Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 16-32 / Aktif Sayfa : 2
1926 yılında doğduğu İstanbul'da hayatının ilk yirmi yılını geçiren, üniversite eğitimi için gittiği Roma'dan bir daha şehrine dönmeyen Mario Vitti, içinden Beyoğlu, Tomtom Sokak, Levanten yaşamları, sıradan Rum aileleri, İstiklal Caddesi, Eminönü, Hatice Sultan, aydınlanmanın münevverleri, mazideki Osmanlı ve yeni kurulan Cumhuriyet, Adalarda hayat, Atatürk, Mussolini, Lebon Pastanesi, Hachette Kitabevi, İstanbul Borsası, ilk sesli filmler, şık ciltli kitaplar, edebiyat aşkı, sis, yağmur ve çokkültürlü dos
Tükendi
İlk kitabım film oldu, aşırı önemli biriyim. Çok takipçim var Twitter’da; İnstagram’da da mavi tikim var. Takipçim çok olduğu için yazdıklarım, söylediklerim, fikirlerim acayip önemli benim. Mesela ülkede bir gündem olsun, herkes benim düşüncelerimi merak eder. Kanaat önderiyim ben. Kitabımın arka kapağına böyle şeyler yazarsam ailemin, arkadaşlarımın yüzüne nasıl bakarım diye düşünmeyen çok mühim organizmalarla dolu bir ülkede yaşadığımız için şaşırmamışsındır okurken, eminim buna. Tanışmadıysak tanışalım;
Türk Edebiyatı’nın önemli isimlerinden gazeteci yazar Ahmet Rasim’in, ramazan anılarını ve dönemin ramazan adetlerini anlattığı bu kitabı, onun gözlem ve tasvir yeteneğini somut bir şekilde görmek isteyen okuyucularına müthiş bir fırsat sunuyor. Günümüz edebiyatında da izlerini ve etkilerini görebileceğimiz bu “ramazan yazarlığı”, Ahmet Rasim ile yetmiş seksen yıl önce başlamış diyebiliriz.
Tükendi
İstanbul sokaklarının karmaşasından hamamın külhanına sığınan, sonra da 2010’lu yıllara koşar adım geri dönen mimarlık fakültesi dekanı, şimdilerde ise rektör Mustafa Ayas Ofyaz, merakla beklenen ikinci macerada Şam çeliği usturanın sırrına vakıf olabilecek mi? Payitahttaki II. Mahmut’un yavaş yavaş tezahür eden ıslahatlarıyla Osmanlı düzeninin değiştiği dönemde Mustafa bu kez kendini Ermeni camianın etkin olduğu Baruthane ve sonrasında Darhane’de bulur. Hamamcı Garip Mustafa, zamanın ötesinde vakıf olduğu
Halid Ziya’ya kadar, romancı muhayyilesiyle doğmuş tek muharririmiz yoktur. Hepsi roman veya hikâye yazmaya hevesli insanlardır. Ahmet Hamdi Tanpınar “Bugün hâlâ onun güzel siması, kara gözleri, beyaz dişlerini gösteren tatlı tebessümü, Kartaltepe kabrinin derinliklerinde ebediyen sönmüşken, ben ne zaman penceremden bahçemin kapısına baksam, Vedad geliyor, Vedad kapının önünde başını kaldırıyor ve biçare babasını gene o tebessümüyle selamlıyor zannediyorum. Onun bu hayali hiçbir zaman gözlerimden silin
II. Abdülhamit dönemi, Osmanlı Devleti’nin yıkılış aşamasından önceki süreçleri kapsayan ve etkileri günümüze kadar gözlemlenebilen birçok sosyal ve siyasal olayın yaşandığı bir zaman dilimi olarak hâlâ konuşup tartıştığımız bir dönem. Bu kitapta hatıralarını okuyacağınız Tahsin Paşa, II. Abdülhamit’in 14 sene boyunca başkâtipliğini yapmış bir bürokrat, dönemin iç ve dış olaylarına çok yakından tanıklık etmiş bir şahsiyet olarak kaleme aldığı hatıratında, II. Abdülhamit’in saltanatına, şahsına ve çevresine
Sanırım yaşı altmışın üzerinde olup da çocukluğu köyde geçmiş olanlar o günün toplum sosyolojisini hatırlayan son nesil sayılırız. Bu yüzden bizim kuşağın hatırladığı köy yaşamı ile ilgili bilgiler, bizler tarafından yazılmaz ise bir daha hatırlanmayacak ve kayıp olup gidecekler. Bu düşünceden dolayı hatırladığım bazı mesleklerin özne olarak temsilcileri olan insanlarımızı, onların o günkü toplumdaki karşılıklarını, çocukluğumun geçtiği köyümden sizlere hikaye ederek böyle bir sorumluluğu yerine getirmek is
İhtiyar Dost, Halit Ziya Uşaklıgil’in belki de en sıra dışı eseri olabilir. Tür ve konu çeşitliliği bakımından oldukça renkli, dikkat çekmek istediği yerleri anlatmada ki ustalığı ve ön görüsü ise takdire şayan. Kitapta; siyasetten ekonomiye, sanattan teknolojiye, bitki biliminden iç borçlanmaya hatta sosyo-kültürel alandan ahlaki değerlere kadar birçok konuya değinmiş bir nevi günümüz Türkiye’sine de ışık tutmuştur. Hikâyenin başkarakteri, dostum dediği kişi de kendisinden başkası değildir. Zira onu en iyi
Tükendi
Fernando Pessoa, 1935´te öldüğünde, sandığında bıraktığı yapıtlarının sayısını kimse tahmin edemezdi. Onun elinden çıkmış şiirlerin, yazıların altında genellikle başka imzalar vardı. Ama bunlar yalnızca birer takma ad değil, öyküsü, geçmişi, yazgısı, dünya görüşü olan farklı kişiliklerdi. Pessoa´nın ölümünden sonra elyazmaları derlenmeye başlandığında, bitmemiş yapıtlar da bulundu içlerinde. Bernardo Soares imzalı Huzursuzluğun Kitabı da bunlardan biriydi. Tarihten, mitolojiden, edebiyattan, ruhbilimden hab
Ölümle Kalım Arasındaki İnce Çizgi
Tükendi
Sencer Divitçioğlu, iktisat ve tarih alanında yaptığı çalışmalarla, özellikle de bir dönem epeyce tartışılan “Asya Tipi Üretim Tarzı”na (ATÜT) dair analizleriyle tanınan, “efsane hoca” nitelemesiyle anılan bir akademisyendi. 2014’te hayatını kaybeden Divitçioğlu arkasında onlarca kitap, makale, önemli çalışma bıraktı. Adnan Ekşigil, Sencer Divitçioğlu - Yaşamı ve Düşüncesine Dair Notlar’da yakından tanıdığı Divitçioğlu’nun hem özel yaşantısına hem de teorik ve akademik dünyasına
Tükendi
Yaşadığımız dönem çok ilginç hâdiselerle dolu bir dönemdi. Karasabanla toprağın sürüldüğünü de gördüm, dev traktörleri de. Tırpanla buğday biçildiğini de gördüm, biçer döverleri de. Kağnılarla da yolculuk ettim, uçakla atmosferin üzerine de çıktıkKöyden yaylaya çıktığımızdan çok daha kısa sürede, buradan Çin’e gittik. Siyasî olayları iliklerimize kadar yaşadık. Sağ-sol olaylarında gençlerimizin nasıl heder edildiğini, “Büyüklerimiz”in olayları yatıştıracağına, siyasî hesaplarla nasıl körüklediklerini gördüm
Tükendi
Askeri müdahalelerin sadece hedefledikleri kitlelerin değil, pek çok masum insanın yaşamında ne derin yaralar açtığını bire bir yaşayarak anlatan kitapların sayısı –hele Türkiye’de– hiç de az değildir. Ama merhum Turhan Dilligil’in 27 Mayıs 1960 tarihli ihtilalin ardından yaşadıklarını anlatan “GÖZALTINDA 170 GÜN: BİR AYDININ GÜNLÜĞÜ” kadar yaşanmışları içten ve doğruca anlatan kitap çok azdır. O nedenle bu kitap, merhum Dilligil gibi iyi bir gazetecinin Yassıada ve Balmumcu’da, kendi deyimiyle “gözaltında”
“Cumhuriyetimizin ilk yıllarında Türkiye’ye elçi olarak gönderilen Amerikalı General Sherill’in büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile yaptığı görüşmeler ve ülkemizde bulunduğu süre zarfındaki gözlemlerini birleştirerek kaleme aldığı bu ayrıntılı eserde; bir Amerikalı’nın bakış açısıyla Milli Mücadelemiz, Cumhuriyetimizin kuruluşu, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk ve inkılâplarını General Sherill’in hayranlık dolu ve sade anlatımıyla okumak fırsatını bulacaksınız.”
Tükendi
İbrahim Temo, 22 Mart 1865’te Manastır vilâyeti Ohri kazasının Struga kasabasında doğdu. Asıl adı İbrâhim Edhem olup babası, tüccar Murad Bey’dir. Daha sonra soyadı haline gelen Temo lakabı kendisine arkadaşları tarafından takılmıştır. Arnavut asıllı Osmanlı siyasetçi, doktor. Hem Osmanlı’da hem Arnavutluk’ta hem de Romanya’da siyasi ve tıbbi faaliyetlerde bulunmuş önemli bir siyasî kişiliktir. İbrahim Temo, kendisi gibi Mekteb-i Tıbbiyede öğrenci olan arkadaşları Diyarbakırlı İshak Sükûtî, Çerkez Mehmed Re
Tükendi
“ANLAMAKTAN DOĞAN SEVİNÇ”İ ÖĞRENMEK Prof. Dr. Türker Kılıç hem çok bizden hem de bize çok farklı bir dünyadan. Zaten elinizdeki kitabı farklılaştıran da “bizden” bir ailenin “hep farklı sorular” soran çocuğunun, nasıl giderek dünyanın en seçkin beyin cerrahlarından ve yeni bir bilim felsefesini aralayan beyinbilimcilerinden biri hâline gelmesinin öyküsü olması… Türker Kılıç, Balkanlar’dan Bursa’ya göç eden orta halli bir ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya geldi. Çevresinden farklıydı ve henüz ilkokul sıralar
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 16-32 / Aktif Sayfa : 2