Son dönemlerde İmam-ı Azam'la ve mezhep imamlarıyla alakalı yeni eserler yazılmaya baş-landı. Bunlardan biri özellikle de, İmâm-ı Âzam gibi bir âlime ırkçı bir bakış açısıyla yaklaşıyor-du. Bu yaklaşım çok muhâtaralı bir durumdu. İmâm-ı Âzam'ı, Mevâlî olarak tanıtarak, o kişi kendisi gibi Arap düşmanı olarak göstermesi, İsmail KAZDAL için kabul edilebilir bir durum değildi. Bu ve daha başka sebepler için, dü-şünce kahramanı olan İmâm-ı Âzam kitabını yazmaya karar verdi.
Şu tarihi bir gerçektir ki, İmâm-ı Âzam saltanat yalakası değildir. Tam tersine sıkı bir saltanat karşıtıdır. Ve de bu sebeple saltanat tarafından öldürülmüştür. Ondan sonra da mezhebi bo-zulmuştur. Bugünkü Hanefî mezhebi kanaa-timce, çok azı müstesnâ Nu'mân bin Sâbit'in değil, onun öğrencisi olan saltanat kadısının mezhebidir.
İmâm-ı Âzam bir idoldür. Bugünün Hanefîliğinin onunla pek az ilgisi vardır. Bu bakımdan, o büyük fikir ve eylem adamını saltanatların tasallutundan kurtarmanın yanında, Yaşar Nuri Öztürk'ten de kurtarmak gerekmektedir. Bu kitap aynı zamanda İmâm-ı Âzamı erklerin tasallutundan ve kendi süflî emellerine meze yapmak isteyenlerin kaleminden kurtarma operasyonudur.
Saltanat o büyük insanı kendi zâlimliğine ve ceberutluğuna âlet etti. Yaşar Nuri Öztürk de onu İmâm-ı Âzam kitabıyla, oligarşik saltanata dayanak yapmaya çalıştı. Monarşik saltanat onu kendi baskısına âlet edebildi, oligarşik saltanat da YNÖ aracılığı ile kendi dinsizliğine âlet etmek istedi. Saltanat bu büyük insanı hem maddi, hem de manevi olarak öldürmüştü, oligarşik erk de manen bir kere daha YNÖ vasıtasıyla öldürmeye çalışıyor. İsmail KAZDAL bu kitabıyla İmâm-ı Âzam-ı, baskıcı sistemlerine âlet eden monarşik ve YNÖ aracılığıyla dinsizliğine âlet etmek isteyen oligarşik erklerin elinden kurtarıyor, hürriyetine kavuşturuyor. İmâm-ı Âzam'ın aziz rûhuna selâm gönderiyor ve de İmâm-ı Âzam'ı, hem saltanatların tanımlamalarından ve hem de YNÖ'ün betim-lemelerinden kurtararak o İnsanlık Tarihinin Büyük Hukukçusunun bir daha öldürülmesine imkân ve fırsat verdirmiyor.
YNÖ Kemalist oligarşik sistem içinde, kendi-sini îtinâ ile konumlandırdığı taraftaki bir payan-daya merbut ince birtakım zincirleri İmâm-ı Âzam'ın boynuna geçiriyordu.
İşte İsmail KAZDAL bu zincirleri parçalıyor. Târihî deliller ve belgeler, birçok erk tarafından karartılmış olduğu için, bu ağır sorumluluğu, o eşsiz muhakeme tarzıyla, olayların mantığıyla, Kur'an rûhuyla, Kur'an âyetleriyle birlikte düşü-nerek yerine getiriyor...