Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 313 kayıt bulunmuştur Gösterilen 32-48 / Aktif Sayfa : 3
"Elinizdeki kitap kendi "mükemmel olmayan" eleştirmenliğim içinde Dünyaya Saldıran Şair'den sonra, Neo-Epik Şiir'den önce bir yerde duruyor. Dünyaya Saldıran Şair, kendi kuşağıma, kendi dönemime şiirin sıcaklığı ve yirmili yaşların heyecanı içinde verdiğim bir karşılıktı. Neo-Epik Şiir, güncel bir şiir teorisinin kuruluş ve uygulamasını gösteren olgun bir kitap. Elinizdeki kitapsa tam olarak bu iki durumun arasında bir yerdedir. Buradaki yazılar bir şairin öznelliğini taşıdığı kadar kuşak, dönem, edebiyat t
Eğitimci-Yazar Harun BİLGİLİ, Türk Dil Kurumu tarafından tescillenmiş ve taçlandırılmış bir söyleyiş kudretine sahiptir. Üvey Eleştiri, bilindikleri ters yüz eden özgün perspektiflere, anlam kapılarını ardına kadar aralayan mizâhî üslûba ev sahipliği yapan bir eserdir. Derinliğin, inceliğin ve güzelliğin Türkçesidir. Kısa kısa okuyup uzun uzun düşünmeye hazır mısınız? Eğitimci-Yazar Şebnem GÜRLER
Tükendi
İnsan ve ona ev sahipliği eden dünya, geçmişten bugüne şairlerin ana teması olmuştur. William Blake'in ünlü ifadesiyle "bir kum tanesinde bir dünyayı ve vahşi bir çiçekte bir cenneti gören" kişidir. Böylesine üstün bir duyarlılığın yansıtılması, şairin sahip olduğu bilgi, algı, muhakeme ve ifade gücünün yanında, bu gücü kullanacağı özgür bir dünyayı gerekli kılar. Şairin özgür dünyasının kapsamı, bireysel ve toplumsal bilinci aşan bir farkındalığı gerektirir. Çünkü şair, çevresel ve evrensel alanın içerdiği
Tükendi
Paul Benjamin Auster, Sven Birkerts tarafından 1992 yılında "Çağdaş Amerikan edebiyat şölenindeki hayalet" olarak kabul edilmiştir çünkü onun modernist eserleri tartışma tarzı, aktif kategorilere pek uymamaktadır. O zamandan bu yana onun Amerikan edebiyatındaki yeri ve önemi birçok edebiyat eleştirmeni tarafından incelenmiştir. Düzyazı tarzında sert bir üslubu öncelerken, öte yandan, minimalistler ile çok fazla ortak noktası olmadığı iddia edilir {Magill, 1997). 3 Şubat 1947'de New York'ta doğan Auster, üçü
Tükendi
İnsanın insanı pek az dinler hale geldiği bir dünyada, psikoterapi, eşsiz bir insani karşılaşma imkânı sunar. Terapi odası, zamanımızda, pek çok kişinin gerçekten işitildiği tek yer haline gelmiştir. Peki, terapi odası değer-bağımsız bir alan mıdır, yoksa bütün kuramlar gibi modern terapi kuramlarının da berisinde bir kültür ve ideoloji saklamakta mıdır? Terapi : Kültürel bir Eleştiri adlı bu kitabında Prof. Dr. Kemal Sayar, bir şifa yönteminin kültürel çözümlemesini yapıyor. Zamanımız 'psikolojik insan'ın
Polisiye roman kurmacadan mı ibarettir? Ortaya çıktığı toplum ve uygarlıkla nasıl bir ilişkisi vardır? Polisiye romanda dedektif her şeyi nasıl biliyor? Polis ve dedektifin toplum içinde temsil ettiği konum nedir? Peki ya suçun ve suçlunun? Daha önce Kitle Süsü, Film Teorisi ve Tarih: Sondan Bir Önceki Şeyler kitaplarını yayımladığımız Kracauer'in Polisiye Roman'ı bu türle ilgili ilk önemli çalışmalardan biri. 1922-1925 arasında yazdığı ve 1933'te Almanya'dan göç ederken yanına aldığı, ancak 1950'de dosyal
Tükendi
Bu kitaptaki makalelerin ortak paydası, geçmişten günümüze değin çocuğa ve çocukluğa ilişkin sorunların, bağlam, kültür ve ideolojik-siyasal yapılar değişse de karakteristik benzerlikler gösterdiği; haliyle pek de istenilen ölçü ve düzeyde çözülemediği yönünde. Çözülse de yeni sorunların kendilerini hemen her mekân, zaman ve bağlamda gösterdiği görülmekte.Çocuğa özgü haklar; mekân, eğitim, psikolojiden tutun da yiyecek ve giyime değin bir dolu özel düzenlemenin gereği, bugün dünyanın pek çok ülkesinin norml
Tükendi
Ziyâ Paşa'nın 19. yüzyılın ikinci yarısında zor günler geçiren Osmanlı Devleti'nde idari ve mali ıslahatlar yapılması için öneri ve düşüncelerini ortaya koyduğu eseri olan Arz-ı Hâl, genellikle "padişaha sunulan bir dilekçe" olarak anılmaktadır. Eserde, Ziyâ Paşa'nın kısa bir biyografisi ve yıkılmaya doğru giden bir ülkenin yıkılışına çare olabilmesi umuduyla kaleme aldığı sosyal, siyasal ve ekonomik alanlara ilişkin öneri ve düşünceleri bulunmaktadır. Arz-ı Hâl, Sultan Abdülaziz'in Avrupa seyahati sırasınd
Tükendi
Türkiye'de eğitimin genel sorunlarını kime sorsanız, bir çırpıda sayabilir. İşte 'okullarımız nitelikli eğitim veremiyor', 'okul binaları yetersiz', 'materyaller çağa uygun değil', 'öğretmenler çok zor koşullarda çalışıyorlar', 'sistem sık sık değişiyor', 'mezunlar iş bulamıyor' vb. vs. Bu tür sorunların iktidar medyasında, üniversitelerde ve sendika gibi çeşitli çevrelerde yıllardır tartışıldığını biliyor, kimi çözümler önerildiğini görüyoruz. Ama şimdiye değin ne yapıldıysa, ülkenin eğitim sisteminin, hem
Gündelik yaşam içerisinde insanoğlunun kullandığı kelimeler bir sıraya konulsa sanırım "eşek" kelimesi ilk on arasına girer. Bu kelimeyi öylesine sevmişiz ki "eşek" yetmemiş bir de şeddelisini türetip "eşşek" demişiz. Niçin anlayışsız insanları bu hayvanın ismiyle vasıflandırıyoruz? Niçin bir işe yaramayan insanları bu hayvanla kıyaslıyoruz? Niçin bir şey öğrenemeyen insanları bu hayvanla tarif ediyoruz?Elbette bunların bir izahı var. Ama asıl can alıcı soru şurada: Acaba üzerinde hükümranlık kurul
Yaratıcılığı her boyutuyla ele alan ilk Türkçe kaynak olma özelliğini koruyan Yazma Cesareti, yeniden okurla buluşuyor. En sağlıklı içgüdümüz, yaratıcı içgüdümüzdür. Her birimizde doğuştan var olan bu içgüdü biteviye kendisini gerçekleştirmek için çalışır. Ne var ki aynı zamanda kendimizi gerçekleştirme güdüsü olan yaratıcı içgüdüyü dünya dört bir yandan baskılar. Hayat hiç kimsenin yazmasını, herhangi bir alanda yaratıcı olmasını istemez. Doğduğumuzda nasıl bir hayat yaşayacağımız çoktan belirlenmiştir v
1950 sonrası Batı edebiyatında yürütülen çalışmaları ve bu çalışmaların odağındaki kavramları Türkçeye kazandırma çabaları kısır kalmıştır. Ara çalışmaların önündeki ilk ve en önemli sorun, bu metinlerin düşünce dünyamızda tutunacak bir yer bulamamasında aranmalıdır. Çünkü o ya da bu nedenle sözü edilen çalışmalara duyulan ihtiyaç geri bırakılmakta ve konuya yönelik uğraşlar genellikle bireysel boyutta kalmaktadır. Oysa anılan yazınsal yönelişlerin bizlere ve bizim edebiyatımıza yarar sağlaması için ana çal
Tükendi
Paranın gücü vicdanınızı satın almaya yeter mi? Soluğun Mucizesi romanıyla tanıdığımız Yunan yazar Dimitris Sotakis'ten, tüketim kültürü ve paranın hegemonyası üzerine keskin bir eleştiri: Romanyalıyı Yiyen Yamyam. Dünya gündeminden hiç düşmeyen ulusaşırı göç olgusunu sarsıcı bir aşk hikâyesiyle harmanlayarak; insanların mutluluğa ulaşma yolunda ne denli acımasız olabileceğini gözler önüne seren bu metaforik roman, aykırı bir vahşi kapitalizm hicvi sunuyor. Okuru kendi vicdanıyla baş başa bırakarak mutlu
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 313 kayıt bulunmuştur Gösterilen 32-48 / Aktif Sayfa : 3