Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 300-320 / Aktif Sayfa : 16
"Cesedimi alırsın sadece, senin için yazdığım şiir beni yaşatacak." Osip Mandelştam'ın 1933 yılında yayımladığı Stalin Epigramı şiiri şöyle başlıyordu: Yaşıyoruz, ama hissetmiyoruz... Bir şiir bazen insanın hayatını değiştirebilir, hayatla kurduğu toplumsal bağı kesebilir, onu yok oluşun karanlığında çaresizce tek başına bırakabilir. Osip Mandelştam Vladivostok yakınlarındaki toplama kampında hayatını kaybedene kadar bu duyguların hepsini hissetti. Stalin, Ahmatova, Pasternak, Şklovski ve diğerleri de yaş
Tükendi
Ünlü Çek yazarı Milan Kundera, bu kez aşkı irdeliyor. Orta yaşlı bir kadın ve kendisinden küçük bir erkek, bu aşkın iki kahramanı. Akıllı, çağdaş, çalışkan, tutkulu ve güçlü bir kadın Chantal ile onun duygusal, serseri ruhlu, sorumsuz, ama sevimli sevgilisi Jean-Marc. Tutkuyla birbirine bağlı bu iki insanın aşkları eskimeye, yıpranmaya başlamıştır. İkisi de aralarındaki bağı sorgulamaya başlarlar. Güven duygusu, yeirini kuşkuya bırakmıştır. Birbirlerini gözlemeye, küçük oyunlarla aşklarını sınamaya girişirl
10 Temmuz 1971 gecesinden beri yaşım yok. Ne ihtiyarladım ne gençleştim. Yaşımı yitirdim. Artık yüzümden okunmuyor. Gerçek şu ki, var olmadığım için kendime bir yüz veremiyorum. Hiçliğin yanı başında durdum kaldım, orada zaman yok, rüzgâra kapılmış, hafif bir meltemin dalgalandırdığı beyaz çarşaftan oluşan o uçsuz bucaksız sahile bırakılmış, bağrına sığınan yıldızların, görüntülerin, çocukluk düşlerinin boşaltıldığı gökyüzüne savrulmuş, zamanın içindeki her şey yok olmuş, Tanrı bile. Fas Kralı'na yönelik ba
1883 doğumlu Çek yazar Yaroslav Haşek, pek çok Avrupalı eleştirmenin gözünde Cervantes ve Rabelais ile bir tutuluyor. Haşek uyumsuz, alaycı, çevresinde eğlenceli sohbetleriyle ün yapmış bir yazardı. Banka memurluğu yaptığı gençlik döneminde bir yandan da gazetelerde yergiler yazıyordu. 1. Dünya Savaşı öncesinde on altı öykü kitabı yayınlamıştı. Savaşta orduya alındı. Esir düştü, sonra Çek Kurtuluş Ordusu üyesi oldu, Bolşeviklere katıldı. Prag’a dönünce Aslan Asker Şvayk’ı yazmaya başladı. Haşek, toplumun bü
"Tarihte dikilmiş en yüksek ve en pahalı ve gerçekten de en kıymetli mezar taşı bir köpek için dikilmiş. Hayır, Amerika´da değil sanılacağı gibi, Londra´da. Bu gerçeği yeniden anımsamak insanın köpek hakkında doğru düşünmesine yetecektir. Soru bu dünyada çoktandır birinin ne kadar insansı olduğu değil, ne kadar köpeksi olduğudur, bugüne kadar temelde, gerçek onurlandırılmak isteniyorsa insanın ne kadar köpeksi olduğunun söylenmesi gereken yerde, ne kadar insancıl olduğu söyleniyor. İğrenç olan da budur." R
Tükendi
"Harry kendi içinde bir ´insan´ bulur, düşüncelerden, duygulardan, uygarlıktan, dizginlenmiş ve yüceltilmiş doğadan kurulup çatılmış bir dünyadır bu; ayrıca, bir ´kurt´ bulur içinde, içgüdülerden, vahşilikten, acımasızlıktan, yüceltilmiş, yontulmamış doğadan bir dünya bulur. Varlığının böyle açık seçik ikiye ayrılmasına, birbirine düşman iki yarıma bölünmesine karşın, yine de kurt ile insanın bazı mutlu anlarda birbirleriyle kardeş geçindiğini görür." Uçarı bir "yaşam" insanı olmaya kalkışan katıksız bir "
Nobel ödüllü yazar William Faulkner'ın yüzyılın klasikleri arasında gösterilen ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın 100 Temel Eser seçkisinde yer alan romanı Ses ve Öfke YKY'de. Yazar bu yapıtında, yaşananları, düşünülenleri, sıkışan ve patlayan duyguları vermekteki ustalığını doruğa taşıyor. Dört bölümden oluşan romanda, bir ailenin dağılışı, aile bireylerinin bilinç akışlarıyla izleniyor.
Yazar Faye, boşanmanın ardından iki oğluyla beraber Londra'ya taşınır. Satın aldığı harabe halindeki dairenin tadilatı sürer, kendisi de hâlâ geride bırakılamamış bir geçmişle belirsiz bir gelecek arasında arafta beklerken, çeşitli insanların –eski bir sevgili, yeniden bir araya gelinen dostlar, yazarlar ve başkaları– anlattığı hikâyeleri dinler: Anne babaların ve çocukların gölgelerinin üşüştüğü, eski bağları koparıp atmaktan ve aynı kalmaktan söz edilen, biten şeylerin ağırlığının altında değişimin kıpırt
"Ben niteliksiz adamım, sadece kimse bunun farkında değil. Bütün iyi, biçimsel duygulara sahibim, nasıl davranacağımı elbette biliyorum, ama içsel özdeşleşme yok." (1928) Musil-Tereke, Dosya II 4, s. 120 Franz Kafka, James Joyce ve Hermann Broch ile birlikte yirminci yüzyıl romanının büyük ustaları arasında yer alan Avusturyalı yazar Robert Musil (1880-1942), 1921 yılından başlayarak ölünceye kadar Niteliksiz Adam üzerinde hemen her gün çalışmış ve romanın ilk kitabı 1930'da, üçüncü kitabı ise 1933'te yayım
Ne kadar büyük bir aşktı yaşadıkları! Özgür, eşi benzeri olmayan bir aşktı. Başkalarının ancak şarkılarda söylediklerini onlar yüreklerinde hissetmişlerdi. Birbirlerine olan sevgilerinin nedeni, uyduruk tanımlarda betimledikleri gibi, yakıcı tutku ya da karşı koyulamayan duygular değildi. Evrendeki her şey; ayaklarının altındaki toprak, başlarının üstündeki gökyüzü, bulutlar, ağaçlar birbirlerini sevmelerini istedikleri için bağlanmışlardı birbirlerine. Birbirlerine olan aşkları kendilerinden çok çevreler
22 Kasım 2007 gecesi, sabahın dördünde öldüm ve yalnızca dokuz saat sonra yeniden dirildim. Tam bir organik çöküş, beden fonksiyonlarında beni hayatın son eşiğine, o vedalar için çok geç olan yere götüren bir duruş. Hiçbir şey hatırlamıyorum. Pilar oradaydı, yengem María da oradaydı, ikisi de, devinimsiz, tüm güçlerin terk ettiği ve ruhu çekilip gitmiş gibi görünen, yaşıyor olmaktan çok çare bulunamaz bir kadavraya dönmüş bir bedenin önünde. O saatlerin nasıl olduğunu bugün bana anlatanlar onlar. Ana, torun
"Auster'ın en büyük, en yürek burkan, en doyurucu romanı, gerçeklerin ve olasılıkların, aşkın ve yaşamın sürükleyici ve şaşırtıcı öyküsü" olarak tanımlanan yapıt, bir aile destanı havasında başlıyor ve o aile bireylerinden birinin kendi yaşamını "ya öyle olmasaydı" diye sürdürmesiyle devam ediyor. Sadece bir ailenin ve bir kişinin yaşamıyla sınırlı kalmayan roman, Soğuk Savaş, Rosenberg'lerin idamı, Kennedy ve Martin Luther King suikastları, Vietnam Savaşı, My Lai katliamı, 1968 üniversite olayları gibi ko
Tükendi
Paris'in merkezinde, gösterişli bir apartmanda, müzik, resim ve felsefe meraklısı, Rus edebiyatı ve Japon sineması tutkunu elli dört yaşında bir kapıcı kadın. Son derece zeki ve üstün yetenekli ama içe dönük ve yaş gününde intihar etmeyi planlayan on iki yaşında bir kız çocuğu. Utangaç bu iki özel insanı birleştir en bağ binaya yeni taşınan kibar Japon beyefendisi olacaktır. Sessiz insanların zengin iç dünyalarında gelişen, göze çarpmayan güzellikleri yücelten, sınıflar ve nesiller ötesi bir dostluğu konu e
Daha önce yayımladığımız Ruhlar Evi, Eva Luna ve Eva Luna Anlatıyor adlı kitapları büyük bir ilgiyle karşılanan Şilili ünlü kadın yazar Isabel Allende, yazarlık anlayışını şöyle özetliyor: Yazarken, karanlığı dile getiriyorum; hemen her zaman böyle oluyor, çünkü gerçekliğin bir parçasıdır karanlık. Ama kitaplarımın karamsar olduğunu sanmıyorum. Kitaplarımda çok fazla acımasızlık var, ama aynı zamanda dayanışma, umut, bir parça mutlu son bile var. Keşke yalnızca mutlu sonları yazabilseydim, ama hayat öyle de
Tükendi
Alıklar Birliğinin kahramanı obur, aksi, tembel, bencil, her şeye karşı, her şeyden hoşnutsuz, toplum düşmanı İgnatius. Annesi mutlaka bir iş bulup çalışması gerektiğini söylüyor, kız arkadaşı cinsel güdülerini serbest bırakırsa bütün sorunlarının çözüleceğini düşünüyor. Ama tamamen eşcinsellerden kurulan ordularla dünyanın barış dolu bir yer olacağını iddia edip bunu gerçekleştirmek üzere eşcinselleri örgütlemeye kalkışmak gibi tuhaf girişimlerin adamı olan İgnatius, onlara ve modern zamanlara inat, geğire
Stevenson yinelenen kâbuslarında çifte yaşam sürüyor; gündüzleri saygın bir doktor olarak çalışırken geceleri sokaklarda geziniyordu. Dr. Jekyll ile Bay Hyde işte bu kâbuslardan doğdu. 1886'da yayımlandığında İngiltere ve Amerika'yı kasıp kavuran yapıt, çok sayıda tiyatro ve sinema uyarlamasıyla bir popüler kültür efsanesine dönüşerek günümüze kadar geldi. Victoria döneminin değerlerine uygun olsa da, olay örgüsü günümüzün toplumsal ve psikolojik kaygılarına denk düşecek biçimde yeniden işlenebilmesine elve
Geleneksel edebiyatın anlamlı ve inandırıcı görünmek için kendini dayandırdığı tarihle ilişkisini tersyüz ederek edebiyatı tarihi yeniden yazmanın, bükmenin, çarpıtmanın bir yolu olarak sunan yeni bir bakış ve gerçeklik iddiası ortaya koydu Latin edebiyatı. Márquez'iyle, Liosa'sıyla, Fuentes'iyle... Kübalı yazar Cabrera Infante'yi de bu isimler arasında sayabiliriz. Tropiklerde Şafak Manzarası, bir adanın jeolojik oluşumundan başlayarak, üzerine insanoğlunun ayak basmasından itibaren şiddetin, zulmün ardı a
Tükendi
LONDRA, 1899 YILI On yaşındaki bir yetimle 10.000 yaşındaki bir mamutun kalpleri ısıtan hikâyesi.
Gizemli bir kaza sonucunda hafızasını kaybeden ve geçmişini ardında bırakıp özel dedektiflik yapmaya başlayan Guy Roland, on yıl sonra geçmişiyle yüzleşmeye, gerçek kimliğini keşfetmeye karar verir. Bu arayışta karşısına bazı ipuçları, birtakım insanlar, eski fotoğraflar, kilitli kapılar, adresler ve telefon numaraları çıkar. Belleğinin karanlık dehlizlerinde el yordamıyla ilerleyen dedektif, bazı gerçeklere ulaştığını düşündüğü anda çıkmaz sokaklara sapar. Ancak arayışı asla sona ermez, anı kırıntıları bu
On Bir Dakika, dünyanın en eski mesleği üzerine kurulu bir aşk masalı. Paulo Coelho´nun kahramanı güzeller güzeli Maria, pek çok genç kız gibi iyi bir eş, sakin bir yuva değil, serüvenler, aşklar, zenginlikler hayal etmektedir. Bu hayallerin peşine takılıp ülkesinden çok uzaklara, İsviçre´ye sürüklenir. Dilini bilmediği yabancı bir dünyada, hayallerini gerçekleştirmek uğruna garip serüvenlere karışan genç kadının cesareti yanında ilkeleri de sınanır. Maria, birçok kadının ömür boyu adımını atamadığı bir eşi
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 300-320 / Aktif Sayfa : 16