Rimbaud.
Şair.
Kâhin.
Ardından yazılan her dizeye yankısını kazıyan iki mektup. Şairin manifestosu. Koşulsuz modernliğe davet. Devrim ateşi.
Ayberk Erkay'ın derleyip çevirdiği Kâhinin Mektupları, Arthur Rimbaud'nun 1871 tarihli iki emsalsiz mektubunu, Batı şiiri ve düşüncesinin dönüm noktası olan bu edebi çığlığı, elyazmaları ve açıklamalarla birlikte sunuyor.
...şair doğmuş olmak gerek ve ben şair bildim kendimi...
"Sevgili çocuklar, elinizdeki bu kitap, pek çoğunuzun kendisine hayran olduğu ünlü yazarlarımızın çocukluk yıllarını bir araya getiriyor. Öyle sanıyorum ki, çocukluğunuzun geniş, renkli ufuklarını daha da canlı ve güçlü olarak tutmanıza yardımcı olacaktır. Bu yazarlarımızı daha da yakından tanımanıza olanak sağlayacaktır. Sizlerin bir an önce yetişkin olmanıza katkıda bulunacaktır. Hepinize güzel, renkli bir gökkubbe altında mutlu bir dünya diliyorum."
- Hikmet Altınkaynak
Ünlü yazarlarımızın çocukluk anıl
Büyük sıkıntıların yaşandığı çalkantılı dönemlerde bile ailesinin sorumluluğunu taşıyan bir yazarın eş ve baba olarak portresini çizen bu mektuplar, Sabahattin Ali'yi yakından tanımamızı sağlıyor.
"Bundan sonra hiç kimse sana benim kadar yakın olmayacak. Beraber Almanca öğreneceğiz, ben İngilizce öğrenmek istiyorum, beraber İngilizce dersi alacağız, ben kitaplar tercüme edeceğim, bunları beraber okuyacağız, neşeli ve kederli olacağız, ne olursa olsun, bütün bunlar hep beraber, hep ikimizin iştirakiyle ola
Vapurlar gitti, gemiler uzaklaştı, sandallar kıyıya çekildi; vardığında hep eksikliği buldun. Yenileri geldi belki ama, sen yoktun. Sen neredeydin Allah aşkına? Bu evler, bu caddeler, bu saçın, ne zaman bunca eskidi? Ne olmuş saçına? Bu saçın? Her şey esk
OTTLA'YA VE AİLEYE MEKTUPLAR
Babasının gölgesinde olmaktan duyduğu huzursuzluk, kendini adamak istemediği ofis yaşantısı,
tutkunu olduğu yazma alışkanlığıyla dünya ve hayat hakkındaki düşüncelerini billurlaştıran ama
yazdıklarını paylaşmaktan çekinen Franz Kafka, belki yaşadığı günlerde değil ama yakalandığı
veremden dolayı erken ölümünden sonra, modern edebiyatın en önemli isimlerinden biri haline
geldi.
En sevdiği kız kardeşi Ottla'yla, özellikle hastalığının ortaya çıkması ve farklı sanatoryum ve kür
yer
"Bazen kitaplarını okuduğumuz, filmlerini, oyunlarını seyrettiğimiz, resimlerine dalıp gittiğimiz kimi sanatçıları tanıdığımızda, tanış olduğumuzda eserlerindeki o duygu yoğunluğunu yaratan kişiyle özdeşleştirmekte zorluk çekeriz. Aksi beklenmeli midir, okurun veya seyircinin buna hakkı var mıdır? Buna ben yanıt veremem ama Selim İlerinin anılarını okuduğumuzda kendisinin tam da romanları ve öykülerinde olduğu gibi özyaşamında da duygularını, tüm içtenliği ve iniş çıkışlarıyla yaşamayı içselleştirmiş, öyle
Karanlık ve gürültülü Paris'ten kaçan Alphonse Daudet, yaz aylarını
geçirmek üzere Provence bölgesinde bir değirmen satın alır.
Tavşanların yuva olarak bellediği, üst katında bir baykuşun ikamet
ettiği bu değirmen bir zamanlar kırsal yaşamın kalbinin attığı bir
yerdir. Daudet'nin bu huzur dolu doğada yazdığı ve dünya klasikleri
arasında yer alan, kimi zaman eğlenceli kimi zaman öğretici yirmi
dört öyküyü okurken adeta ciğerlerinize temiz Provence havası
dolacak.
Nuri'nin babası, küçük bakkalını süpermarkete dönüştürür. Nuri de markete müdür olur.
Nuri'nin müdürlüğü marketin geleceğini nasıl etkileyecek?
Fikri, ilginç malzemeler kullanarak roket yapmaya karar verir. O roket yapmaya çalışken
diğer çocuklar da masal tiyatrosu sergilemek için hazırlanır. Fikri'nin roketinin ve masal
tiyatrosunun sonu ne olacak?
Yine teyzeler buluşması, yine alınan bir karar! Alınan karar ne olabilir?
Fikri ile Fahri'nin, Osman ile Nuri'nin araları bozuk. Arkadaşların arası nasıl düzele
Çağının en etkili İngiliz yazarlarından George Orwell'in günlükleri, onun gündelik yaşamını yakından tanımamıza olanak sağladığı kadar, bu büyük yazarın döneminin politik çalkantılarına dair gözlemlerine de ışık tutar. Tarafsız bir yorumcu değildir Orwell; Burma'dan Paris banliyölerine, Londra'dan iç savaşın kasıp kavurduğu İspanya'ya, Marakeş'ten İkinci Dünya Savaşı İngiltere'sine ve nihayet İskoçya'ya dek karşılaştığı bütün adaletsizlikleri ve eşitsizlikleri teşhir etmekten çekinmez.
Savaş Sonrası Gün
BABAYA MEKTUP
"Senin karşında özgüvenimi yitirmiştim, onun yerini sınırsız bir suçluluk duygusu almıştı... Başka
insanlarla bir araya geldiğimde kendimi ansızın değiştiremiyordum, onların karşısında
suçluluğumun bilincine daha çok varıyordum, çünkü daha önce de söylediğim gibi işyerinde
onlara yaptığın ve benim de sorumluluğum bulunan haksızlıkları telafi etmeliydim."
Kafka'nın babasına yazdığı, ama bilindiği kadarıyla gönderemediği bu mektup, kişiliğinin
gelişimini babası Hermann Kafka'nın etkisinden soyut
Elde Makas Koşmak, aşırı derecede Nobel Baba´ya benzeyen, sıra dışı bir psikiyatrın himayesinde büyüyen çocuğun, Burroughs´un öyküsüdür...Bourroughs, takıntılı annesinden ötürü, Dr. Finch´in en az kendisi kadar tuhaf ailesiyle yaşamak zorunda kalır.Bu, arka bahçedeki kulübünde oturan bir sübyancıyla arkadaşlık etmek ve Viktorya tarzı bir sefalete katlanmak demektir ayknı zamanda...Kuradışılığın kural olduğu, Valium´un şeker gibi tüketildiği ve can sıkıntısından kurtulmak için elektroşok aletinin eğlence ara
"Günlerin İzi" hayatın müşahedesidir. Şahit olduklarımız olamadıklarımızdan, yazdıklarımız yazamadıklarımızdan oldukça azdır. Her kalem sahibi, yazdıklarının bir gün karşılığını bulur. Bireyden topluma, toplumdan devlete, devletten ümmete bir sorumluluk olduğu kadar; hayatı, kâinatı, âlemleri, iki dünyayı var eden Allah'a (cc) karşı bir kulluk bilinciyle tuttum bu notları.
Günlerin, ayların, yılların izi olarak bir tat versin, duruş ortaya koysun, bir ahenk oluştursun, bir ses bıraksın ve bir dua olsun ist
Sevgili Vefakâr Kadınım, mektup yazmayı çok seven Rıza Tevfik'in eşi Nazlı Hanım'a yazdığı mektuplardan oluşmaktadır. Eserde Londra, Cambridge, Budapeşte, Lozan, Lyon, Zürih, Versailles, Vichy ve Bale gibi Avrupa şehirleriyle, 1922 yılında Türkiye'yi terk ettikten sonra gittiği Selânik, Kahire, Halep, Kudüs ve Amman'dan yazılmış 150 mektup bulunmaktadır. Mektupların bir kısmı 1920 yılında büyük oğlu Said'i tahsilini sürdürmek üzere götürdüğü Cambridge'den ve "Sevgili anne!" hitabıyla onun ağzıyla yazılmış
Ünlü roman yazarı R. dağlara yaptığı üç günlük huzurlu gezinin ardından sabah çok erken saatlerde Viyana'ya dönüyordu. Tren garında aldığı gazetenin sayfalarını rastgele karıştırıyordu ki, o günün tarihini görünce bugün doğum günü olduğunu hatırladı. İçinden kırk birinci yaşım, diye geçirdi. Ne haz ne de mutluluk duymuştu. Öylesine sıradan bir gündü işte. Gazetenin sayfalarına rastgele göz attı ve bir arabaya binerek evinin yolunu tuttu.
Kapıyı açan uşak, o yokken gelen iki ziyaretçiyi ve gelen birkaç tele
"Bir Milliyetçi kendi milletinin tarihine medfundur." sözüyle tarih sevgisini dile getiren
Yahya Kemal'e göre tarih, yaşanan devrin çerçevesi içinde teşekkül eder."Bu çerçeve içinde insan
birçok şeyi sever, birçok şeyin olmasını ister, bazılarını da sevemez; zaman yürüdükçe çerçeve
değişir. İyi bir tarihçi yaşanan devri, gelecek nesillere en doğru, en iyi bir şekilde aksettirir.(...)
Yaşanmış, maziye karışmış, zaman içinde güzellikler de var çirkinlikler de. O çirkinlikler gözümüze
bugün güzel görünebilir m
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 48-64 /
Aktif Sayfa : 4
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.