Bu çalışmanın amacı; son yıllarda önemi daha fazla hissedilen Avrupa Parlamentosunu inceleyerek, Avrupa Birliği’ne giriş sürecindeki Türkiye’de, demokrasi açısından en önemli organ olan Avrupa Parlamentosunun daha iyi tanınmasını sağlamaya katkıda bulunmaktır.

Türkiye'nin 1999 Helsinki Zirvesi'nde üye adayı kabul edilmesinden bu yana Avrupa Birliği giderek bir iç politika konusu haline geldi. Doğal olanı buydu. Demokratikleşme, insan hakları, egemenlik hakları ve Kıbrıs gibi konular, daha önce belki de tabu sayıldığı için hiç tartışılmayan derinlikte AB çerçevesinde tartışılmaya başlandı. Hatta 57. hükümetin fiilen dağılıp erken seçim kararı almasına bile, AB reformları üzerine koalisyon ortakları arasında çıkan tartışma neden oldu. Bu kitapta, Türkiye'nin AB

Türkiye´nin Avrupa Birliği´ne üyeliği konusunda hem Türkiye´de hem de Avrupa´da birbirine zıt görüş ve yaklaşımlar gözlenmektedir. Avrupa birliği-Türkiye ilişkilerinin hangi zeminde tartışılacağı, ne türden somut politika ve karar alma alanlarını kapsayacağı konularının halkın gündemine ve bilincine taşınması yararlı olur. Hatta yalnızca halkın değil, yönetenlerin, aydınların ve kanaat önderlerinin, üniversitelerin de bu konuda gerçek zemini bulmaları şart. Türkiye´de halkın çoğunluğu Avrupa Birliği üyel

Bugün Avrupa Birliği dördüncü ve en kapsamlı genişleme sürecini yaşıyor. Bu süreç, 1945`ten bu yana bölünmüş Avrupa`yı Soğuk Savaş sonrasında yeniden birleştirme amacını ve bu sayede de, yeni bir güç olarak dünya sahnesine çıkacak Büyük Avrupa`yı yaratma amacını taşıyor. Bu sürecin dinamiğini de üye ve aday ülkeler oluşturuyor. "Genişleme Süreci" ise, üye ülkelerle adayların arasında oluşacak sinerjinin adı. Bu kitap, Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü`nün 2000-2001 ders yılında gerçekleştir

Avrupa Birliği baş döndürücü bir hızla gelişimini sürdürüyor. 1950`li yıllarda 6 ülkeyle yola koyulan "topluluk" bugün 15 üyeli "birlik" çatısı altında varlığını devam ettiriyor. Önümüzdeki yıllarda birliğe girecek yeni ülkelerle hem üye devlet sayısında bir artma olacak, hem de birlik daha çeşitli ve farklı bir kompozisyona sahip olacak. Genişlemeye paralel olarak birliğin faaliyet alanlarında bir artma söz konusu. Bunun yanı sıra, 26 Şubat 2001 tarihli Nice Antlaşması`yla, birliğin kurumsal yapısında oldu

"Avrupa Birliği Yolunda Türkiye´de Sivil Toplum Kuruluşları-Devlet İlişkileri" ile "Türkiye-Avrupa Birliği Bütünleşmesinde Sivil Toplum Kuruluşlarının Rolü", Sivil Toplum Kuruluşları Sempozyumları dizisinin yedinci ve sekizinci halkası. Batı dünyasında STK´ların önemi gitgide büyürken ve STK´lar karar alma mekanizmalarında gitgide daha fazla söz sahibi olurken Türkiye bu süreçte nerede duruyor? Bu bağlamda Batı Türkiye´ye nasıl bakıyor, STK´lar bu süreci nasıl izliyor? Avrupa Birliği yolunda Sivil Toplum Ku

Avrupa Birliğinde İşçilerin Serbest Dolaşım Hakkı ve Türk Vatandaşlarının Durumu adlı kitap, aynı adla tamamlanan yazarın doktora çalışmasına ve AB üyesi devletlerde yaşayan Türk vatandaşlarının serbest dolaşım hakları konusundaki çalışmalarına dayanmaktadır. Kitapta genel olarak; ABnin kurumsal yapısı, Hukuku ve Türkiye ilişkileri ele alınmıştır.

Yıllık büyüklüğü 100 milyar ECU´yü aşmış olan Avrupa Birliği mali yardımlarından üye ülkelerin yanında Asya´dan Afrika´ya, Afrika´dan Latin Amerika´ya birçok üçüncü ülke de yararlanmaktadır. Mali yardımların önemli kısmı gümrük birliği içindeki ülkeler arasında ekonomik ve sosyal uyumun sağlanması gayesiyle dağıtılmaktadır. Bu şekilde gümrük birliği içindeki zayıf ekonomili ülkelerin dış ticarette uğradıkları zararların kısmen de olsa telafisi amaçlanmaktadır... (Arka Kapak)

Elimizdeki kitap, Türkiyenin gündeminde yarım asrı aşkın bir zamandan beri baş sırada yer amış olan iki milli konumuzu, değişik bir açıdan ele almaktadır. Buradaki tahlillerin tek özelliği şüphesiz ki benim tamamen müstakil olan, hiçbir resmi parti veya zümre görüşümün sözcüyü olmayan hür düşüncelerimdir. Burada açıklanan kanaatlarımın siyasi hayata giriş tarihim olan 1998 yılından önce nitelik kazanma fikirlerim ve gözlemlerimdir. Kitaptaki yazılarımın ikinci özelliği hem Kıbrıs hem de Avrupa Birliği mesel

Kitapta Yer Alan Önemli Konu Başlıkları ´´Condere Leges Et Interpratati´´ İle Yetki Devri Arasında Egemenlik Teorileri Ulus-Üstü Bir Siyasal Oluşumda Egemenlik Sorunu: Avrupa Birliği Örneği Türkiye´de Egemenlik Tartışmaları ve Bu Tartışmaların AB Üyeliği Perspektifinden Değerlendirilmesi

Bu kitap, Türkiyenin Avrupa Birliği üyeliğine evet ya da hayır denilmesini savunma düşüncesiyle yazılmadı. Türkiyede hakkında fazlasıyla tartışılan AB, 2004 yılında 15den 25e çıkan üye sayısıyla önemli bir değişim geçirdi. Artık Almanya-Fransa ekseni ABnin belirleyici gücü değil, ek olarak ABD de ABnin içinde önemli bir güce sahip oldu. Kitap, bu değişimin yanı sıra, AB ve ulusal devlet, AB-ABD ilişkisi, Avrupa kimliği, emeğin Avrupasının ulaştığı gelişme düzeyi ile AB içindeki sol güçlerin başka bir Avrupa

17 Aralık 2004`te alınan müzakere tarihinden sonra Türkiye nihayet Avrupa Birliği`yle resmi müzakerelere başlıyor. Ucu açık olduğu belirtilen ve en az on-on beş yıl sürmesi öngörülen bu süreç, Türkiye açısından birçok yeniliklere gebe. Özelleştirmeler ve yabancı sermaye girişi, milliyetçiliğin yükselişi, Kürt sorunu, Ortadoğu`nun kanlı coğrafyası ve ABD`nin Büyük Ortadoğu Projesi`yle birleştirildiğinde AB`yle ilişkilerin apayrı bir önem kazandığı da muhakkak. Dolayısıyla, siyasal aktörlerin ve hükümet yetki

AB bütünleşme sürecinde egemenlik hakkının Türk halkından alınarak Avrupa Parlamentosu´na devredilmek istenmesi, Atatürk´ün halkçılık ve devletçilik anlayışlarına terstir. O halde, nasıl olur da Atatürk´ün çağdaşlaşma hedefinin Avrupa Birliği olduğunu iddia edebiliriz. Mustafa Kemal´a göre, çağdaşlaşma bilimsel, teknolojik gelişmelerin alınarak kendi öz değerlerimizle kaynaştırılmasıdır. Küreselleşme kavramı ise aynı zamanda uygarlıklar arasında felsefi anlamda bir çatışma da doğurmuştur. Bunun yansıması da

Türkiye Avrupa Birliği ilişkilerinde iki sorunlu alan: Mali Yardımlar, Vergilendirme. Birincisi 33 ikincisi 16 No.lu müzakere başlığı. Birincisi açılmadığı için sorunlu, ikincisi açıldığı için sorunlu. AB tarafı, Mali Yardımlar başlığının tam üyelikle alakalı olduğunu, dolayısıyla Türkiye tam üye olunca (olursa) açılacağını söylüyor. Mali yardım mekanizmalarının içinde olmayan Türkiye'ye de olması gerekeni değil gönlünden kopanı veriyor. Gönlünden kopan miktar henüz yıllık 1 milyar avroyu bile bulmadı. Bu y

Eser, üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde son yıllarda en çok konuşulan kavramlardan birisi olan küreselleşme kavramının, içeriği ve insan hayatına etkileri belli bir bakış açısıyla irdelemeye çalışılmıştır. Kitabın ikinci bölümünü, Avrupa Birliği oluşturmaktadır. Bilindiği üzere ülkemizde son yıllarda en fazla tartışılan konuların başında AB gelmektedir. Başlangıçta siyasilerin, bürokratların ve akademisyenlerin ilgi alanına giren AB, günümüzde tüm halk kitleleri bakımından önem taşımaya başlamıştır.

"Hukuk Hayatımızın Her Anında" diyerek yayınını sürdürdüğümüz "Hukuk Cep Kitapları Dizisi" 13´üncü yaşına girdi. 13 yıl önce, boyut ve içerik olarak özel bir tasarımla başladığımız bu dizi, sizlerin yakın ilgisiyle hızla çeşitlendi. Kısa sürede 51 kitaplık bir set oldu. 13 yıldır, Kanunlar Kararlar Dairesi Eski Başkanlarından Avukat İbrahim Pınar´ın danışmanlığında, yayınevimizin yazarlarının katkıları ve okurlarımızın uyarıları doğrultusunda; Remzi Özmen tarafından yayına hazırlanan bu set ülkemizin hukuk

Kılavuz Kitaplar dizisinin 13. kitabı olarak yayınlanan Avrupa Birliği konuyla ilgili yetkin bir giriş niteliğinde. Avrupa Birliğinin tarihçesini, düşünsel temellerini, idari yapısını ve geleceğini tartışan kitap, Türkiye- Avrupa Birliği ilişkilerininin seyrini de kronolojik olarak içeriyor. Deneyimli bir gazeteci tarafından, özellikle konunun yabancısı olan okura güvenilir bilgilerle kılavuzluk eden bir çalışma.

Çalışmada Corpus Juris´in gerek 1997 gerekse 2000 versiyonu çevirisinin yapılması sonucunda okuyucuya bu alanda ortaya çıkan gelişim ve değişimi başından itibaren izleme ve değerlendirme olanağı sağlanmaya çalışılmıştır. Ayrıca bu konuda bazı ceza hukukçuları tarafından kaleme alınan değerlendirmeler de çevrilerek böyle bir düzenlemenin nedenleri ve gerekçeleri hakkında da bilgi edinilebilmesi amaçlanmıştır. Avrupa Birliğine aday bir ülkede, hukukçuların, hukuki alanda meydana gelen bu önemli gelişmeden hab

Avrupa Birliğinde Fikri ve Sınaî Haklar başlığı altında doktora çalışmasının özgün yapısına bağlı kalınarak ele alınan konular arasında; Malların serbest dolaşımı ile ilişkisi Mevzuat uyumlaştırma çalışmaları, Patent, markalar, telif hakları ve tasarımlar ile Uydu ve kablolu yayında telif hakları bulunmaktadır.