Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 960-980 / Aktif Sayfa : 49
Evliya Çelebi seyahatlerinin başlangıcını bir rüyaya bağlar: 1630 Ağustosunun 19. gecesi düşünde peygamberden "şefaat" dileyecek yerde "seyahat" diler ve zihninde büyüttüğü uzak ülke hikâyelerinin de etkisiyle yollara düşer. Artık bizlere anlatamayacağı son ve büyük yolculuğa çıkana kadar 54 yıl boyunca önce "piyadece serseri" bütün İstanbul'u, daha sonra da "abd-i hakîr Evliyâ-yi fakîr" [değersiz kul, yoksul Evliya] olarak Osmanlı ülkesini gezer. Her ne kadar kendisine "hakîr-i pür-taksîr" [çok kusurlu, de
Tükendi
Bir zamanlar, Afrika kıyalarında yaşayan savunmasız yerliler, köle tacirleri tarafından kaçırılıp, gemilerle uzun bir yolculuğun ardından, zengin beyazlara hizmetçi-köle olarak satılırlardı. Bu kitaba konu olan öyküdeki aile de, 1800´lü yılların üdru yansında, Kenya´dan, "Köle Kıyısı" denilen bölgeye yakın, küçük bir köyden kaçırıldı. Özgür doğan bu insanlar artık birer köleydi. Tekrar özgür kalmaları ise hiç kolay olmayacak, kölelikten özgürlüğe giden süreçte yaşadıkları, tüm hayatlannı alt üst edecekt
Tükendi
Ömer´in Çocukluğu, Tanzimat Edebiyatının en önemli isimlerinden biri olan Muallim Naci´nin(1850-1893), sekiz yaşına kadar yaşadığı günleri anlatan bir hatıra kitabıdır. Naci, çocukluk günlerini anlatırken, içinde yaşadığı toplumun inançları, gelenekleri, hassasiyetleri konusunda pek çok bilgiyi de okuruna aktarır. Çocukluk yıllarına ait, acı tatlı tüm hissiyatını bir çocuk kalbinin samimiyeti ve saflığıyla kelimelere döken Muallim Naci, böyle bir kitabı niçin yazma gereği duyduğunu soranlara ise şöyle der
Tükendi
Kafka Milena´yı 1919 sonbaharında Prag´da tanıdı. Ortak dost ve tanıdıkların bir araya geldiği bir cafede gerçekleşen tanışmada Milena, Kafka´ya öykülerini Çekçe´ye çevirmek istediğini açıkladı. Bu da, büyük bir tutkuyu içeren bir ilişkinin, bu kitaptaki mektupları borçlu olduğumuz bir sevgi ilişkisinin başlangıcı oldu. Kâmuran Şipal´in çevirisiyle sunulan Milena´ya Mektuplar, Kafka´nın karaladığı kimi bölümler dışında mektupların tamamını içermektedir. Ayrıca, Milena´nın Max Brod´a yolladığı kimi mektupla
Nerimanov`un mektupları, tarihi değeri yüksek, çok kıymetli bir hazine. Bu mektuplarda neler var, neler...Komünist Partisi Merkez Komitesi, Stalin`e yazdığı ve birer kopyalarını Troçki ile Radek`e de gönderdiği mektup, sanki Sovyet tarihinin analizi, eleştirisi... Sovyetler Birliği üst kademe yöneticilerinin yanlışlarını, yaptıkları hataları samimi bir ifade ile dile getiren Nerimanov, bu hataların düzeltilmesi için neler yapılması gerektiğini de söylüyor. Ve tabii ki, bunları söyleyenlerin uğradığı saldırı
Tükendi
Gökyüzündeki bir yıldız kadar uzak olduğuna inandığı, değil çalışmayı tanışmayı bile o yıllarda çok uzak olarak algıladığı Ajda Pekkan’la tanışınca hayatı değişmişti Nermin Ceri’nin. Kaderin hazırladığı senaryonun akışı gereği Ajda Pekkan’ın asistanı olarak gelecekte 19. yıl basın danışmanı olarak yıllarını geçireceği sektöre adım atmış oldu. Ajda Pekkan’la geçen 6 yılın ardından Raks firmasından gelen Basın ve Halkla İlişkiler görevini Ajda Pekkan’ın izni ile kabul etti. Serdar Ortaç oldu. Daha son
“Tecavüze uğradığım dehlizde (…) bir kız öldürülmüş, cesedi parçalara ayrılmış. Bana bu hikâyeyi polisler anlattı. Karşılaştırılacak olursa, benim talihli olduğumu söylediler.” Alice Sebold, üniversiteye başladığı yıl, okulun yakınlarındaki parkta tecavüze uğrar. Bu saldırı, hayatını etkileyecek bir baskı zincirinin ilk halkasını oluşturacaktır. Kendisine manalı bakışlar yönelten, onu kafalarındaki tecavüz kurbanı rolüne oturtmaya çalışan insanlarla yüzleşmesi bir yana, öğretmenleriyle, en yakın arkadaşlar
Tükendi
"İlişkiler yaşadıkça anlıyor insan; yaşadığı ilişkinin olmayacağını. Aşk dediğine inanıyor ilk önce, sonra bunun üzerine yalanlar atmaya başlıyor kendine. Karşısındaki de kendine atıyor aynı yalanları ve bir araya geliyorlar. Aslında aşklarından değil, yalanlarından bir araya gelip, söylediklerinin gerçek olmasını diliyorlar." Bir şeylerin yaşanmış olması için ille de onların yaşandığını başkalarının görüp duyması, bilmesi gerekir mi? Aşkla... ama bir yandan ölümle... ama böylece de hayatla dolup taşan, h
Tükendi
Karanlığın en yoğunlaştığı noktada başlar aydınlık... İkinci Dünya Savaşı`nın bittiği günlerde, Norveç`te mavi elbiseli, kırmızı saçlı, küçük bir kız, bir nazi subayı tarafından öldürülür. Almanlar geri çekilirken, savaşın sona erişini oyun oynar gibi kutlayan çocuklardan biridir o. Arkadaşının öldürülüşüne tanık olan Fredrik bu olayı ömrü boyunca unutamaz. Savaştan sonra annesi, babası ve iki kardeşiyle birlikte halasının dans öğretmenliği yaptığı İtalya`ya, Firenze`ye göç ederek, savaşın ya da barışın ev
Tükendi
Avni Arbaş, Başkaldıran Atların Ressamı`nda kendine özgü aydın ve sanatçı kimliğini, gündelik hayat pratiklerini, sanat üslup ve toplumsal algı düzeylerinden ayırmadan kendi ağzından anlatıyor.
Tükendi
Hitler; Fransa’nın çökmesinden sonra İngiltere’ye yapacağı barış önerisinin kabul edilmeyeceğini düşünemiyordu. Mareşal Petain, Weygand ve daha birçok Fransız generalleri ve politikacıları gibi, o da, bir ada devletinin ayrıcalıklı konumunu anlamamış ve o Fransızlar gibi, o da bizim kuvvetimizi yanlış hesap etmişti. Biz, Münih olaylarından beri uzun yol almış ve birçok şey öğrenmiştik. Haziran ayında Alman Hava Kuvvetleri gelecekteki hareketleri için hazırlıklarını yaparken, Hitler de yeni durumu ele almış
Tükendi
12 Mart Başbakanı'ndan siyasi tarihimize ışık tutacak 47 defter.... 14 Mart 1971 12 Mart, saat 17'de hükümet çekilmiş. İstifa tezkeresinde Demirel hukuk devleti ve anayasa ile bağdaşmayan bu tutum karşısında çekildiğini, söylüyor. Dün de C. Senatosu'nda Tekin Arıburun, komutanların ültimatomuna karşı Senato'yu savundu. Bugün AP parlamento grupları toplanıyor. Bir pasif direnme ve ilerisi için hazırlık seziliyor AP'lilerin tutumunda. CHP'ye gelince...İnönü, istifa üzerine demokratik usul yürüyor, demiş. Han
Tükendi
Diyarbekir Diyarım, Yitirmişem Yanarım`dan sonra Şeyhmus Diken bu kitabında da eski Diyarbakırlılarla sohbet ediyor, Diyarbakır`ın hikayesini anlatmaya devam ediyor. Bu sefer anlatılanların merkezinde 1925 Şeyh Said İsyanı ve sonrasında yaşanan sürgünler, yerinden yurdundan edilmeler, gurbette kurulan yeni yaşamlar, aflar, geri dönüşler var. İsyanın şehri ve insanlarını nasıl etkilediğinin; geçmişin bugünde nasıl sürdüğünün; isyanın zamanla şehre nasıl damgasını vurduğunun hikayesi... Cemiloğullarının, Az
Tükendi
Anılar gazeteciliğe adanmış bir yaşamın içinden gerçekler Gazeteciliği meslek olarak düşünenlere yol haritası. Türkiye´nin 1950 sonrası yaşadığı değişimin yönü ve niteliği hakkında açıklayıcı tespitler. Hepsiyle birlikte aynı zamanda; Bir Cumhuriyet Kızının Anıları
Tükendi
Baskın Oran`ın hapishane izlenimleri, işkence ve zulme dair değil. Onun yaşadığı olaylar, 12 Eylül 1980`in, yani işkence ve zulüm aygıtının rafineleşmesinin bir önceki devresinde, 12 Mart 1971 askeri rejimi döneminde geçiyor.
Tükendi
Bazen tamamen umudum kesiliyor. Aşktan da, aşk peşinde koşmaktan da vazgeçiyorum. Arkadaşlarımı düşünüyorum. Sizin dışarıdan gördüğünüz ama benim içinde olmadığım, çevremi ve çevremdekileri düşünüyorum. Herkes bir yol bulmuş aşka dair. Her bir durakta irili ufaklı yaralarla ilerliyorlar aşkta... Ben çok mu yaralandım nedir bilinmez, sanki bıçak değse kan akmaz misali, taş duvar olmuş kalbim. Birileri diyor ki, bu şarkılar aşk olmadan nasıl çıkar? Ben diyorum ki, bu şarkılardaki aşklar gerçek olsa kıyametler
Tükendi
Mısır`dan dönen Türk esirlerinin bir çoğunun kör olması, buradaki baskıların sadece psikolojik değil işkence ve zulüm boyutuna vardığının da delili olarak ileri sürülebilir. Özellikle bazı Ermeni doktorların tedavi maksatlı olarak kendilerine gelen Türk esirlerin gözlerinin kör edilmesi operasyonunda rol aldıkları da açıktır. Bu olay ilk kez 28 Mayıs 1921 Cumartesi günü yapılan TBMM`nin 37`inci oturumunda Edirne Milletvekilleri Faik ve Şeref Beyler tarafından gündeme getirilmişti. Bu iki milletvekilinin öne
Tükendi
Bulgar komünist zulmünün iki buçuk milyon Türk'ü dininden ve milliyetinden adım adım uzaklaştırmasına ve benliğini, kökenini ve tarihini yitirmeye seyirci kalamayan Ömer Osman Erendoruk; gaflet uykusunda olan kitleleri şuurlandırma, aydınlatma ve uyandırma amacıyla kalemiyle direniş göstermiş ve bu nedenle beş yıl ağır hapis cezasına çarptırılmıştır. Istıraphaneden Mektuplar, yazarın cezaevinden kimi zaman duygu yüklü kimi zaman da felsefî anlatımlar ile eşine, kızına ve ana babasına yazdığı mektuplardan
Tükendi
Bu kitaba konu olan geziyi tam 32 yıl önce gerçekleştirdim (1973te). O vakitler 21 yaşındaydım; şimdi 53. Benim ilk yurtdışı gezimdi. 21 yaşımın kavak yelleri bütün şiddetiyle başımın üzerinde esmekteydi. Tıp fakültesi 3. Sınıf öğrencisiydim. Hayallerimiz sonsuz, umutlarımız engin, coşkularımız gürül gürüldü. Aradan 32 yıl geçmiş. Şimdi orta yaşın başlarında bir tıp akademisyeniyim. 32 yıla nice geziler, coğrafyalar, serüvenler sığdı; ama bu ilk gezinin tadı ve gizemi başkaydı. kan - Afganistan ve Pakistan
Tükendi
İlker’in annesi, her sabah kahvaltı sofrasına bir mektup bırakıp öyle işe gider. İlker, güne bu mektuplarla başlar. Mektuplar, İlker’le annesi arasında birer sevgi köprüsü oluşturur. Dostluk, yaşamseverlik, hayvanseverlik duygusunun verildiği mektuplar, bir öykü de içeriyor. Kitabımızda İlker bu öykü-mektupların dördünü anlatıyor sizlere. Hidayet Karakuş yazdı, Cavit Yaren resimledi.
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 960-980 / Aktif Sayfa : 49