Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 380-400 / Aktif Sayfa : 20
Temmuz Başlarında çok sıcak bir gün, akşama doğru, genç bir adam "Su" sokağındaki bir pansiyonda kiraladığı küçük odasından çıkarak ağır ve kararsız adımlarla "K" köprüsüne yöneldi. Ev sahibiyle merdivenlerde karşılaşmaktan kurtulmayı başarmıştı. Kiraladığı küçük oda, beş katlı yüksek bir binanın çatı kalındaydı ve odadan çok, bir dolabı andırıyordu. Yemek ve öteki hizmetler de içinde olmak üzere kiralamıştı odayı. Ev sahibi kadın bir alt kattaki dairede oturuyordu ve genç adam her sokağa çıkışında, ev sah
Tükendi
Victor Hugo, 1829 yılında yayımlanan Bir İdam Mahkûmunun Son Günü'nü yazdığında 26 yaşındaydı. Genç yazar, ölüme mahkûm edilen bir insanın son gününü büyük bir ustalıkla anlatarak kamu vicdanını etkilemeyi ve idam cezasına karşı bir protesto hareketi başlatmayı amaçlamış, başarılı da olmuştur. Bugün dünyanın birçok ülkesinde idam cezası yürürlükten kaldırılmışsa, böylesi bir cezanın hem trajik hem de insanlık dışı yanını daha XIX. yüzyılın ilk yarısında gözler önüne seren Hugo'nun bunda hiç de azımsanmayaca
18. yüzyıl, Fransa. Kitabın kahramanı Jean-Baptiste Grenouille, tüm insancıl duygulardan yoksun, yalnızca kokulara karşı görülmedik ölçüde duyarlı, istediği kokuları üretebilmek için cinayet işlemekten bile çekinmeyen biridir. Herkesin, her şeyin kokusunu alma, dilediği tüm kokuları üretme konusunda gerçek bir dâhi olan bu genç adamın, kendi kokusunun olmadığını, bu nedenle insanların kendisinden koku alamadıklarını anladığı gün dünyası başına yıkılır. Tek çıkar yol, başkalarına varlığını hatırlatacak kokul
Bereket Denizi dörtlemesi, Bir Maskenin İtirafları, Yaz Ortasında Ölüm, Denizi Yitiren Denizci gibi eserlerinden tanıdığımız Yukio Mişima, Dalgaların Sesi'nde farklı bir yönüyle çıkıyor okurun karşısına. Romanlarında insan doğasının karanlık yönlerini deşen, onlarla cesurca hesaplaşan Mişima, bu kez kalemini ışığa çevirerek sevginin farklı veçheleri etrafında kuruyor öyküsünü. Dalgaların Sesi'nde, Şarkılar Adası olarak da bilinen Uta-Jima adasında genç balıkçı Şinji ile varlıklı Miyata ailesinin güzel kızl
Nobel ödülü sahibi J. M. Coetzee, bu romanında hayalî bir imparatorlukta geçen olayları anlatıyor. Ancak, yazarın 1970ler Güney Afrikasına gönderme yaptığını seziyoruz. Geniş topraklara yayılmış bir imparatorluğun en ucundaki bölgede yaşayan Barbarlar, sözümona, ayaklanmak, imparatorluğu tehdit etmek üzeredirler. Onları bastırmak bahanesiyle merkezden gönderilen Albay ve emrindekiler, müthiş bir işkence ve kıyım başlatırlar. Bu olaylar, o bölgede görevli, yıllardır başkentin yüzünü görmemiş Sulh Yargıcının
Beşinci Dağ, İlyas Peygamber in romanlaştırılmış öyküsü. İ.Ö. 870 yılında İsrail den ve bu ülkenin korkunç kraliçesi Yezavel den kaçıp Fenike ye sığınan İlyas, orada, Tanrının İsrail e yeniden dönmesine izin vereceği günü beklerken, ona kucak açan, evinde ağırlayan dul kadına ve oğluna büyük bir sevgiyle bağlanır. Ne var ki, Asurluların saldırısıyla yerle bir olan Akbar kentinde, sevdiği ve hiçbir zaman açıklamadığı bu güzel kadın yıkıntılar altında kalarak can verir. İlyas, sevgisinin gücüyle, ona verdiği
"Mutlu Ölüm", 1930'ların sonuna doğru yazılan, ama ancak 1971 yılında yayımlanan bir roman. Albert Camus (1913-1960) için daha sevimli görünen "Yabancı", daha önce yazdığı "Mutlu Ölüm"ün yayımlanmasını erteletmiş olabilir. Çünkü roman sanatı, 40'lı, 50'li yıllarda daha çok romanın yapısal özelliklerine ağırlık veriyordu. Bir sanat yapıtının yaratıldığı dönemde kusur sayılabilecek kimi özellikleri, daha sonra erdeme dönüşebiliyor. Albert Camus'nün ölümünden on bir yıl sonra günışığına çıkan bu romanını günüm
Tükendi
Gözlerden uzak, kuytu bir dağ köyü ve bu köyün dış dünyadan soyutlanmış, kendi halinde, çoğunluğu yaşlı, zamanın dışında bir yaşam süren insanları. Köydeki tek genç kadın, küçük otelin barında çalışan güzel Chantal´dır. Gelip geçen avcılarla ya da turistlerle gönül eğlendiren genç kadının tek dileği bu sıkıcı yerden kurtulmaktır. Beklenmedik bir anda köye gelen ve gerçek kimliğini gizleyen bir yabancı, köy halkına, hepsinin yaşamını alt üst edecek, onları kışkırtacak, değer yargılarını tersine çevirtecek, h
Tükendi
"Ruh-eşimi nasıl tanıyacağım?" Wicca, Brida'ya "Riske girerek" dedi. "Başarısızlık, hayal kırıklığı risklerini göze alacaksın, ama aşk arayışından hiç vazgeçmeyeceksin. Arayışına devam ettiğin sürece sonunda zafere ulaşacaksın." Brida, güzel bir İrlandalı kızın ve onun bilgiye erişme çabasının öyküsü. Brida, ona korkularının üstesinden gelmeyi öğreten bilge bir erkekle ve dünyanın gizli müziğine ayak uydurarak dans etmeyi öğreten bir kadınla karşılaşır. O iki kişi Brida'da Tanrı vergisi bir yetenek o
Can Yayınları arasında çıkan kitaplarıyla tanıdığınız Paul Auster´dan ilginç bir anı-roman sunuyoruz. Yalnızlığın Keşfi adlı bu anı-romanın Görünmeyen Bir Adamın Portresi başlıklı bölümünde, yazar, babasının ölümünden sonraki duygularını ve anılarını anlatıyor; ikinci bölüm olan Anı Kitabı´nda ise mercek kendi babalık konumuna çevriliyor. Kendisinden ve gerçeklerden kaçan, varolmama´yı seçen babasının düz ve yavan kişiliği ile dünyayı sorgulayan ve onu kavramaya çalışan kendisi, romanın yaşamsal eksenini ol
Tükendi
Bu ülkede bulunmamızın, hırsızlıktan başka bir nedeni olduğunu söyleyebilir misiniz? Bu öylesine kolay ki. İngilterenin memuru, Burmalının kollarını tutar, tüccar da adamın ceplerini boşaltır. Britanya İmparatorluğu, İngilizlerin, daha doğrusu Yahudi ve İskoç çetelerinin ticaret tekelleri kurmalarını sağlayan bir aracıdan başka bir şey değildir. Bu sözler, George Orwellin Burmadaki İngiliz sömürgeciliğine bakış açısını yansıtıyor. Kendisi de Burmada görev yapmış olan Orwell, en başarılı yapıtı olarak tanıml
Italo Calvino´nun Amerika Dersleri gibi, Umberto Eco´nun Anlatı Ormanlarında Altı Gezintisi de her yıl kültür-sanat alanında uluslararası ünü ve saygınlığı olan sanatçı, yazar ya da bilim adamlarının Harvard Üniversitesi´nde sunduğu altı konferansın metinlerinden oluşuyor. Anlatı konusundaki kuramsal çalışmalanyla da tanınan Eco, bu kez bir kuramcıdan çok, okur kimliğiyle çıkıyor karşımıza: Onun eşliğinde, Kırmızı Şapkalı Kızdan Nerval´in büyüleyici Sylvie´sine, Dumas´nın Üç Silahşörler´inden Abbott´un Flat
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski (d. 11 Kasım 1821, Jülyen: 30 Ekim, Moskova - ö. 9 Şubat 1881, Jülyen: 28 Ocak, Sankt Peterburg), Rus roman yazarı. Çocukluğu sarhoş bir baba ve hasta bir anne arasında geçiren Dostoyevski, annesinin ölümünden sonra Petersburg´taki Mühendis Okulu´na girdi. Babasının ölüm haberini burada aldı. Okulu başarıyla bitirdikten sonra İstihkâm Müdürlüğü´ne girdi. Bir yıl sonra istifa ederek buradan ayrıldı. Ordudan ayrıldıktan sonra edebiyata yönelen Dostoyevski´nin ilk kitabı İnsancık
Tükendi
Kolera Günlerinde Aşk, bırakılmış bir sevgilinin, yeniyetmelik yıllarından başlayarak yaşlılığın alacakaranlığına dek süren yarım yüzyıllık aşkının öyküsü. Gabriel Garcia Marquez´in, ustalığı, bu öyküyü bir destana dönüştürüyor: aşkın, deli-akıllı, yabanıl-evcil, tensel, romantik tüm biçimlerinin pastoral bir şiirin büyüsüne büründüğü bir destan. On dokuzuncu yüzyılın yirminci yüzyıla dönüştüğü bir zaman dilimini kapsayan bu bitmeyen aşkın gerisinde, çağdaşlaşma çabası içindeki bir toplumun çeşitli yönlerin
Umberto Eco bu romanında bize, bir cinayet gölgesinde şekillenen tarihin dışında, hayata dair her şeyi anlatıyor: mezhep kavgaları, şiddeti, savaşları, yok olma ve yeniden yaratılmayı, yalanları, kumpasları, inancı, aşkı ve tabiî tutkuyu. Kısa sürede imparatora danışman olan Baudolino, onunla Üçüncü Haçlı Seferine katılır. Latinlerin 1204 yılında İstanbulu yakıp yıktığı, her yeri talan ettiği döneme ve İmparator Friedrichin kuşku uyandıran ölümüne de tanıklık eden Baudolino, Bizanslı tarihçi Niketasla sohb
Tükendi
"Şeker Portakalı" adlı romanıyla ülkemizde yediden yetmişe herkesin sevgilisi olan Brezilyalı ünlü yazar "Jose Mauro de Vasconcelos"tan bir roman daha sunuyoruz. Romanın başkişisi damarlarında Çingene kanı taşıyan yetim Chicao'dur. Brezilya'nın kıraçlarında büyüyen Chicao, rüzgarı ve denizi kardeşi bilir. Ateşli, güzel Joaninha'nın sevgilisi ve o kıyının en güçlü erkeği olur. Okuyunca siz de göreceksiniz, "Vasconcelos", yine o her zamanki yalın, şiir dolu, sokulgan anlatımıyla, özsuyunu doğadan alan, sevgi
"Hilal'e isminin anlamını sordu; Türkçede ayın ilk günlerinde aldığı yay biçimi demektir. Ülkemin bayrağında da vardır hilal..." Elif'in başkahramanı dünyaca meşhur yazar Paulo Coelho, bir süredir bilgelik yolunda gelişmesinin durduğunu hissetmektedir. Belki de yapması gereken tek şey, esrarengiz ustası J.nin tavsiyesine uyup, "Gönlünün onu çektiği yere," gitmektir.... Rastlantılar Coelho'yu Rusya'ya savurur. 9288 kilometrelik yolu, bu uçsuz bucaksız ülkeyi, baştan sona trenle kat etmeye karar verir.
"Devlette de işler böyle yürür, kralların meclisinde de... Kötü düşünceleri kökünden söküp atamıyorsun diye, müzminleşmiş hastalıklara yüreğinden geçtiği şekilde deva olamıyorsun diye, toplumu kendi haline bırakıp çekip gidemezsin, rüzgârlara karşı kürek çekemiyorsun diye gemiyi fırtınalı dalgaların ortasında bırakamazsın. Öte yandan, farklı düşüncelere kapılmış insanlar üzerinde hiçbir etkisi olamayacağını bile bile, bu tür tuhaf ve haddini aşan bir konuşma yaparak onları ezmemelisin. Bunun yerine dolayl
Bayan C'nin hayatında yaşadığı hüznün girdabında o ana kadar yaşamadığı farklı bir gün başlar. Son zamanlarda üzüntü, heyecan ve anlam arayışının içerisinde; bir kumarhanenin parlak ışıklarına ve yabancı tutkusuna çekilerek bir amacı tekrar keşfediyor ama ne pahasına? Şefkatli bir kadının ve onun yaşanmış deneyiminin bu canlı ve hareketli hikâyesinde, Zweig yoğun bir aşkın gücünde neler yapılabileceğini, ezici yalnızlık ve ömür boyu sürecek pişmanlık gücünü keşfeder. Bir çırpıda okunacak bu eser Zweig'in us
Julian Barnes´ın 10 1/2 Bölümünde Dünya Tarihi adlı romanı, bildiğimiz, alışageldiğimiz dünya tarihlerinden değil. Bir kere, yapısını kuru ve kavramsal düşünceler değil, o düşünceleri doğuran estetik yaşantılar oluşturuyo. İkincisi, geleneksel bakış açılarından sapan alternatif bir tarih, hatta deyim yerindeyse, Doğa´nın gözünden muhalif bir insanlık Tarihi. Sonra, ilginç bir şekilde, kesirli, artığı olan bir tarih. Nedir bu artık? Bu artık, kitabın bi bölümünü oluşturacak kadar önemli; çünkü Julian Barnes
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 380-400 / Aktif Sayfa : 20