bölümü'nden mezun oldu. Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü'nün çeşitli kademelerinde çalıştıktan sonra, 2001 yılında Aydın'da emekli oldu. Yazar, evli ve üç çocuk babasıdır. İbrahim Koyun, bu kitapta yaşamının "Sisli Günleri"ni bir nakış gibi ilmek ilmek iş
Tükendi
Yeni ve yazınsal hayata değişim getiren tüm yapıtlar gibi sanki yabancı bir dille yazılmış. İçedönüktür, aşağılara indikçe Mallarmeın şiiri yükselir: Zarların atılması gereken gece yarısı Igitur merdivenlerden iner, insan tininden aşağı, şeylerin dibine gider, Kehaneti ezbere okur ve hareketi yapar. Aristo bilen, Hegel, Schopenhauer, Heidegger, Kafka okuyan bir katil nasıl olur? Ya da Cibranın şiirlerini ezbere bilen, Kavafisin dizelerini mırıldanan bir cellat, bir toplum mühendisi nasıl olunur? Edgar All
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 101 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1