Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 561 kayıt bulunmuştur Gösterilen 180-200 / Aktif Sayfa : 10
Hoca Ahmed Yesevî ve Abdülhâlik Gucdüvânî gibi iki büyük Allah dostunu yetiştiren Hoca Yusuf Hemedânî hazretleri eserleriyle gönül dünyamızı aydınlatmaya devam etmektedir. İmam Gazzâlî ile de pirdaş olan Yusuf Hemedânî, dokuz asır önce Kur'an, Sünnet ve Ehl-i Sünnet çizgisinde bir tasavvuf anlayışını yaymaya çalışmış, onun bu çizgisi Bâtınî-Haşhaşîlerle mücadele eden Selçuklu hükümdarı Sultan Sencer tarafından beğenilip takdir edilmiş ve maddî olarak desteklenmiştir. Elinizdeki eser, Yusuf Hemedânî'ninFar
Molla Sadra; Islâm düsünce âleminin önde gelen simalarındandır. On yedinci yüzyılda Batı'da önemli düsünürler temayüz ederken; Islâm âleminde bir durgunluk dönemi baslamıs görünüyordu. Molla Sadra gerçek düsünce adamlarına yakısan bir vakar, tevazu ve gönül yüceligiyle kendisinden sonra da degerli düsünürler tarafından temsil edilecek bir felsefi düsünce mektebine yol açtı. Simdi genç ve cesur arastırıcı ismi ile müsemma Salih Aydın'ın Molla Sadra'da Feyz Teor_s_ baslıklı incelemesini görüp okumakla elbette
21. yüzyıla girerken insanlık tarihinin en ciddi sorunlarından birisiyle yüz yüzeyiz. Hâlihazırdaki çevre krizi, bizim aslında kim oldugumuzu ve mahlukâtın ne oldugunu unutmamızdan ileri geliyor. Büyük ölçüde bu durum, tabiatın mukaddes niteligiyle irtibatımızı kaybettigimiz ve onu ancak fizikî bilimin gözlügüyle anlasılabilecek büyük bir mekanizma olarak görmeye basladıgımız noktada basladı. Köklerinin çogu Rönesans'a dayanan bu dünya görüsü bizi, fizik/sel ve metafizik/sel arasındaki baglantıyı artık anla
Usûlül-Aşere, Kübreviyye tarîkatının pîri Necmeddîn Kübrâ tarafından, kendi yolunun temel esasları etrafında kaleme alınmış önemli bir eserdir. Tövbe, zühd, tevekkül, kanâat, uzlet, zikir, teveccüh, sabır, murâkabe ve rızâ olmak üzere on usûlden bahsettiği için bu adı almıştır. Zamanla tarîkatlar üstü bir nitelik de kazanan bu kısa ve vecîz eser, sadece müellifinin tarîkatına bağlı olanlarca değil, diğer tasavvuf çevrelerince de bir hayli ilgi görmüş ve üzerine şerhler yazılmıştır. Bu durum, söz konusu ris
Bir dere kıyısında yüksek bir duvar vardı. Duvarın üstüne de, susamıs dertli bir kisi çıkmıstı. Suya ulasmasına, susuzlugunu gidermesine o duvar engel oluyordu. Ansızın suya bir kerpiç parçası attı. Suyun sesi, bir sevgilinin sesi gibi tatlı idi. O adam, suyun sesini dumak için duvardan kerpiç koparıp suya atmaya basladı. Sudan da Ey Insanoglu! diye ses geliyordu. Böyle kerpiç atmaktan, sana ne fayda var? Adam cevap verdi: Ey su! Bu atıstan benim için iki fayda vardır. Birinci fayda: Benim suyun sesini duym
Tükendi
Anlamsızlıktan kurtulma ve böylece anlamlı bir hayata kavusma sürecinde din ile anlam arayısı arasında önemli bir iliski söz konusudur. Din, tüm varolusu ele alıp yorumlayan; varolusun bilinmeyen pek çok yönünü sundugu tatminkâr cevaplarla açıklıga kavusturup anlamlandıran essiz bir sistemdir. Bu eser, olumlu- olumsuz yönleri ile hayatı ve dünyayı, insanın en temel güdüsü olarak anlam arayısını, bu süreçte etkin olan psiko-sosyal faktörleri ve anlam arayısında dinin sundugu referansları konu edinen tecrübi
Seyh-i Ekber Muhyiddin İbn Arabî , yazmıs oldugu eserlerinde marifetullahı ilimler dairesinin merkezine alır ve o noktadan hareketle hakikatler ilminin muhtelif mevzularına dair açıklamalar getirir. Bu muayyen zaviyeden bakarak tasavvuf, tefsir, hadis, fıkıh, tarih gibi konularda yazmıs oldugu yüzlerce eseri olan İbn Arabî: "Ben ancak bana verilen izin kadar konusurum. Bana biçilen sınıra gelince dururum." (Fütuhat-ı Mekkiyye) der. Seyyid Hüseyin Nasr'ın ifadesiyle, İslâm irfanının en üst düzeydeki açıklayı
Tasavvuf kimine göre "çözmek ve baglamak" demek... Kulu dünyadan çözmek, sonsuza baglamak... Nefsinden çözmek, kalbine baglamak... Islâm dünyasının her kösesinde bir tekke, bir zaviye var. Kimi Kâdirî, kimi Naksî, kimi Halvetî, kimi Sâzelî... Her toplumun içinde kandil gibi parlarlar. Edebin adresi, muhabbetin kalesidir onlar... Dergâhlar büyük bir medeniyetin alamet-i farîkasıdır. Bu kitapta tasavvufun gönüllere, hayata, medeniyete vurdugu mührü anlatıyoruz. Bir'e giden bir kutlu seferi...
"Tek Gerçek"in Allah oldugunu öngören Tasavvuf, kimilerinin zannettigi gibi, Allah'ın "zatiyyet"i (l'Ipseite) ile alemin gayr-i hakiki (irréellle) "gayriyyet"ini (l'altérité) birbirine karıstıran Batı felsefesinin anladıgı anlamda bir panteizm degildir. Sûfilere göre alem, tek ilahi Hakikat içinde "gayr-i mevcudiyet"tir (non-existence); bu "gayr-i mevcudiyet" Allah'ın Mutlak Mümkünlügünün mütemmimi olan asıl cüz'üdür (partie intégrante): Bu, "Allah'ın essiz, benzersiz, ortaksız Tevhidinin" tasdikidir. "Mut
Kalp ile akıl arasındaki dengeyi bulamayan modern insanın sıkışmışlığına medeniyet ve kendilik üzerinden çare arayan bu eser, Savaş Barkçin'in yıllar içinde yayınladığı yazılar ve mülakatlardan oluşuyor. Kalp ve akıl üzerinden bir perspektif oluşturmaya çalışan kitabın ana ekseni "medeniyet" kavramı. Barkçin, şimdilerde çokça duyulan ve giderek bir klişeye dönüşen bu kavramı çeşitli boyutlarıyla inceliyor. Modern uygarlığın gitgide hayatımızdan tasfiye ettiği geleneksel medeniyet dinamiklerini/incelikleri
Ârif'in kalbi genişleyerek öyle bir mertebeye ulaşır ki içindeki şeyler de dâhil arşın yüz milyon katı genişliğinde bir şey, ârifin kalbinin köşelerinden bir köşede bulunsaydı ârif onu hissetmezdi. Çünkü yere göğe sığmadığı bildirilen Hakk'ı, ârifin kalbi istiâb etmişken ve bu ilgili kudsî hadisin işaretiyle sabit iken kalp yine de kanmamıştır. O halde Hakk'ı sığdıran ârifin kalbi Hakk'ın vasıflarından ve mahlûkatından daralmaz. O halde ey dinleyen! İş (emr) nasıl olur. Şu halde sen varlığını bil, sen kim
Zor ve az rastlanır olan bilginin bu dalında çok fazla kitap mevcut değildir. Çiştî bu çalışması ile teoloji, mistisizm, tasavvuf, tıp, hijyenite, astronomi gibi konulardaki derin bilgisini ortaya koymakta. Farklı konuları ayrı ayrı ele alan yazar, daha sonra bunları karşılaştırıp konuyu tek bir temele, tam bir fiziksel ve zihni sıhhat hali veya ruhun temizliği anlamında sağlığa oturtuyor. Bitkilerin özellikleriyle tedavi ettikleri hastalıkları birlikte gösteren Çiştî, mistik terimler ile ilgili sözlük, Kur
Gazâli'nin felsefe arastırmaları yaptıgı sırada kaleme aldıgı bu eser, fikrî düzeyde birçok sorunlara ve tartısmalara ısık tutmaktadır. Gazâli eserinde, felsefi bir tavır ve yöntemle, genel olarak düsünme, konusma, söz ve yazı arasındaki içsel iliskiyi gözler önüne sermektedir. Eserin Arapça baslıgına göre bunlar, aklın basarıları, marifetleri olarak anlasılmaktadır. Konusuyla ilgili ilk deneme kabul edilebilecek olan bu kitap; varlık, insan ve dil üzerine önemli yaklasımları içerdigi gibi, Tanrı ve kelamı/
Yeryüzünde yeni bir hakim olduğuna dair yapılan ilan, en mükemmel ifadesini Jean-Jeacques Rousseau´nun Sosyal Kontrat doktrininde bulmuştur. Ama son tahlilde belirtilmesi gereken gerçek şudur ki hikayelerle, rüyalarla, ütopyalarla bundan böyle bir yere varamayız. Hayır, bu herşeye gücü yeten insan´ın ilanı anlamına gelen yetkinleştirilmiş ifade, varlığın kendi orjininde, Tabiat içinde kökleşmiş bir mitten başka bir şey değildir. Dolayısıyla bu mit ile beyan edilen güç, özgürlük ve eşitlik temeline, bizzat T
Bu eser, Endülüs semasından bir aşk yıldızı düşürüyor gönlümüze. Gönlümüze düşen bu aşk yıldızı, baştan aşağı gül ve çiçeklerle dolu bahçeden bize misk kokuları taşımakta, ruhumuzu doyurmakta. Neden aşk, diye bir soru gelecek olursa akla, İbn Arabî'nin kaleminden dökülen şu dizelerde buna cevap bulabiliriz. ?Biz aşktan sudûr ettik Aşk üzre yaratıldık Aşka yöneldik Aşka verdik gönlümüzü." İbn Arabî'nin bu eseri bir şaheser olup, bize sevgi hakkında mükemmel bilgiler ve yorumlar sunuyor. Bunu da Kur'an'ı
Tasavvuf düşüncesinin temel eserlerinden olan Fusûsu'l-Hikem, sûfîlerin bilgi ve varlık görüşünün zirvesidir. Bu eser, bir şerh geleneğinin merkezini oluşturur ve tasavvufun seyrini kendisinden sonra büyük oranda etkilemiştir. Fusûs, klasik anlamıyla bir tasavvuf eseri değildir. İçerdiği yüksek hakikatler ve dilinin ağırlığından dolayı, şüphesiz anlaşılması zor bir eserdir. Bundan dolayı İslâm literatüründe, hakkında en fazla şerh yazılan eser olma özelliğine sahiptir. Bu özelliğinden dolayı da bugüne kadar
"Bir karar vermiş olduğumu düşünebilirsiniz. Hata etmiş olursunuz Çünkü bir köle nasıl karar verebilir? Seçeneği olmayan kişinin bir kararı olamaz. O hâlde kırbaç ya da sopa o her neyse, niçin elimden düştü? Bir köle kendisi için bile bir korkudur ve ben isyan için ne yeterince cesurdum ne de aptal. Cevap bunun dışında bir yerde. Nerede? Muhammed´de mi?" "Biz farklıydık. Biz ticarî yük değil, Allah´ın yüklediği sorumluluğu taşıdık. Dünyada saatler çalıştıkça ayak izlerimiz ayan beyan kalacak. Çünkü biz Biri
Paul Schrader, Sinemada Aşkın Üslûp başlıklı bu kitabında sadece film sanatının değil, sanatın birçok alanının maneviyatla kurduğu ilişkinin formuna dair derinlikli bir araştırmaya soyunuyor. Dreyer, Bresson ve Ozu gibi, ikisi Avrupa, birisi Japon geleneğinden gelen üç ayrı yönetmenin "maneviyatındaki" ortak unsurları bulmaya çalışarak bu unsurlar üzerinden "aşkın üslup" adını verdiği bir anlayışın "kodlarını" keşfetmeyi hedefliyor. Bu arayış içinde, Gotik sanattan Bizans ikonalarına, Zen sanatından, Hint g
Hadislerin, Inciller (kanonik-sinoptik-apokrif) ile karsılastırılması, Islam ülkelerinde bugüne kadar ihmal edilmis oldukça önemli bir konudur. Özellikle tefsir-tarih kitaplarında yer alıp "Israiliyyat-Mesîhiyyat" olarak adlandırılan rivayetlerin tedkikine dair Islam dünyasında pek çok çalısma yapılmıssa da, meseleyi arka plan bilgileriyle inceleyen ilmî mesailer son derece azdır. Özcan Hıdır'ın, "Hıristiyan Kültürü ve Hadisler / Zühd Hadisleri-Literatürü Özelinde" baslıgını tasıyan bu çalısması, kavramsal
Hayırlı isleri ertelemekten sakın. Zira ertelemek, isteyip geregini yerine getirmeyeni batırır. Gafletten sakın. Zira gaflet kalbi karartır. Mazeretinin olmadıgı durumlarda agır hareket etmekten sakın. Zira agırdan almak pisman olacakların sıgınagıdır. Zahit zamanın kıymetini bilen ve geregini yerine getirendir. Sen Allah'ın affını sadık tövbe ile talep et. "Kim Allah korkusunu kalbinde yasamak ve sıddıkların hallerine muttali olmak isterse, helal rızıktan baskasını yemesin; sünnet ya da farz dısında baska
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 561 kayıt bulunmuştur Gösterilen 180-200 / Aktif Sayfa : 10