Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 920-940 / Aktif Sayfa : 47
Bu kitap sırasıyla devrin önemli sîmâları kabul edilen Çorlulu Ali Paşa, Enderûn ağalarından Vesîmî mahlaslı Seyyid Ahmed Ağa ve Derviş Ömer Nevâlî'ye hediye gayesiyle yazılan üç risaleyi içermektedir. İsmail Hakkı Bursevî bu risaleleri hediye anlamına gelen "tuhfe" adıyla adlandırmıştır. "Tuhfe-i Vesîmiyye" tasavvufun tahalluk ve tahakkuk boyutunu ifâde eden "Seyr u sülûk" etrafında yoğunlaşmıştır. ?Tuhfe-i Aliyye" ya da diğer bir adıyla ?Sülûkü'l-Mülûk", bir tasavvufî siyâsetnâme örneği kabul edilmekte
Şeyh-i Ekber Muhyiddin-i Arabi Hazretleri'nin meşrebindeki Edirne-Simavne Kadisı İsra'il Oğlu Kadiasker Şeyh Bedreddin Mahmud Efendi hakkında, İslam memleketlerinde Hanefi Mezhebi'ne göre yazılan yüzlerce fetva ve fıkh kitabında kaynak eser olarak kullanılan ?Cami'u'l-Fusuleyn" ve ?Teshil" kitabları asla tedkik edilmeden, i'damından 80 sene kadar sonra yazılan ba'zı tarih kitablarının başlattığı, sonrakilerin ekseriyetle ilavelerle tekrar ettiği, Cumhuriyet devrinde de kör ideolojilerin ve sağır te'assublar
Tükendi
Dünyevî ve uhrevî kurtuluşumuzun ana maddeleri şunlardır: 1 - Tashih-i İ'tikad, yâni inançları düzeltmek. Bu da Ehl-i sünnet mezhebine bağlı olmakla olur. 2 - Namazın ikâmesi 5 vakit namaz (erkeklerce) dâima cemaatle kılınacaktır. 3 - İbadeti yaratılışının hikmet ve sebebi bilmek, en büyük vazifemiz yaratıcımız olan Hak Teâlâ'ya ibadet ve kulluktur. 4 - İhlâs, yâni katışıksızlık. Allah Teâlâ'ya karşı daimâ ihlâslı olacağız. Sırf O'nun yüce rızâsı için ibâdet edecek, hayırlarda bulunacağız. 5 - İslâm dâvasın
Hallac-ı Mansur gibi daima en-el Hak söy¬lemekteyim Bu dünyada herkes beni böyle biliyor beni asacak olan kimdir? Sadık olanların kıblesiyim, Âşık (seven) olanların maşukuyum(sevilen) Hakk'a layık olanların Mansur'uyum, Me¬leklerin secde kıldığı makam benim. Musa gibi Hakk ile daima görüşmekte, dilek dilemekte ve yakarmaktayım. Musa'ya Tur-u Sina'da görünen Rab, benim gönlümdedir. Onun için Tur olan benim. Madde âleminden çıkıpmanaya eriştiğim, Hak ile Hak olup Ona kavuştuğum gün beni baştan ayağa nu
Tükendi
Yolculukların en güzeli, menzili en güzel yollarda yapılır. Yolcuya yol azığı kadar onu yollarda yormayacak, onu menzil aşkıyla heyecanda tutacak temiz bir gönül lazımdır. Şimdi, temiz gönüllerin büyük dualarına içten bir "amin" demek gerek. Dünya tanışıklığı ahiret buluşmalarının ilk adımıdır. Büyüklerin sofrasında kırık kaşık olmak faniye âşık olmaktan daha güzeldir. Şerif Yusuf, gönlünce dua etmişlerin duasına bizleri davet ediyor ve en büyük duaya, "Senden Seni İstiyorum Allah'ım," demeye bi
Tükendi
Uyan kızım... Seherde seyre çıkıp tazelenmek için uyan! Kalk, kızıllığın, o doğurgan rengin ucundan tutunarak seyrana çık! Aç pencereyi, gün dolsun içeriye. Kaldıysa güne uyanamayan mimarların talan ettiği şehirde, bir yerlerde bahçeler, güller; içeri bülbül sesi dolsun. Dolsun içindeki köşke ıhlamur, hanımeli ve lavanta kokuları, kokularla uyan, tazelen... Sonra o kızıllıkla birlikte, İlâhî Kelâm'dan ?seher vaktine andolsun ki..." diye başlayan ayetleri oku. Sevgili kızım, şimdi hepimiz, sanki hilâle çevr
Tükendi
Çalışmalarını, Ötüken Neşriyat tarafından yayımlanmış kitaplarından tanıdığınız Prof. Dr. Yusuf Ziya Yörükân, duyduğu büyük ilgiden dolayı, eski Türk toplumunda yaşanan dinî hayatı inceleme konusu yapan nadir ilim adamlarımızdan biridir. Ayrıca Akvam-ı İslâmiyye Etnografyası ve Hâl-i Hazırda İslâm Mezhepleri konusunda mahallinde yaptığı araştırmalarla kültür antropolojisi çalışmalarına öncülük etmiş, yazdıkları ilgiyle karşılanmış bir kişidir. Elinizde bulunan bu kitap, Yusuf Ziya Bey'in Atatürk'ün isteği ü
Tükendi
"Aşk"ın ta kendisi... "O" olduğu için... "Aşk"ı "O"bildik... "O"nu "Aşk"la sevdik... Velhasıl... "Aşk", "O"nda yandı,kavruldu,yok oldu... Üstad Necip Fazıl'ın da dediği gibi; "Biz aşkı Mekkeli yetim bir peygamberden öğrendik."Biz onun ümmetindeniz,aşkı da Aşıklığı da en güzel yaşayandan öğrendik.Hiç olmasa aşıklık istidadını sevdik,her ne kadar yaşayamasak daher ne kadar hissedemesek de biz onun yaşadığı duygu olduğu için"Aşk"ı sevdik.
Âdâbu'l-Mürîd, sûfilerin sohbetinde bulunanların, onlara bağlananların ve bir tasavvuf yoluna girenlerin uymaları icâb eden âdâb ve erkân ile seyr ü sülûk esnasında göz önünde bulundurulması gereken kurallardan bahseden, müridlere ve dervişlere kılavuzluk yapan eserlere verilen isimlerden birisidir. Osman Şems Efendi, söz konusu Mesnevîsinde mürşid, mürşidin gerekliliği ve mürîdin âdabı gibi seyr ü sülûkla ilgili üç ana konuya temas etmiştir. Ona göre mürşid, çok az bulunan kıymetli mücevher gibi olup, onu
Tükendi
Evet, elinizde bulunan şu mütevazi çalışma her ne kadar kaba çerçevesiyle bir kültür-medeniyet harmanlaması, zaviyesi geniş bir açı ve de omurga itibariyle deneme, üslubuyla hiciv ve mizah, letaif endeksli bir din sosyolojisi tespiti ise de; bu gayretimizi daha belirgin ifade edecek olursak bizim bu çalışmamız: Amiran Hocamızın ziyasından müstefid olundukta kalem sürtülen ve henüz ismi ilk defa konulacak olan bir Türk İslam Tasavvufu Sosyolojisi disiplinidir.
Tükendi
İsmail Hakkı Halveti, 1280-1281/1861-1862 yılında İstanbul'da doğmuş ve Sultan Ahmet Camisi'nde bir müddet müezzinlik yapmış; selefin yazdığı eserleri okumayı ve bunlar üzerinde mütalaa etmeyi kendine meslek edinmiş yetenekli, tasavvuf ehli bir şahıstır. Altı telif-tercüme eseri ve beş risalesi bulunmasına rağmen bunların pek azı günümüze ulaşmıştır. İsmail Hakkı Efendi'nin ?Tefsir Günlüğü" isimli eseri, hem çok yönlü oluşu, hem de döneminin yaşayışını yansıtması bakımından okunması gereken bir eser. Bir K
Tükendi
İnsan hayatı boyunca musibetler, hastalıklar, sıkıntılar yaşar. Bu dertlerle baş edemedikçe içinde yaralar açılır. Açılan yaralar zamanla depresyona, depresyonsa insanın içinde sessiz bir çığlığa dönüşür.. Öyle bir çığlıktır ki tüm bedeni kaplar... Hayattın lezzeti biter. Gözler görmez, kulaklar işitmez olur ve insan sadece nefes alıp veren bir varlıktır artık... Ama aslında dertler kulunu çok seven Rabbin aşkına davetidir. Çünkü bilir ki, insan çok rahatta iken ?Allah" demez. Nasıl bir anne evladının yanlı
İşte budur miftâh-ı genc-i kadîm Bismillâhi'r-Rahmâni'r-Rahîm İznikli Eşref b. Ahmed, Anadolu'da gelişip kök salan Fütüvvet-nâme yazma geleneği konusunda ilk akla gelen isimlerden birisidir. Kendi konusunda bilinebilen ilk metinlerden birisi olan ve güzel insan yetiştirme amacı ile kaleme alınan Fütüvvet-nâme'nin, Eski Türkiye Türkçesi döneminde yazıldığı bilinir. Fütüvvet, Selçuklu ve Osmanlı döneminden günümüze gelinceye kadar Türk kültür hayatında her türlü güzel huy ve davranış unsurlarını içine alan
?Mantıku'tTayr", tasavvufun sembolik lisanı olan ?kuş dili"ni, kuşların merkezde olduğu bir anlatım biçimi ile ele alan alegorik bir eser olarak dikkat çeker. Müellif, Tasavvuf'un en önemli unsurlarından biri olan seyr-i sülûk mefhumunu, kuşların dünyasında anlatma yoluna giderken, anlatım biçimini hem doğrudan doğruya nasihatler, hem de bazı hakikatlerin yüklendiği özel semboller üzerine kurmuştır. Abdullah Akın'ın Sonsözüyle "Merhaba ey doğru yolun kılavuzu v
?Sürekli tok olmak, birçok hastalığı tahrik eder. İlâhi hikmetlere perde olur. Cenâb-ı Allah bir kuluna ihsanda bulunursa; ona az yemeyi, az uyumayı, az konuşmayı nasip eder. Az yemeyen insan fikir duruluğunu ve tefekkür zevkini bulamaz. Çok yemek insanın bedenine zarar, çok uyku ise insana keder ve huzursuzluk verir. Açlık, ilim ve zeka keskinliği kazandırır. Tokluk ise cehaletin ve karanlığın sebebidir. Açlık her türlü hastalığı def eden çok güçlü bir silahtır. Karnını tıka basa dolduran hayvandan farksız
Tükendi
İslâm'ın derûni boyutuyla ilgilenen tasavvufun, bütünüyle edebden ibaret olduğu söylenebilir. SCıfilere göre her vaktin, her hâlin, her makâmın ve hatta her uzvun bir edebi vardır. Edebe sarılan, yüce mertebelere doğru yükselirken, edebden uzaklaşan ilâhi ihsânlara nâil olamayacaktır. Çünkü bir süfinin de dediği gibi, Kim edebten mahrumsa, bütün hayırlardan mahrum kalır Elinizdeki kitapta Kübreviyye tarikatının piri sayılan Necmeddin Kübrâiya ait Farsça iki risâlenin tercümesi yer almaktadır. Bu risâlelerin
2009 Nisan'ının bir gecesinde Emrah Altuntecim, eşi Ceyda'ya heyecanla seslenir: - Yürüyelim Ceyda! Ceyda bir an beklemeden cevap verir: - Yürüyelim! - Uzaklara, çok uzaklara yürüyelim! Hiç bitmeyecek bir yolda yürüyelim... - Yürüyelim ama nereye yürüyelim? - Bilmiyorum Ceyda... Ama çok uzaklara yürüyelim! Heyecan içinde yüreğimin titrediğini hatırlıyorum. Saçlarımdan, sırtımdan ayak uçlarıma kadar tüm vücudumu saran bir cevap o an Ceyda'nın dudaklarından dökülüverdi: - Hz. Mevlana'ya yürüyelim...
Muhyiddin Ebû Muhammed Abdulkâdir b. Ebî Sâlih Mûsâ Zengîdost el-Geylânî ya da daha bilinen adıyla Abdülkâdir Geylânî, (Arapça: ´Abd el-Kadir G?l?n?, Kürtçe: Evdilqadirê Geylanî), Büyük Selçuklu Devleti döneminde, günümüz İran´ının Hazar Denizi kıyısındaki Gilan Eyaleti´nde 1077 (H. 470) yılında doğan âlim ve mutasavvıf olan Kadiriye tarikatının kurucusu ve İslam filozofu. 1166 (H. 561) yılında Bağdat´ta vefat etti ve türbesi buradadır. Abdülkâdir Geylânî, 1077 yılında Gilan Eyaleti´ nin Neyf köyünde doğdu.
Tükendi
Kitap İçeriği Muhyiddin Ebû Muhammed Abdulkâdir b. Ebî Sâlih Mûsâ Zengîdost el-Geylânî ya da daha bilinen adıyla Abdülkâdir Geylânî, (Arapça: ´Abd el-Kadir G?l?n?, Kürtçe: Evdilqadirê Geylanî), Büyük Selçuklu Devleti döneminde, günümüz İran´ının Hazar Denizi kıyısındaki Gilan Eyaleti´nde 1077 (H. 470) yılında doğan âlim ve mutasavvıf olan Kadiriye tarikatının kurucusu ve İslam filozofu. 1166 (H. 561) yılında Bağdat´ta vefat etti ve türbesi buradadır. Abdülkâdir Geylânî, 1077 yılında Gilan Eyaleti´ nin Neyf
Tükendi
Vazgeçmekten bile vazgeçmiştir gerçek âşıklar... Hayat yârdan ibarettir onlar için. Her şey yârdan olursa, Yâre giderse, yâr içinse anlamlıdır onlara. Aşkın ateşi gönüllerindeki her şeyi yakmıştır ve O hânede kendisi dahi barınamaz hâle gelmiştir. Gayrı hazır ve nazırdır âşık, bir değil bin can vermeye...
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 920-940 / Aktif Sayfa : 47